Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/554
KARAR NO : 2021/2251
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :04/02/2021
NUMARASI :2019/256 Esas – 2021/86 Karar
DAVACI :……
VEKİLİ :……
DAVALI :……
:……
VEKİLİ :……
DAVANIN KONUSU :Tazminat
DAVA TARİHİ :17/06/2019
KARAR TARİHİ :23/12/2021
KR. YAZIM TARİHİ :21/01/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Shell kooperatifinin üyesi olduğunu, adına kayıtlı bulunan …plakalı ara ile kooperatifin verdiği işe giderek nakliyecilik yaptığını, kooperatif üyesi olarak tüm yükümlülüklerini yerine getiren müvekkilinin doğal olarak kendisine de diğer üyelerle eşit işlem yapılmasını istediğini, mal sigortası yapılacak ise gerek sigorta yapılması ve gerekse yola çıkmadan önceki sigorta kontrolünün de sorumluluğunun müvekkiline değil kooperatife ait olduğunu, davalı kooperatifin bu sorumluluğunu kusurlu biçimde yerine getirmediğini, bu sorumluluğunu yerine getirmeden müvekkiline telefonda güvensiz bir yerde ayrıca hemen ‘dur’ demenin de ayrıca bir olumsuzluk örneği olduğunu, kaldı ki müvekkilinin o an itibariyle malın teslim edileceği yere çok yaklaştığından güvenlinin de düşünülerek malı hasarsız biçimde yerine ulaştırdığını ve görevini eksiksiz yerine getirdiğini, davalı tarafın tamamen kendi kusuruna dayalı bulunan bu olayda müvekkiline savunma hakkı verilmeden tek taraflı olarak böyle bir cezanın verilmesinin hukukun temel prensiplerine aykırı olduğunu, davalı tarafın tamamen keyfi davrandığını, müvekkilinin bu uygulamanın giderilmesi ve zararın tazmini açısından davalı tarafa ihtar çektiğini, davalı tarafın işlemlerinde ısrarcı olduğunu, tüm bu nedenlerle; fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL’nin 28.02.2019 tarihinden itibaren en yüksek banka avans faizleri ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın …. … plaka sayılı araçların sahibi ve kooperatif üyesi olduğunu, 26.02.2019 günü müvekkili kooperatifin müşterisi Dinçer Lojistik A.Ş. tarafından Kocaeli İli Gebze İlçesi’nde faaliyet gösteren Bayer İlaç Şirketi’nden alınacak yükün Ankara’ya sevki için iki adet araç talep edildiğini, müşterinin talebi üzerine davacı tarafın Gebze’ye yönlendirildiğini, davacının Bayer Firması’ndan aldığı yükün değerinin aşağı yukarı 3.000,000,00 TL olduğunu, kooperatif üyelerinin araç yükü teminat sigorta poliçelerinde ise sigorta şirketinin azami sorumluluk tutarının 400.000,00 TL olarak belirlendiğini, Dinçer Lojistik ile müvekkili arasında imzalanan yükün sigorta bedelinin Dinçer Lojistik A.Ş. tarafından karşılanacağının kararlaştırıldığını, bundan dolayı davacının aracında bulunan yükün kooperatifin yaptırdığı yük sigortasını aşan kısmı için Dinçer Lojistik’in ek sigorta yapması gerekirken firmanın o gün sigorta işlemlerini tamamlayamaması nedeni ile firma yetkili tarafından araçların yük sigortası olmaksızın yola çıkmalarının öncelikle araç sürücüsüne uyarıda bulunulduğunu, müşteri firma ile müvekkili arasında imzalanan mutabakat çerçevesinde Dinçer Lojistik firması tarafından Ankara’da bulunan müşterisine araçların bir sonraki gün yola çıkarak yükü teslim edeceği bilgisinin verildiğini, bu çerçevede müvekkili tarafından davacı tarafın uyarıldığını ve yükün ertesi gün yola çıkması gerektiğini, davacı tarafın Ankara’dan yük aldığını ve o gün yola çıktığını bildirdiğini, tüm uyarılara rağmen davacı tarafın sorumsuzca davranışlarda bulunduğunu, davacı tarafın iddialarının kabul edilemez olduğunu, sorumluluğun tamamen kendisine ait olduğunu, tüm bu nedenlerle; müvekkili aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … davanın reddine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme gerekçeli kararı ile ciddi hatalara düştüğünü, özellikle tüzük ve yasal düzenlemelerde üyenin savunmasının alınmasının zorunlu olmadığı, bu nedenle savunma alınmadan uygulanan cezanın yerinde olduğuna dair gerekçe hukukun temel prensiplerine aykırı olup böyle bir anlayış kooperatif yönetiminin esasında uygulamada olduğu gibi tamamen keyfi cezalar uygulamasına neden olacağını, gerekçeli kararda redde ilişkin dayanılan tanık ifadeleri de esasında müvekkilin iddialarını doğrular mahiyette bulunduğu, tanıklardan … zamanın kooperatif yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle tanık özelliği bulunmadığından; tanık olarak değil taraf olarak dinlendiğinden bu kişinin bu dosyada tanık sıfatı bulunmamakla, karara esas alınması da mümkün olmadığını, dinlenen tanık ifadelerinden de müvekkile haksız ve dayanaksız bir cezanın verildiği anlaşıldığını, kooperatifin kendi görevi olan kontrol işlemini yapmayıp, hatasını bertaraf etmek adına uyulması mümkün olmayan talimatlar vermesi hakkaniyetle bağdaşmadığını, esas alınması gereken ana kaynak olan Kooperatifler Kanununda müvekkile uygulandığı gibi bir ceza düzenlenmediği, Kanun hükümleri ilgili kooperatifin iç tüzük hükümlerinden önce uygulanmak durumunda ve kooperatif iç tüzüğünde bulunan ve uygulanan maddeler olaya tam olarak uygun düşmemekle beraber bu tip durumlarda ceza verileceğine dair bir düzenleme bulunmamasına rağmen 30 günlük ceza öngörülmüşken insaflı davranılıp 15 gün ceza verildiği şeklinde açıklamalar davalının kusurlarını gizleme çabasından ibaret bulunduğunu ayrıca iç tüzükte savunma şartına yer verilmese dahi savunma hakkı kanunlarda ve AİHS dahi kabul edilmiş hukuk devletinin gerektirdiği en önemli haklardan biri olmakla, savunma yapmasına fırsat vermeden herhangi bir kimsenin cezalandırılması hakkaniyete ve iyi niyete aykırı bulunduğunu beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; dosyada toplanan deliller ve aldırılan bilirkişi raporunda davanın haksız ve dayanaksız olarak açıldığını net olarak ortaya konulduğu, mahkeme hükmü sübut delillerle ilişkilendirerek usul ve yasaya uygun bir karar verdiğini beyan ederek, yerel mahkeme kararının onanmasına, davacının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/02/2021 Tarih – 2019/256 Esas – 2021/86 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı kooperatifin hukuka aykırı işlemi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacının, davalı kooperatifin üyesi olduğu, adına kayıtlı bulunan …plakalı araç ile kooperatifin verdiği işlerde yük taşımacılığı yaptığı, davacının, davalı kooperatifin verdiği bir işte davalının verdiği emir ve talimatlara uygun davranmadığından bahisle 15 gün süreyle kooperatiften taşıma işi almasının yasaklandığı, davacının, kendisi hakkında davalı kooperatifçe verilen kararın yasal olmaması nedeniyle bu karar sonrasında uğradığı zararın tazmini için eldeki davayı açtığı, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiği, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince dosya arasına alınan 11/12/2020 bilirkişi raporunda; davalı kooperatifin 2018 ve 2019 yılı defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığını, TTK ve VUK’a göre uygun olduklarını, davacının çalışmadığı süre olan 15 günde oluşabilecek kaybın 9.283,95 TL olabileceğini, dava konusu ceza kararı öncesi ve sonrasında farklı kooperatif üyelerine farklı gerekçelerle benzer cezalar verildiğini, dava konusu olayda sadece davacıya değil görevli olan diğer araç şoförüne de aynı cezanın verildiğini, dava dosyası, mevcut deliller ve yapılan yerinde inceleme sonucu davacıya verilen ceza öncesi davacıdan savunma alındığına dair ispat görülmediğini, verilen cezanın kooperatif iç tüzüğünde mevcut olduğunu ve görevini kooperatif tüzüğüne uygun yapmayanlar için benzer cezalar verildiğini, kooperatifin araçlar için nakliyat abonman blok poliçesi düzenleyerek araç taşımalarının teminat altına alındığının bildirildiği görülmüştür.
Somut davada, ilk derece mahkemesince; davalı kooperatifin üyesi olan davacının 26.02.2019 tarihinde Gebze’den Ankara’ya yapacağı ilaç nakliyesi işinde, tanık anlatımları ve GPRS kayıtları ile ile sabit görüldüğü üzere henüz davacının araçla birlikte Gebze sınırlarından çıkmadan, müşterinin istemi üzerine yük sigorta işlemlerinin tamamlanmasının beklenmesi amacıyla davalı kooperatif yetkilisi tarafından aranmasına rağmen davacının beklemediği, beklememe nedeni olarak gösterilen güvenlik gerekçesinin dayanaksız olduğu, zira çıkış yapılan ilçe sınırlarında bulunan aracın geri dönebileceği gibi kooperatif merkezinin bulunduğu İzmit ilçesinin de yol üzerinde bulunduğu, buna rağmen davacının talimatlara uymayarak yola devam ettiği, devam etmesinin nedeninin dönüş yüküne yetişme gayreti olduğunun açık olduğu, ana sözleşme ve iç tüzükte kooperatif üyelerinin dönüş yükü alması bakımından bağlayıcı bir düzenleme bulunmasa da üyesi oldukları kooperatif faaliyetlerinin üyeler bakımından öncelik arz ettiği, aksi bir tutumun ortak bir amaç uğrunda toplanılan bir müessese olan kooperatifin temel mantığına aykırı olduğu, somut olayda da davalı kooperatif ile müşterisi olan Dinçer isimli şirket arasındaki ticari ilişkinin davacı üyeyi bağlayıcı olduğu, bilirkişi tespitlerine göre davalı kooperatifin tüm taşıma faaliyetlerinde yükleri sigortaladığının tespit edildiği, bu kapsamda iç tüzüğün 2. maddesinde ihlalli davranış gösteren araç sahipleri bakımından 30 günlük iş vermeme cezası öngörülmesine rağmen, müşterinin ve kooperatifin talimatlarına aykırı davranan ve sigortasız olarak taşınan yük nedeniyle riskin teminat alınmasına fırsat vermeyen davacı hakkında kooperatif yönetim kurulunun 27.02.2019 tarihli kararı ile 15 gün iş vermeme cezası uygulandığı ve verilen cezanın yasalar ve kooperatifin kendi düzenlemeleri bakımından yerinde olduğu, savunma alınmadan verilen disiplin cezasının yukarıda detaylı olarak anlatıldığı üzere usul ve yasalara aykırı olmadığı gerekçeleriyle davanını reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/12/2021
…
Başkan-…
¸e-imzalıdır
…
Üye-…
¸e-imzalıdır
…
Üye-…
¸e-imzalıdır
…
Katip-…
¸e-imzalıdır
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*