Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/679 E. 2022/124 K. 24.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/679
KARAR NO : 2022/124

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :25/11/2020
NUMARASI :2016/102 Esas – 2020/700 Karar

DAVACI :BUİNSAN DANIŞMANLIK SOSYAL HİZMETLER NAKLİYE
İNŞAAT ORMAN ÜRÜMLERİ SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ.
Güzeller Mah. Yeni Bağdat Cad. No:605/A Mehmet Türker Apt.
Gebze/KOCAELİ
VEKİLİ :Av. …….
DAVALI :CPS PRESSFORM SAN. VE TİC. A.Ş. – Tosb Taysad Org. San. Böl. 1.
Cad. 16. Sok. No:1 Çayırova/KOCAELİ
VEKİLİ :Av. … ……

DAVA TÜRÜ :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :14/01/2016

KARAR TARİHİ :24/01/2022
KR. YAZIM TARİHİ :01/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının hizmet sektöründe faaliyet gösterdiğini, davacının davalıya personel sağladığını, taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, davalının cari hesap borcunu ödememesi üzerine Gebze 1. İcra Müdürlüğü’nün 2015/12977 E. sayılı dosyasından takibe geçildiğini, davalının borcunu ödemeyerek takibe itiraz ettiğini, itirazın kötüniyetli olduğunu, takibe konu cari hesaptaki faturaların süresi içinde tebliğ edildiğini, faturaların yapılmış olunan işlere ait olduğunu, bu hususun incelenecek ticari defterler ile anlaşılacağını iddia ederek açılan davanın kabulünü, itirazın iptali ile davalının %20 tazminatla yükümlü kılınmasını dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında personel temini konusunda anlaşma yapıldığını, davacıdan senede (1) veya (2) kereye mahsus personel temin etmesinin talep edildiğini, taraflar arasında bahse konu hizmetin satın alınmasıyla ilgili yazılı bir sözleşme bulunmadığını, davacı ile yapılmış cari hesap sözleşmesi de mevcut olmadığını, taraflar arasındaki ilişkiye cari hesap ilişkisi nitelendirmesi yapılmasının doğru olmadığını, dava ve takip konusu faturalar tebliğ edilmediğini, mutabakata istinaden düzenlenen ve kabul edilerek kayıt altına alınan faturaların ödeme vadesi fatura tarihinden itibaren 60 olduğunu, dava ve takip konusu faturalar ile ilgili davacının herhangi bir mutabakat gerçekleştirilmediğini, takip tarihi itibariyle haklı, hukuken istenebilir, muaccel, belirgin ve likit bir alacak bulunmadığını, davacının haksız ve kötü niyetli olduğunu, haksız ve kötüniyetli icra takibi başlatan davacının davasının reddi ile dava konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatıyla yükümlü kılınması gerektiğini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… 1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,
Davalı borçlunun Gebze 1. İcra Müdürlüğü’nün 2015/12977 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 28.643,78.-TL asıl alacak üzerinden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemlerin reddine,
2-Davalı borçlu itirazında haksız olduğundan takip konusu asıl alacağın %20’si oranında olan 5.728,66.-TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine,
3-Davalı borçlunun itirazında haklı olduğu ve davacının haksız olarak takip başlattığı reddedilen kısım, 134.023,46.-TL üzerinden hesaplanan %20 oranında 26.804,69.-TL kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava ve takip konusu fatura içeriği hizmet verilmediğini, aksinin usulünce ispatlanamadığını, davaya konu sözleşmedeki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olmadığının ATK raporu ile sabit olduğunu, dava ve takip konusu faturaların tebliğ edilemediğini, dava ve takip konusu faturalar ile ilgili davacı ile herhangi bir mutabakat gerçekleştirilmemiş olduğunu, davalı şirketin düzenlediği faturaların kötüniyetli olarak davacı yanca kayıt altına alınmamış olduğunu, faturalar nedeniyle davacının davalı şirkete borçlu olduğunu, dava konusu fatura tarihlerinin asılsız ve gerçek dışı olduğunu, 25 Aralık ve 28 Aralık, takip tarihi 29 Aralık 2015 olduğunu, fatura içeriklerinin dahi 8 günlük süre geçmeden kesinleşmeden takip başlatılmış olduğunu, takibe dayanak cari hesap, faturalar ve içeriklerine itiraz edilmekte olduğunu, takip ve dava konusu fatura içeriği mal/hizmet alınmamış olup içeriklerinin de doğru olmadığını, davacının ticari defterlerinin kendi lehine delil vasfı taşımamakta olduğunu, takip tarihi itibariyle haklı, hukuken istenebilir, muaccel, belirgin ve likit bir alacak bulunmadığını, davacının haksız ve kötüniyetli olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik inceleme sonucu oluşturulduğunu, yerel mahkemenin kısmen kabul kararı vermesine rağmen davacı taraf aleyhine kötüniyet tazminatına hükmetmesi hukuka aykırı olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hiç bir aşamasında usulüne uygun sunulup tebliğ edilmeyen belgelerin istinaf gerekçesi olmasının düşünülemeyeceğini, yargılama aşamasında bu yöndeki iddialara da istikrarlı şekilde itiraz edilmiş olduğunu, E-mail/whatsap çıktısı olduğu ileri sürülen, her zaman temini mümkün olan, içeriği ve varlığı itiraza uğramış adi nitelikteki bir takım evraklara delil vasfı yükleme imkanının olmadığını, davaya konu alacak iddiasının dayandığı hizmetin verildiğinin ispatı resmi/kesin delillerle yapılması gerekmekte olduğunu, davacı yanın, haksız ve mesnetsiz taleplerini usulünce ispatlayamadığını, bilirkişinin tarafların ticari defter ve kayıtlarını incelemiş olduğunu, yerel mahkeme ve bilirkişice davacının alacak iddiasını doğrulayacak herhangi bir delile ulaşmadığını, davacı aleyhine %20 tazminata hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığını, davacı yanın ticari defter ve kayıtlarının delil kudretine haiz görülmediğini, aksine davalı şirket ticari defter ve kayıtlarının ise VUK 215-219 maddesi hükümlerine ile tekdüzen hesap planı genel tebliğine uygun tutulduğu ve defterlerin birbirlerini teyit ettiklerini, 6102 sayılı TTK ile HMK’nın 222. maddesi delil niteliğine sahip olduğu bilirkişi raporu ile saptandığını ve davacının kötüniyetli olduğunu belirterek; davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/11/2020 tarih, 2016/102 Esas – 2020/700 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalıya sağlanan personel hizmeti nedeniyle, cari hesap sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabul-kısmen reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca istinaf edilmiştir.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi nedeniyle davalıdan alacaklı olduğunu belirterek davalı aleyhine ilamsız icra takibine girişmiş, yapılan itiraz üzerine takip durmuş ve İİK’nın 67. maddesi gereğince yasal bir yıllık süre içerisinde davacı tarafından iş bu iptali talebine davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Eldeki davada taraflar arasında personel temini şeklinde hizmet sözleşmesi bulunduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davacının icra takibine konu ettiği faturalar nedeniyle davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dosyada SMMM bilirkişisinden aldırılan 11/04/2017 tarihli raporda sonuç itibarıyla; davalı şirketin, 2014 yılına ait yasal ticari defter kayıtlarına göre; 0.00-TL borçlu olarak tespit edildiği 2014 yasal ticari defter kayıtlarında yer alan 09.08.2014 tarih ve 396,91-TL tutarlı davalı şirket tarafından düzenlenmiş yansıtma faturası ile 28/08/2014 tarih ve 103,15-TL tutarlı davacı şirketin düzenlemiş olduğu iade faturasının davacı şirket kayıtlarında bulunmadığı, davalı şirketin, 2015 yılına ait yasal e-defter kayıtlarına göre; 12.627,47-TL borçlu olarak, 2014 yılı ve 2015 yılı toplam 12.627,47-TL borçlu olarak tespit edildiği, 2015 yasal defter kayıtlarında yer alan ve fiili olarak düzenlemiş olduğu 15.372,53-TL tutarlı iade faturasının ise davacı şirket kayıtlarında bulunmadığı bildirilmiş, yerel mahkemece kararda yazılı gerekçeyle; davanın kısmen kabulüyle, davalı borçlunun Gebze 1. İcra Dairesinin 2015/12977 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 28.643,78-TL asıl alacak üzerinden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemlerin reddine, davalı borçlu itirazında haksız olduğundan takip konusu asıl alacağın %20’si oranında olan 5.728,66-TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, davalı borçlunun itirazında haklı olduğu ve davacının haksız olarak takip başlattığı reddedilen kısım, 134.023,46-TL üzerinden hesaplanan %20 oranında 26.804,69-TL kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacının istinaf itirazları yönünden yapılan incelemede;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak, HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur.
Diğer yönden; bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (TTK 21/2). Süresi içinde itiraz edilmeyerek kesinleşen ve ticari defterlere de işlenen faturadaki alacakla ilgili olarak sonradan iade faturası düzenlenmesi, borçtan kurtulmayı sağlayan ve alacağı tartışmalı hale getiren geçerli bir araç değildir. İtiraz süresi geçtikten sonra, iade faturası kesilmesi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmayacaktır.
Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp, sözleşmenin ifası safhasıyla ilgili olduğundan, faturanın sözleşmeyi değiştirir nitelikte olmaması ve sözleşmeye uygun biçimde düzenlenmesi gerekir. Bu nedenle, sözleşmeye aykırı düzenlenmiş faturaya itiraz edilmemesi aleyhe sonuç doğurmaz. Ancak fatura kabul edilerek ticari defterlere işlenmiş ise, faturadaki miktar kadar iş bedeli bulunduğunu iş sahibi kabul etmiş sayılacağından, ticari defterlere itibar edilerek iş bedeli miktarı belirlenir. Ticari defterlerin kesin delil olması da bu sonucu gerektirir. Zira, faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. Fatura karşı tarafça ticari defterlerine kayıt edilmiş ise burada delil olan fatura değil ticari defterlerdir. Ticari defterler uyumlu olmadığı için lehe delil değeri bulunmasa dahi, karşı çıkılan faturanın ticari deftere kayıt edilmiş olması halinde ticari defter aleyhe delil oluşturacaktır.
Eldeki dosyaya atanan SMMM bilirkişisinden alınan 11/04/2017 tarihli raporda; davacı şirket tarafından sunulan 2014 – 2015 yılına ait olan yasal ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerini yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, yasal ticari defterleri üzerinde yapılan usul incelemelerinde kayıtların VUK. 215-219 maddesi hükümleri ile tekdüzen Hesap Planı Genel Tebliğine uygun tutulduğu ve defterlerin birbirlerini teyit ettiklerinin görüldüğü, 6102 sayılı TTK’nunu ile HMK’nın 222. maddesi amir hükümlerine göre davacı şirketin 2014-2015 yılına ait yasal ticari defterleri delil kudretine haiz görülmüş olup, 2014 ve 2015 yılına ait yasal ticari defterlerden envanter defteri yazdırılmamış olduğundan delil kudretine haiz görülmediği, davacı şirketin 2014 ve 2015 yılllarında toplam 163.310,50-TL alacaklı olarak tespit edildiği, takip konusu faturaların davacıya ait yasal ticari defterinde kayıtlı bulunduğu, bedelinin icra takip tarihi itibariyle ödenmemiş olduğu ve ödenmeyen borç miktarının ise 163.310,50-TL olarak tespit edildiği, davacı şirketin 2015 yasal defterlerinde kayıtlı ve fiili olarak düzenlemiş olduğu 25/12/2015 tarih ve 124.215,93-TL tutarlı fatura, 28/12/2015 tarih ve 10.450,79-TL tutarlı fatura ve 14/12/2015 tarihli ödemenin davalı şirket kayıtlarında yer almadığı ayrıca, taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisinin “Hizmet Sözleşmesi”nin dayalı cari hesap ilişki olduğu ve yine taraflar arasında 01/04/2014 tarihli bir sözleşme olduğunun görüldüğü,
Davalı şirket defter ve kayıtları yönünden ise, tarafından sunulan 2014 – 2015 yılına ait olan yasal ticari defterlerinin açılış ve kapanış (Beratları) tasdiklerinin yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, yasal ticari defterleri üzerinde yapılan usul incelemelerinde, kayıtların VUK. 215-219 maddesi: hükümleri ile Tekdüzen Hesap Planı Genel Tebliğine uygun tutulduğu ve defterlerin birbirlerini teyit ettikleri, 6102 sayılı TTK’nunu ile HMK’nın 222. maddesi amir hükümlerine göre; davacı şirketin 2014-2015 yılına ait yasal ticari defterleri delil kudretine haiz görüldüğü, davalı şirketin, 2014 yılına ait yasal ticari defter kayıtlarına göre; 0.00-TL borçlu olarak tespit edildiği, davalı şirketin 2014 yasal ticari defter kayıtlarında yer alan 09/08/2014 tarih ve 396,91-TL tutarlı davalı şirket tarafından düzenlenmiş yansıtma faturası ile 28/08/2014 tarih ve 103,15-TL tutarlı davacı şirketin düzenlemiş olduğu iade faturasının davacı şirket kayıtlarında bulunmadığı, şirketin 2015 yılına ait yasal E-Defter kayıtlarına göre; 12.627,47-TL borçlu olarak tespit edildiği, davalının 2014 yılı ve 2015 yılı toplam 12.627,47-TL borçlu olarak tespit edildiği,2015 yasal defter kayıtlarında yer alan ve fiili olarak düzenlemiş olduğu 15.372,53-TL tutarlı iade faturasının ise davacı şirket kayıtlarında bulunmadığı, davalının 2014 yılı ve 2015 yılı yasal ticari defter kayıtlarına göre toplam 12.627,47-TL borçlu – olarak tespit edildiği, her iki tarafa ait ve yukarıda bahsi geçen faturaların teslim edildiğini ispat edici bir belge olmaması nedeniyle TTK.’nın 6102 sayılı maddenin 1530. maddesi kapsamında değerlendirilebileceği bildirilmiştir.

Somut olayda bilirkişi raporunda; davacı şirketin 2015 yasal defterlerinde kayıtlı ve fiili olarak düzenlemiş olduğu 25/12/2015 tarihli ve 124.215,93-TL tutarlı fatura, 28/12/2015 tarih ve 10.450,79-TL tutarlı fatura ve 14/12/2015 tarihli 150,00-TL tutarlı ödeme davalı şirket kayıtlarında yer almadığı gibi, dosyaya sunulan fatura fotokopilerinde teslim alan teslim eden imzalarının bulunmadığı tespit edilmiş, davalı şirketin 2014 yasal ticari defter kayıtlarında yer alan 09/08/2014 tarih ve 396,91-TL tutarlı davalı şirket tarafından düzenlenmiş yansıtma faturası ile 28/08/2014 tarih ve 103,15-TL tutarlı davacı şirketin düzenlemiş olduğu iade faturası ile 2015 yasal defter kayıtlarında yer alan ve fiili olarak düzenlemiş olduğu 15.372,53-TL tutarlı iade faturasının ise davacı şirket kayıtlarında bulunmadığı, fatura fotokopilerinde teslim alan ve teslim eden imzalarının da bulunmadığı, sonuç olarak, davalının 2014 yılı ve 2015 yılı yasal ticari defter kayıtlarına göre toplam 12.627,47-TL borçlu olduğu tespit edilmiş olup, her iki tarafın ticari defterlerindeki kayıtlara göre davacının davalıdan bu miktar üzerinden alacağının bulunduğu, takibe konu bu miktarı aşan alacakların varlığının ise yukarıda açıklanan hukuki çerçevede ispat edemediği anlaşıldığından, davacının bu yöne ilişkin istinaf itirazlarına itibar edilmemiştir.
Bununla birlikte; İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca itirazın iptali davasının kısmen veya tamamen reddi halinde, borçlu lehine hükmedilecek tazminat kötü niyet tazminatı olup, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanında, takip alacaklısının kötü niyetli olması gerekir. Alacaklı icra takibi başlatmakta kötü niyetli değilse aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilemez.
Anılan Yasa hükmüne göre,itirazın iptali davalarında alacaklının kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için takibin haksız ve alacaklının kötüniyetli olması gerekir. Somut olayda; taraflar arasında sözleşmesel ilişki olduğu açık olup, uyuşmazlık sözleşmeye konu hizmetlerin davalıya verilip verilmediğine ve hizmet bedellerinin ödenip ödenmediğine ilişkindir. Yargılama sonucunda yapılan takibin kısmen haksız olduğu anlaşılmış ise de kötü niyet tazminatı için davacının davalı aleyhine icra takibi yapması tek başına yeterli değildir. Bu itibarla incelenen dosyada takip tamamen haksız olmadığı gibi, alacaklının kötüniyetli olduğu da kanıtlanmadığından koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmadığından hükmün bu yönüyle düzeltilmesi gerekmiştir.
Davalının istinaf itirazları yönünden yapılan incelemede ise;
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabul, kısmen reddiyle, davalı borçlunun Gebze 1. İcra Müdürlüğü’nün 2015/12977 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 28.643,78-TL asıl alacak üzerinden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiş ise de; gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; davanın 12.627,47-TL üzerinden kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması itibarıyla karar dosya kapsamına uygun olmayıp, yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğundan, usul ve yasaya aykırı ise de; HMK’nın 353/1-b-2 maddesine göre; “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilebileceği düzenlendiğinden, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmak üzere kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazının kabulüne, davalı vekilinin istinaf başvurusunun ise kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesinin kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-)Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE, Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/102 Esas – 2020/700 Karar sayılı 25/11/2020 tarihli kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA,
YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,
Davalı borçlunun Gebze 1. İcra Dairesinin 2015/12977 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 12.627,47-TL asıl alacak üzerinden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemlerin reddine,
2-Davalı borçlu itirazında haksız olduğundan takip konusu asıl alacağın %20’si oranında olan 2.525,49-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Yasal şartları oluşmayan davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
4-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 862,58-TL karar ve ilam harcının başlangıçta yatırılan 1.965,18-TL peşin harçtan mahsubu ile artan 1.102,60-TL’nin talep halinde davacıya iadesine, ,
5-Davacı tarafından sarf edilen davetiye ve müzekkere gideri, bilirkişi ücretleri olmak üzere toplam 901,50-TL yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre hesaplanan (%7,26 Kabul) 69,96-TL’lik kısmının peşin yatırılan 1.965,18-TL harç ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul oranına göre yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, ret oranına göre yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesaplanan 18.208,18-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
2-)İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
a-İstinaf Kanun Yoluna Başvuru harçlarının hazineye irad kaydına,
b-İstinaf Karar Harçlarının talep halinde ilk derece mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
c-Davacı tarafından yapılan 162,10-TL İstinaf Kanun yolu masrafı ile 88,00-TL posta masrafı olmak üzere toplam 250,10-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
d-Davalı tarafından yapılan 162,10-TL İstinaf Kanun yolu masrafının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
e-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
f-İstinaf edenlerin yatırdığı istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
g-İİK’nın 36-(5) maddesi gereğince Gebze İcra Dairesinin 17/02/2021 Tarih – 2020/17154 Esas sayılı dosyasına sunulan teminatın davalıya iadesine,
h-İİK’nın 36-(5) maddesi gereğince İstanbul Anadolu 6. İcra Dairesinin 19/02/2021 Tarih – 2021/1555 Esas sayılı dosyasına sunulan teminatın davacıya iadesine,
ı-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/01/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*