Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/935 E. 2022/464 K. 07.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/935
KARAR NO : 2022/464

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :12/03/2021
NUMARASI :2020/667 Esas – 2021/210 Karar

DAVACI :… (T.C. NO:…) –
VEKİLİ :Av. …
DAVALI :… (T.C. NO:…)
VEKİLİ :Av. … & Av. … –
DAVANIN KONUSU :İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :04/01/2018

KARAR TARİHİ :07/03/2022
KR. YAZIM TARİHİ :06/04/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı temlik eden…’in, davalı nezdinde doğmuş olan aşağıda belirtilen 2 adet fatura alacağını 15.03.2016 tarihli alacağın temliki sözleşmesi ile davacı müvekkiline temlik ettiğini, davalının, temlik edenden almış olduğu dana karkas et ve piliçlere ilişkin olmak üzere; 29.10.2015 tarihli, 13993 nolu, 52.520,00 TL bedelli fatura, 31.12.2015 tarihli, 14065 nolu, 60.496,20 TL bedelli fatura alacaklarının ödenmemesi üzerine bu alacaklara ilişkin Orhangazi İcra Müdürlüğü’nün 2017/1523 Esas nolu dosyası ile 03.08.2017 tarihinde icra takibine geçildiğini, davalı tarafın, ödeme yükümlüğünü yerine getirmediği gibi süresi içerisinde yetkiye ve borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, bunun üzerine Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2017/25760 Esas nolu dosyası ile icra takibine devam edildiğini, ancak borçlu/davalı tarafça, bu dosyadan da süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz edilmek suretiyle takibin durdurulduğunu, müvekkili tarafından davalıya dana kargas et ve piliç eti verildiğini, alacakların sebebinin bu olduğunu, bu alacakların varlığının borçlu/davalının itiraz dilekçesinde de kabul edildiğini, ancak ödemenin yapıldığına dair hiçbir belge sunulmadığını, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 28.03.2013 tarihli, 2013/341 Esas, 2013/5453 Karar sayılı kararında; İtirazın iptali davaları, dayanağı olan takiple sıkı sıkıya bağlıdır. Somut olayda takip dayanağı olarak ( 6 ) adet fatura gösterildiği halde taraflar arasındaki tüm cari hesap ilişkisinin değerlendirme konusu yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Bu durumda davalının ödeme iddiasının ve davacı defterlerinde gözüken davalı ödemelerinin takip dayanağı faturalar çerçevesinde değerlendirmesi yapılarak ve gerektiğinde bu konuda bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir…” ifadelerine yer verildiğini, bu nedenle de ilgili fatura alacaklarına ilişkin bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, davalının itirazının, haksız ve kötüniyetli olduğunu beyanla davanın kabulü ve davalı borçlunun itirazının iptali ile Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2017/25760 Esas sayılı icra takibinin devamına, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının dilekçesinde…’den alacağı temlik aldığını iddia ederek iki adet faturaya dayalı olarak icra takibi başlattığını, davacının, dava dilekçesinde borcu kabul ettiklerini iddia ettiğini, icra takibinde adı geçen ve davaya konu olan tutarda borçlu olduklarını hiçbir şekilde kabul etmediklerini, kaldı ki itiraz dilekçesinde de müvekkilinin, herhangi bir borcunun olmadığını açıkça belirttiğini ancak söz konusu faturalardaki edimini yerine getirdiğine (malların teslim edildiğine) dair herhangi bir sevk irsaliyesi sunulmadığını, bu nedenle edimini gerektiği gibi yerine getiremeyen üçüncü şahsın keşide ettiği fatura bedellerinin müvekkilinden talep edilemeyeceğini, müvekkilinin buna rağmen herhangi bir hak kaybına uğramamak adına dava dışı…’e müşteri çekleri ile ödemelerini yaptığını, ancak davacının, ödenmiş olan fatura bedellerini tekrar müvekkilinden talep ettiğini, ödenmiş olan fatura bedellerinin icra takibi yoluyla tekrar istenmesinin yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin, hem faturadaki malları teslim alamadığını hem de malları alamamasına rağmen fatura bedellerini müşteri senetleri ile ödediğini, bu nedenlerle müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, davacının icra inkar tazminatı şartlarının oluşmadığını, davacının ödenmiş olan fatura bedellerini tekrar icra takibi yoluyla müvekkilinden istemesinin kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, bu nedenle davacı aleyhine alacağın en az yüzde yirmisi oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini beyanla davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … davanın kısmen kabulüne, davalı borçlunun Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2017/25760 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 53.575,20 TL asıl alacak yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı borçlu itirazında haksız olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacağın %20’si oranında olan 10.715,04 TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, reddedilen kısım yönünden davalı vekilinin kötüniyet tazminat talebinin reddine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece kurulan hükümde fatura alacaklarına ilişkin herhangi bir ilgisi olmayan çekler alacak bedelinden mahsup edildiğini, Yargıtay kararlarında da görüleceği üzere; ilgili fatura alacaklarına ilişkin bilirkişi incelemesi yapılması gerekirken, fatura alacakları ile ilgisi olmayan çeklerin de dahil edilerek tüm hesapların birbirine karıştırılması ve çeklerin alacak bedelinden mahsup edilmesinin hukuka aykırılığını kaldı ki alacağa mahsup edilen çeklerin ticari defterlerde kaydı da bulunmamakla sırf tahsil edildiği için çekin borca karşılık olduğunu ileri sürerek kurulan hükmün kanuna aykırılığını, yerel mahkemece hüküm kurarken dayandığı Yargıtay kararına aykırı davrandığını ayrıca söz konusu çeklerin bedelleri dahi herhangi bir fatura alacağına uymadığını, faturalarla hiçbir ilgisi olmayan çekler göz önünde tutulacaksa…’in tahsilini sağlayamadığı çeklerin de davaya dahil edilmesi gerekmekte olup hal böyle olunca 132.600,00 TL kadar alacaklarının ortaya çıkmakta olduğunu, tüm hususlar değerlendirildiğinde ilk derece mahkemesi alacağa mahsup etmemesi gereken çekleri dikkate almış daha sonra kendisi ile çelişerek…’in alacaklı olduğu çekleri dikkate almadığını beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, kararın istinaf incelemesi sonuçlanıncaya kadar Gebze İcra Dairesi’nin 2021/6353 Esas nolu dosyasının infazının ertelenmesi için tehir-i icra kararı verilmesine karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı, söz konusu faturalardaki edimini yerine getirdiğine (malların teslim edildiğine) dair herhangi bir sevk irsaliyesi sunamadığından edimini gerektiği gibi yerine getiremeyen üçüncü şahsın keşide ettiği fatura bedelleri müvekkilden talep edilemeyeceğini, fatura konusu malların teslimi konusunda ve buna bağlı olarak alacak–borç miktarının tespiti için hatalı ve eksik hazırlanmış olan bilirkişi raporuna itibar edildiğini, kaldı ki davaya konu faturalarda müvekkilin herhangi bir imzası bulunmadığını eğer faturaya konu mallar müvekkile teslim edilse idi müvekkilin faturada teslim aldığına dair imzası bulunması gerektiğini yine bilirkişi raporunda faturaların müvekkilin defterlerine işlendiğine kanaat getirildiği ancak söz konusu faturaların müvekkilin ticari defter kayıtlarına işlenmesi fatura konusu malların müvekkile teslim edildiği anlamına gelmediğini, faturanın deftere kaydı taşımanın gerçekleştiğine yalnızca karine teşkil eder ve bu karinenin aksinin ispatı her zaman olanaklılığını, davacı satıcının faturada yazılı malı alıcıya (davalıya) teslim ettiğini ve bu teslimin de borç doğurucu bir hukuksal ilişki sonucu olduğunu ayrıca ispat etmesi gerektiğini, bilirkişinin sevk irsaliyesi düzenlenmesinin gerekli olmadığı görüşünün hatalılığını, yerel Mahkemede bilirkişinin işbu hatalı kanaatine göre hüküm kurduğunu, müvekkil hakkında başlatılmış icra takibinin haksızlığını, müvekkil, herhangi bir hak kaybına uğramamak adına dava dışı…’e müşteri çekleri ile ödemelerini yaptığını ancak davacı, ödenmiş olan fatura bedellerini tekrar müvekkilden talep ettiğini, müvekkili kötü niyetli olmadığı, davacının icra inkâr tazminatı şartları oluşmadığını, davacı kötü niyetli olup davacının kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, müvekkil lehine davanın reddi ile davacının kötü niyet tazminatına hükmedilmesine hükmü kurulması gerekirken davanın kısmen kabulü ve müvekkil aleyhine icra inkâr tazminatı hükmü kurulması yasaya aykırı olduğunu beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; müvekkil birbirini teyit etmiş ticari defterler ile üzerine düşen ispat yükünden kurtulduğunu, davalı taraf her ne kadar borcunun olmadığını ve malların kendisine teslim edilmediğini dile getirse de ispat yükünden kurtulamadığı, dolayısıyla ispat yükü halâ davalı tarafta olduğunu, davalı dilekçesinde borcunun olduğunu ve dolayısıyla malların da teslim edildiğini kabul ettiğini, hem ticari defterlerin delil sayılmasına ilişkin kanun maddesi kapsamında hem de V.U.K 230/5 maddesin kapsamında müvekkilin malları teslim ettiği ispatlandığını, davalı tarafın malların teslim edilmediğine ilişkin beyanları doğru olmadığını, ticari defterlerin açıkça müvekkil lehine delil oluşturduğunu, ispat yükü aksini iddia eden davalının üzerinde bulunduğunu beyan ederek, davalının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının istinaf dilekçesinde belirtilen hususlar dışında anılan çeklerle ödeme yaptığı hususu kanaati yerinde olup aslında fatura konusu malların teslim edilmemesi nedeniyle alacağın muaccel olmamasından dolayı davayı reddi gerektiğini, söz konusu çekler başkaca bir ticari ilişki için tahsil edilmişse işbu iddiasını ispatla yükümlülüğünü, edimini gerektiği gibi yerine getiremeyen üçüncü şahsın keşide ettiği fatura bedelleri müvekkilden talep edilemeyeceğini eğer faturaya konu mallar müvekkile teslim edilse idi müvekkilin faturada teslim aldığına dair imzası bulunması gerektiğini, müvekkil hakkında başlatılmış icra takibi haksız olup usul ve yasaya aykırılık teşkil etmekte olup istinaf taleplerini de tekrar ve taleplerinin kabulü talebi ile davacının alacağı dahi muaccel olmadığından davacının istinaf taleplerinin de reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi 12/03/2021 Tarih – 2020/667 Esas – 2021/210 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde; dava dışı…-…’nın davalı adına düzenlediği iki adet fatura alacağını 15/03/2016 tarihinde davacıya temlik ettiği, davacının fatura alacağının tahsili için icra takibi başlattığı ve davalının ödeme emrine süresinde itiraz etmesi üzerine davacının eldeki davayı açtığı, mahkemece açılan davanın kısmen kabulüne karar verildiği, verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya arasında bulunan, Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2017/25760 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu aleyhine 113.016,20 TL alacak üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin borçluya 04/10/2017 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun süresinde yaptığı itiraz sonucunda takibin durduğu anlaşılmıştır.
Dosya arasına alınan 04/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; temlik eden…’in ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yapıldığı, genel olarak tek düzen hesap planına uygun olarak tutulduğu, defterlerin alacak/borç yönünden birbirini teyit ettiği, defterlerin sahibi lehine delil kudretine haiz olduğu, …’in kayıtlarından dava konusu faturalardaki malların alacaklıya geri iade edilmediği veya düzenlenmiş 2 adet faturanın davalı tarafından kabul edilmediği, geri gönderilmediğinin anlaşıldığı, 2 adet satış faturasının Ekim/2015 ve Aralık/2015 tarihli BS formları ile vergi dairesine beyan edildiği, alacağını temlik eden…’in 2015 yılı yevmiye defterlerinde …’den 113.016,20 TL tutarında alacaklı olduğu, 2016 ve 2017 yılı yasal defterlerinde herhangi bir tahsilat işlemine rastlanılmadığı, davalı … …un 2015 yılında kullandığı defterin işletme hesabına esas defter olan işletme defteri olduğu, defterin yasal süresinde notere tasdik ettirildiği, sahibi lehine delil kudretine haiz olduğu, işletme defterinde defter sahibi tacirlerin defterlerine sadece gelir ve giderlerine ait belgeleri işlediklerini, davalının 2 adet 29.10.2015 tarihli, 13993 nolu, 52.520,00 TL bedelli fatura ve 31.12.2015 tarihli, 14065 nolu, 60.496,20 TL bedelli faturaları işletme defterine kayıt altına aldığı ancak ödeme ve tahsilatlar, banka işlemleri gibi işlemlerin işletme defterine kayıt edilmediğinden bu faturaların ödenip ödenmediğinin tespit edilemediği, firma muhasebecisine faturaların ödenmiş olduğu söylendiğinden 2016 yılı açılış fişlerinde…’e herhangi bir borç gözükmediği, 2015 yılı işletme defterinde faturalar dışında kayıtlar olmadığından ödendiği söylenen borcun banka ve kasa ödeme evraklarının istendiği, ancak borcun bankadan veya kasadan ödenmediği, bu faturalara karşılık çek verildiğinin belirtildiği, verildiği belirtilen çeklerle ilgili herhangi bir evraka rastlanmadığı, davalı bu borcun ödendiğini iddia ettiğinden verilen çeklerin bu borca dair bir ödeme mi yoka başka bir amaçla mı verildiğinin ispatının kendisine ait olduğu, davalıdan alacaklı olan ve alacağını alacağın temliki sözleşmesi ile …’e devir eden… ile davalı … …a ait 2015-2016 ve 2017 yasal defterlerinin incelenmesi sonucunda dava konusu 2 adet fatura bedeli 113.016,20 TL’nin alacaklı…’in ve davalı … …un yasal defterlerinde kayıtlı olduğu, bu alacağın davalı tarafından alacaklıya ödendiğini gösteren bilgi ve belgelere rastlanmadığı, yasal defter kayıtlarında herhangi bir ödeme/tahsilat işlemine rastlanmadığından alacağı temlik alan davacının, davalıdan 31.12.2015 tarihi itibari ile 113.016,20 TL tutarında alacaklı olduğu yönünde görüş bildirilmiş olduğu anlaşılmıştır.

Dosya arasına alınan 21/01/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davacıya ait faturalarda “malın alıcısına işyerinde teslim edildiği” ibaresi yer aldığından ayrıca sevk irsaliyesi düzenlenmesine gerek bulunmadığı, davalının teslim almadığını belirttiği malın bedelini ödediğine dair dosyaya çek listesi sunduğu, bu durumun çelişkili olduğu, davalının yasal defterlerinde çeklere ilişkin herhangi bir kayıt yapılmadığı, malı teslim edenden çeklere ilişkin herhangi bir belgenin alınmadığı, çeklere ilişkin her iki taraf defterlerinde ön avans ödemesi şeklinde bir kayıt görülmediği, bankalarca dosyaya gelen çek listeleri ve görüntüleri incelendiğinde; toplam 59.441,00 TL tutarında çekin… tarafından tahsil edildiği, …un lehtarı olduğu bu çeklerde davalı … …un ciranta olarak yer aldığı, … veya … ile… arasında ticari defterler ve dayanak belgelerine göre başkaca bir ticari ilişki bulunmadığı, fatura tarihleri dikkate alındığında çeklerin vadesine uygun olduğu, fatura konusu mallara ilişkin düzenlendikleri kanaati oluştuğu, 113.016,20 TL fatura tutarından, 59.441,00 TL çek tutarı mahsup edildiğinde kalan 53.575,20 TL alacak tutarı kaldığı, bu tutardan ayrıca Halkbankası’nın 27.12.2018 tarihli yazısında belirtilen 6299430 nolu 28.12.2015 vadeli 26.860,00 TL Darıca Şubesi çekinin ilgili bankadan sorularak… tarafından ciro edildiğinin veya tahsil edildiğinin tespit edilmesi koşuluyla bu tutarında 53.575,20 TL’den düşülmesi ile kalan alacağın 26.715,20 TL olacağı, bunun tespit edilememesi halinde davacının kalacak alacak tutarının 53.575,20 TL olacağı yönünde görüş bildirilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Dosyaya ibraz edilen 15/03/2016 tarihli alacağın temliki sözleşmesine göre; dava dışı temlik eden…’in … (Hoş) nezdinden doğmuş 29.10.2015 tarihli, 13993 nolu, 52.520,00 TL bedelli fatura ve 31.12.2015 tarihli, 14065 nolu, 60.496,20 TL bedelli fatura alacağı olmak üzere toplam 113.016,20 TL alacak miktarını ve bu alacak miktarından doğan faiz ve ferilerini karşılıksız olarak davacı temellük eden …’e temlik ettiği anlaşılmıştır.
Somut davada, ilk derece mahkemesince; temlik eden ile davalı arasında satım sözleşmesinden kaynaklı ticari ilişkinin bulunduğu, temlik edenin icra takibine konu iki adet açık fatura alacağını davacıya temlik ettiği, takibe konu 9.10.2015 tarihli, 13993 nolu, 52.520,00 TL bedelli fatura ve 31.12.2015 tarihli, 14065 nolu, 60.496,20 TL bedelli faturaların, davalının usulüne uygun olarak tutulan defterinde kayıtlı olduğu, bu kaydın aleyhine delil niteliği taşıdığı, buna göre, faturalara konu malların davacı tarafından davalıya teslim edildiği hususunun ispatlanmış olduğu, keşidecisi Güpa Et, lehtarı …, cirantası … olan 31/01/2016 keşide tarihli, 13.970,00 TL bedelli çek, keşidecisi Güpa Et, lehtarı …, cirantası … olan 31/01/2016 keşide tarihli, 13.971,00 TL bedelli çek, keşidecisi Güpa Et, lehtarı … olan 29/02/2016 keşide tarihli, 21.500,00 TL bedelli çek, keşidecisi Kasım Aksakal, lehtarı …, cirantası … olan 11/01/2016 keşide tarihli, 10.000,00 TL bedelli çeklerin; temlik eden… tarafından bankaya ibraz edilerek bedelinin tahsil edildiği, TBK 186. Maddesi; “Borçlu, alacağın devredildiği, devreden veya devralan tarafından kendisine bildirilmemişse, önceki alacaklıya; alacak birkaç kez devredilmişse, son devralan yerine önceki devralanlardan birine iyiniyetle ifada bulunarak borcundan kurtulur.” hükmü gereğince temlik edene yapılan ödeme miktarı kadar borçlunun borcundan kurtulacağı, bilirkişi ek raporunda bildirilen 6299430 nolu 28.12.2015 vadeli 26.860,00 TL Darıca Şubesi çeki için Halkbankası’na yazılana müzekkere yanıtı ekinde gönderilen çek görüntüsü incelendiğinde; çeki ibraz edenin dava dışı … olduğu, bu çek tutarının borç miktarından mahsup edilemeyeceği, davalının bakiye ödeme savunması bakımından cevap dilekçesinde yemin deliline dayanılmış olması nedeniyle Mahkememizce yemin teklif etme hakkı hatırlatıldığı, davalının yemin teklif etme hakkını kullanmadığı, davalı tarafça fazlaya ilişkin ödeme savunmalarının ispat edilemediği, temlik edenin tahsil ettiği çeklerin takibe konu faturalar dışında başka fatura bedeline karşılık olarak verildiği; yani, davalı tarafından yapılan ödemelerin takibe konu fatura bedeline karşılık bulunmadığını yazılı delille ispatının gerektiği; davacının açıkça yemin deliline dayanmadığı ve iddiasını yazılı belge ile kanıtlayamadığı; alacaklı tarafından yapılan ödemelerin başka bir borca karşılık yapıldığı kanıtlanmadığı sürece, yapılan ödemelerin daha önce muaccel olan borca yönelik olacağı ve mahsup edilmesi gerektiği hususları nazara alındığında, bilirkişi raporuna göre davalının bakiye 53.575,20 TL satış bedelini ödemediğinin belirlendiği, takip konusu fatura tarihlerinden sonra keşide edilmiş ve temlik eden tarafından ibraz edilerek bedeli tahsil edilmiş çeklerin bu faturalara ilişkin ödeme olduğu kabul edilerek (Yargıtay 19. H.D. 2018/6543 Karar, 2018/810 Karar, 2016/2936 Karar sayılı ilamları), davacının takibe koyduğu faturaların bu çeklerle ödenmemiş kısmı olan 53.575,20 TL alacak miktarı üzerinden davanın kısmen kabulüne, davalı taraf itirazında haksız bulunduğundan ve alacak da faturaya dayalı olup likit olduğundan (davalı tarafından hesaplanabilir) kabul edilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, reddedilen kısım yönünden alacaklının takip başlatmakta kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden kötüniyet tazminat talebinin reddine şeklinde karar verilmişse de verilen kararın usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşılmıştır.
Borç ilişkisinin tarafları alacaklı ve borçlu olmak üzere iki kişiden ibaret olup bazı hallerde mevcut alacağın alacaklı tarafının değiştirilmesi mümkündür. Alacağın temliki ile ilgili hükümler, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 183. ve 184. maddelerinde yer almış olmakla birlikte bu konuda bir tanıma yer verilmemiştir. Mevcut borç ilişkisinde alacaklı tarafın değişerek 3. bir kişi olması hususu alacağın temliki ile mümkün olmaktadır. Bu bağlamda alacağın temliki, alacaklı ve 3. kişinin ortak iradeleri ile ivazlı ya da ivazsız şekilde,yazılı şekil şartına bağlı,tek taraflı kazandırıcı nitelikte, borç ilişkisine taraf olan borçlunun iradesine ve rızasına ihtiyaç duyulmadan yapılması mümkün bir devir işlemidir.
Alacağın temliki işleminin geçerli sayılması bakımından kanun koyucu bir takım şartlar aramıştır. Buna göre temlik işlemi yukarıda da belirtildiği gibi, adi yazılı şekilde, temlik edenin imzası alınmak koşuluyla ve yasa, ilgili sözleşmeler yahut işin niteliği gereğince taraflar arasında yasaklı olmayan hallerde yapıldığında geçerlilik kazanacaktır.
Eldeki davada; dava dışı temlik eden…’in, davalı nezdinde doğmuş olan 2 adet fatura alacağını 15.03.2016 tarihli alacağın temliki sözleşmesi ile davacıya temlik ettiği, davalı tarafından, davacıya temlik edilen tutarın ödenmediği, bunun üzerine davaya konu icra takibinin başlatıldığı, davalının itirazı üzerine başlatılan takibin durduğu ve duran takibin devamı için eldeki davanın açıldığıanlaşılmıştır. Davalının, dava dışı… tarafından davacıya temlik edilen alacağı kabul etmediği ancak herhangi bir hak kaybına uğramamak için dava dışı…’e müşteri çekleri ile temlik edilen alacağa ilişkin olmak üzere ödemelerini yaptığı, ancak davacının, ödenen bedelleri tekrar talep ettiğini bildirdiği, bunun üzerine de, mahkemece, davalının ödediğini iddia ettiği çeklerin, takibe konu alacaktan mahsubu sonrasında davacının davasının kısmen kabulüne karar verildiği; ancak dava dışı… tarafından tahsil dilen bedellerin dava konusu alacakla ilişkilendirilmesini sağlayacak delillerin dosyada bulunmadığı, bu aşamada davalı tarafından çeklerle yapıldığı iddia edilen ödemenin davaya konu ve temelinde alacağın temliki olan bedele ilişkin olduğunun davalı tarafça ispatlanması gerekirken bunun ispatlanmadığı, bu durumda mahkemece davanın tümden kabulüne karar verilmesi gerekirken bunun yapılmamış olmasının doğru olmadığı, kararın bu nedenle kaldırılması ve yeniden hüküm kurulması gerektiği anlaşılmıştır.
Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüne, yerel mahkemenin kararının dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından; dairemizce davanın esası hakkında HMK’nın 353-(1)-b)-2) madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere ;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Davacının ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle ESASTAN KABULÜNE, GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 12/03/2021 tarih, 2020/667 Esas ve 2021/210 Karar sayılı kararının HMK’nın 353-(1)-b)-2) maddesi gereğince, KALDIRILMASINA,

YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMASINA,
a-Davanın KABULÜ ile; Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2017/25760 Esas sayılı dosyasına yapılan davalı itirazının 113.016,20 TL asıl alacak üzerinden İPTALİ İLE TAKİBİN DEVAMINA, Davalı itirazında haksız ve alacak likit olduğundan asıl alacağın (113.016,20-TL) %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
b-Alınması gerekli 7.720,14-TL karar ve ilam harcının, peşin yatırılan 1.930,04-TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.790,10-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
c-Davacının yaptığı 274,90 TL posta ve diğer giderli ile 450,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 724,90-TL yargılama giderinin peşin yatırılan 1.930,04-TL harç ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 14.686,54-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
f-Kullanılmayan gider avansının karar keşinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
3-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
Davalı Yönünden;
a-Bakiye 21,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
b-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
c-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
Davacı Yönünden;
a-İstinaf Kanun Yoluna Başvuru harcının hazineye irad kaydına,
b-İstinaf Karar Harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,
c-Davacı tarafından yapılan 162,10-TL İstinaf Kanun Yoluna Başvurma masrafı ile 27,50 TL tebliğ masrafı olmak üzere toplam 189,60 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf eden tarafların yatırdığı istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davacıya iadesine,
6-İİK’nın 36-(5) maddesi gereğince davacı vekilince Gebze İcra Dairesi 2021/6353 Esas sayılı dosyasına sunulan teminatın davacıya iadesine,
7-Kararın 6100 sayılı HMK’nın’nın 359-(4) maddesi uyarınca temyizi kabil kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/03/2022


Başkan-…
¸e-imzalıdır

Üye-…
¸e-imzalıdır

Üye-…
¸e-imzalıdır

Katip-…
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*