Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/480 E. 2021/2101 K. 03.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/480
KARAR NO : 2021/2101

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :02/12/2020
NUMARASI :2019/672 Esas – 2020/729 Karar

DAVACI :ŞAHDEM TEKSTİL SANAYİ VE TİC. LTD. ŞTİ. –
VEKİLİ :Av. … –
DAVALI :EMR TEKSTİL KİMYA OTOMOTİV PAZARLAMA TİC. LTD. ŞTİ.
VEKİLLERİ :Av. … & Av. … –
DAVANIN KONUSU :İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :03/09/2019

KARAR TARİHİ :03/12/2021
KR. YAZIM TARİHİ :30/12/2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı borçlu şirketin, tekstil alanında faaliyet göstermekte olup aralarındaki ticaretten kaynaklanan alacak-borç ilişkilerinin fiili olarak cari hesap şeklinde yürütüldüğünü, müvekkil şirketin bu ticari ilişki kapsamında davalı EMR Tekstil’e toptan kumaş satıp teslim ettiğini fakat davalı şirketin cari hesaptan kaynaklanan 22.750,67.-TL bakiye borcunu ödemediğini, davacı şirketin muhasebe kayıtlarına göre ödenmeyen 22.750,67.-TL bakiye borca istinaden davalı aleyhine Bakırköy 9. İcra Müdürlüğü 2018/16458 Esas sayılı dosyası ile genel haciz yolu ile ilamsız takip başlattığını, davalı borçlu tarafından süresinde yapılan yetki itirazının kabul edilerek dosyanın yetkili Gebze İcra Müdürlüğü’ne gönderilmesinin talep edildiğini ve Gebze 4. İcra Müdürlüğü 2019/11556 Esas sayılı dosyası kapsamında davalının borçluya örnek 7 ödeme emri ve ekinde cari hesap ekstresi gönderildiğini, Gebze 4. İcra Müdürlüğü 2019/11556 Esas sayılı icra takip dosyasından gönderilen ödeme emrine karşı davalı borçlunun, haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalı borçlunun borca ve ferilerine itiraz ettiğini, davalının borca itiraz dilekçesinde belirtmiş olduğu hususların hiç birinin gerçeği yansıtmadığını, davalı EMR Tekstil 29.04.2019 tarihli dilekçesinde davacı şirket ile aralarındaki ticari ilişkiyi kabul ettiğini ancak teslim edilen malların ayıplı olduğu iddiasında bulunduğunu, itirazlarının tümüyle soyut olup borçlunun, itiraz dilekçesi ekinde; herhangi bir ihtarname, ayıp tespit raporu veya başkaca bir yasal delil sunamadığını, öncelikle davalı tarafından, yasal süresinde ve usulüne uygun yapılmış bir ayıp ihbarı bulunmadığını, dava dışı LC Waikiki tarafından tek taraflı beyanla kesilmiş reklamasyon faturalarının, davacının, davalı EMR Tekstil’e satıp teslim ettiği kumaşların ayıplı olduğunu kanıtlayacak yasal delil niteliğine haiz olmadığını, davalı tarafından borca itiraz dilekçesi ekinde sunulan reklamasyon faturaları incelendiğinde görüleceği üzere; iddia edilen ayıbın niteliğinin neyden kaynaklandığının, şayet bir ayıp varsa bunun müvekkil şirketin davalı borçluya satmış olduğu kumaşlarla herhangi bir bağlantısının olup olmadığının belirsiz olduğunu, bir kısım faturalarda ise ayıbın konusunun geç teslimat olarak belirtildiğinin görüldüğünü, müvekkil şirketin edimini ifa ederken herhangi bir kusurunun, hatasının, eksiği veya ayıbının olmadığını, davalı borçlunun, kendi kusuru sebebi ile uğramış olduğu zararı telafi edebilmek için müvekkile olan borcunu ödemekten haksız yere kaçınma çabası içerisinde olduğunu, dava şartı olan arabulucuk yoluna başvurulduğunu fakat davalı şirket ile uzlaşma sağlanamadığını, davalı borçlunun itirazları ile duran icra takibine devam edebilmek için işbu davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, müvekkil şirketin alacağının likit olup davalı tarafın itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenle davalı borçlunun aleyhine, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, davalı borçlunun Gebze 4. İcra Müdürlüğü 2019/11556 Esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazların iptaline ve 22.750,67.-TL asıl alacak ve bu miktara takip tarihinden itibaren işletilecek ticari temerrüt faizi üzerinden takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takip dosyasında talep edilen miktarın gerçekleri yansıtmaması ve borcun bulunmaması nedeniyle ve de usulsüz hesaplamalar ve talepler içermesinden dolayı taraflarınca itiraz edildiğini ve bunun neticesinde de davacı şirket tarafından, işbu itirazın iptali davası açıldığını, müvekkilinin aleyhine açılmış olan işbu itirazın iptali davasının hiçbir haklı gerekçeye dayanmadığını, reddinin gerektiğini, müvekkil şirketin, Gebze’de tekstil alanında faaliyet gösteren ve LC Waikiki, Yargıcı, Vakko, Mudo, Hatemoğlu, Defacto gibi markalara ürün sağlayan, disiplin içinde çalışan, büyük ve saygın bir şirket olduğunu, müşterilerinin talepleri ve siparişleri doğrultusunda iş yapan müvekkilinin, yine bu talepler doğrultusunda hazırladığı ürünleri yurtiçi ve yurtdışı pazarlara belirlenen tarihlerde sevk ederek disiplin içinde çalıştığını, müvekkil borçlu ile alacaklı gözüken firma arasında LC Waikiki markasına ait DYE, DETAİL ve DEFANS model ürünlerle ilgili kumaş alışverişinden kaynaklanan ticari ilişkide bulunulduğunu, davacı şirket ile müvekkil arasında yapılan sözlü anlaşma gereği, müvekkilin talepleri doğrultusunda davacı şirket DYE, DETAİL ve DEFANS model ürünlerle ilgili olarak hatasız kumaş satacak, müvekkilin de almış olduğu bu kumaşları çalışmış olduğu şirketlere göndereceğini ancak davacı tarafın, taraflar arasında yapılan sözlü anlaşma gereğince müvekkile vermiş olduğu kumaşların hatalı satıldığını, hata olmasından dolayı müvekkil ile çalışan LC Waikiki firması da DYE, DETAİL ve DEFANS model ürünlere ilişkin olarak hatalı çıkan kumaşlardan dolayı müvekkil şirkete reklamasyon faturaları gönderdiğini, müvekkil firmanın söz konusu firmaya borçlu değil bilakis alacaklı bulunduğunu, kesilen bu reklamasyon faturalarından dolayı davacı şirket ile hemen görüşüldüğünü, firma yetkililerine kumaş ve ürünlerin gösterildiğini, davacı firmanın da bu ticari ilişkiden kaynaklanan müvekkil firma alacağını ödeyeceklerini söylediklerini, müvekkil şirketin davacı şirketten almış olduğu kumaşların hatalı çıkmasından dolayı müvekkil firmanın hem LC Waikiki şirketi nezdinde itibar kaybettiğini hem de maddi zarara uğradığını, takip alacaklısının dosyaya sunduğu hesap özetlerinin usulüne uygun olarak ve süresi içerisinde keşide edilmediğini ve tüm içeriğine taraflarınca itiraz edildiğini, ihtarname ve hesap özetlerinin yasaca zorunlu kılınan süre içerisinde keşide ve tebliğ edilmemeleri nedeni ile muacceliyet ve temerrüt olgusunun gerçekleşmediğini, bu şartlar altında da alacaklının takip yapma hakkının doğmayacağının açık ve net olduğunu, davacı şirket ile davalı müvekkil arasından başlatılan icra takibindeki miktarın neye, hangi kumaş ve ürüne dayanılarak belirlendiğinin anlaşılmadığını, takipteki borç miktarının tamamen davacının tek taraflı iradesine göre tespit edildiğini bu nedenle likit bir alacaktan söz edilmesinin mümkün olmadığından karşı tarafça icra inkar tazminatı talep edilmesinin yasal koşullarının oluşmadığını, bu sebeple talep edilen icra inkar tazminatının, alacağın likit olmaması sebebiyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … davanın kısmen kabul, kısmen reddine, davalı borçlunun Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/11556 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 22,750,67.-TL asıl alacak üzerinden iptaline ve takibin bu miktar devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı borçlu itirazında haksız olduğundan takip konusu asıl alacağın %20’si oranında olan 4.550,13.- TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı taraf dava dilekçesinde her iki şirketinde tekstil alanında faaliyet gösterdiğini, davalı şirketin davacı şirkete kumaş teslim ettiğini bu sebepten dolayı 22.750,67 TL bakiye borcu olduğunu iddia ettiğini, davalı aleyhinde icra takibinde bulunulduğunu, icra takip dosyasında talep edilen miktarın gerçekleri yansıtmaması ve borcun bulunmaması nedenlerinden dolayı taraflarınca itiraz edildiğini ve bunun neticesinde de davacı şirket tarafından itirazın iptali davasının açıldığını, yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiğini,
davalı ile alacaklı gözüken firma arasında LC Waikiki markasına ait DYE, DETAİL ve DEFANS model ürünlerle ilgili kumaş alışverişinden kaynaklanan ticari ilişkide bulunulduğunu, ancak davacı taraf, taraflar arasında yapılan sözlü anlaşma gereğince davalıya vermiş olduğu kumaşların hatalı satıldığını, hata olmasından dolayı davalı ile çalışan LC Waikiki firmasının da DYE, DETAİL ve DEFANS model ürünlere ilişkin olarak hatalı çıkan kumaşlardan dolayı davalı şirkete reklamasyon faturaları gönderdiğini, anlaşılacağı üzere davalı firmanın söz konusu firmaya borçlu değil bilakis alacaklı bulunduğunu, kesilen bu reklamasyon faturalarından dolayı davacı şirket ile hemen görüşüldüğünü, firma yetkililerine kumaş ve ürünlerin gösterildiğini davacı firmanın da bu ticari ilişkiden kaynaklanan davalı firmanın alacağını ödeyeceklerini söylediklerini, kesmiş olduğu reklamasyon faturalarının yerel mahkemece dikkate alınmadığını bilirkişi raporunda da sunmuş oldukları bu belgelerin inceleme konusu edilmediğini, inceleme gününün taraflarına tebliğ edilmeyip savunma haklarının kısıtlandığını, dava konusu fatura ve irsaliye örneklerinin bilirkişi tarafından inceleme konusu yapılmadığını, vergi dairesine müzekkere yazılarak ba formlarının istenilmediğini belirterek öncelikle tehir-i icra taleplerinin kabulüne, devamla yasa ve usule ayrıca emsal kararlara aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı her ne kadar eksik inceleme neticesinde karar verildiğini ileri sürmüşse de, işbu itirazın iptali davalarında önemli olanın tarafların ticari defterlerinin incelenmesi olduğunu, davacıya ait ticari defterlerin incelendiğini ve tüm hususlar göz önüne alınarak bir değerlendirme yapıldığını, yerel mahkeme tarafından 16.12.2019 tarihli celsenin 3 nolu ara kararında, taraf vekillerine iki hafta kesin mehil verildiğini, davalı vekiline ihtaratın tebligat ile yapılmasına ayrıca davalı şirkete de defter ibrazı için tebligat çıkartılmasına karar verildiğini, yerel mahkeme tarafından, 18.12.2019 tarihinde usulüne uygun ayrı tebligatların davalı yana çıkartıldığını, fakat davalı yanın yasal süre içerisinde dosyaya herhangi bir adres, belge ve defter sunmadığını, bu hususlara ek olarak, davalı yan fatura içeriği ürünlerin kendilerine teslim edilmediğini iddia etmiş ise de, iş bu iddianın gerçeği yansıtmadığını, davalı yanın mahkemeyi yanıltmak için kötü niyetli olarak gerçek dışı beyanlarda bulunduğunu, tüm delillerin değerlendirilmesi neticesinde verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, karşı taraf her ne kadar dava konusu emtianın ayıplı olduğundan bahisle 6098 s. TBK Md. 227 hükmünde mevcut seçimlik indirim hakkını kullandığını iddia etmişse de, ayıba ilişkin iddiasını ispat edemediğini, ayıba ilişkin bir iddiasının bulunması halinde dahi 6102 s. TTK Md. 23 uyarınca belirlenen kesin süre içerisinde ihbarda bulunmadığından bu haliyle kabul etmiş sayılacağını, bu nedenle işbu ayıba ilişkin haklardan yararlanmasının mümkün olmadığını, bu sürelere riayet edilmemesinin ise iyi niyet kuralları ile ticari hayata güven ilkelerine aykırılık teşkil ederek ticari hayatı sekteye uğratacağından bahisle kabul edilemeyeceğinin açıkça ortada olduğunun, reklamasyon faturaları davacı şirkete tebliğ edilmemiş ve tebliğ edildiği de ispatlanamamış olduğundan davalı yanın iddialarinın yasal dayanaktan yoksun olduğunu, reklamasyon faturaları incelendiğinde görüleceği üzere; iddia edilen ayıbın niteliği, neyden kaynaklandığı, şayet bir ayıp varsa bunun davacı şirketin davalı borçluya satmış olduğu kumaşlarla herhangi bir bağlantısının olup olmadığının belirsiz olduğunu, davacı şirketin edimini ifa ederken herhangi bir kusuru, eksiği veya ayıbı bulunmadığının, davalı borçlu, kendi kusuru sebebi ile uğramış olduğu zararı telafi edebilmek için davacıya olan borcunu ödemekten haksız yere kaçınma çabası içerisine girdiğini zira dava dışı LC Waikiki firmasının davalı EMR Tekstil’e kesmiş olduğu reklamasyon faturaları, borçlu şirket tarafından davacı şirkete yansıtılmamış ve bu konuda davacıya herhangi bir reklamasyon faturası da gönderilmediğini beyan ederek, davalı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep etmiştir.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/12/2020 Tarih – 2019/672 Esas – 2020/729 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; satış sözleşmesinden kaynaklı düzenlenen cari hesap alacağına ilişkin başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacı şirket ile davalı şirketin, tekstil alanında faaliyet göstermekte oldukları, aralarındaki ticaretten kaynaklanan alacak-borç ilişkilerinin fiili olarak cari hesap şeklinde yürütüldüğü,davacı şirketin bu ticari ilişki kapsamında davalı EMR Tekstil’e toptan kumaş satıp teslim ettiği, fakat davalı şirketin cari hesaptan kaynaklanan 22.750,67.-TL bakiye borcunu ödemediğinin davacı tarafından iddia edilerek bu miktar üzerinden davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalı tarafça aleyhine başlatılan icra takibine itiraz edildiği, itiraz üzerine duran takibin devamı için eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verildiği, verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Dosya arasında bulunan, Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/11556 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu aleyhine 22.750,67.-TL asıl alacak ve 1.902,12.-TL temerrüt faizi üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin borçluya tebliğinin üzerine borçlunun süresinde haksız icra takibine, borcun tamamına, faize, fer’ilerine itiraz etmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
1-)HMK’nın 219., 220-(3) ve 222. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir.
Somut davada, ilk derece mahkemesince; davalı tarafa çıkartılan ihtaratlı tebligata ve yapılan araştırmaya rağmen ticari defterlerini sunmadığı gibi, defterlerin bulunduğu adresi de bildirmemiş olup, davacı defterleri Bakırköy 6. ATM’ye yazılan talimat sonucu incelenerek rapor alınmıştır. Buna rağmen davalı vekilinin 30/09/2020 tarihli celsede ticari defterlerin adresini bildireceği yönündeki beyanlarına itibar edilerek davalı vekilinin yüzüne karşı yapılan ihtarat ile yeninden süre verilmiş ve bu süre içerisinde de davalı vekili tarafından defterlerin bulunduğu adrese ilişkin beyanda bulunulmamış ve dosyaya defterler sunulmamıştır. Buna rağmen 02/12/2020 tarihli celsede davalı vekili, defter incelemesi için tebligatın yapılmadığını, davacı tarafın defterlerinin incelenmesinde mal teslimine ilişkin ticari kayıtların da incelenmesi gerektiğini belirtmiş ise de, cevap dilekçesi ve takibe itiraz dilekçesi incelendiğinde; taraflar arasındaki ticari ilişkinin mevcut olduğunu, alışverişin söz konusu olduğunu ikrar etmekle birlikte teslim edilen mallarda hata olduğundan kaynaklı itirazının bulunduğunu bildirmiş olup, 16/12/2019 tarihli celsenin (6) no’lu ara kararı ile davalı vekiline, ayıp ihtarına yönelik davacı tarafa TTK’nın 18-(3) maddesi uyarınca gönderilen ve bu madde de belirtilen belge ve delilleri sunmak üzere süre verilmiş, ihbarın yapıldığına ilişkin delil sunulmaz ise ayıp ihbarının yapılmadığının kabul edileceği tebligat ile ihtar edilmiş ve davalı vekili yapılan tebligatlara süresi içerisinde beyanda bulunmamış olup, davalının ayıp iddialarını delillendirmediği davacı tarafça da iddiaların kabul edilmediği dikkate alınarak bu yönde incelemeye geçilmemiştir. Bu nedenle davalı vekilinin savunma hakkının kısıtlandığı yönündeki beyanlara Mahkememizce itibar edilmediği gibi tam aksine kendisine verilen süre içerisinde iddia ettiği hususlara ilişkin delilleri bildirmeyip, açıklamalar yapmayarak yargılamayı uzatmak amaçlı kötü niyetle hareket ettiği yönünde kanaat hasıl olmuştur. Usulüne uygun yapılan ihtarat ve HMK. hükmü gereğince davacı ticari defterinin lehine delil olarak değerlendirilmiş, davalı tarafça kanun hükmü uyarınca aynı şartlara uygun tutulmuş defter ibraz edilmediği gibi, davacının defter kayıtlarını aksi diğer kesin delillerle ispat edilmemiştir. Bu durumda davacı tarafın incelenen defter kayıtları kesin delil niteliğinde olup, davalı tarafın iddialarını bu kesin delile karşılık kesin delille ispat edemediğinden, dosya kapsamında alınan ve hükme esas alınan 06/03/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacının, davalıdan 22.750,67.-TL alacağı tespit edilmiş olmakla, davanın bu miktar üzerinden kabulüne, davalı taraf itirazında haksız bulunduğundan ve alacak da likit olduğundan (davalı tarafından hesaplanabilir) asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine şeklinde verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.
2-)Öte yandan, davacı tarafından dava açılmadan önce arabuluculuğa müracaat edilmiş ve arabuluculuk son tutanağı tanzim edilmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13, 18/14 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. maddeleri, 6100 sayılı HMK’nın 297-(1)-ç), 326. maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. Bakanlık bütçesinden ödenen arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden sayılır. Bu nedenle, arabuluculuk ücretinin devlet tarafından ödenen kısmı belirlenerek davanın niteliğine göre haksız olan taraftan tahsili ile hazineye irat kaydına dair bir karar verilmesi gerekirken bu yönde karar verilmemesi doğru görülmemiştir.
Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda (1) nolu bentte açıklanan gerekçelerle esastan reddine; kamu düzeni yönünden yapılan incelemede hükmün yukarıda (2) nolu bentte açıklanan gerekçelerle kaldırılmasına; dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından dairemizce davanın esası hakkında HMK’nun 353-(1)-b)-2) madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle ESASTAN REDDİNE, kamu düzeni yönünden yapılan incelemede ise yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 02/12/2020 tarih, 2019/672 Esas ve 2020/729 Karar sayılı kararının HMK’nın 353-(1)-b)-2) maddesi gereğince, KALDIRILMASINA,
YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMASINA,
Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,
a-Davalı borçlunun Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/11556 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 22,750,67.-TL asıl alacak üzerinden iptaline ve takibin bu miktar devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
b-Davalı borçlu itirazında haksız olduğundan takip konusu asıl alacağın %20’si oranında olan 4.550,13.- TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine,
c-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 1.554,10.-TL karar ve ilam harcının başlangıçta yatırılan 265.27.-TL peşin harçtan mahsubu ile artan miktar 1.288,83.-TL’nin talep halinde davacıya iadesine,
d-Davacı tarafından yatırılan 265,27.-TL peşin harçtan kabul-ret oranına göre 244,05.-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
e-Yargılama sırasında davacı tarafından yapılan 260,30.-TL tebligat ve müzekkere gideri ve 450,00.-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 710,30.-TL yargılama giderinden, kabul ve ret oranına göre, 653,48.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
f-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul oranına göre yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesaplanan 4.080,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
g-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, ret oranına göre yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesaplanan 1.902,12.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
h-6325 sayılı HUAK’ın 18-(A)-11) maddesi uyarınca, suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
ı-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
2-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 1.554,10 TL İstinaf Karar Harcından, istinafa gelirken peşin alınan 393,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.161,10 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
b-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
c-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
d-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davalıya iadesine,
e-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
f-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
g-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/12/2021


Başkan-…
¸e-imzalıdır

Üye-…
¸e-imzalıdır

Üye-…
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*