Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/523 E. 2021/2206 K. 20.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/523
KARAR NO : 2021/2206

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :22/10/2020
NUMARASI :2017/97 Esas – 2020/426 Karar

DAVACI :……
VEKİLİ :……
DAVALI :……
:……
VEKİLİ :……
DAVA :Tazminat (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :15/12/2017

KARAR TARİHİ :20/12/2021
KR. YAZIM TARİHİ :18/01/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının yetkilisi bulunduğu Bakiler Man Ticaret-… ile Man Kamyon ve Otobüs Tic. A.Ş. arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, davacının davaya konu malların 158898 seri nolu 14.12.2016 tarihli faturadan da anlaşılacağı üzere Man Kamyon ve Otobüs Tic. A.Ş.’ye iadesini yaptığını, davaya konu malların davacı tarafından dava dışı firmaya gönderilmek üzere Aras Kargo’ya 14/12/2016 tarihinde teslim edildiğini, bahsi geçen nakliyesi yapılan 8 parça ürünün 4 parçasında Aras Kargo tarafından yapılan taşıma esnasında hasar meydana geldiğini, bu duruma ilişkin olarak davalı şirket tarafından 16/12/2016 tarihli durum tespit tutanağı düzenlendiğini, taşımaya ilişkin 8 parça ürünün firmaya teslim edildiğini ancak 4 parça ürünün hasarlı olarak 16.12.2016 tarihinde şirkete teslim edildiğini, bahsi geçen ürünlerin toplam bedelinin 21.093,34-TL olduğunu, taraflar arasındaki ilişkinin TTK hükümleri uyarınca eşya taşıma sözleşmesi kapsamında olduğunu, TTK 855’e göre oluşan zararın istem hakkının bir yılda zamanaşımına uğradığını, buna ilişkin sürenin eşyanın gönderilene teslimi ile başladığını, davalının haksız fiili neticesinde davacıya vermiş olduğu zararı gidermek mecburiyetinde olduğunu, davalının taşıma esnasında hasar vermiş olduğu 4 parça malın bedelinin 21.093,34-TL olduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 21.093,34-TL’nin 16/12/2016 tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının taşıma esnasında kendi üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmiş olduğunu, kendisine teslim edilen kargoyu alıcısına mevzuata uygun olarak teslim ettiğini, ürünlerin davalıya “hasarsız ve tam olarak” teslim edildiğinin davacı tarafından kesin delillerle ispatı gerektiğini, ürünlerin davalı tarafından paketlenmediğini, kapalı paket halinde davalıya teslim edildiğini, ambalajının orijinal olmadığı şeklinde kayıt tutulduğunu, kaydın alıcı tarafça imzalanmakla kabul edildiğini, kabul manasına gelmemek üzere, varsa bir hasarın ambalaj yetersizliğinden kaynaklandığı sabit olduğunu, davacının söz konusu ürünlerin iade amacı ile Man’a gönderildiğini belirttiğini, bu halde söz konusu ürünlerin daha önce taşıma işlemine maruz kaldığını, iade sebebinin de hasarlı olması olabileceğini, yani ürünlerin daha önceden hasarsız olduğuna ilişkin kesin bir bilgi ya da belge bulunmadığını, davacı tarafından sunulan Parça İade Talep Formu’nun davacı mı yoksa Man tarafından mı hazırlandığının anlaşılamadığını, her iki halin değerlendirilmesinde, iade formunu davacı hazırlamış ise iade formunda yer alan “Nakliye esnasında hasarlanmıştır” ibaresine göre ürünlerin Man tarafından davacıya gönderilirken hasarlanmış olacağını, form Man tarafından hazırlanmış ise ürünlerin Man tarafından davacıya iade edildiğinin anlaşıldığını, nitekim davacı ile yapılan görüşmede ürünlerin sadece ambalajının hasarlı olduğunun ürünlere zarar gelmediğinin davalı şirket yetkilisine bildirilerek ürünleri sattığı bilgisinin verildiğini, bu halde de zaten ürünleri satan davacının herhangi bir zararı da bulunmadığını, ayrıca talep edilen tutara da ayrıca itiraz ettiklerini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Açılan davanın reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşıma sırasında hasar gören ürünler artık tedavülde olmadığından söz konusu mallar satılamamış ve davacının hak kaybına uğradığını, nitekim bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere dava konusu 4 adet parçanın zamanında teslim edilmediğini ve teslim edilemeyen parçalara ait araçların tedavülden kalkması sebebiyle davacının hiçbir şekilde parçaları iade edememesinden kaynaklı parçaların artık kullanılmaz olduğu ve bu sebeple de doğacak zararın karşılanması gerektiği hususunun sabit olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu ürünlerin hasara uğramadığı hususunun 25.12.2019 tarihli keşifte ve keşif sonrası alınan 12.02.2020 tarihli bilirkişi ek raporu ile tespit edildiğini, yerel mahkeme ilamının yerinde olduğunu, hasar bulunmadığı açıkça tespit edilen emtia için davacının taleplerini kabul etmemekle birlikte ürünlerin kullanım alanının bulunup bulunmadığı hususu dosyanın muhteviyatı ve yerel mahkeme tarafından incelenmesi istenen konu ile alakalı olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere; davalı şirketin sorumluluğuna gidilmesi ihtimalinde dahi sorumluluk sınırlarının dikkate alınması gerektiğini belirterek; istinaf başvurusunun reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/10/2020 tarih, 2017/97 Esas – 2020/426 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kargo taşıma sözleşmesinden kaynaklanan hasar iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; davacı, davalı kargo şirketi aracılığı ile dava dışı Man Kamyon ve Otobüs Ticaret A.Ş.’ye gönderilen yedek parçalardan (4) adedinin taşıma sırasında hasar gördüğünü ileri sürerek hasarlı ürünlerin bedelinin tahsilini talep ettiği, davalının ise, taşımadan kaynaklı sorumluluklarını ifa ettiğini, ürünlerin taşıma esnasında hasar gördüğünün davacı tarafından ispatı gerektiğini belirterek davanın reddini istediği, mahkemece, dosya kapsamı deliller ve hasar durumuna ilişkin alınan rapor uyarınca davaya konu emtianın taşıma sırasında hasar görmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, taşıma işine konu emtianın taşıma sırasında hasar görüp görmediği ile var ise hasar sebebiyle ürün bedellerinin tahsiline karar verilip verilemeyeceği üzerinedir.
Öte yandan, yargılama sırasında ortaya çıkan maddi olgulara göre, öncelikle dava dilekçesinde ileri sürülmeyen vakıanın yargılamanın ilerleyen safhalarında dava konusu edilip edilemeyeceğinin belirlenmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Bu kapsamda, eldeki dava uyuşmazlık miktarı itibariyle basit yargılama usulüne tabidir. Basit yargılama usulünde, iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı, 6100 sayılı HMK’nın 319. maddesinde düzenlenmiş olup, söz konusu madde metnine göre; iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı dava açılmasıyla, savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlar.
İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesine yönelik yasal düzenleme yargılamanın sağlıklı bir zeminde ilerlemesi için getirilmiş olup, basit yargılama usulünde yukarıda belirtildiği gibi iddia ve iddianın dayanağı olan maddi vakıalar davanın açılması, yani dava dilekçesi ile başlar. Söz konusu müessesenin istisnaları ise, yazılı yargılama usulüne ilişkin iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağını düzenleyen 6100 sayılı HMK’nın 141. maddesinin 2. fıkrasında belirtilmiş olup, bunlar karşı tarafın açık rızası ve ıslah hukuki yoludur.
Somut olayda; dava dilekçesinde, taşıma işine konu edilen emtianın hasar gördüğü iddiasına yönelik maddi vakıa ileri sürülmüş olup, bilirkişi raporu sonrasında emtianın tedavülden kalktığı, kullanım alanının bulunmadığı belirlenmiştir. Ancak, davacı tarafından emtianın tedavülden kalkmasına dair maddi olguya dava dilekçesinde dayanılmadığı gibi bu vakıaya yönelik ıslah veya karşı tarafın muvafakati ile gerçekleştirilen tamamlanmış usuli işlemde bulunmamaktadır. Bu hale göre; dava dilekçesinde, iddiaya dayanak gösterilmeyen maddi vakıa, ıslah veya karşı tarafın açık muvafakati olmaksızın dava konusu edilemeyeceğinden mahkemece yargılamanın hasar iddiasına dayalı vakıa üzerinde görmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan, taşıma işine konu edilen emtianın taşıma nedenli hasar görüp görmediğine yönelik uyuşmazlığın giderilmesi, teknik ve uzmanlık incelemesini gerektirmesi nedeniyle ilk derece mahkemesince emtianın bulunduğu mahalde yapılan keşif sonrasında düzenlenen taraf ve yargı denetimine elverişli bilirkişi raporlarına göre; (4) adet aynalı dişli yedek parçanın ayrı ayrı kolilerde taşındığı, (2) adet yedek parça kolisine ait ambalajın hasar gördüğü, taşımaya konu emtiada ezilme ve deformasyondan kaynaklı hasarın bulunmadığının tespit edildiği, bu hali ile davalının, ileri sürülen maddi olguya göre sorumluluğu cihetine gidilmesi için gerekli koşulun (hasar ve hasardan kaynaklı zarar) gerçekleşmemesi karşısında, ilk derece mahkemesinin, bu yöndeki maddi ve hukuki değerlendirmesinin yerinde olduğu, aksine dair davacı istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Alınması gerekli harç bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda miktarı itibariyle KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/12/2021


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*