Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/882 E. 2022/478 K. 07.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/882
KARAR NO : 2022/478

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :04/03/2021
NUMARASI :2019/184 Esas – 2021/167 Karar

DAVACI :… (T.C.No:…)…….
VEKİLİ :Av. ……………………
DAVALI :… – ……………………
VEKİLİ :Av. ……………………
DAVA :Tazminat (Haksız Kesintinin İadesi İstemli)
DAVA TARİHİ :18/07/2018

KARAR TARİHİ :07/03/2022
KR. YAZIM TARİHİ :21/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının ticari işletme sahibi olduğunu, davalı banka ile ticari hesabını da aktif olarak kullandığını, 2017 yılı başından beri her ay kesintiler yapıldığını, davalı bankanın böyle bir hizmet vermesi için davacının bu hizmeti talep etmesi gerektiğini, davacının böyle bir talebinin olmadığını, davalı ile arasında bu hususta bir sözleşmenin de olmadığını, davalı bankanını böyle bir bilgilendirmesi olmadan davacının hesabından kesinti yaparak sebepsiz zenginleşmesinin hukuka aykırı bir durum yarattığını, davalı bankanın bu kesintiler karşılığında da davacıya herhangi bir hizmetinin olmadığını, davacının banka yetkilileri ile görüşüp kesintilerin iadesini talep ettiğini; 06/03/2018 tarihinden kazandıran paket iade başlığı ile 500,00-TL iade edildiğini, davalı bankadan paranın haksız bir şekilde kesildiğini, alınan bedelin bir kısmını iade ederek kabul ettiğini, kesilen bu paraların iadesinin gerçekleştirilmediğini, haksız ve hukuka aykırı şekilde davacının hesabından çekilen bu paraların iadesini ayrıca davalı banka tarafından haksız ve hukuka aykırı bir kesintinin yapılmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkisizlik kararı verilerek yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerektiğini, bahse konu uyuşmazlığın kaynağı olan Komisyon Paketi Çerçeve Sözleşmesi’nin 12. maddesinde tarafların iş bu sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklar için İstanbul mahkemelerini ve icra dairelerini yetkili kıldıklarını, bu nedenle, Kocaeli mahkemelerinin yetkisiz olduğunu, davalının hesabından ve kredi kartından yapılan kesintilerin dayanağı komisyon paketi çerçeve sözleşmesi olduğunu ve mevzuata uygun haklı kesintiler olduğunu, taraflar arasında imzalanan komisyon paket sözleşmesinin 7. maddesi uyarınca müşteri tarafından sözleşmenin feshedilmesi yararlanmama ve noter şartına bağlandığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın kabulüne, toplam 7.500,00 TL’nin davalı bankadan 21/06/2018 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsil edilerek davacıya verilmesine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açılmış olup yerel mahkemenin taraflar arasında sözleşme kurulmadığından dolayı sözleşmedeki yetki hükümlerinin uygulanamayacağından bahsetmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının hesabından ve kredi kartından yapılan kesintilerin dayanağının komisyon paketi çerçeve sözleşmesi olduğunu ve mevzuata uygun olduğunu, yerel mahkeme tarafından verilen bankanın davacıdan yapmış olduğu tahsilatların iadesine ilişkin kararın usul ve yasalara uygun olmadığını, davacının tacir olduğundan dolayı tüketici hukukundan kaynaklanan haklar tacirlere uygulanamayacağını, tacirin basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğü bulunduğunu, taraflar arasında imzalanan komisyon paketi çerçeve sözleşmesinin 7. maddesi uyarınca müşteri tarafından sözleşmenin feshedilmesinin “yararlanmama” ve “noter” şartına bağlandığını belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.

DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/03/2021 tarih, 2019/184 Esas – 2021/167 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında bulunan bankacılık hizmetleri kapsamında davalı bankanın çeşitli başlıklar altında yapmış olduğu kesinti ve tahsilatların davacıya iadesi istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizin 18/04/2019 tarih, 2019/345 esas, 2019/393 karar sayılı kaldırma kararında mahkemece verilen yetkisizlik kararı Komisyon Paketi Çerçeve Sözleşmesi’ndeki imzanın davacı tarafından inkar edilmesi sebebiyle mahkemece sözleşme asıllarının davalıdan istenerek dosyaya celbi, sözleşmedeki imzalara yönelik inceleme yapılması gerekçesi ile kaldırılmıştır.
Kaldırma kararı sonrası mahkemece imza incelemesine yönelik davacı tarafa ait delillerin toplandığı, ancak kesintilere ve davaya dayanak olarak gösterilen sözleşme aslının ibrazına yönelik ara karar gereklerinin davalı tarafından yerine getirilmediği ve sözleşme aslının sunulmaması sebebiyle imza incelemesinin yapılamadığı, dolayısıyla sözleşmenin varlığının ispat edilememesi alınan bilirkişi raporu ile kesinti miktarının talep edilen miktar içerisinde yer alması sebebiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı tarafından yetki sözleşmesine ve davalı hesaplarında yapılan kesintilere dayanak gösterilen “Komisyon Paketi Çerçeve Sözleşmesi” davacı tarafından imzanın eli ürünü olmadığı savı ile birlikte inkar edilmiştir. Bu halde öncelikle davalı tarafından sözleşmenin taraflar yönünden bağlayıcı olduğunun ve sözleşme üzerindeki imzanın davacı eli ürünü olduğu ispat edilmelidir. Davalı tarafından verilen ihtaratlı kesin sürelere rağmen sözleşme aslının ibraz edilmemesi ve imza incelemesi ile sözleşme üzerindeki imzanın davacı eli ürünü olduğunun tespit edilememesi karşısında davacı yönünden bağlayıcı olan bir sözleşmeden bahsedilemeyecektir.
Bu halde, mahkemece sözleşmedeki yetki kaydı taraflar yönünden sonuç doğurmayacağından davalının yetki itirazının yerinde olmadığına dair belirleme de usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Öte yandan, TTK’nın 20. maddesi gereği tacir olan davalının yaptığı iş ve hizmet karşılığı ücret talep etme hakkı bulunmakta ise de; davalı tarafından kesintilerin hukuki dayanağı olarak “Komisyon Paketi Çerçeve Sözleşmesi” ileri sürülmüştür. Ancak söz konusu sözleşmenin varlığı ve davacı yönünden bağlayıcılığı ispat edilemediği gibi yapılan kesintilerin sözleşme hükümleri ile de uyumluluk arz etmediği anlaşılmaktadır. Bu hali ile davalı tarafından kesintilerin zorunlu, makul ve hukuki olduğunun ispat edilememesi karşısında mahkemece taraf ve yargı denetimine elverişli bilirkişi raporu ile hesaplanan miktar ve taleple bağlılık kuralı gözetilerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalı istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 512,32-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 128,08-TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 384,24-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda miktarı itibariyle KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/03/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*