Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/839 E. 2021/1542 K. 27.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/839
KARAR NO : 2021/1542

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/02/2021
NUMARASI : 2018/138 Esas – 2021/88 Karar

DAVACI : … (T.C. No: …) –
DAVALI : GÜLAR DENİZCİLİK TARAMA HİZMETLERİ İNŞAAT TURİZM SAN. VE TIC. LTD. ŞTİ. –
VEKİLİ : Av. … –
DAVANIN KONUSU : Tazminat
DAVA TARİHİ : 06/03/2018

KARAR TARİHİ : 27/09/2021
KR. YAZIM TARİHİ : 23/10/2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 02.10.2017 tarihinde, “Limaş Limanı” sınırları dahilinde tonoz ve malzeme çıkarma işleri konulu 3 ay süreli “İş Yapım Sözleşmesi” akdedildiğini, bu sözleşmenin akdedilmesine kaynak olan sözleşmenin ise, müvekkili ile Limaş Liman İşletmeciliği arasında 09.10.2017 tarihinde imzalanan “Limaş İskelesi Deniz Tarama İşleri Sözleşmesi” olduğunu, bu sözleşme gereğince üstlendiği işleri yerine getirmek amacıyla da davaya konu sözleşmenin davanın tarafları arasında akdedildiğini, sözleşmeye göre, yüklenici davalının, kendisine ait Bandırma limanına kayıtlı Türkiye bayraklı 95 gros ton 2013 yılı inşalı duba ile edimlerini yerine getirmeyi kabul ve taahhüt ettiğini, sözleşme ilişkisi devam ederken yüklenici davalının kendisine ait Bandırma limanına kayıtlı Türkiye bayraklı 95 gros ton 2013 yılı inşalı dubanın 03.12.2017 günü 06.00 sularında tumba olarak battığını davalının bu süreçte müvekkiline karşı edimlerini yerine getirmediğini, müvekkilinin zararlarının oluştuğunu, davalının hiçbir surette edimlerini yerine getirmediğini, müvekkilininin tahmini olarak 250.000,00 TL zararının doğduğunu, zarar tutarının bilirkişi marifetiyle tespiti gerektiğini, müvekkilinin zararının büyümemesi adına davalı yüklenici tarafından hiçbir girişimde de bulunulmadığını, müvekkilinin yükleniciden kaynaklanan sebeplerle Limaş Liman İşletmeciliği’ne karşı üstlenmiş olduğu işleri zamanında tamamlayamadığını ve kendisine ceza vb. adlarla bedel fatura edileceğini, müvekkiline hak ediş kesintisi uygulanabileceğini, bu zararların doğmasına sebep olan ve zararın daha da büyümesini engelleme adına girişimi olmayan davalının müvekkilinin sözleşme ihlalinden kaynaklı zararlarını gidermesi gerektiğini, davalı firma ile defalarca irtibat kurulmasına rağmen zarar giderimi veya işlerini tamamlama vb. yönde bir girişimin olmadığını, davalıya bu konuda ihtarnamede gönderildiğini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla imdilik 10.000.-TL maddi tazminatın ticari avans faizi ve KDV’si ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin denizde tarama, temizlik gibi ticari faaliyetlerde bulunan bir şirket olduğunu, davaya konu olan hukuki ilişkideki olayda müvekkilinin davacıya 02.10.2017 tarihli “Kira Sözleşmesi” ile alet ve edevatını kiraya verdiğini, sözleşmenin 2. maddesinde, DENİZ 53 DUBASI ile kiraya verilen eşyaların sayıldığını, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin iki ay boyunca devam ettiğini, 2 aylık süreçte 03.12.2017 tarihinde, davacı çalışanının ağır kusurlu davranışı ile DENİZ 53 DUBA’sı üzerindeki ve sözleşmenin 2. maddesinde belirtilen makinelerle battığını, kaza sonrasında müvekkilinin ciddi şekilde zarara uğradığını, kiralama sözleşmesi ile davacının müvekkiline aylık 80.000,00-TL+KDV tutarında kira bedeli ödemesi konusunda anlaşıldığını, davacının kaza öncesindeki süreçte müvekkiline sözleşmede sözü edilen kira bedellerini ödemediğini, müvekkilinin henüz işin başlangıcında hak ettiği ödemeleri alamadığını, davacının Limaş Liman İşletmeciliği A.Ş’ den tüm hak edişlerini almış olup herhangi bir zararı bulunmadığını, müvekkilinin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmiş olmasına rağmen, davacının müvekkiline hakkedişlerini ödemediğini, davacının ortada mevcut bir zararı yokken 206.600,00-TL +KDV tutarında ve hatta değişken bir zararın varlığından söz edilerek ihtarname keşide ettiğini, müvekkilinin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmiş olmasına rağmen, davacının sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmediğini, doğmamış ve doğacağı da belli olmayan soyut bir zarardan söz ederek dava ikame ettiğini, dava dilekçesinde, davacının kendisine zarar ve ceza adı altında, çeşitli bedellerin fatura edilebileceği ve hakkediş kesintisi uygulanabileceği ihtimali ile iş bu davayı açtığını, ortada doğmuş bir zarar yokken iş bu davanın ikame edilemeyeceğini, dava şartının gerçekleşmediğini, davanın usulden reddi gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, dava değerinin belli olduğunun ihtarname ile sabit olduğunu beyanla davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … davanın açılmamış sayılmasına … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; covid nedeniyle duruşmaya katılamadığını; davanın devam etmesini talep ettiğini beyan ile; yerel mahkeme kararının bozulmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı tarafça, davacının istinaf dilekçesine karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/02/2021 Tarih – 2018/138 Esas – 2021/88 sayılı kararı ve tüm dosya dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstinaf incelemesi HMK.’nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Tarafların Duruşmaya Gelmemesi, Sonuçları ve Davanın Açılmamış Sayılması” başlığını taşıyan 150. maddesinin 1. fıkrasında “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.” hükmüne, ikinci fıkrasında, “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez.” hükmüne, 4. fıkrada “Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulursa, yeniden harç alınır, bu harç yenileyen tarafça ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, eski davanın devamı sayılır.” hükmüne ve 5. fıkrada da “İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır” hükmüne yer verilmiştir. Yukarıda ifade edilen usul hükümlerinden anlaşılacağı üzere, tarafların duruşmalarda hazır olmaları halinde bir sonraki duruşma günü ve saati taraflara tefhim edilmek suretiyle bildirilir. Taraflardan biri veya vekili mazereti nedeniyle belirtilen gün ve saatte duruşmaya gelmemiş, mazeret dilekçesi göndermiş, mahkemece de bildirilen mazeret kabul edilmiş ise, mazeret bildiren tarafa tensip edilecek duruşma gününün davetiye ile bildirilmesi gerekir. Gelmeyen tarafın mahkeme gününü kalemden ya da UYAP’tan öğrenmesi şeklinde karar verilemez. Zira duruşma gününün gelmeyen tarafa davetiye ile bildirilmesinde yasal zorunluluk bulunmaktadır. Yasada bulunmayan bir kurala dayanılarak duruşma gününün kalemden öğrenilmesi veya UYAP sistemi üzerinden öğrenmesi taraflardan istenemez.
Bu açıklamalara göre somut olayda; ilk derece mahkemesinin 04/06/2020 tarihli duruşmasının Kovid 19 pandemisi nedeniyle yapılamadığına ve 05/11/2020 tarihine ertelendiğine ilişkin tutanak tutulduğu, bu arada davacı vekilinin vekillik görevinden istifa ettiği, hem yeni duruşma gününün (05/11/2020) hem vekilin istifasının davacı asile usulüne uygun olarak 13/07/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacı asilin 05/11/2020 tarihinde yapılan duruşmaya katılmadığı ve mazeret dilekçesi de sunmadığı, mahkeme tarafından dosyanın işlemden kaldırıldığı ve yasal üç aylık süre içinde de davanın yenilenmediği, ilk derece mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacının istinaf sebebinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK.’nun 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/09/2021


Başkan-…
¸e-imzalıdır

Üye-…
¸e-imzalıdır

Üye-…
¸e-imzalıdır

Katip-…
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*