Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/997
KARAR NO : 2022/597
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :05/02/2021
NUMARASI :2019/390 Esas – 2021/91 Karar
DAVACI :BU-SAB İNŞAAT-İNŞAAT MALZEMELERİ-KİMYEVİ MADDELER PAZARLAMA SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. – Alaaddinbey Mah. İzmir Yolu Cad. No:277 A/1 Nilüfer/BURSA
VEKİLİ :Av. … – ……..
DAVALI :… – …………..
VEKİLİ :Av. …………..
DAVA : Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ :20/09/2019
KARAR TARİHİ :21/03/2022
KR. YAZIM TARİHİ :05/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/613 Esas sayılı dosyası ile 24.06.2019 tarihinde konkordato geçici mühlet ve tedbir kararı almış olduğunu, bu kapsamda konkordatoya tabi borçları yönünden ödeme yasağı bulunduğunu ve aksi davranışın yasaya göre suç olduğunu, ancak mühlet kararından sonra yapılan işlerde ise ödeme yapılabildiğini, davalı şirkete bu kapsamda mühlet kararından sonra 31.07.2019 tarihinde davacı şirket tarafından 34.959,86-TL sipariş avansı havale edildiğini, ancak proforma fatura ile gönderileceği bildirilen malların kendilerine gönderilmediğini, ürünler gelmediği gibi gönderilmiş olan avansın konkordatoya tabi olan eski bakiyeden düşüleceği hususunun da davalı şirket yetkilisi tarafından kendilerine sözlü olarak ifade edildiğini, Bursa 10. Noterliği 16.08.2019 tarih ve 36151 yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalıya ürünlerin teslim edilmesi veyahut paranın iade edilmesi hususunu ihtar ettiklerini, ancak ürün teslimi ya da alınan avansın iadesinin yapılmamış olması nedeni ile huzurdaki davanın ikamesi zorunluluğunun hasıl olduğunu belirterek, davanın kabulüne, davalının teslim etmeyi taahhüt ettiği malların müvekkiline aynen teslimine veyahut bunun mümkün olmaması durumunda 34.959,86-TL’nin ödeme gününden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davacı şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından davaya cevap verilmediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın kabulü ile 255 adet 16W S.A Alüminyum soğutuculu led downlight ve 58 adet 30W pc let etanj 120 cm armatürün davalı tarafça davacıya aynen teslimine, aynen teslimi mümkün olmadığı takdirde, 34.959,86-TL’nin dava tarihi itibariyle işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda davacı şirket hakkında 24.06.2019 tarihinde geçici mühlet kararı verilmiş olduğu, geçici mühlet kararı sonrasında davacının davalı şirkete cari hesap ödemesi olarak vermiş olduğu üç adet çekin karşılıksız çıkmış olduğu, davalı şirketin cari hesaptan kaynaklı alacağının bulunduğunun açıkça tespit edildiğini, ancak davacı tarafın iddiasının aksine söz konusu paranın davacı şirket tarafından yapılan ödemelerin daha önceki alım-satım ilişkilerinden kaynaklanan bakiye fatura borçlarına mahsuben yapıldığını, nitekim davacı tarafın cari hesap alacağına karşılık vermiş olduğu çek/çeklerin karşılıksız çıktığını, dolayısıyla anılan tarihte davacının iddiasının aksine bir siparişin söz konusu olmadığını, davacı şirketin daha önce aldığı mallara karşılık verdiği çek karşılıksız çıkınca cari hesap borcuna karşılık olarak ödeme yaptığını, davacının iddia ettiği hususların gerçeği yansıtmamakta olup yerel mahkemece davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının göz önünde bulundurulmaksızın tek taraflı olarak hazırlanmış bilirkişi raporuna istinaden karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı ile davalı şirket arasında durum ve koşulları değiştiren akdedilmiş yeni bir anlaşma ve taahhüt bulunmadığını, bir an için davacının iddiasının gerçek olduğu kabul edilse dahi geçici mühlet kararı sonrasında cari hesaptan kaynaklı borçlandığı, davacının keşide ettiği çeklerin karşılıksız çıktığı ve bu çeklere ilişkin mühlet kararı sonrasında doğan borca ilişkin ödemelerin davacı tarafça gerçekleştirilmediğini, davacının bu haliyle hem geçici mühlet sonrası ticari faaliyetlere devam ettiğini ancak ödeme yapmadığını, davacının işbu dava ile ileri sürdüğü taleplerin hakkın kötüye kullanılmasını teşkil edeceğini, bu haliyle davalı şirketin davacı tarafça gönderilen parayı takas – mahsup ve hapis hakkı kapsamında borç ödemesi olarak kabul edilmesinde usul ve yasaya aykırılık olmadığını, bu nedenle davacının talepleri haksız olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/02/2021 tarih, 2019/390 Esas – 2021/91 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, satım sözleşmesine konu ürünlerin aynen ifası bunun mümkün olmaması halinde ürün bedeline ilişkin ödemenin istirdatı istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; taraflar arasında 30/07/2019 tarih ve ……. nolu proforma faturaya konu ürünlerin satımı konusunda ticari ilişkinin kurulduğu, satıma konu ürün bedelinin banka aracılığı ile açıklamalı olarak davalıya gönderildiği, ancak davacı tarafından para gönderimine konu ürünlerin teslim edilmediği, incelenen davalı ticari defter ve kayıtları uyarınca, davalı tarafından söz konusu peşinat ödemesinin davacının açık hesap alacağından mahsup edildiği sabittir.
Ancak davacının davalı hesabına gönderdiği para, taraflar arasındaki proforma faturaya konu ürünler sebebiyle gönderilmiştir. Bu nedenle davacının ürün teslimini gerçekleştirmeyip ödemeyi açık hesap ilişkisinden olan alacağı ile mahsup etmesi taraflar arasında kurulan sözleşme ilişkisine aykırıdır. Öte yandan, davacının mevcut konkordato başvurusu sebebiyle açık hesap ilişkisinden kaynaklanan borcu mühlet öncesine aittir.
Diğer taraftan, 6100 sayılı HMK’nın 357/1 maddesinde; “Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinde karşı dava açılamaz, davaya müdahale talebinde bulunulamaz, davanın ıslahı ve 166 ncı maddenin birinci fıkrası hükmü saklı kalmak üzere davaların birleştirilmesi istenemez, bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz.” düzenlemesine yer verilmiştir. Belirtilen bu düzenleme uyarınca davalı tarafından cevap dilekçesi sunularak ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen ve istinaf dilekçesi ile ileri sürülen yeni savunmaların istinaf incelemesinde değerlendirilemeyeceği anlaşılmıştır. Bu hali ile mahkemece karar yerindeki gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Mahkemece, gerekçeli karar başlığında; davacının ve davacı vekilinin adreslerinin yazılmamış olması, 6100 sayılı HMK’nın 297-(1)-b) maddesine aykırı olmakla birlikte sonuca etkili olmadığından, kaldırma nedeni yapılmamış ve bu hususa eleştiri getirilmekle yetinilmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 2.388,10-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 597,30-TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 1.790,80-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda miktarı itibariyle KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/03/2022
…
Başkan …
¸e-imzalıdır
…
Üye …
¸e-imzalıdır
…
Üye …
¸e-imzalıdır
…
Katip …
¸e-imzalıdır
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*