Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/344 E. 2021/2032 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/344
KARAR NO : 2021/2032

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :07/10/2020
NUMARASI :2017/185 Esas – 2020/528 Karar

DAVACI :… (T.C. No: …) –
VEKİLİ :Av. … –
DAVALI :UNIGUM GIDA MADDELERİ SAN. TİC. A.Ş. –
VEKİLİ :Av. … –
DAVANIN KONUSU :İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :06/03/2017

KARAR TARİHİ :24/11/2021
KR. YAZIM TARİHİ :24/12/2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı/borçlu arasındaki cari hesap ilişkisinden kaynaklı ticari ilişkinin mevcut olduğunu, bu ilişkiden kaynaklı 28/069,30 TL asıl alacak davalı/borlçu tarafından Gebze 4. İcra Müdürlüğü 2017/3499 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını ve söz konusu meblağın takip tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte yapılacak ödemelerin öncelikle faiz ve masraflarına mahsubu ile ödenmesi istediklerini, davalı/borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu tarafça borcu kabul etmediğini, yetkili icra müdürlüklerinin İstanbul olduğunu, borcun aslına, ferilerine, faize ve faiz oranına itiraz ettiğini beyan ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, borçlunun icra dosyasından tebligat yapılan adresi ve dava dilekçesinde belirtilen adresi olduğunu, dolayısıyla icra takibinin borçlunun adresinin icra müdürlüklüklerinde başlatıldığını, sözleşmenin ifa yerinin Gebze olduğunu, davaya konu faturaların ve cari hesap mutabakatı sözleşmesinin tanzim edildiği ve davalıya teslim edildiği yerin Gebze olduğunu, zira müvekkilinin adresi ve davalı firmanın şubesinin adresinin Gebze olduğundan akdin yapıldığı yer olan Gebze mahkememe ve icra müdürlüklerinin yetkili olduğunu, davalı tarafın takip konusu alacak ile ticari kayıtlarının birbiri ile uyuşmadığı iddiasında ise de 09/02/2016 tarihli ve davalı tarafça imzalı cari hesap mutabakatından açıkca yazılı olduğu üzere 28.069,30.-TL müvekkiline borçlu olduğunu açıkca beyan ve imza ettiğini, bu haliyle davalı tarafın itirazının yersiz olduğurun açıkça ortaya çıktığını ayrıca müvekkil tarafça Gebze’de tanzim olunan ve davalının Gebze fabrikasında teslim edilen mamullere ilişkin 240444, 240433, 240424,240279,240290,240499 nolu irsaliye faturaların gerek müvekkilinin ve gerekse de davalının ticari kayıtlarında ve BA-BS formu olarak da birer kayıtlarının da ilgili vergi dairelerinde bulunduğunu, bu haliyle tüm delillerinin ve ticari defter ve kayıtlarının incelendiği takdirde, davalı/borçludan mevcut olduğunu, tüm bu nedenlerle davalı firmanın itirazının kötü niyetli bir itiraz olduğu, icrayı geri bırakmak amacıyla yapıldığını, davalı-borçlu firmanın haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle müvekkilin alacağını tahsil edemediğini, bu nedenle mağduriyetinin daha da arttığını, haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz eden davalı borçlunun borcun en az %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın, cari hesap alacağı olduğundan bahisle, Gebze 4. İcra Müdürlüğü 2017/3499 Esas sayılı dosyası ile müvekkil aleyhine icra takibine geçildiğini ve müvekkil şirkete ilamsız takiplere özgü ödeme emri gönderildiğini, müvekkilinin icra takip dosyasnıda talep edilen miktarda borcunun bulunmamasmı ve takibin yetkisiz icar dairesinde bayşalıtlım olmalsı nedeniye takibe ve yetkiye itiraz edildiğinin ve bunun üzerine de davacı tarafından iş bu itirazın iptali davası açıldığını ancak davacının yetki itirazının yerinde olmadığına dair iddialarının mesnetsiz ve hukuka aykırı olduğunu, gerek icra takibinde gerek ise icra takibine dayalı açılacak davada yetkili yerin İstanbul İcra Daireleri ve İstanbul Mahkemeleri olduğundan karşı tarafın yetki itirazının yerinde olmadığı yönündeki iddialarının hukuka aykırı ve mesnetsiz olduğundan yetki itirazının kabulü ile davanın usulden reddini talep ettiklerini davacı tarafından, müvekkile gönderilen ödeme emrine karşı yapılmış olan itirazda da belirtildiği üzere; müvekkilinin davacı tarafa, belirtilen miktarda borcu bulunmadığını, iş bu davaya konu icra takibkinde, davacı tarafında talep edilen meblağın müvekkil şirketin ticari defter ve kayıtları ile uygunluk arz etmediğini, kaldı ki müvekkil şirket tarafından davacı tarafa yapılan kısmi ödemelerin hesaplara yansıtılmadığını, ödemeler nispeetinde gerekli düşümler yapılmadan takibe geçildiğini, bu sebeple haksız açılan davanın bu yön itibariyle de reddini talep ettiklerini, bunun yanı sıra; müvekkili bulunduğu şirketin davacı firmayla uzun zamandır çalışıyor olduğunu, son döneme kadar her iki şirket arasında problem yaşanmadığını, fatura ile cari hesap şeklinde çalışan müvekkil şirket ve davacı firma arasında ödemelerin muhtelif zamanlarda yapıldığını, davacı firma tarafından takibe konu edile nmiktarın, asıl borcu yansıtmadığını, ayrıca davacı tarafın, müvekkil şirketin Gebze 4. İcra Müdürlüğü 2017/3499 Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine süresi içinde yapılan itirazının haksız ve kötü niyetli olarak yapıldığını iddia ettiğini, bu aşamada karşı tarafın dava dilekçesindeki ödeme emrine itirazın haksız ve kötü niyetli olduğu yönündeki iddiasına kabul etmediklerini zira davacı tarafından uyuşmazlık konusu yapılan alacağın, müvekkilin ticari defter ve kayıtları ile uygunluk arz etmediğini, dolayısıyla likit alacak olarak değerlendirilmekten uzak olduğunu, bu nedenlerden ötürü, müvekkil şirketin itirazının, davacı tarafın iddialarının aksine kötü niyetli olmayıp haklı ve yerinde bir itiraz olduğunu, iş bu sebepten dolayı, davacı tarafça müvekkil aleyhine talep edilen icra inkar tazminatını reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … davanın kabulüne, davalı borçlunun Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2017/3499 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 28.069,30 TL asıl alacak üzerinden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, davalı borçlu itirazında haksız olduğundan takip konusu asıl alacağın %20’si oranında olan 5.613,86 TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle, fatura ile cari hesap şeklinde çalışan müvekkil şirket ve davacı arasında ödemeler muhtelif zamanlarda yapılıyor olup, davacı tarafından takibe konu edilen edilen miktar, asıl borcu yansıtmamakla davalının, davacıya belirtilen miktarda borcu bulunmadığın, müvekkil şirket tarafından davacıya yapılan kısmi ödemeler hesaplara yansıtılmamış, ödemeler nispetinde gerekli düşümler yapılmadan takibe geçildiğini, davacı tarafından uyuşmazlık konusu yapılan alacak, davalının ticari defter ve kayıtları ile uygunluk arz etmemekte olup, dolayısyla likit alacak olarak değerlendirilmekten de uzak bulunduğundan, davalı şirketin itirazı, davacı tarafın iddialarının aksine, kötü niyetli olmayıp haklı ve yerinde bir itiraz olduğunu, davacı tarafından ilgili takip talebinde talep edilen işlemiş faiz fahiş oranlarda hesaplanmak suretiyle; M.K. 2. maddesinde yer alan, ‘dürüstlük ve objektif iyiniyet’ kurallarına aykırı davranılarak, davacı tarafın kötü niyetli davrandığına işaret ettiğini beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine ve kötü niyetli olarak takibe geçen davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/10/2020 Tarih – 2017/185 Esas – 2020/528 Karar sayılı kararı ve tüm dosya dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; satış sözleşmesinden kaynaklı düzenlenen cari hesap alacağına ilişkin başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacı ile davalı arasında cari hesap ilişkisinden kaynaklı ticari ilişkinin mevcut olduğu, bu ilişkiden kaynaklı olarak 28/069,30 TL asıl alacak yönünden Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2017/3499 Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, başlatılan takibe davalı tarafından itiraz edildiği, itiraz üzerine duran takibin devamı için eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince açılan davanın kabulüne karar verildiği, verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Dosya arasında bulunan; Gebze 4.İcra Müdürlüğü’nün 2017/3499 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu aleyhine 28,069.30 TL asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin borçluya tebliğinin üzerine borçlu vekilinin süresinde haksız icra takibine, borcun tamamına, faize, fer’ilerine itiraz etmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada dosya arasına alınan 19/04/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı şirketin 2015-2016 yılına ait olan yasal ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğunu, yasal ticari defterleri üzerinde yapılan usul incelemelerinde kayıtları VUK. 2015-2019 maddesi hükümleri ile Tekdüzen Hesap Planı Genel Tebliğine uygun tutulduğu ve defterlerin birbirlerini teyit ettiğinin görüldüğünü, 6102 sayılı TTK ile HMUK’un 222. maddesi amir hükümlerine göre davacı şirketin 2015-2016 yılına ait yasal ticari defterleri delil kudretine haiz olup olmadığının mahkeme takdirinde olduğunu, davacı şirketin 2015 yılı toplam alacağının 28.069,30.-TL 2016 yılı toplam alacağının 2.965,00 TL toplam ise 31.034,30.- TL alacaklı olduğunu, takip konusu alacağın likit olduğunu, likit alacaklara %20 icra inkar tazminatının işletileceği, bu kapsamda icra inkar tazminatına hükmedilip hükmedilmeyeceğinin mahkemenin takdiri olduğu yönünde görüş bildirilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece dosya arasına alınan, 05/12/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davalı şirketin 16/05/2018 tarihli duruşmasında tesis edilen (2) nolu ara kararına ilişkin dilekçesine istinaden dava dosyasına sunduğu 26/08/2016 tarih ve 1.875,84 TL tutarlı Garanti Bankası dekontunun dava kapsamında irdelendiği yapılan bu tutara ilişkin hesaplama yapıldığını, 16/04/2018 tarihli kök raporda belirtildiği üzere toplam davacı şirketin alacağı olan 31.034,30 TL tutarından davalı şirketin daha sonradan dava dosyasına sunduğu ödeme tutarı olan 1.875,84.-TL de düşüldüğünü, davacı şirketin 31.034,30TL – 1.875,84TL =29.158,46 TL alacağı olduğu yönünde görüş bildirilmiş olduğu anlaşılmıştır.
HMK’nın 219., 220-(3) ve 222. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının cari hesap kaynaklı takip başlattığı, davalının takibe yönelik süresi içerisinde yeki ve borç itirazında bulunduğu anlaşılmıştır. Dava dilekçesi ekindeki mutabakat metni ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak, davalının Gebze İcra Dairelerinin yetkisine yapmış olduğu itirazın, itirazda yetkili icra dairesinin neresi olduğu beyan edilmediğinden (İİK’nın 50/1 ve HMK’nın 19/2 maddeleri) ve geçerli bir yetki itirazı bulunmadığından, Gebze İcra Dairelerinin yetkisinin kesinleştiği anlaşılmıştır. İncelenen ticari defterlere göre taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin kurulmuş olduğu sabit olduğundan, para alacağına ilişkin başlatılan takip ve davalarda TBK’nın 89. maddesi gereğince alacaklının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince davalı tarafça süresinde ileri sürülen yetki ilk itirazının reddi ile davaya bakmaya devam edilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı görülmüştür.
Eldeki davada, ilk derece mahkemesince; davalı tarafa çıkartılan tebligata ve yapılan araştırmaya rağmen ticari defterlerini sunmamış olması davacı ticari defterinin lehine delil olarak değerlendirilmiş, davalı tarafça kanun hükmü uyarınca aynı şartlara uygun tutulmuş defter ibraz edilmediği gibi, davacının defter kayıtlarını aksi diğer kesin delillerle ispat edilmemiştir. Bu durumda davacı tarafın incelenen defter kayıtları kesin delil niteliğinde olup, davalı tarafın iddialarını bu kesin delile karşılık kesin delille ispat edemediğinden, dosya kapsamında alınan ve hükme esas alınan 05/12/2018 tarihli bilirkişi ek raporuna göre; davacının, davalıdan 29.158,46 TL alacağı tespit edilmiş olmakla, dava dilekçesi ile davacının talebinin 28.068,30 TL olduğu ve taleple bağlılık ilkesi gereğince davanın bu miktar üzerinden kabulüne, davalı taraf itirazında haksız bulunduğundan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine şeklinde davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 1.917,41 TL İstinaf Karar Harcından, istinafa gelirken peşin alınan 480,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.437,41 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davalıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
24/11/2021


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*