Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/717 E. 2022/100 K. 21.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/717
KARAR NO : 2022/100

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/01/2021
NUMARASI : 2019/150 Esas – 2021/53 Karar

DAVACI : … (T.C. NO:…)
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … (T.C. NO:…)
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/04/2019

KARAR TARİHİ : 21/01/2022
KR. YAZIM TARİHİ : 10/02/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; yaklaşık 10 yıl önce davacının ilgisizliğinden faydalanılarak, icra takibinin keşidecesi olan Anıt Demir Çelik Elekt. Elektronik şirketi davacı adına devredilmiş olup, bu şirket üzerinden işlemler yapıldığını ve tüm borçların davacı üzerine bırakılmaya çalışıldığını, davacının esasen şirketin ticari hiçbir faaliyetiyle alakası olmadığını, davacı kendisi üzerine devredilen ancak hiçbir alakası olmayan şirketin borçlarıyla boğuştuğunu ve büyük bir borç batağının içine düşürüldüğünü, yıllardır ödeme emirleri, haciz memurları gelmiş ve bu durum manevi olarak tüm aileyi derinden yaraladığını, takibin kesinleşmesinden sonra ilerleyen süreçte işinden ayrılması akabinde kıdem tazminatı haciz yoluyla icra dosyasına ödendiğini ve hali hazırda maaşına her ay haciz uygulanarak icra dairesine ödeme yapıldığını, çekin Anıt Demir Çelik Şirketi tarafından davacı adına keşide edilmiş gibi göründüğünü, oysa ki davacının hiçbir zaman söz konusu çekin hamili olmadığını, ödeme emri ve özellikle ekinde kambiyo senedi nüshası gönderilirken çekin arkası ters düz yapılarak üst üste çekildiğini, bu durum tüm arka yüzü; imza ve isimleri karıştırarak, davacının kendisine ait olmayan imza ile şahsen borçlandırıldığını anlamaması için bir uygulama izlenimi yarattığını, kambiyo senedinin arka yüzünde bulunan ciro imzasının davacıya ait olmadığını, bu nedenle de söz konusu takibin iptaline, icra takibinde tahsil edilen ve dava süresince de tahsil edilecek bedellerin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalıdan tahsili ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, davacının haciz tehdidi altında olduğundan telafisi mümkün olmayan zararların söz konusu olmaması için, öncelikle icra takibinin tedbiren durdurulmasına, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde icra takibinden yapılan tahsilatların alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının yeğeni …’e yardım etmek için muvazaalı şirket aldığını, bankadan çek karnesi temin ettiğini, çek karnesini ve şirketi bilerek, isteyerek …’e teslim ettiğini, … de 4-5 koçan çeki imzalayarak piyasaya sürdüğünü, bu çeklerden bir tanesinin de davalıdaki çek olduğunu, davacı sadece bu çeki değil, çek koçanlarını dayısı …’e eliyle teslim ettiğini, … teslim aldığı çekleri piyasaya sürdüğünü, davalının edindiği bilgilere göre davacı …, …’in çalışanı …’a vekâlet verdiğini, … vekâlet ile çekleri imzaladığını, davacı …’ın şirketi olan Anıt Demir’den davalıya yapılan havale ve çeklerin 01.11.2020 tarihinde 40.000,00-TL Havale, 21.06.2012 Keşide tarihli Alize ve Suhip … Ltd. Şti. keşideli 22.350,00-TL meblağlı çek, 03.11.2014 Keşide tarihli Anıt Demir Çelik … Ltd.Ş ti. keşideli 185.000,00-TL meblağlı çek, bila tarihli … ve Anıt Demir Çelik imzalı senet olduğunu, …’in işlerinin iyi olduğu zaman da yani 2008 yılından önce Perpa’daki işyerinde de tanıştığını, davacı …’ın, …’e şirket teslim etmesinden sonra da davalı ile … vasıtasıyla görüştüğünü, davalının Hendek’te …’a ait bir arsanın satın alınması ile ilgili olarak ta görüştüğünü, … tüm bu ilişkilerini inkâr ederek müvekkile karşı dava açtığını, davacı taraf her ne kadar imza inkârında bulunmuş ise de, fiilen imza davalı şirket yetkilisinin imzasını içermese de, davacı bu çekten hukuken sorumlu olduğunu, çünkü davacı takip konusu olan 05.03.2011 tarihli ve 33.000,00-TL meblağlı çekin aynı imzasını taşıyan, başka çekleri sahiplenerek ödediğini, davacıya ait şirketin çek hesabının bulunduğu TEB Osmanbey Şubesi’nde bulunan ve daha önce ödenmiş olan çeklerin imzası davacıya ait olmamasına rağmen davacının bu çekleri ödediği görüleceğini belirterek davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … 1-Davanın KABULÜ ile,
2-Davacı …’ın Gölcük İcra Müdürlüğü‘nün 2011/3074 Esas sayılı dosyasında takibe konu olan Türkiye Ekonomi Bankası A.Ş. Osmanbey Şubesi 05.03.2011 keşide tarihli 33.000,00-TL bedelli 7024609 seri numaralı çekden dolayı borçlu olmadığının tespitine,
3-Davacı taraftan Gölcük İcra Müdürlüğü ‘nün 2011/3074 Esas sayılı dosyasında tahsil edilen, 242,00-TL’nin 07/09/2012 tarihinden, 242,00-TL’nin 21/09/2012 tarihinden, 242,00-TL’nin 19/11/2012 tarihinden, 242,00-TL’nin 20/12/2012 tarihinden, 242,00-TL’nin 24/01/2013 tarihinden, 252,00-TL’nin 18/04/2013 tarihinden, 252,00-TL’nin 28/05/2013 tarihinden, 252,00 TL’nin 12/06/2013 tarihinden, 252,00-TL’nin 19/07/2013 tarihinden, 252,00-TL’nin 28/08/2013 tarihinden, 252,00-TL’nin 19/09/2013 tarihinden, 252,00-TL’nin 28/10/2013 tarihinden, 252,00-TL’nin 27/11/2013 tarihinden, 252,00-TL’nin 17/12/2013 tarihinden, 252,00-TL’nin 16/01/2014 tarihinden, 280,00-TL’nin 19/02/2014 tarihinden, 280,00-TL’nin 12/03/2014 tarihinden, 280,00-TL’nin 20/05/2014 tarihinden, 280,00 TL’nin 01/07/2014 tarihinden, 280,00-TL’nin 01/07/2014 tarihinden, 281,00-TL’nin 18/08/2014 tarihinden, 329,00-TL’nin 03/09/2014 tarihinden, 297,00-TL’nin 26/09/2014 tarihinden, 326,45-TL’nin 15/10/2014 tarihinden, 359,14-TL’nin 14/11/2014 tarihinden, 415,19-TL’nin 17/12/2014 tarihinden, 350,96-TL’nin 17/02/2015 tarihinden, 452,20-TL’nin 19/03/2015 tarihinden, 736,78-TL’nin 13/05/2015 tarihinden, 451,49-TL’nin 16/06/2015 tarihinden, 537,18-TL’nin 28/07/2015 tarihinden, 391,83-TL’nin 26/08/2015 tarihinden, 318,94-TL’nin 18/09/2015 tarihinden, 274,77-TL’nin 26/10/2015 tarihinden, 366,50-TL’nin 17/11/2015 tarihinden, 434,97-TL’nin 09/12/2015 tarihinden, 19.195,11-TL’nin 12/01/2016 tarihinden, 595,03-TL’nin 10/02/2016 tarihinden, 445,03-TL’nin 09/03/2016 tarihinden, 508,00-TL’nin 08/04/2016 tarihinden, 652,00-TL’nin 10/05/2016 tarihinden, 402,50-TL’nin 10/06/2016 tarihinden, 338,00-TL’nin 19/07/2016 tarihinden, 409,50-TL’nin 09/09/2016 tarihinden, 300,00-TL’nin 11/10/2016 tarihinden, 375,00-TL’nin 11/10/2016 tarihinden, 337,00-TL’nin 17/11/2016 tarihinden, 435,00-TL’nin 28/12/2016 tarihinden, 99,00-TL’nin 26/01/2017 tarihinden, 584,88-TL’nin 28/02/2018 tarihinden, 654,75-TL’nin 30/04/2018 tarihinden, 581,88-TL’nin 30/04/2018 tarihinden, 711,63-TL’nin 14/05/2018 tarihinden, 573,63-TL’nin 12/06/2018 tarihinden, 528,13-TL’nin 18/07/2018 tarihinden, 481,13-TL’nin 15/08/2018 tarihinden, 505,50-TL’nin 14/09/2018 tarihinden, 496,88-TL’nin 18/10/2018 tarihinden, 257,38-TL’nin 15/11/2018 tarihinden, 205,00-TL’nin 12/12/2018 tarihinden, 479,50-TL’nin 16/01/2019 tarihinden, 614,88-TL’nin 18/02/2019 tarihinden, 638,25-TL’nin 13/03/2019 tarihinden, 585,96-TL’nin 19/04/2019 tarihinden, 575,22-TL’nin 16/05/2019 tarihinden, 589,38-TL’nin 18/06/2019 tarihinden, 583,83-TL’nin 17/07/2019 tarihinden, 747,50-TL’nin 16/08/2019 tarihinden, 589,88-TL’nin 16/09/2019 tarihinden, 560,00-TL’nin 14/10/2019 tarihinden, 582,88-TL’nin 15/11/2019 tarihinden, 580,00-TL’nin 13/12/2019 tarihinden, 685,13-TL’nin 15/01/2020 tarihinden, 641,75-TL’nin 18/02/2020 tarihinden, 653,38-TL’nin 13/03/2020 tarihinden, 503,88-TL’nin 20/04/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile istirdatına,
4-Dava konusu senet bedeli 33.000,00-TL ‘nin %20 oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme eksik inceleme ile sadece yetkisiz temsili dava dışı sınırlı tutarak yanlış bir çözüme ulaştığını; sundukları (3) adet … emrine kesilmiş ve … cirosuyla piyasaya sürülmüş üç adet çekin arkasındaki … imzaları emsal imza olduğunu; mahkeme bu emsal imzalarla bilirkişi incelemesi yapmadığını; dava 12.04.2019 tarihinde açılmış olup, bir yıllık zamanaşımına tabi olduğunu; bu nedenle 12.04.2018 tarihinden önceki tüm ödemeler zamanaşımına uğradığını; mahkemenin %20 kötü niyet tazminatı dosya kapsamına uygun olduğunu beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki dava menfi tespit davası olup kambiyo senedindeki imzanın davacıya ait olmadığı ispatlandığını; davaya konu çekteki imzanın davacıya ait olmadığının ispatlanmış olması akabinde davayı kaybedeceğini anlayan davalı sürekli olarak davayı uzatma amaçlı kötü niyetli başvurularda bulunduğunu; davacının bizzat mağdur olduğu durumdan, şahsi olarak borçlandırılmasından sorumlu tutulması gerekliliğini iddia etmenin hukuki hiçbir dayanağı bulunmadığını beyan ile; davalı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/01/2021 Tarih – 2019/150 Esas – 2021/53 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davalı alacaklının, TEB Osmanbey Şubesinden verilme, keşidecisi Anıt Demir Çelik … Ltd. Şti., keşide tarihi 05/03/2011, lehtarı …, bedeli 33.000,00 TL olan 7024609 seri nolu çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus ödeme emri ile icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalıya 25/11/2012 tarihinde tebliğ edildiği, davacı borçlunun çekteki ciro imzasının kendisine ait olmadığı gerekçesi ile eldeki davayı açtığı, davalının çekteki imzanın davacıya ait olduğunu, borç ödendikten sonra dava açıldığını ve hak düşürücü sürenin dolduğunu belirterek davanın reddini istediği, 14/07/2020 tarihinde cevap dilekçesini ıslah ederek keşideci şirketin …’e ait iken bu kişinin dayısı olan davacıya şirket hisselerini devrettiğini, davacının şirkete ait çek karnelerini …’e verdiğini ve Beyoğlu 25. Noterliği’nin 13/04/2009 tarih, 17713 yev. no.lu vekaletnamesi ile …’in çalışanı olan …’a kambiyo senedi düzenleme yetkisi de içeren vekaletname verdiğini, bu çekin … tarafından imzalandığını, davacının dava konusu çek ile aynı imzalara sahip başka çekleri ödediğini, davacının yetkisiz temsil hükümleri gereğince çek borcundan sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini istediği, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne ve ödenen bedellerin istirdadına karar verildiği karara karşı davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık; takip konusu çek nedeniyle davacının borçlu olup olmadığı noktasındadır.
1-Kamu düzeni yönünden yapılan istinaf incelemesinde;
Basit yargılama usulünde; iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı, 6100 sayılı HMK’nın 319. maddesinde düzenlenmiş olup, söz konusu madde metnine göre; iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı dava açılmasıyla, savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlar.
İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesine yönelik yasal düzenleme yargılamanın sağlıklı bir zeminde ilerlemesi için getirilmiş olup, basit yargılama usulünde yukarıda belirtildiği gibi iddia ve iddianın dayanağı olan maddi vakıalar davanın açılması, yani dava dilekçesi ile savunma ve savunmanın dayanağı olan maddi vakıalar ise cevap dilekçesi ileri sürülür. Söz konusu müessesenin istisnaları ise, HMK’nın (322/1 maddesinin atfı ile) yazılı yargılama usulüne ilişkin iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağını düzenleyen 6100 sayılı HMK’nın 141. maddesinin 2. fıkrasında belirtilmiş olup, bunlar karşı tarafın açık rızası ve ıslah hukuki yoludur.
Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. HMK’nın 176. maddesinde ıslah; “taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir” olarak tanımlanmıştır. Ayrıca aynı Kanun’un 177. maddesinde ise, ıslahın tahkikata tabi olan davalarda tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği öngörülmüştür.
Eldeki davada, davalı cevap dilekçesini tümden ıslah etmiştir. Açıklandığı üzere, cevap dilekçesinin ıslahı ve ıslah ile savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi mümkündür. Ancak, davalı ıslah harcını yatırmamıştır.
Bu durumda mahkemece ıslah harcını yatırması için davalıya uygun bir süre verip, ıslah harcı yatırıldığında davalının ıslah ile ileri sürdüğü savunmaları üzerinde durması gerekmektedir.
Bu kapsamda;
Davacının Beyoğlu 25. Noterliği’nin 13/04/2009 tarih, 17713 yev. no.lu vekaletnamesi …’a kambiyo senedi düzenleme yetkisi de içeren vekaletname vermesi nedeni ile çeklerin vekil tarafından bu vekaletname kapsamında ciro edilip edilmediğinin araştırılması, bu vekaletname kapsamında keşide edilmemiş ise, aynı imzayı içeren diğer çekleri ödediğini iddiasının araştırılmasının araştırılması gerekir.
6098 sayılı TBK’nın 40. vd. maddelerinde temsil düzenlenmiştir. Yetkisiz temsil halinde hukuki işlemin temsil olunanı bağlayıp bağlamayacağı 46. maddede; “Bir kimse yetkisi olmadığı halde temsilci olarak bir hukuki işlem yaparsa, bu işlem ancak onadığı takdirde temsil olunanı bağlar.
Yetkisiz temsilcinin kendisiyle işlem yaptığı diğer taraf, temsil olunandan, uygun bir süre içinde bu hukuki işlemi onayıp onamayacağını bildirmesini isteyebilir. Bu süre içinde işlemin onanmaması durumunda, diğer taraf bu işlemle bağlı olmaktan kurtulur.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu hüküm uyarınca, yetkisiz bir kimsenin yaptığı hukuki işlem temsil olunanın onaması halinde geçerlidir. Yargıtay 19. H.D. 26/04/2012 tarih, 2011/16272 E., 2012/7077 K. sayılı kararında; ” … her ne kadar çekler üzerindeki imza davacı şirket yetkilisine ait değil ise de, yetkisiz temsilci …’in Metropolis Turizm Şirketine daha öncede aynı şekilde çek imzalayarak vermesi ve bu çeklerin ödenmesi, davacı şirket yetkilisinin de duruşmada yetkisiz temsilcinin daha önce keşide ettiği bir kısım çeklerin ödendiği yönündeki beyanı dikkate alındığında davacı şirketin takibe konu çekten sorumlu olduğu … ” şeklindeki kararı dikkate alındığında; yetkisiz temsilci tarafından yapılan hukuki işlemin onanması sonrasında ticari hayatta bu şekilde oluşturulan güven ve 4721 sayılı TMK’nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı gereği aynı nitelikteki sonraki işlemlerle de temsil olunanın bağlı olduğu kabul edilmelidir.
İlk derece mahkemesince bu yönler araştırılmalıdır.
2-Kabule göre de;
4721 sayılı TMK’nın 2. maddesine göre; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.
Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”
Uygulama ve doktrinde, dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı olarak adlandırılan bu hüküm, sözleşme ilişkilerinde uygulama yeri bulmakta olup, tarafların iddia ve savunmalarının bu hüküm kapsamında da değerlendirilmesi gerekmektedir.
İstirdadı talep edilen ilk ödemenin 07/09/2012 tarihi olduğu, eldeki davanın ise 13/04/2019 tarihinde açıldığı, bu süre içerisinde her ay davalının maaşından kesinti yapılarak icra dosyasına ödendiği sabittir.
Her ne kadar, haciz baskısı altında yapılan ödemeler rızaen yapılmış kabul edilmediğinden borcun kabul edildiği anlamına gelmez ise de haciz baskısı olmadan ihtirazı kayıt konulmadan yapılan ödemeler borcun kabul edildiği anlamına gelir (“Davacı, hakkında yapılan icra takibinin kesinleşmesi sonucu kendi iradesi ile herhangi bir ihtirazi kayıt koymaksızın ödemede bulunmuştur. TBK’nun 78/1 maddesi uyarınca borçlanmadığı edimi kendi iradesiyle yerine getiren kimse bunu ancak kendisini borçlu sanarak ifa ettiğini ispat ederse geri isteyebilir.” Yargıtay 19. HD., 05/10/2017 tarih, 2016/10688 E., 2017/6634 K.). Bu açıklamalar kapsamında, davacının ödemeleri haciz baskısı altında yapıp yapmadığı, uzun yıllar ödeme yaptıktan sonra yaptığı ödemeler sonrasında borcu kabul edip etmediği, dava açarken hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığı ve 6100 sayılı TBK’nın 78-(1) maddesinin eldeki davada uygulama yeri olup olmadığının da değerlendirilmesi gerekmektedir.
Tüm bu açıklamalara göre, mahkemece yapılması gereken iş; öncelikle ıslah harcının yatırılması için davalı vekiline usulüne uygun süre verilmesi, ıslah harcı yatırıldıktan sonra, çekin üçüncü kişi tarafından verilen vekaletname kapsamında keşide edilip edilmediğinin araştırılması, çek yetkisiz temsilci tarafından keşide edildiği ise yukarıda (1) nolu bentte açıklanan şekilde yetkisiz temsil hükümleri çerçevesinde davacının aynı imzayı içermeyen çekleri ödeyip ödemediği hususu araştırılması, gerekli görülürse son aşamada ödemelerin haciz baskısı altında ödenip ödenmediği, davacının borcu kabul edip etmediği ve olayda BK’nın 78-(1) maddesinin uygulama yeri olup olmadığının değerlendirilmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi olmalıdır.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesince kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının; İlk derece mahkemesinin kararına ilişkin İstinaf Başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
a-Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/01/2021 Tarih – 2019/150 Esas – 2021/53 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
b-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf Karar Harcının, talebi halinde ve ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
3-İstinaf eden tarafından yapılan İstinaf başvuru giderlerinin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından değerlendirilmesine,
4-Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362-(1)-g) maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
21/01/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*