Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/559 E. 2021/2219 K. 20.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/559
KARAR NO : 2021/2219

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :26/01/2021
NUMARASI :2020/230 Esas – 2021/57 Karar

DAVACI :……
VEKİLİ :……
DAVALI :……
:……
VEKİLİ :……
DAVA :Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :23/06/2020

KARAR TARİHİ :20/12/2021
KR. YAZIM TARİHİ :19/01/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacının YKM Eğitim Öğretim Ticaret Şti. hisse sahibi … tarafından şirket işlemlerini gerçekleştirmek için vekaletname kapsamında vekil tayin edildiğini, davacı …’nın bu vekaletname kapsamında … adına şirket işlemlerinde bulunduğunu, YKM Eğitim Öğretim Ticaret Şti. hisseleri … tarafından davacıyı tayin eden …’a devredildiğini, bu devir işleminden dolayı …’ın, …’a 200.000,00-TL borçlandığını, …’ın davacı …’yı bu ödeme için tehdit ettiğini, bu borçlanmaya karşılık …’ın vekaletnamesi kapsamında işlemlerini yapan davacı …’nın 19/12/2018 tarihli 200.000,00-TL bedelli … vekili … adına tehditle senet düzenlediğini, bu senede davacı …’ün kefil olduğunu, her iki davacının da alacaklı görünen … ile ticari ilişkisi bulunmadığını, bu nedenle borcun kaynağını kabul etmediklerini, alacaklı görünen …’ın borcun kaynağını açıklamak ve ispat etmekle mükellef olduğunu, davacıların bahse konu senedin asli tarafı olmadığı, … adına işlem yapıldığının ve senet bedelinin ödenerek bedelsiz kalan senet üzerinden …’ın kötü niyetli olarak icra takibine girdiğine, davacı müvekkillerinin davalı adına borcu olmadığının tespit edilmesine, Kocaeli 8. İcra Dairesi’nin 2020/17765 esas sayılı dosyasının iptaline, haksız olarak icra takibi başlatan davalı aleyhine ve davacılar lehine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, takdiren teminatsız olarak icra dosyasının tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının açmış olduğu davasında haksız olduğunu, açılan davayı kabul etmediğini, YKM Eğitim Öğretim Tic. Ltd. Şti.’nin hisselerinin vekaleten davalı tarafından devredildiğini, davacıların da bu sebeple borçlandığı dava dilekçesinde açıkça belirtildiğini, eksik olmakla bir kısımlarının doğru olduğunu, hisseleri alan davacıların borçlarını ödemelerinin doğal olduğunu, dava dilekçesinde davalının davacıları tehdit ettiğini belirtse de bunun asılsız bir beyan olduğunu, borçlu davacıların senet altında ki imzaya bir itirazları olmadığını, bu durumda davacıların senet bedeli olan ve takibe dayanak borcu ödediğini yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini, davalının davacılara 200.000,00-TL karşılığında … hisselerini devrettiğini, yine dava dışı … …’un da söz konusu şirkette hissedar sahibi ve davacılar … …’un da hisselerini almak istediklerini, davalının Bilecik 1. Noterliği 17/05/2018 tarih 5443 yevmiye ile … …’un 800 hisse payını da 200.000,00-TL’ye devrettiğini, bu toplam devirlerden dolayı davacıların davalıya ödemesi gereken borç miktarının 400.000,00-TL üzerinde bir miktar olduğunu, davacıların ödeme yaptık dediği kısımların kabul edilse bile davacıların davalıya 200.000,00-TL borçları olduğunu, davacıların ödeme emrinin kendilerine tebliğinden itibaren yasal süresi içinde borca itiraz edebilecekken borca da itiraz etmediklerini, borca itiraz etmeyerek menfi tespit davası açmak yoluna gidilmesi durumunda hukuki yararın olmadığının açık olduğunu belirterek, davacı borçlular tarafından açılan menfi tespit davasının reddine, borçlular aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın kabulü ile davacıların Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü 2020/17765 E sayılı dosyasında takibe konulan 18.12.2018 düzenleme tarihli, 19.12.2018 vade tarihli 200.000,00-TL bedelli keşidecisi …, kefil …, lehtarı … olan bono nedeni ile borçlu olmadıklarının tespitine, davacının kötüniyet tazminatı talebinin kabulü ile senet bedeli 200.000,00-TL’nin %20 si oranında kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacılara verilmesine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece eksik inceleme sonucunda karar verildiğini, delillerin tam anlamıyla toplanmadığını, yerel mahkemenin gerekçeli kararında iddia olunan konuları ve karşılığında yapılan savunmaların birlikte değerlendirmediğini, karşılaştırmadığını ve tartışmadığını, hangi nedene, hangi delille dayandığını ve hangi gerekçeye hangi değerlendirmenin sebep olduğunu belirtmediğini, dolayısıyla akıllardaki tereddütleri giderecek şekilde delillerin tartışılmadığını, kararın gerekçelendirilmediğini, bilirkişi incelemesi dahi yapılmaksızın eksik inceleme ve yanlış gerekçeler ile davanın kabulüne karar verilmesinin kabul edilemeyeceğini, bilirkişi incelemesi gereken hususların göz ardı edildiğini, yerel mahkemede yazılı belge ile davacının iddiasını ispat etmesi gerektiğini, yazılı belge dışında delile dayanmasına muvafakat edilmediğinin belirtilmesine rağmen yerel mahkemenin tanık dinlemek istediğini, dinlediği tanıkların beyanlarını da hükme esas aldığını, davacı açmış olduğu işbu davada haksız olduğunu, dava dilekçesi ekinde sunulan belge ve evrakların başka işlere ve devirlere ait olduğunu, borçlu davacıların senet altındaki imzaya itirazlarının bulunmadığını, bu durumda davacı/borçlunun senet bedeli olan ve takibe dayanak borcu ödediğini yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini, davacıların ödeme emrinin kendilerine tebliğinden itibaren yasal süresi içerisinde borca itiraz edebilecekken, borca da itiraz etmediklerini, borca itiraz etmeyerek menfi tespit davası açma yoluna gidilmesi durumunda hukuki yarar olmadığını belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında herhangi başkaca bir alacak borç ilişkisi bulunmadığının tarafların kabulünde olduğunu, zaten hisse devri sözleşmelerinde bedelin nakden alındığının yazılı olduğunu, bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağının da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine dayandığını, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumunda olduğu, kural olarak, bir vakıadan kendi lehine hak çıkaran/iddia eden tarafın, o vakıayı ispat etmeye mecbur olduğunu, menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebileceğini, borçlu, borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düştüğünü, borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa bu durumda doğal olarak ispat yükünün kendisine düştüğünü, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükünün davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumunda olduğunu, 6100 sayılı HMK’nın 201. maddesi uyarınca senede karşı ileri sürülen her türlü iddianın senetle ispatı gerektiğini, davacının senedin ödendiğine ya da bedelsiz kaldığına ilişkin dosyaya dekontları ve araç satış sözleşmesini sunduğunu, davalının da …’ın borcunun ödendiğini kabul ettiğini, davacıların takip konusu bonoyu davacının …’ın hissesinin devri için verdiğini kanaatine varılarak, dosya içinde bulunan banka dekontu araç satış sözleşmesi ve davalının duruşmadaki ve soruşturma dosyasındaki ifadesinden de … hissesinin devrine ilişkin 200.000,00-TL’nin de ödendiğinin zaten taraflar arasında herhangi bir alacak borç ilişkisi bulunmadığının tarafların da kabulünde olduğundan, muhatap veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere poliçenin ön yüzüne atılan her imzanın aval şerhi sayıldığını, bono üzerinde ‘kefil’ ibaresi konsa dahi bunun aval olarak nitelendirildiğini, keşideci imzası dışında çekin ön yüzüne konulan her imzanın aval şerhi sayılacağını, aval için sadece imza yeterli olup, ayrıca ad ve soyadının yazılmasının gerekli olmadığını, davacı …’ün dava konusu bonoda, aval veren durumunda olup, takip ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 702. maddesinde aval veren kişi kimin için taahhüt altına girmişse, aynen onun gibi sorumlu olacağının hükme bağlandığını, davacı keşideci … ile davalı ile aralarında alacak borç ilişkisi herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığı sabit olmakla, dosya kapsamından dinlenen tanık beyanlarından davalının söz konusu senedi davacılardan tehdit ile aldığı kanaatine varılarak, davacıların söz konusu senet nedeni ile davalıya borçlu olmadıklarını, İİK’nın 72. maddesi uyarınca, açılan menfi tespit davasının borçlu lehine sonuçlanması halinde, aynı Yasa’nın 72/5 maddesi uyarınca, borçlu lehine tazminat hükmedilebilmesi için, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olması gerektiğini, dosya kapsamında davalı alacaklının aralarında hiçbir hukuki ilişki bulunmayan davacılardan tehdit ile bono alarak takip başlatmasında kötü niyetli olduğu kanaatine varıldığını belirterek; istinaf başvurusunun reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/01/2021 tarih, 2020/230 Esas – 2021/57 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nın 72-(3) maddesine dayalı takipten sonra açılan takibe konu senetten borçlu olunmadığının tespiti istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; davacılar keşideci ve aval veren olarak yer aldıkları Kocaeli 8. İcra Dairesinin 2020/17765 E sayılı dosyası üzerinden takibe konu edilen 18.12.2018 düzenleme tarihli, 19.12.2018 vade tarihli, 200.000,00-TL bedelli senet borcunun takipten önce ödenmesi ve tehdit ile düzenlettirildiği olgularına dayalı olarak açtıkları borçlu olunmadığının tespitine yönelik davaya, davalının ödemenin bir başka borca ilişkin olması, tehdit olgusunun var olmaması nedeniyle itiraz ederek davanın reddini istediği, ilk derece mahkemesince, toplanan delillere göre senedin … hisselerinin devri için düzenlendiği ve bu borcun ödenmesi sebebiyle davacılar ve davalı arasında alacak borç ilişkisi bulunmadığı, senedin tehdit ile düzenlendiği kanaati ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamı delillere göre; davacı …’nın dava dışı YKM Özel Eğitim Öğretim Tic.Ltd. Şti’nin ortaklık paylarını devralan …’ın vekili olduğu, davalının ise, söz konusu şirkette pay sahibi olan … ve … … vekili olarak şirket paylarını …’a devreden kişi olduğu sabittir.
Davacılar davaya konu senedin … borcuna istinaden tehditle düzenlendiğini, 20/12/2018 tarihli sözleşme ile taahhüt edilen edimlerin 21/12/2018 tarihli 140.000,00-TL bedelli banka havalesi ve 21/12/2020 tarihli 60.000,00-TL bedelli araç devir işlemi ile yerine getirildiğini, senet ödeme ve tanzim tarihinden sonra ifa edilen bu edimlerle birlikte senedin bedelsiz kaldığını ileri sürmektedirler. Davalı tarafından ödemeler kabul edilerek, senedin tanzim nedenine yönelik iddiayı inkar edilmiş ve senedin vekili olduğu … …’un …’a yapılan pay devirleri sebebiyle düzenlendiğini ve borcun ödenmediğini savunmuştur.
Bu şekli ile dava konusu belgenin kambiyo senedi vasfına haiz olması ve mücerret bir borç ilişkisini ifade etmesi sebebiyle taraf iddia ve savunmaları uyarınca; öncelikle davacılar tarafından dava konusu senedin, …’ın pay devri sebebiyle düzenlendiğinin ispatı gerekmektedir. Davalı ve davacı … … arasında düzenlenen 20/12/2018 tarihli “sözleşme” başlıklı belge senet tanzim tarihinden sonrasına ait olup, sözleşme içeriğinde; …’a ait hisselerin …’a devredilmesinden kalan ve Haziran 2019 tarihinde ödenmesi taahhüt edilen 200.000,00-TL’ye yönelik kaydı içermekte olup, söz konusu bu belgede ve bu belgeye istinaden yapılan havale ve devir işlemlerinde senede veya senet borcuna herhangi bir atıf bulunmamaktadır. Öte yandan, yargılamada tanık olarak dinlenilen şirket paylarını devralan … senedin kardeşinin tehdit edilerek …’den (maddi hata ile … yazıldığı değerlendirilerek) aldığı hisselerin parasını tahsil için alındığını beyan etmiştir. Bu hali ile davaya konu senedin ödenen … borcu için düzenlendiği yazılı belge ile ispat edilemediğinden ve yemin deliline de dayanılmadığından ödemeye dair belgelerin senet borcuna ilişkin olduğunun kabul edilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, davacılar tarafından senedin zorla imzalatıldığı ileri sürülmüş ve bu olgu mahkemece da kabul edilmiş ise de; dinlenen tanıkların olgulara ve görgüye dayalı anlatımlarının bulunmaması, senet tanzim tarihine göre keşideci ve lehtar arasındaki ilişkinin daha sonra da devam etmesi, ceza soruşturması neticesinde de tehdide dair herhangi bir maddi olgunun ortaya çıkmaması karşısında tehdit iddiasının da ispat yükü üzerinde olan davacılar tarafından ispat edilmediği anlaşılmıştır.
Bu haliyle, davacılar tarafından senedin ödenen borca istinaden tehditle düzenlendiği ispatlanamadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın kaldırılması gerekmiştir.
Ayrıca davalı tarafından tazminat isteminde bulunulmuş ise de; İİK. m. 72/f.IV,c.2-4 uyarınca menfi tespit davasının reddine karar veren mahkeme, borçluyu, alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmasından doğan zararı için bir tazminata mahkum eder. Menfi tespit davasının reddine karar veren mahkemenin, borçluyu tazminata mahkum edebilmesi için, alacaklının borçluya karşı bir icra takibi yapmış olması ve borçlunun bu icra takibinin durdurulması veya icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı almış ve bu ihtiyati tedbir kararının uygulanmış (infaz edilmiş) olması gerekmektedir.
Somut olayda, mahkemece yargılama sırasında 24/06/2020 tarihli ara karar ile icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise de; tedbir kararı borçlu tarafından uygulanmamıştır. Bu halde, tedbir kararının infaz görmemesi sebebiyle davalı-alacaklı yararına tazminata hükmedilemeyeceğinden davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Açıklanan bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüne, yerel mahkemenin kararının davalı lehine kaldırılmasına dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından; dairemizce davanın esası hakkında HMK’nın 353-(1)-b)-2) madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere ;
1-Davalının ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle ESASTAN KABULÜNE, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/01/2021 tarih, 2020/230 Esas ve 2021/57 Karar sayılı kararının HMK’nın 353-(1)-b)-2) maddesi gereğince, KALDIRILMASINA,
YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMASINA,
a)Davanın REDDİNE,
-İİK. m. 72/f.IV,c.2-4 maddesi uyarınca tazminat koşulları gerçekleşmediğinden davalının tazminat talebinin REDDİNE,
b)Alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcının, peşin yatırılan 3.415,50-TL harçtan mahsubu ile artan 3.356,20-TL’nin davacıya iadesine,
c)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
d)Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına
e)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 22.450,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
f)Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
2-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
a)Davalının yatırmış olduğu istinaf karar harcının talebi halinde ilk derece mahkemesince kendisine iadesine,
b)Davalı tarafından yapılan istinaf başvuru harcı 162,10 TL ve posta gideri 43,00 TL olmak üzere toplam 205,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
c)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
d)Davalı tarafça yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının mahkemesince davalı tarafa iadesine,
e)Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyiz incelemesine tabi bulunması nedeniyle dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesine TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/12/2021


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*