Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/917 E. 2022/462 K. 07.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/917 – 2022/462
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/917
KARAR NO : 2022/462

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ….
ÜYE : …
ÜYE : ….
KATİP : ….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :16/11/2020
NUMARASI :2020/279 Esas – 2020/677 Karar

DAVACI :ORGANİZE VİNÇ İŞLETMELERİ NAKLİYE İNŞAAT TURİZM SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ
VEKİLİ :Av. ….
DAVALI :GERÇEK KOZMETİK TURİZM SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ
VEKİLİ :Av. ….
DAVANIN KONUSU :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :31/12/2018

KARAR TARİHİ :07/03/2022
KR. YAZIM TARİHİ :06/04/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu alacağın davalı tarafa kiraya verilen iş makinesinin ödenmeyen kira bedeline ilişkin olduğunu, davalı tarafın işlemiş faize itirazını kabul ettiklerini, takipte talep edilmiş olunan işlemiş faiz yönünden taleplerinin olmadığını, asıl lacak olan 5.416,20.-TL’ye yapılan itirazın iptalinin, yetkiye ve ferilere itirazın iptalini talep ettiklerini, davalı şirket hakkında fatura alacağından kaynaklanan alacak için Gebze 4. İcra Müdürlüğü 2017/36270 Esas sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, davalı vekili tarafından gönderilen itiraz sonucu takibin durduğunu, yetki itirazının haksız olduğunu, taraflar arasındaki ihtilafın fatura bedelinin ödenmemesinden doğan para alacağına ilişkin olduğunu, para borcu götürülecek borçlardan olduğundan, HMK.10-5 Maddeleri ve TBK. nın 89. maddesi uyarınca “para borçlarının, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde” ifa edilir hükümlerinin gereği alacaklı şirketin ikametgahı mahkemelerinin de yetkili olduğunu, davacı/ alacaklı şirketin şirket adresinin Gebze olmasından dolayı Gebze Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle yasaya aykırı yetki itirazının iptalini talep ettiklerini, davalı şirketin müvekkili şirketten vinç hizmeti aldığını, yapılan iş karşılığı takibe konu 18/07/2016 tarih ve 56741 numaralı ve 21/06/2016 tarih 56651 numaralı faturalar düzenlenerek davalı şirkete gönderildiğini, faturaların karşılığı olarak bir kısım ödeme yapıldığını bakiyenin 5.416,20.-TL sinin ödenmediğini, müvekkili şirketin davalıdan alacaklı olduğunu, borca yapılan itirazın haksız olduğunu, tüm bu nedenlerle haksız ve hukuka aykırı yetki itirazı ile borca itirazın iptali ile takibin devamına ile icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanca itirazın iptalinin talep edildiğini, bu talebin haksız ve mesnetsiz olduğunu, davaya iş bölümü ve yetki itirazlarının mevcut olduğunu, müvekkil şirketin davacı yandan konusu Sulh Hukuk Mahkemelerinin görev alanına giren bir hizmeti almadığını, müvekkil şirketin adresinin Maltepe/İstanbul olduğunu, öte yandan dava konusu faturaların içeriği hizmetin verildiği yerin Tuzla/İstanbul olduğunu, HMK gereği borçlunun/davalının ikametgahın yetkili olduğunu, buna bağlı olarak yetkili icra dairesinin İstanbul Anadolu İcra Daireleri olduğunu, davacı yanın para borçlarının alacaklının ikametgahında ifa edilmesi gerektiği yönündeki beyanlarının dava konusu olayla örtüşmediğini, yetki konusunda esas kural olan HMK nın uygulanması gerektiği ve Sayın Mahkemece yetkisizlik kararının verilmesi gerektiğini, davacı yanın iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkil şirket ile davacı şirket arasında ticari ilişki kurulduğunu, müvekkil şirketin iş yeri taşınmazı esnasında davalı şirketten vinç hizmeti aldığını, davacı şirketin kararlaştırılan tutardan fazla tutarda fatura düzenlediğini ve haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, bunun üzerine müvekkil şirket tarafından davacı yana 26/08/2016 tarih ve 247626 seri numaralı 5.416,20.-TL tutarında fiyat farkı faturasının düzenlendiğini, zira davacının daha önce müvekkil şirkete 5.416,20.-TL tutarında fazla fiyatlandırma yaptığını, düzenlenen bu faturanın davacı yana gönderildiğini, taraflar arasındaki ihtilaf bu fatura tutarında olduğunu, davacı yanın bu tutarda müvekkil şirkete fazla fatura düzenlediğini, müvekkil şirketten haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, bu farkın da davacı yanın fiyatlandırmaya ilişkin fazla tutar talep etmesinden kaynaklandığını bu nedenle bu talebin ve davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, tüm bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … davanın kısmen kabulüne, davalı borçlunun Gebze 4.İcra Müdürlüğü’nün 2017/36270 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 5.416,20-TL asıl alacak üzerinden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı borçlu itirazında haksız olduğundan takip konusu asıl alacağın %20’si oranında olan 1.083,24.-TL icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine …, ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde faize itirazı kabul ettiklerini, icra takibinde işlemiş olan faiz yönünden itirazı kabul ettikleri, asıl alacak yönünden itirazın iptalini talep ettiklerinin açıkça yazıldığını ayrıca davayı açtıklarında faizin de yer aldığı takip rakamı değil ana para olan 5.416,20 TL üzerinden harç yatırdıklarını, yerel mahkeme kararın içeriğinde bu hususu kabul etmiş fakat sonuçta davanın tamamının kabulüne karar verilmesi gerekir iken kısmen kabul kısmen red olarak eksik ve hatalı olarak ve dava dilekçesinde yer almayan ve harcı yatrılmamış kısım için karar verildiğini, ana para olan 5.416,20 TL için harç ödeyerek itirazın iptalini talep ettikleri ve kararın da bu rakam üzerinden verildiği dikkate alındığında kısmen red edilen bir kısım bulunmadı aslında tam kabul olduğunu, peşin harç, yargılama gideri ve diğer bölümler yönünden tamamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiği, davalı lehine vekalet ücretine de hükmedilmemesi gerektiğini beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararı hatalı değerlendirme ve kabule dayanan hatalı bir karar olduğunu, davacı tarafça kesilen fatura içeriği hizmet müvekkil şirkete verilmemiş, müvekkil şirket tarafından alınmadığını, davacı yan bu hizmetin verildiğini ispatlayamadığını, bilirkişi raporunda belirtildiği üzere bir faturanın düzenlenmiş olması, fatura içeriği mal veya hizmetin verildiğini tek başına ispatlamaya yeterli değildir … dava konusu olayda taraflar arasında fatura nedeniyle ihtilaf vardır, bu durumda davacı yanın faturaya konu hizmetin müvekkil şirkete verildiğini ispatlaması gerekir, aksi halde faturanın haksız düzenlendiğinin kabulü gerektiğini öte yandan, dosyada mevcut bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere müvekkil şirket tarafından davacı yana ödemeler yapıldığının sabitliğini ayrıca mahkemece önceki aşamalarda dosyada verilen görevsizlik kararı nedeniyle avukatlık ücreti hükmedilmemesi de hukuka aykırılığını, görevsizlik kararı ön inceleme aşamasından sonra verildiği için avukatlık ücretine tam olarak hükmedilmesi gerektiği, bu hususun da esas karar ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini oysa istinafa konu kararda bu konuda herhangi bir karar verilmemiş, avukatlık ücretine hükmedilmediğini diğer yandan icra takibine konu edilen faiz talebinin itirazın iptali davasında talep edilmemesi vazgeçme hükmünde olup taraflarından bu vazgeçme beyanına karşı bir kabul beyanı gerçekleşmediğinden davanın reddedilen kısmı için avukatlık ücretine hükmedilmesinin doğruluğu ve davanın esas yönünden karar verildiği şekilde sonuçlanması halinde dahi hem reddedilen kısım yönünden red vekalet ücreti, hem de görevsizlik kararı yönünden vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, taleplerinin kabulü ile davanın reddine karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili davalının istinafında cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararında kısmen red kararı, yargılama giderleri ve davalı lehine hükmedilen Avukatlık ücreti yönünden itirazları mevcut olup kararın diğer bölümleri dosya içeriğine ve bilirkişi raporuna uygun olduğundan davalı yanın istinaf başvurusunun reddi talep etmiştir.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/11/2020 Tarih – 2020/279 Esas – 2020/677 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faturadan kaynaklı alacak için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın yapılan incelemesinde; davaya konu alacağın davalı tarafa kiraya verilen iş makinesinin ödenmeyen kira bedeline ilişkin olduğu, davacının, davalı tarafın işlemiş faize yönelik itirazını kabul ettiği, asıl alacak olan 5.416,20.-TL’ye yapılan itiraz ile yetkiye ve ferilere yapılan itirazın iptali için eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince açılan davanın kısmen kabulüne karar verildiği, verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İtirazın iptali davasında usulüne uygun olarak başlatılmış ve itirazla durmuş bir takibin varlığı dava şartı olup, 6100 sayılı HMK’nın 115. maddesi uyarınca dava şartının varlığı yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmelidir.
İtirazın iptali davasını gören mahkemenin, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelemesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın mahkeme öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır (HGK’nın 28.03.2001 gün ve 2001/19-267 E. 2001/311 K.; 20.03.2002 gün ve 2002/13-241 E.,2002/208 K.).
Kaldı ki itirazın iptali davasını görme yetkisi, takibin yapıldığı yer mahkemesine aittir. O nedenle mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi doğaldır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır (Üstündağ, S: İcra Hukukunun Esasları, İstanbul 1995, 6. Bası, s. 101-102) (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 27.11.2013 gün ve 2013/13-372 E., 2013/1606 K. sayılı kararı). Buna göre somut olayda; davalı şirketin yasal süresi içerisinde icra takibine itizarında icra müdürlüğünün yetkisine de itiraz ettiği, ancak mahkemece icra müdürlüğünün yetkisine itiraz konusunda olumlu veya olumsuz bir karar tesis edilmediği ve bu hususta gerekçeli kararda da bir açıklama getirilmediği anlaşılmakla, bu husus usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Öte yandan, davacı tarafından icra takibi asıl alacak ve işlemiş faiz üzerinden başlatılmış olup harç eldeki davada asıl alacak üzerinden yatırılmış ve davacı tarafça da takipte talep edilen faizi talep etmediklerinin açıkça bildirilmiş olmasına rağmen, mahkemece takibin asıl alacak üzerinden devamına karar verilmiş olması doğru olsa da, mahkemece davanın tam kabulüne şeklinde hüküm kurulmaması hatalı olmuştur.
Gerekçeli karar başlığında; davacının adresinin yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüne, diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-4) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Tarafların ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-4) maddesi gereğince; yukarıda açılanan hususlara ilişkin olmak üzere ESASTAN KABULÜNE,
2-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/11/2020 tarih, 2020/279 Esas ve 2020/677 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edenlere iadesine,
5-İstinaf edenler tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-İİK’nın 36-(5) maddesi gereğince davalı tarafından Gebze İcra Dairesi 2017/36270 Esas sayılı dosyasına sunulan teminatın yatıran tarafa iadesine,
9-Tarafların diğer istinaf nedenlerinin kararın kaldırılması nedenine göre bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile KESİN olarak karar verildi. 07/03/2022

….
Başkan-….
¸e-imzalıdır
….
Üye-….
¸e-imzalıdır
….
Üye-….
¸e-imzalıdır

Katip….
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*