Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/496 E. 2021/2181 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/496
KARAR NO : 2021/2181

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2020
NUMARASI : 2019/851 Esas – 2020/563 Karar

DAVACI : HİDROPAR HAREKET KONTROL TEKNOLOJİLERİ MERKEZİ SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : MÜFLİS CVS MAKİNA İNŞAAT SANAYİ VE TİC. A.Ş.
VEKİLİ : Av. … –
İFLAS İDARE
MEMURLARI : 1-… (T.C. NO:…) –
2-… (T.C. NO:…) –
3-… (T.C. NO:…) –

DAVANIN KONUSU : Kayıt Kabul
DAVA TARİHİ : 12/09/2019

KARAR TARİHİ : 16/12/2021
KR. YAZIM TARİHİ : 30/12/2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/12/2018 tarihli ve 2017/274 E. sayılı kararı ile iflasına karar verilen CVS Makina İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.’den alacaklı olduğunu, davacı şirketin, aradaki ticari ilişkiden dolayı müflis şirketten, iflasın açılma tarihi olan 27/12/2018 tarihi itibarı ile, 3.347.217,10 TL asıl alacağı ve bu alacağa 31/12/2016 tarihinden iflasın açıldığı 27/12/2018 tarihine kadar işlemiş 809.247,05 TL ticari temerrüd faizi olmak üzere, toplam 4.156.464,15 TL alacağı bulunduğunu, davacının müflis şirketten alacaklı olduğunu, dilekçe ekinde sundukları muavin dökümü ve cari hesap tablosu’ndan da açıkça anlaşıldığını, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen iflas erteleme davasının sonucunda müflis şirketin iflasına karar verilmesi üzerine, müflis şirket hakkında Gebze 4. İcra Dairesi’nin 2018/30 İflas sayılı dosyası ile iflas takibi açıldığını, müflis şirket hakkında iflas takibi başlatılmış olması sebebiyle, davacı şirketin 09/04/2019 tarihinde iflas masasına alacak kaydı talebinde bulunduğunu, iflas idaresinin vermiş olduğu 27/06/2019 tarihli kararı ile davacı şirketin iflas masasına alacak kaydı talebinin reddedildiğini, iflas idaresince verilen ret kararının tamamen haksız ve hukuka aykırı olduğunu, arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu ancak görüşme yapılamaması nedeniyle bir anlaşma sağlanamadığını bu sebeple davacının iflas masası/idaresince kabul edilmeyen 4.156.464,15.-TL alacağının iflas masasına/sıra cetveline kayıt ve kabulüne, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın süresinde açılmadığını, davacının alacak kayıt başvurusunda bulunduğu dava konusu alacağın zaman aşımına uğradığını, bu sebeple davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın İİK’nın 206. vd. maddelerinde belirtildiği gibi usulüne uygun alacak kaydı başvurusunda bulunmadığını, davacı tarafın başvuru harcını ve gider avansını yatırmadığı gibi alacağa ilişkin evrak asıllarını da başvuru esnasında ibraz etmediğini, icra takibine konu edilen alacaklarına ilişkin olarak takibe konu evrak asılları veya icra müdürlüğünce tasdik edilmiş örnekleri ile hesaplamaya yarar takip talebi, kapak hesabı, ödeme emri ve diğer evrakların sunulması gerektiğini, davacı tarafın talep etmiş olduğu faiz oranı ve faiz miktarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının faiz talebinde bulunabilmesi için gerekli olan temerrüt koşulunun gerçekleşmediğini, davacının alacak kayıt talebi dilekçesi ve eklerinin alacağını tevsik eder mahiyette olmadığından ve alacağın yargılamayı gerektirdiğinden haklı olarak iflas idaresince İİK’nın 219., 230., 232., 233. uyarınca reddedildiğini bu sebeple davanın öncelikle dava hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından ve derdest dava bulunması halinde usulden reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 3.347.217,10.-TL alacağın Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/30 İflas numaralı iflas masasına KAYIT VE KABULÜNE, fazlaya ilişkin istemin reddine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu olayda temerrüt gerçekleşmiş ve davacı şirketin faize hak kazandığını, dolayısıyla faiz taleplerinin reddine dair yerel mahkeme kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu; davalı lehine yargılama gideri ile vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı tarafça, davacı vekilinin istinaf dilekçesine karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/10/2020 Tarih – 2019/851 Esas – 2020/563 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; alacağın iflas masasına kayıt kabulü istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacının, davalıdan faturadan kaynaklı alacağının iflas masasına kaydı için 09/04/2019 tarihinde kayıt kabul talebinde bulunduğu, red kararının 05/08/2019 tarihinde tebliğ edildiği, arabuluculuk son tutanağının 16/09/2019 tarihinde imzalandığı, davacının eldeki davayı açtığı, davalının davanın reddini istediği, mahkemece 24/12/2019 tarihli rapor ile 21/02/2020 tarihli ek rapor alındıktan sonra davanın asıl alacak yönünden kısmen kabulüne faiz talebi yönünden reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
1-Kamu düzeni yönünden yapılan istinaf incelemesinde;
Davacının, dava açmadan önce arabuluculuğa müracaat ettiği, arabuluculuk sürecinin anlaşma ile sonuçlanmaması üzerine eldeki davayı açtığı, bu arada alacak kayıt talebinin reddi kararının davacıya tebliğinden itibaren (15) günlük hakdüşürücü süresinin geçtiği görülmektedir.
Ancak, Dairemizin 27/01/2020 tarih, 2019/1694 E., 2020/84 K., 2020/40 E., 2020/91 K., 05/02/2020 tarih, 2020/215 E., 2020/156 K., 19/02/2020 tarih, 2020/343 E., 2020/247 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, kayıt kabul davalarının arabuluculuk dava şartına tabi olmadığı ancak aynı davalı hakkında açılan kayıt kabul davalarında ilk derece mahkemesince arabuluculuğa müracaat edilmesi dava şartı olarak kabul edilerek davaların arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği gerekçesi ile usulden reddine karar verildiği, ilk derece mahkemesince bu şekilde geliştirilen uygulama nedeni ile eldeki davada olduğu gibi bir çok alacaklının bu kez (15) günlük hak düşürücü süre içerisinde arabuluculuğa müraacat edilerek davaların arabuluculuk son tutanağının imzalanmasından sonra açıldığı, anılan dosyalar ile dairemize istinaf incelemesine gelen diğer dosyalardan bilinmektedir.
Gelişen bu uygulama nedeni ile, öncelikle arabuluculuğa müracaat eden ve bu arada İİK’nın 235. maddesinde belirlenen (15) günlük hak düşürücü süreyi geçiren davacıların davalarını hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar verilmesi halinde davacıların mahkemeye erişim hakkının sınırlanmasına neden olunacaktır. Bu davalı hakkında açılan kayıt kabul davaları ile sınırlı olarak, kayıt kabul talebinin reddinin tebliği ile başlayan (15) günlük sürenin arabuluculuğa müracaat edilmesi ile durduğu ve arabuluculuk son tutanağının imzalanmasından itibaren duran sürenin tekrar başladığı kabul edilerek (6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.16), arabuluculuğa müracaat öncesi ve son tutanağın imzalanması ile dava açılması arasında geçen sürenin (15) günlük hak düşürücü süreyi geçmemesi halinde davanın süresinde açıldığı kabul edilerek davanın esasının incelenmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
2-Davacı vekilinin istinaf isteminin incelenmesinde;
Uyuşmazlık, davacının davalıdan ticari ilişki kapsamında alacaklı olup olmadığı, varsa iflas masasına kaydedilmesi gereken alacak miktarının ne kadar olduğu noktasındadır.
İlk derece mahkemesince bilirkişi heyetinden 24/12/2019 tarihli rapor ile 21/02/2020 tarihli ek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyetinin ek raporda; tarafların 31/12/2015 tarihinde 889.857,66 Euro tutarında alacak yönünden mutabakata vardıkları, 2016 yılından önce davacıya verilen 170.000 Euroluk senedin karşılıksız çıkmasından sonra, senedin borç/alacağa eklendiği, mutabakat sonrası 2016 yılında cari hesaplarda hareketler olduğu, iki ayrı cari hesaplarda takip edilen borç/alacak tutarının 20.000,00 TL ve döviz cinsinden borç/alacağın 1.039.853,45 Euro olduğu, bu tutarların taraf belgelerinden birbirini teyit ettiği, tarafların 31/12/2015 tarihinde mutabakata vardıkları borç/alacak tutarına, faturalar ve davacının hesabına gelen davalı tarafından gönderilen dövizli ödemelerin TCMB döviz efektif satış kuru üzerinden tek tek değerlemesi ile tespit edilen toplam 1.039.853,45 Euro borç/alacağın 28/04/2017 son işlem tarihinde Türk Lirası cinsinden 3.360.286,89 TL olarak hesaplandığı, ve diğer cari hesapta takip edilen 2014 yılından gelen 20.000,00 TL ve taraf defterlerinde yer alan (1) adet 418.659,98 TL kur farkı fatura alacağının da eklenmesi ile toplam asıl alacağın 3.798.946,87 TL olacağı, her yıl Maliye Bakanlığınca geçici vergi dönemlerinde ve yıl sonunda mali verilerin güncel olması amacıyla, dövizli borç/alacaklara uygulanmak üzere kur değerleme oranı yayınlandığı, davacının 2016 ve sonrasında dövizli alacağına kur değerlemesi yaptığı, davalının defterlerinde, davacıya olan borcun bu nedenle arttığı ve tarafların Türk Lirası cinsinden borç alacak tutarlarının bu nedenle farklı olduğu, davacı tarafın Gebze 4. İcra İflas Müdürlüğü’nün 2018/30 iflas dosyasına 09/04/2019 tarihinde 31/12/2016 tarihli 3.347.217,10 TL asıl alacak ve 809.247,05 TL ticari temerrüt faizi ile toplam 4.156.464,15 TL alacak üzerinden başvuru yaptığı, iflas masasının alacak talebini 27/06/2019 tarihinde reddettiği, son arabuluculuk tarihinin 12/09/2019 olduğu, asıl alacak 3.798.946,87 TL’ye 31/12/2016 tarihinden iflasın açıldığı 27/12/2018 tarihine kadar ki ticari temerrüt faizi işletildiğinde (365) gün üzerinden işlemiş faiz tutarının 812.376,17 TL olarak hesaplandığı ancak 31/12/2016 faiz başlangıcına veya temerrüt tarihine rastlanmadığı, bu nedenle hesaplanan işlemiş faiz 812.376,17 TL’nin kabul edilip edilmeyeceğinin takdirinin mahkemeye ait olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
İlk derece mahkemesince bilirkişi raporu ve davacının davalıyı temerrüte düşürdüğünü ispat edememesi ve masaya başvurudaki talep ile kayıt kabul davaları birbirine sıkı sıkıya bağlı olması ve taleple bağlılık ilkesi gereğince davacının iflas masasına müracaatında talep ettiği 3.347.217,10.-TL davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İstinafa gelen davacı vekili, temerrütün gerçekleştiği gerekçesi ile reddedilen faiz alacağının da kabulünü talep etmiş ise de; 6098 sayılı TBK’nın 117-(1) maddesi uyarınca, muaccel bir alacağın borçlusu alacaklının ihtarıyla temerrüte düşecek olması, ihtarın 6102 sayılı TTK’nın 18-(3) maddesinde sayılı yollarla yapılmasının gerekmesi, davacının davalıyı ihtar ile temerrüte düşürdüğünü ispat edememesi ve kesin bir vadenin de söz konusu olmaması nedeni ile ilk derece mahkemesince işlemiş faiz yönünden davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmadığı kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde; usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden; istinaf başvurusunun esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca temyizi kabil kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ilamın tebliğinden itibaren (10) gün içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesine TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliği karar verildi.16/12/2021


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*