Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/707 E. 2021/1544 K. 27.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/707
KARAR NO : 2021/1544

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/12/2021 tarihli ara karar
NUMARASI : 2020/463 Esas

İHTİYATİ TEDBİR
İSTEYEN-DAVACI :… (T.C.No:…) –
VEKİLİ :Av. … –
KARŞI TARAF-
DAVALI :BUFALA SÜT ÜRÜNLERİ SAN. VE TİC. A.Ş.
VEKİLİ :Av. … –
DAVA KONUSU :Genel Kurul Karar İptali
TALEP :İhtiyati Tedbir
DAVA TARİHİ :05/11/2020
KARAR TARİHİ :27/09/2021
KR. YAZIM TARİHİ :23/10/2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; 29/03/2019 tarihli Olağan Genel Kurul sonucunda sermaye arttırımı kararına ilişkin kurucu ortak …’ın pay oranının lehine artırılması ve müvekkili davacı …’nun haberi olmaksızın pay oranının azaltılması, şirket ortaklık yapısında mutlak gözetilmesi gereken eşit hak ve yetki dengesini bozarak davalı şirkete ve müvekkili …’nun haklarına zarar verici nitelikte olduğunu, bu şekli ile gerçek Genel Kurul iradesinin önlendiği ve TTK’nın amir hükümlerinin çiğnendiğini, tarafların ortak iradesine ve anlaşmalarına daha önceki süreçte müvekkili ve diğer ortak … arasındaki hisse eşitliğinin korunmasına ilişkin fiili uygulamalar ve teamüle aykırılık teşkil eden işbu habersizce pay oranlarında yapılan değişiklik ile TTK kapsamında zorunlu olan Genel Kurul Sermaye Artırım Bedellerinde ve Kararlarında davacı müvekkili adının altına sahte imza içeren belgelerin bulunması nedeni ile 29/03/2019 tarihli genel kurul kararının mutlak butlanla malul olduğunun tespitine ve iptaline karar verilmesini, hem şirkette hem de müvekkili davacıya sonradan telafisi güç ve imkansız zararlara neden olabileceğinden tercihen teminatsız veya mahkeme tarafından uygun görülen teminat karşılığında Genel Kurul Kararların yürütmesinin geri bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı şirket yönetim kurulu üyelerine 29/03/2019 tarihli genel kurul kararının yürütmenin geri bırakılması talebine ilişkin TTK 449 maddesi gereği görüşlerinin bildirilmesi için tebligat çıkartıldığı görüldü.
Davalı şirket yönetim kurulu üyesi … dilekçesi ile; 29/03/2019 tarihli şirket genel kuruluna bizzat katılıp olumlu şekilde oy kullanan davacı yönünden bu genel kurulun iptalini istemeye ilişkin bir sebep bulunmadığını, …K 445 maddesi uyarınca 29/03/2019 tarihinde yapılan genel kurulun iptali için dava açma süresinin 3 aylık sürenin ziyadesi ile geçtiğini, davacı tarafça hak düşürücü süreden sonra işbu davanın açıldığını, davanın esası hakkında inceleme yapılmaksızın davanın reddine dair karar verilmesi gerektiğini, davacının 29/03/2019 tarihinde bakanlık temsilcisinin katılımı ile yapılan resmi senet hüviyetini kazanan genel kurul tutanağında yazılanları altına davacının kendi imzası olan beyanlarını adeta inkar anlamına gelen dava dilekçesine hukuki bir değer vermenin olanaksız olduğunu belirterek ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gereken esasa ve usule ilişkin şartların hiçbirinin var olmaması nedeniyle davacı tarafın ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ 14/12/2020 TARİHLİ ARA KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … davacı vekilinin 29/03/2019 tarihli Genel Kurul Kararların yürütmesinin geri bırakılması talebinin reddine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı Şirketteki hisse oranı gizlice %50’den %56 oranına çıkararak hisse adedini menfaatine artıran davalı Şirket Ortağı …, daha ilk fırsatta 21/09/2020 tarihli Olağan Genel Kurul’da davalı Şirket karar ve toplantı nisaplarını tek başına sağlamaya, şirketi büyük ortak olarak ele geçirme ve yönetme imkanına kavuşmaya çalışması ihtiyati tedbir kararı verilmesi yönündeki talebimizin ve haklı endişemizin gerçek olduğunu net bir şekilde ispat edildiğini; her ne kadar ileri sürülen iddiaların haklı olup olmadığı yargılama sonunda tüm deliller toplandıktan ve incelendikten sonra ortaya çıkacak ise de, dava konusu Olağan Genel Kurul Kararına istinaden pay adetlerinin değiştirilmesine ve Sermaye Artırım Kararına ilişkin işlemler uygulandığı takdirde, dürüstlük kuralı ve eşit işlem ilkesine aykırı olması bir yana, telafisi güç ya da imkânsız durumlar ortaya çıkacağı gibi yeni uyuşmazlıklar doğacağı da kuşkusuz olduğunu; dava konusu dosyaya sunduğumuz yazılı deliller ile de yaklaşık ispatın sağlandığı açık olduğunu; hal böyle olunca yerel mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle tedbirin reddine dair karar verilmesi yerinde olmadığını beyan ile; yerel mahkeme ara kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Karşı taraf/davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; istinaf incelemesi aşamasında davacının yapması gereken ilk derece mahkemesi sayın heyetince verilen ara kararının hangi hukuki gerekçelerle ve hangi delillerle hukuka aykırı olduğunun ispatına yönelmek olması gerekli iken, dava dilekçesi ile aynı içerikte dilekçe verilmiş olması ve bu nedenle de istinaf isteminin gerekçesinin belirtilmemiş olması nedeniyle istinaf incelemesi hakkında esasa yönelik bir inceleme yapılmaksızın istinaf isteminin reddine karar verilmesi gerektiğini; davacının istemi Türk Ticaret Kanunu 445.maddesi uyarınca da dinlenebilir nitelikte olmadığını beyan ile; davacı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/463 Esas – 14/12/2020 Tarihli ara Kararı ve tüm dosya dosya kapsamı.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; şirket genel kurul kararlarının mutlak butlanla batıl olduğunun tespiti/iptali istemine ilişkindir.
Yargılama sırasında davacı vekilinin ihtiyati tedbir yoluyla genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulması talebi üzerine ilk derece mahkemesinin 14/12/2020 tarihli ara kararı ile talebin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince kamu düzeni yönünden ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın “ihtiyati tedbirin şartları”na ilişkin 389-(2) maddesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” düzenlemesi bulunmaktadır.
Aynı Kanun’un 390-(3) maddesinde ise; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmü bulunmaktadır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın, bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK’da bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
İlk derece mahkemesince davalı şirket yönetim kurulu üyelerine 29/03/2019 tarihli genel kurul kararının yürütmenin geri bırakılması talebine ilişkin TTK 449 maddesi gereği görüşlerinin bildirilmesi için tebligat çıkartıldığı, davalı şirket yönetim kurulu üyesi …’ın sunduğu dilekçesinde; 29/03/2019 tarihli şirket genel kuruluna bizzat katılıp olumlu şekilde oy kullanan davacı yönünden bu genel kurulun iptalini istemeye ilişkin bir sebep bulunmadığını, …K 445 maddesi uyarınca 29/03/2019 tarihinde yapılan genel kurulun iptali için dava açma süresinin 3 aylık sürenin ziyadesi ile geçtiğini, davacı tarafça hak düşürücü süreden sonra işbu davanın açıldığını, davanın esası hakkında inceleme yapılmaksızın davanın reddine dair karar verilmesi gerektiğini, davacının 29/03/2019 tarihinde bakanlık temsilcisinin katılımı ile yapılan resmi senet hüviyetini kazanan genel kurul tutanağında yazılanları altına davacının kendi imzası olan beyanlarını adeta inkar anlamına gelen dava dilekçesine hukuki bir değer vermenin olanaksız olduğunu belirterek ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gereken esasa ve usule ilişkin şartların hiçbirinin var olmaması nedeniyle davacı tarafın ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Somut olayda; davalı şirketin iki ortaklı olduğu, davacının ve dava dışı ortağın eşit hisselere sahip oldukları, davacının adının altına sahte imza içeren belgelerin bulunması nedeni ile 29/03/2019 tarihli genel kurul kararının mutlak butlanla malul olduğunun tespitine ve iptaline karar verilmesinin talep edildiği, Yönetim Kurulu Kararı ile Genel Kurulun yapılmasına karar verildiğinin ve gündemin tartışmasız olduğu, 29/03/2019 tarihli genel kurul tutanağına göre; toplantının Bakanlık Temsilcisinin huzurunda yapıldığı, toplantıya davacının bizzat katıldığı, sermaye arttırımına ilişkin 8. madde de dahil olmak üzere tüm kararların davacının da olumlu oyuyla ve oy birliğiyle alındığı, davacının alınan kararlara ilişkin bir muhalefet şerhinin bulunmadığı, 1.000.00000-TL sermayenin ortakların şirketteki kar alacağından karşılandığının ve bu karın SMM raporuyla tespit edildiğinin belirtildiği, dosyada mevcut sermaye arttırımına ilişkin taahhütnamede de davacının imzasının bulunduğu, mevcut delillere göre toplantı ve karar nisabının sağlandığı, davacının genel kurul toplantı tutanağındaki ve taahhütnamedeki imzalarının sahte olduğu iddiasına ilişkin bu aşamada somut bir delil bulunmadığı, dolayısıyla genel kurul kararlarının yürütmesinin tedbir yoluyla durdurulması bakımından yaklaşık ispatın da gerçekleşmediği, ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Mahkemece, gerekçeli karar başlığında davacı ve davalı vekillerinin adreslerinin yazılmamış olması, 6100 sayılı HMK.’nun 297-(1)-b) maddesine aykırılık teşkil etmekte ise de; bu husus sonuca etkili olmadığından ve mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden kaldırma nedeni yapılmamış ve eleştiri getirilmekle yetinilmiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Bakiye 4,90 TL harcın ihtiyati tedbir talep eden/davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK.’nun 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK.’nun 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/09/2021

Başkan-…
¸e-imzalıdır

Üye-…
¸e-imzalıdır

Üye-…
¸e-imzalıdır

Katip-…
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*