Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/512 E. 2021/2186 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/512
KARAR NO : 2021/2186

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2020
NUMARASI : 2019/181 Esas – 2020/428 Karar

DAVACI : BATEKS İÇ GİYİM TEKSTİL KAP SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … (T.C. NO:…) – Mimar Sinan Mah.
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (İşletmenin Devrinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/04/2019

KARAR TARİHİ : 16/12/2021
KR. YAZIM TARİHİ : 29/12/2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalının, davacı aleyhine Körfez İcra Müdürlüğü’nün 2018/1501 ve 2018/1936 Esas sayılı dosyaları ile 50.000,00’er TL’lik takip başlattığını, borca itiraz ettiklerini, takiplerin durduğunu, davacının sürekli cebri icra tehdidi altında olmasından dolayı menfi tespit davası açmakta hukuki yararın bulunduğunu beyanla; davacının, davalıya borcu bulunmadığının tespitine, davalının kötüniyetli olmasından dolayı takibe konu miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davalının bir kısım yapılandırılmış olan SGK ve Vergi borcunu ödemiş olduğunu ancak daha sonra ödememeye başladığını, çıkan anlaşmazlık dolayısıyla davacının 24/03/2014 tarihinde davalı hakkında Körfez Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu ve akabinde Körfez 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/57 Esas. 2015/402 Karar sayılı dosyası ile karar verildiğini, davacı şirket hiçbir taahhüdünü yerine getirmediğini, davalı tarafından Gölcük 2. Noterliği’nin 30/12/2016 tarihli ve 14232 yevmiye no’lu ihtarnamesi ile …’ nun taahhütlerini yerine getirmesi için ihtar çekildiğini, fakat bir sonuç alınamadığını, akabinde davalının, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/439 Esas sayılı dosyası ile alacak davası açıldığını, davalının harcı yatıramaması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, devrettiği firmasının bedelini mahkeme kararına bağlayamayan davalının son olarak ise, davacı tarafın SGK ve Vergi borçlarını ödeyeceğine ilişkin açık ikrarı olması nedeniyle davacı şirkete dava konusu icra takiplerini başlattığını, davacının Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği 24/03/2014 tarihli şikayet dilekçesinde, davalıya ait olan Cera Tekstil firmasını devraldığını, bu firmanın kendisine olan borçlarını kapattığını, devralınan iş yerinde çalışanların tazminat ve tüm haklarından doğan ödemeleri üstlendiğini, bunların yanı sıra esas borcu teşkil eden ve yapılandırma kapsamına giren SGK ve Vergi borçlarını da üstlendiğini açıkça ikrar ettiğini, SGK ve Vergi Dairesi kayıtları incelenecek olursa 36 ay boyunca bazen davacı şirketçe, bazen de şirketin hisse sahibi … tarafından ödemelerin yapıldığının ancak daha sonra ödeme yapılmadığının görüleceğini, müvekkilinin devrettiği firmanın tam değerini karşılamayacak olsa da davacı tarafın ikrarına dayanarak dava konusu icra takiplerini başlattığını, ödeme yapılmayan kısmın hesaplanması halinde davalının, davacı şirket aleyhine başlatılan icra takip miktarlarından çok daha fazla olduğunun görüleceğini, davacının TBK’nın 202. maddesi uyarınca işletmenin borçlarından her halükarda sorumlu olduğunu beyanla; davanın reddine ve kötüniyetli olarak borca itiraz edildiğinden takibe konu miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … Davanın kabulü ile,
-Davacının Körfez İcra Müdürlüğü’ nün 2018/1501 Esas ve 2018/1936 Esas sayılı dosyaları nedeniyle ile davalıya borçlu olmadığının tespitine,
-Şartları oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararında, şikayet dilekçesindeki açıkça anlaşılır beyanların, neden davalının davacıdan alacaklı olduğuna dair bir hüküm ifade etmeyeceği açıklanmadığını ve bir gerekçe gösterilmediğini; bir tekstil firmasının karşılıksız olarak devredilmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu; davacı şirket borca itiraz ederken davalı ile aralarında ticari bir ilişki yokmuş gibi hiç bir gerekçe göstermediğini beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı tarafça, davalı vekilinin istinaf dilekçesine karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/10/2020 Tarih – 2019/181 Esas – 2020/428 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; işletmenin devrinden kaynaklı alacak için başlatılan icra takibinden sonra açılmış menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacının, davalıya ait Cera Tekstil Sanayi isimli işletmeyi Haziran 2011 yılında devraldığı, davalının bu devir nedeniyle SGK ve vergi borçlarının davacı tarafından ödenmesi gerekirken bir kısım ödemeler yapıldıktan sonra kalan ödemeler yapılmadığı gerekçesiyle Körfez İcra Müdürlüğü’nün 2018/1501 ve 2018/1936 esas sayılı takipleri başlattığı, davacının eldeki dava ile bu takipler nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, mahkemece yazılı bir sözleşme olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, taraflar arasında işletme devri sözleşmesi olup olmadığı ve varsa davalının bakiye alacağı olup olmadığı noktalarındadır.
6102 sayılı TTK’nın 11-(3) maddesinde işletmenin devri; “Ticari işletme, içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir bütün halinde devredilebilir ve diğer hukuki işlemlere konu olabilir. Aksi öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran malvarlığını, işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikri mülkiyet haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiği kabul olunur. Bu devir sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün halinde konu alan diğer sözleşmeler yazılı olarak yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan edilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 202-(1) maddesinde ise;”Ticari işletme, içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir bütün halinde devredilebilir ve diğer hukuki işlemlere konu olabilir. Aksi öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran malvarlığını, işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikri mülkiyet haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiği kabul olunur. Bu devir sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün halinde konu alan diğer sözleşmeler yazılı olarak yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan edilir.” hükmü bulunmaktadır.
Bu hükümler uyarınca işletmenin devrinin yazılı olması, ticaret siciline kaydedilerek ilan edilmesi gerekmektedir.
Eldeki uyuşmazlıkta, ilk derece mahkemesince işletmenin devrine dair yazılı bir sözleşme olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, eksik araştırma ile verilen kararın usul ve yasaya uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.
Dosya kapsamına göre; davacı vekilinin Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği 24/03/2014 tarihli şikayet dilekçesinde, işletme devrini kabul ederek SGK ve vergi borçlarını da ödediklerini beyan ettiği, bu durumda davalının ileri sürdüğü sözleşme ilişkisinin var olduğunun ikrar edildiği görülmektedir. Diğer yandan mahkemece işletmenin devrine ilişkin Ticaret Sicili Müdürlüğü kayıtlarının getirtilmediği, Vergi Dairesi ile SGK’dan işletmenin devredilip devredilmediği, vergi yükümlüsünün kim ya da hangi şirket olduğu, vergi yükümlüsünün değişip değişmediği hususlarının sorulmadığı görülmektedir. Bu hale göre, davalının işletmenin devredildiğini ileri sürdüğü, davacı vekilinin şikayet dilekçesinde işletmenin devrini kabul ettiği, ancak ilk derece mahkemesince işletmenin devri için tescil ve ilan gibi gerekli koşulların yerine getirilip getirilmediğinin araştırılmadığı görülmekle kararın kaldırılması gerekmiştir.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş; taraflardan varsa işletmenin devrine ilişkin yazılı sözleşmeyi istemek, Ticaret Sicili Müdürlüğü, Vergi Dairesi, Belediye ve SGK kayıtlarının getirtilerek, mali müşavir bilirkişiden işletmenin devrinin gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşti ise tescil ve ilan tarihlerini ve bu tarih itibari ile işletmenin vergi ve SGK borçlarını, devir tarihindeki mevcut borç miktarı ile bu borçları kimin ödediğini belirleyen taraf ve mahkeme denetimine elverişli gerekçeli rapor almak, daha sonra geçerli bir devir olup olmadığı ile davalının alacağının olup olmadığı değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar vermek olmalıdır.
Gerekçeli karar başlığında; taraf vekillerinin adreslerinin yazılmaması, dava alt konusunun “İşletmenin Devrinden Kaynaklanan” şeklinde olmasına rağmen daha geniş nitelikteki “Ticari İlişkiden Kaynaklanan” şeklinde yazılması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesince kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının; İlk derece mahkemesinin kararına ilişkin İstinaf Başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
a-6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/10/2020 Tarih – 2019/181 Esas – 2020/428 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
b-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf Karar Harcının, talebi halinde ve ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
3-İstinaf eden tarafından yapılan İstinaf başvuru giderlerinin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından değerlendirilmesine,
4-Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/12/2021


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*