Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/33 E. 2021/1539 K. 27.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/33
KARAR NO : 2021/1539

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :11/09/2020
NUMARASI :2018/607 Esas – 2020/403 Karar

DAVACI :ESSER ÖZEL GÜVENLİK HİZMETLERİ LTD. ŞTİ. –
VEKİLİ :Av. … –
DAVALI :… –
VEKİLİ :Av. … –
DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :30/07/2018

KARAR TARİHİ :27/09/2021
KR. YAZIM TARİHİ :26/10/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı firma arasında akdedilen anlaşmaya nazaran, davacının davalı firmaya güvenlik hizmeti verdiğini, edim yerine getirilmesine rağmen karşılığının ödenmediğini, imzalanan sözleşme sebebiyle davacının değişik zamanlarda kestiği faturalar nedeniyle cari hesaptan kaynaklanan 38.857,02 TL alacağının bulunduğunu, davalı tarafın itiraz dilekçesinde de belirttiği üzere bu borcu davalı tarafın da kabul ettiğini, ancak davalı tarafın dava dışı Orbit firmasından hırsızlık olayı nedeniyle uğramış olduğu 35.450,00 TL’lik zararın kendilerinden de müştereken ve müteselsilen tahsilinin talep edildiği gerekçesiyle cari hesaptan kaynaklanan borcuna itiraz ettiğini, sözü edilen ve borçlunun zarara uğrayacağını bildirdiği hırsızlık olayı ile ilgili borçlu tarafından yapılan bir ödeme olmadığı gibi bu olay nedeniyle kendilerinin ne kadar kusurlu olduğunun ve sorumlu olup olmayacaklarının da başka bir yargılama konusu olduğunu, bu konuda zaten zarara uğradığını iddia eden dava dışı şirketin yerel mahkemenin 2018/448 Esas sayılı dosyasıyla dava açtığını ve yargılamaya başlandığını, borçlu firmanın sorumlu olup olmayacağının ve ödemeyi kimin ne kadar yapacağının bu yargılama ile sabit hale geleceğini, sadece bu hususa dayanarak borçlunun cari hesaptan kaynaklanan ve varlığını kabul ettiği 38.857,02 TL’lik borcunu ödemekten kaçınmasının kötü niyetli olduğunu, davacının diğer bir faturasının 2017 tarihli 12.390,00 TL’lik fatura olup, davalı-borçlu firmanın bu fatura bedelini dava dışı Orbit firmasının kendilerine zarar faturası kestiği gerekçesiyle ödemekten kaçındığını, ancak bu hususun doğru olmayıp, davalı firmanın bu konuda Orbit firmasına herhangi bir ödeme yapıp yapmadığı veya sorumlu olup olmadığının kendilerince açıklanmadığını, davalı şirket böyle bir borçlarının olmadığını iddia etmekte ise de; gerek fatura ve cari hesap kayıtları, gerekse de tarafların ticari defter ve kayıtları ile davacı şirketin alacaklı olduğunun ortaya çıkacağını, tüm bu nedenlerle borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptaline, takip konusu alacağın %40’ından az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davalının S. Orhan Mah. Gebze Tem Gişe Yanı Kesit San. Sitesi adresinde 120.000,m²lik bir taşınmaz üzerinde kurulu bulunan ve kooperatif şeklinde örgütlenmiş olan 83 üyeli bir sanayi sitesi olduğunu, davalı kooperatifin sınırları içerisinde birçok gerçek veya hükmi şahsiyetin kendisine ait alanda iştigal sahası ile ilgili olarak faaliyette bulunduğunu, davalı ile davacı güvenlik firması arasında kooperatifin site içi güvenlik ihtiyacının karşılanması için dilekçe ekinde sunulu olan 29/05/2017 tarihli Özel Güvenlik Hizmet Sözleşmesi imzalandığını, söz konusu sözleşmeye göre davacı Esser Özel Güvenlik firması site içi koruma ve güvenlik hizmetini sağlamakla yükümlü olup aksi takdirde sözleşmedeki hizmetin taahhüt edildiği gibi ifa edilmemesi sebebi ile davalının tüm zarar ve ziyanını tazminle yükümlü olduğunun kararlaştırıldığını, davacı güvenlik firmasının sözleşmede kararlaştırılan borçlarını gereği gibi yerine getirmediğini ve davacının personeli olan güvenlik görevlilerinin gece devriyesini dolaşmadıklarının tespit edildiğini, davacının güvenlik sözleşmesinde hüküm altına alınan borçlarını yerine getirmemesi sebebi ile davalı şirketin pek çok kez davacıya e-mail, WhatsApp, Noter ihtarı gibi farklı mecra kanallarından ihtarlar yaptığını, en son ise Gebze 1. Noterliği’nin 30.03.2018 tarihli 03590 yevmiye sayılı ihtarnamesini keşide ettiğini, bu ihtarname içeriğinde davacının sözleşmede yazılı yükümlülüklerini yerine getirmesini istediğini; aksi halde davalı kooperatifin ve site sakinlerinin uğrayacağı her türlü zararın tazmini için yasal yollara başvurulacağını ihbar ve ihtar ettiğini, ancak davacıya yaptıkları tüm bu ikazlara rağmen gereken önlemlerin alınmadığını, kooperatif sınırları içerisinde yaşanan hırsızlık olayları sebebi ile açılan soruşturma dosyasındaki bilgi alma tutanaklarında da ifade edildiği gibi hırsızlık olayından sonra görüşülen davacı şirket çalışanları, davacının işçilik alacaklarını ödemediğini bu sebeple kendilerinin de devriyeleri aksattıklarını ifade ettiklerini, yaşanan bu sürecin, davacının sözleşmedeki borçlarını yerine getirmekte ağır ihmal gösterdiğini ortaya koyduğunu, bu nedenle, davalının Gebze 1. Noterliği’nin 19.03.2018 tarihli 3008 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile taraflar arasında tanzim ve imza edilmiş olan 29.05.2017 tarihli Özel Güvenlik Hizmet Sözleşmesinin 9.3/A-c maddesi uyarınca sözleşmeyi feshettiğini, davacının güvenlik hizmeti verdiği dönemde yaşanan hırsızlık olayları sebebi ile site üyesi olan Orbit firması’nın müşterek müteselsil sorumluluk talebi ile davalıya ve davacıya dava açmış olup iş bu davanın sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacının dava dilekçesinde bahsetmiş olduğu 38.857,02 TL tutarın davacının güvenlik hizmeti verdiği dönemde sözleşme gereğince, borçlarını gereği gibi ifa etmemesinden dolayı davalı şirketin ”uğradığı” ve ”uğrayacağı” zararların karşılığı uhdesinde tuttuğu teminat olduğunu, davacının güvenlik hizmeti verdiği dönemde kooperatif içinde birden çok hırsızlık olayı meydana geldiğini, bu hırsızlık vakıalarından biri sebebi ile Orbit firmasının davalı şirkete 12.390,00 TL tutarında fatura kestiğini, davacı ile bu konuda yapılan görüşmeler sonucu bu zararın davacıya fatura edilmesi konusunda taraflarca mutabık kalınarak, söz konusu tutarın davacıya fatura edildiğini ve davacının cari hesabından mahsup edildiğini, davacının, 2017 yılında kendisine fatura edilmiş bir alacağa herhangi bir itirazda bulunmadığından ve 8 gün içerisinde de faturayı iade etmediğinden TTK hükümleri uyarınca fatura içeriğini kabul etmiş sayıldığını, site üyesi dava dışı zarar gören Orbit firmasının iki ayrı hırsızlık olayı sebebi ile uğradığını iddia ettiği zararın tahsili talebi ile Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/448 Esas doyasından hem davacıya hem de davalıya karşı müşterek ve müteselsil sorumluluk talebi ile dava açtığını, davalının kusur ve sorumluluğu olmamakla birlikte yargılama neticesinde davacının güvenlik hizmetinin ifası sırasındaki fiilleri dolayısı ile davalı şirketin de müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulma ihtimali olduğundan söz konusu dava neticesinde davacının davalıdaki teminatının iade edilip edilmeyeceğinin açıklığa kavuşacağını, 2018/448 Esas sayılı dosya ile iş bu dosya arasında hukuki fiili irtibat bulunduğu için dosyaların birleştirilmesini talep ettiklerini, davacının güvenlik hizmeti verdiği dönemde sözleşmeye aykırı ve kusurlu eylemleri sebebi ile davalı şirketin ve kooperatif üyesi firmaların uğradığı zararların tespiti, bu konuda zarar ve kusur incelemesi yapılmasını gerektirdiğinden likit alacaktan söz edilemeyeceğini, davacı yanın icra inkar tazminatı talebinin haksız olduğunu, tüm bu nedenlerle; haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın kısmen kabulüne, Davalı borçlunun Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/38040 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 38.855,02.-TL asıl alacak üzerinden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, Davalı borçlu tarafından 11/02/2020 tarihinde yapılan 38.855,02.-TL ana para ve 12.550,70.-TL faiz ödemesinin İcra Müdürlüğünce infaz aşamasında dikkate alınmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/448 Esas doyasından davalıya ve davacıya karşı açılan davada, davacı tarafla protokol yapılarak sulh olunması sebebi ile dava feragat ile sonuçlanır sonuçlanmaz davalının teminat olarak bulundurduğu rakamı faiz ve ferileri ile birlikte derhal davacının banka hesabına yatırdığını, yerel mahkemece davanın reddi gerekirken kısmen kabul kararı verilmesinin açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, icra inkar tazminatının yasal koşulları oluşmadığından yerel mahkemenin icra inkar tazminatı hükmünün de açıkça hukuka aykırı olduğunu, cevap dilekçesi içeriğinde tanık delili ve yemin deliline dayanılmasına rağmen yerel mahkemece bu delillerin toplanmadığını, soruşturma dosyalarında yer alan ifadelerin incelenmediğini, toplanmayan delilin değerlendirildiğinden söz etmenin mümkün olmadığını, bu nedenle mahkemece eksik inceleme ve araştırma ile bir hüküm kurulduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/607 Esas sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, fatura ve açık hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik itirazın iptali istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı, davalı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; taraflar arasında imzalanan özel güvenlik hizmeti sözleşmesi kapsamında, davacı, davalı taraftan açık hesap ilişkisinden dolayı 38.857,02-TL, 2017 tarihli fatura nedeniyle ise, 12.390,00-TL olmak üzere 51.247,00-TL alacaklı olduğunu, söz konusu alacağa yönelik Gebze 4. İcra Müdürlüğünün 2018/38040 esas sayılı takip dosyası üzerinden yapılan icra takibine, davalının süresi içerisindeki itirazı üzerine eldeki davanın açıldığı, mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları ile dosya kapsamı delillere göre; itirazın 38.855,02.-TL asıl alacak üzerinden iptaline, yargılama sırasında davalı tarafından yapılan ödemelerin icra müdürlüğünce infazda gözetilmesine ve davalının asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı ödemesine dair verilen karar davalı tarafından istinaf edilmiştir.
Bu kapsamda; taraf ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonrası tanzim edilen rapor içerikleri, davalı savunmaları ve yapılan ödeme miktarı birlikte değerlendirildiğinde; davalın özel güvenlik hizmeti sözleşmesi ilişkisinden dolayı 38.855,02-TL davacıya borçlu olduğu sabittir.
Davalı tarafından üye firma iş yerinde meydana gelen hırsızlık olayı nedeniyle kendisi ve davacı aleyhine açılan sorumluluk davasının varlığı ileri sürülerek, alacağın hizmet alınan dönemde oluşan zararların teminatı olarak kabul edilip, ödenmediği ileri sürülmüş ise de; davacı alacağının teminat olarak alıkonulabilmesi için taraflar arasında buna olanak sağlayan anlaşmanın (sözleşme hükmünün) bulunması gerekmektedir. Taraflar arasında bu hakkı sağlayan düzenlemenin bulunduğunun ispat edilememesi, bu yönde ileri sürülen bir iddianın da bulunmaması nedeniyle, davalının bu yöndeki savunmasına itibar edilemeyeceği değerlendirilmiştir.
Öte yandan, yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 67. maddesinden alan itirazın iptali davalarında takipten sonra, davadan önce yapılan ödeme var ise, bu ödemeler bakımından davacı/alacaklının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığının, dava tarihinden sonra yapılan ödemeler var ise, bu ödemelerin de infazda dikkate alınacağının gözetilerek karar verilmesinin gerektiği Yargıtay’ın yerleşik kararları ile sabittir. Bu bağlamda; eldeki davada, ödemenin dava sırasında gerçekleşmesi nedeniyle mahkemece hüküm yerinde belirtilen şekilde karar verilmesi ve yapılan ödemenin infazda gözetilmesine dair kararda isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Ayrıca, alacağın miktarının taraflar arasında ihtilaflı olmaması, alacağın sözleşmeden kaynaklanan likit niteliği gereği, takibe yönelik itirazında haksız olan davalının, İİK’nın 67-(2) maddesi gereği icra inkar tazminatın sorumlu tutulmasında da usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 2.654,19 TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 663,55 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 1.990,64 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-b)-1) ve 362-(1)-a) maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda miktarı itibariyle KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/09/2021


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*