Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/558 E. 2021/2220 K. 20.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/558
KARAR NO : 2021/2220

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :20/11/2020
NUMARASI :2019/456 Esas – 2020/507 Karar

DAVACI :……
VEKİLİ :……
DAVALI :……
:……
VEKİLİ :……
DAVA :Alacak
DAVA TARİHİ :01/03/2017

KARAR TARİHİ :20/12/2021
KR. YAZIM TARİHİ :18/01/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı kooperatiften istifa etmesi suretiyle çıktığını, çıkış tarihi itibariyle davacının davalı kooperatife toplam 29.700,00-TL ödediğini, davalı kooperatifin davacının çıkışı tarihinden sonra kooperatifin çevre düzenlemesi ve diğer masraflar adı altında kesintiler yapıldığını, bu masrafların davacıdan haksız biçimde yansıtıldığını, davacının davalı kooperatif ile görüştüğünü yapılan kesintilerin iade edileceğini beyan ettiklerini, bedelin sadece 12.881,35-TL’sinin iade edildiğini, kalan 16.818,35-TL’nin davacıya gerekçe göstermeden iade edilmediğini, davacının iade edilen tutarı alırken imzaladığı ibraname ve feragatname başlıklı belgeye tüm hakları saklıdır kaydı düştüğünü, davacıdan kesinti yapacak hukuki bir gerekçenin olmadığını, kooperatifi defalarca aramalarına rağmen davalı kooperatifin geri kalan tutarı iade etmekten kaçındığını beyan ettiğini, açıklanan nedenlerle haksız sebeple kesilen 16.818,35-TL’lik kesintinin kesinti tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebine zamanaşımı yönünden itiraz ettiklerini, davacının haklarının eksiksiz olarak ödendiğini, başka hak ve alacağının kalmadığını, hesap dökümü ve davacının kabulünde olan ve imzasını taşıyan ibraname ve feragatnameyi dilekçe ekinde sunduklarını, davalının kooperatif tarafından kayıtların incelenmesinde davacının yatırmış olduğu bedeller ile TOKİ’den kullanılan bedel toplamı 28.024,46-TL olarak tespit edildiğini, bu tutarın 7.350-TL bina kullanım bedeli, 7.793-TL TOKİ kesintisi düşüldükten sonra kalan alacağı olan 12.881,35-TL’nin tamamının davacıya ödendiğini, ana sözleşmede özel bir hüküm bulunmadığı takdirde ana sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmadığını, üyelikten ayrılan üyelere Kooperatifler Kanununa göre gecikme faizi talebinde bulunamayacaklarını, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın kısmen kabulü ile 11.305,22-TL’nin dava tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin dosyaya sunulan 30.09.2020 tarihli bilirkişi raporunu aynen hükme esas aldığını, fakat bilirkişi raporunda ispatlanamayan bazı ön kabuller ile hesaplama yapıldığını, bilirkişinin kooperatif dairesini tamamlanmış olarak kabul ederek sonuca ulaştığını, oysa davacıya tahsis edilen dairenin tamamlanmadığını ve teslim edilmediğini, yerel mahkemenin bilirkişinin görüşü doğrultusunda TOKİ kredilerinden davacının sorumluluğu olduğu yönündeki tespitinin hatalı olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadığını, davacının hakları eksiksiz olarak ödendiğinden başkaca hak ve alacağı kalmadığını, konut kullanım bedellerinin hukuka uygun ve süreleri doğru hesaplanarak kesildiğini, bilirkişinin bu konudaki hesaplamalarını da kabul etmediklerini, cevap dilekçesinde izah edildiği üzere konut kullanım bedelinin 7.350,00-TL olduğunu, buna rağmen yerel mahkemenin bilirkişi raporuna itirazlarını değerlendirmeye almaksızın rapor doğrultusunda karar vermiş olup, kararın hatalı olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/11/2020 tarih, 2019/456 Esas – 2020/507 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kooperatif çıkmaya dayalı bakiye alacak istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; davalı kooperatif üyesi olan davacının mali yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle kooperatif yönetim kurulunun 20/11/2008 tarih ve 788 sayılı kararı ile ortaklıktan çıkmasına karar verildiği, eldeki davanın, ödenen çıkma payından yapılan kesintilerin haksız olduğu nedenine dayalı olarak 16.818,35-TL’nin tahsili istemli olarak açıldığı, davalının, kesintilerin tahsis edilen binanın kullanım bedeli ve kredi kesintisi olduğunu savunarak davanın reddini istediği, ilk derece mahkemesince verilen önceki kararın, Dairemizin 16/10/2019 tarih, 2019/753 esas, 2019/1001 karar sayılı ilamı ile eksik inceleme gerekçesi ile kaldırılması sonrası, mahkemece toplanan deliller uyarınca davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
1-Davalı istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Davalı tarafın yargılamada kendisini birden fazla vekil ile temsil ettirmesi ve gerekçeli kararın her iki vekile de tebliğ edilmesi sebebiyle öncelikle istinaf başvurusunun tebliğ işlemlerine göre yasal süresi içerisinde yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

Bilindiği üzere; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 41.maddesi gereğince:“Belli bir işi takipten veya savunmadan isteği ile çekilen avukatın o işe ait vekalet görevi, durumu müvekkiline tebliğinden itibaren onbeş gün süre ile devam eder….”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “Vekilin azli ve istifasının şekli” başlıklı 81. madde hükmü aynen; “Vekilin azli veya istifasının, mahkeme ve karşı taraf bakımından hüküm ifade edebilmesi için, bu konudaki beyanın dilekçeyle bildirilmesi veya tutanağa geçirilmesi ve gerektiğinde ilgilisine yapılacak tebligat giderinin de peşin olarak ödenmesi zorunludur” hükmünü içermektedir.
Aynı Kanunun 75. madde hükmü ise, “Dava için birden fazla vekil görevlendirilmiş ise vekillerden her biri, vekâletten kaynaklanan yetkileri, diğerinden bağımsız olarak kullanabilir. Aksi yöndeki sınırlamalar, karşı taraf bakımından geçersizdir” şeklindedir.
Diğer taraftan, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11.maddesi gereğince: “Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise, bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır…” şeklinde yasal düzenleme bulunmaktadır.
Bu açıklamalar uyarınca, eldeki davada gerekçeli kararın tebliğe çıkarıldığı tarih itibariyle herhangi bir azli veya istifası bulunmayan davalı vekili …’a gerekçeli kararın elektronik tebligat yolu ile 29/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 31/12/2020 tarihli dilekçesi ile vekalet ilişkisinin sona erdiğini belirterek, vekillikten istifa iradesini taşıyan dilekçeyi sunduğu, sonrasında diğer davalı vekili Av. … gerekçeli kararın tebliği talepli 06/01/2020 tarihli dilekçe üzerine gerekçeli kararın bu kez diğer vekile elektronik tebligat ile 11/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği, istinaf başvurusunun ise 18/01/2021 tarihinde gerçekleştirildiği, bu hali ile gerekçeli kararın ilk tebliğ edildiği tarih itibariyle …’ın vekillik görevinin devam etmesi, bu tarih itibariyle …’ın vekillikten istifa ettiği veya azledildiğine yönelik bir belge dosya içeriğinde bulunmadığından, davalı tarafın diğer vekili Av. … tarafından 18/01/2021 tarihinde verilen istinaf dilekçesinin 2 haftalık yasal istinaf süresi geçtikten sonra verilmesi sebebiyle istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 352-(1)-c) maddesi gereği usulden reddinin gerektiği değerlendirilmiştir.
2-Davacı istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Davacı tarafından istinaf başvurusu sebebi, mahkemece haklı kesinti olduğu kabul edilen konut kullanım bedeli ve kredi kesintisine yöneliktir.
Davacının kooperatif üyeliğinden ihracı sonrası ödemelerin belirlenmesinde davacının üye olduğu dönemde kooperatifin kullandığı krediden 4.360,00-TL aidat olarak kabul edildiği ve bu miktarın davacı ödemesi olarak hesaba katıldığı sabittir. Bu nedenle, söz konusu kredi geri ödemesi nedeniyle davacı çıkma payından kredi kesintisi yapılmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Nitekim, kredi davacı kooperatif aidat ödemelerinde artışa sebep olduğu gibi çıkma payından kesilmesi de bu durumun sonucudur.
Öte yandan, kooperatif yönetim kurulu kararları ile konut tahsisi yapılan üyelerden ihraç yolu ile ortaklığı sona erenlerin aylık konut kullanım bedellerinden sorumlu tutulacağına dair kararlar alınmış olup, söz konusu bu karar davacı yönünden de sonuç doğuracak niteliktedir. Şöyle ki; davacı …….. nolu daire tahsis edilen üye olup, üyelikten 20/11/2008 tarihli yönetim kurulu kararı ile ihraç edilmiş, tahsis edilen konut ise kooperatife 23/08/2010 tarihinde iade edilmiştir. Bu halde, davacının üyelik ihraç kararı ile tahsis edilen konutla ilişiğini kestiği dönem için yönetim kurulu kararlarına göre hesaplanan 3.150,00-TL konut kullanım bedelinden sorumlu tutulması ve bu miktarın çıkma payından mahsup edilmesinde de isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu hali ile davacı çıkma payının hesaplanmasında yapılan kesintilerin yukarıda açıklanan nedenlerle haklı olması sebebiyle mahkeme kararının istinaf edenin sıfatına göre usul ve yasaya uygun olduğu, davacı istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Açıklanan bu nedenlerle; davalı istinaf başvurusunun yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle usulden reddine, davacı istinaf başvurusunun (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-HMK’nın 352-(1)-c) maddesi uyarınca; davalının istinaf başvurusunun USULDEN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcının, istinafa gelirken peşin alınan 193,30TL’den mahsubu ile artan 134,00-TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf edenler tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda miktarı itibariyle KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/12/2021


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*