Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/564 E. 2021/2203 K. 20.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/564 – 2021/2203
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/564
KARAR NO : 2021/2203

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :26/01/2021
NUMARASI :2019/438 Esas – 2021/52 Karar

DAVACI :CNT ENDÜSTRİYEL ÜRÜNLERİ SAN.VE TİC. LTD. ŞTİ. – İkitelli OSB Demirciler Sitesi C-2 Blok No:217 İkitelli/İSTANBUL
VEKİLİ :……
DAVALI :İLSA MOBİLYA MEKANİZMALARI VE AMORTİSÖR SİSTEMLERİ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ – Dilovası Organize Sanayi Bölgesi 2. Kısım D-2022 Sk. No:8 Dilovası/KOCAELİ
VEKİLİ :……
DAVA :İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :17/10/2019

KARAR TARİHİ :20/12/2021
KR. YAZIM TARİHİ :18/01/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin endüstriyel ürün ticareti yapmakta olduğunu, davalının da davacı şirketin müşterisi olduğunu, davalı ile davacı şirket arasında bu anlamda ticari ilişki olduğunu, davacı firma tarafından davalıya satış yapılmasına rağmen davalı tarafından söz konusu satışa karşılık ödenmesi gereken bedelin ödenmediğini, bakiye borç miktarı, davacı firmanın cari hesap kayıtları ve dayanağı faturaların mahkemeye sunulduğunu, davalı tarafça fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine Kocaeli 8. İcra Dairesinin 2019/103605 Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalının davacı firmaya herhangi bir borcu bulunmadığını iddia ederek takibe itiraz ettiğini ve ilgili icra dairesinin kararı ile takibin durdurulduğunu, borçlunun ne kadar takibe itiraz etmiş ise de davacının satmış olduğu ürünlerin karşılığında doğmuş borcu, davacı firmanın cari hesap kayıtlarında açıkça görüleceğini, bu nedenle davalının icra takibine borcu bulunmadığından bahisle yapmış olduğu itirazın haksız olduğunu, davalının haksız itirazının iptaline, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafla aralarında gerçekleşen ticari ilişkinin konsinye satışa dayalı olduğunu, davacı firmadan yüklü miktarda amortisör keçesi (400 bin adet) satın alındığını, satın alınan ürünlerin hatalı ve kullanıma uygun bulunmaması ve ayıplı olması nedeniyle kullanılamadığını, satılamadığını ve bu durumun davacı satıcıya bildirildiğini, davacı tarafça ürünlerin incelenerek şikayetlerin haklı bulunduğunu ve Oring (400 bin adet) ürünlerin iade alınması ve davaya konu amortisör keçelerinin (400bin adet) konsinye satış olarak kabul edilmesinin taraflarca karşılıklı iyi niyet ve güven ile kararlaştırıldığını, mutabık kalınan bu anlaşmanın davacı firma yetkililerince yazılı hale getirildiği, buna istinaden Oring (400 bin adet) iade faturasının düzenlenerek ürünlerin davacı firmaya iadesinin gerçekleştirildiğini, davalıya teslim edilen ancak konsinye satış kabul edilmek kaydı ile ayıplı olduğu halde iadesi gerçekleşmeyen ürünler olan amortisör keçeleri (400 bin adet) dilekçe ekindeki mailden de anlaşılacağı üzere iyi niyet çerçevesinde karşılıklı varılan mutabakat ve anlaşma gereği konsinye satış kabul edilerek, ürünlerin satılması yahut kullanılması halinde 4-5 aylık vadelerle ödeme yapılacağı konusunda yazılı olarak mutabakata varıldığını, davacı tarafla ticari ilişkinin “konsinye satış” sözleşmesine dayalı olduğunu, doğrudan bir ticari satım ilişkisi olmadığını, konsinye satışın şartlarını karşılıklı olarak alıcı ve satıcının belirlediği mülkiyeti satıcıda bulunan malların alıcı tarafından kullanıldıkça yahut satıldıkça bedelinin ödenerek belirli bir zaman sonra satılmayanların geri verilmesi şeklinde bir satış türü olduğunu, davacı tarafça takibe konu edilen fatura içeriğinde yer alan malların satımının gerçekleşmemesi nedeniyle borcun doğduğunun hukuken kabulünün mümkün olmadığını, davacı tarafça mutabakata varıldıktan sonraki aşamada konsinye satışın mahiyeti gereği konsinye satıma ilişkin fatura düzenleyerek davalıya teslim etmesi ve ürünler satıldıkça varılan mutabakatta yazılı olduğu halde 4-5 aylık vadelerle bedel talep edilmesi gerekmekte iken konsinye satış faturası düzenlenmediği, satılmayan ve davalı uhdesinde bulunan ürünlerin iadesi de talep edilmediği ve malların fiilen satımı gerçekleşmediği, malların satışı gerçekleşmeden ve davacının talep etme hakkının doğmadığı halde konsinye satışın mahiyetine aykırı olarak bedel talep edildiğini, davacı tarafın konsinye satışa konu malların iadesinin talep etmesi gerektiği ve davalı şirketin malların iadesine de hazır olduğunu, taraflar arasındaki yazılı mutabakata ve konsinye satışın mahiyetine ve ticari teamüle aykırı olarak davacı tarafça doğrudan takibine geçildiğini, davanın reddi ile takibin iptaline, davacının haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlatması nedeniyle takip konusu tutarın %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile davalının davalının Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü 2019/103605 E sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin toplam 75.708,80-TL asıl alacak üzerinden, takip tarihinden itibaren ticari faizi işletilmek suretiyle devamına, hüküm altına alınan 75.708,80-TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı tarafça, mutabakata varıldıktan sonraki aşamada, konsinye satışın mahiyeti gereği konsinye satıma ilişkin fatura düzenleyerek davalıya teslim etmesi ve ürünler satıldıkça varılan mutabakatta yazılı olduğu halde 4-5 aylık vadelerle bedel talep edilmesi gerekmekte iken, konsinye satış faturası düzenlenmediğini, mailin kurumsal mail adresinden gönderildiği ve şirket yetkililerince “sözlü mutabakatın yazılı hale getirilmesi maksadıyla” gönderildiği sabit olduğu halde ayrıca imza altına alınmamış olduğunda dem vurulması ve bu savunmaların kabul edilmeyişine gerekçe olarak gösterilmesinin isabetsiz olduğunu, takip konusu faturalar içeriğinde yer alan ve davalı şirketçe henüz satılmayan ve kullanılmayan malların, tacir sıfatını haiz olan davacı tarafından TTK hükümleri gereğince yazılı olarak iadesinin davalı şirketten talep edilmesi ve sadece satıldığı iddia olunan miktar var ise o miktarın karşılığı bedel tutarında icra takibi yapılması gerekirken, davacının davalıdan böyle bir talebi olmamakla birlikte henüz doğmamış bir borç için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, işbu nedenlerle taraflar arasındaki anlaşmaya, teamüle ve hukuka aykırı olarak doğmamış bir borca dayalı olarak başlatılan icra takibi haksız ve kötüniyetli olduğundan, yerel mahkeme ilamının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı şirket tarafından taraflar arasındaki anlaşmaya, teamüle ve hukuka aykırı olarak doğmamış bir borca dayalı olarak başlatılan icra takibinin haksız ve kötüniyetli olduğundan, takibe itirazının haklı ve hukuka uygun olduğu halde yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında ticari satım ilişkisi olmadığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, yerel mahkeme dosyasına sunulan delillerin davalının davasının haksız olduğunu ortaya koyduğunu, bilirkişi raporunun davacının davalıdan alacaklı olduğunu tespit ettiğini, yerel mahkeme kararının yasaya ve usule uygun olduğunu belirterek; istinaf başvurusunun reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/01/2021 tarih, 2019/438 Esas – 2021/52 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; ticari mal satımına dayalı fatura alacağının tahsiline yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; davacı tarafından fatura alacağının tahsiline yönelik davalı aleyhine Kocaeli 8. İcra Dairesinin 2019/103605 esası üzerinden başlattığı icra takibine davalının süre içerisindeki itirazı üzerine eldeki davanın açıldığı ve davalının itirazının iptaline karar verilmesinin talep edildiği, davalının ise faturaya konu alacağın taraflar arasındaki konsinye satışın varlığı sebebiyle istenebilir hale gelmediğini ileri sürerek davanın reddini istediği, mahkemece, konsinye satışın ispat edilememesi nedeniyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında takibe konu faturada yer alan ve alacağa dayanak oluşturan amortisör keçesi satım ve tesliminin gerçekleştiği ve bedelinin ödenmediği sabittir.
Uyuşmazlık, taraflar arasında amortisör keçesi satım ve teslimini ihtiva eden satış sözleşmesinin konsinye satış niteliğinde olup olmadığı, bu kapsamda alacağın takip tarihi itibariyle istenebilir hale gelip gelmediği üzerine olduğu anlaşılmaktadır.
Bu kapsamda, satım sözleşmesinde aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler(TBK’nın 207/2 maddesi). Konsinye nitelikli satış sözleşmesinde ise, alıcı teslim aldığı ürünlerin bedelini hemen ödememekte, ürün bedelini satıştan sonra gerçekleştirmektedir. Söz konusu bu nitelik alacağın istenebilirliğini, para borcunun ifasını öteleyen nitelikte olduğundan bu olgunun varlığını ileri süren tarafından kesin deliller (yemin, ikrar, senet, kesin hüküm) ile ispat edilmesi gerekmektedir.
Eldeki davada, konsinye satış ilişkisinin varlığını davalı-borçlu ileri sürmüştür. Bu halde, uyuşmazlığa konu satış türünün konsinye satış olduğunun davalı tarafından yukarıda belirtilen nitelikteki deliller ile ispat edilmesi gerekmekte olup, davalı tarafından sunulan mail gönderisi tek taraflı icap niteliğindedir. Bir başka anlatımla, davacının kabul iradesi ile tamamlanmış bir sözleşme bulunmadığından, konsinye satışın varlığı davalı tarafından yöntemince ispat edilemediğinden, varlığı sabit olan alacağın istenebilir olduğunun kabulü ile karar yerinde belirtili gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiş, davalı istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 5.171,66 TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 1.300,00 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 3.871,66 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda miktarı itibariyle KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/12/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*