Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/327 E. 2021/2143 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/327
KARAR NO : 2021/2143

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2020
NUMARASI : 2019/452 Esas – 2020/499 Karar

DAVACI : BEKER TURİZM VE İNŞAAT A.Ş. –
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : REKAN YATIRIM TURİZM SANAYİ İÇ VE DIŞ TİCARET LTD. ŞTİ.
VEKİLİ : Av. … –

DAVANIN KONUSU : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/10/2019

KARAR TARİHİ : 08/12/2021
KR. YAZIM TARİHİ : 30/12/2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin Kocaeli’ndeki 262 Towers Projesi ile büyük bir inşaat yapımı işine girdiğini, ilerleyen süreçte ortaklar arasında yaşanan ihtilaf nedeni ile inşaat yapım işinin durduğunu ve birçok kişinin mağdur olduğunu, bu süreçte kısmi ödemeler yapanların, borcunun tamamını ödeyenlerin bulunduğunu, davacı şirketin teslim ettiği çeklerin ödeme planını vadeye yaydığını, inşaatın durmasına rağmen çeklerin yazılacak olmasından kaynaklı ticari itibarının ve sicilinin bozulmaması için bu şartlarda ödemesine devam etmek zorunda kalan mağdurların olduğunu, inşaat sözleşmesi sonrasında davacı şirket lehine kestiği toplam 462.000,00 TL bedelli (10) adet çeki 16/08/2017 tarihinde davalı şirkete teslim ettiğini, çeklerin vadeleri geldikçe davacının eksiksiz bir şekilde ödemelerini gerçekleştirmeye başladığını, inşaat işinin 2019 yılı başında durduğunu, davacı şirketin tapu devrini alamadığını, ödediği bedelleri de iade alamadığını belirterek geçerli olmayan sözleşme nedeni ile davacı şirketin borçlu olmadığının tespitine, davalıya ödemek zorunda kaldığı taşınmaz bedeli olan 462.000,00 TL’nin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre her çekin ödeme gününde itibaren geçerli olmak üzere ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, tarafların tacir olması ve bu süreçte davacı şirketin uğradığı zararların ve kaybettiği kar mahrumiyetlerinin telafisine esas olmak üzere davalının dava konusu tutarın %20’sinden az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı vekilinin dava dilekçesinde iddia etmiş olduğu hususların gerçek dışı olduğu ve ispatının gerektiğini, davalı şirketin sözleşmeden sonradan haberdar olduğunu, davalının babasının vefatının sebebiyle yurt dışında olması ve geçen (1) yıl süresince Türkiye’ye gelmediğini, davaya konu çekleri şirkete teslim ettiğini, tarafların carilerde mutabık kaldığını, tarafların iradesinin sözleşme kurulması yönünde nihayete erdiğini ve şirket ofis teslim etme yükümlülüğüne girdiğini, davacının ise ödeme yükümlülüğü altına girdiğini, icap kabul ilişkisi kurulduğunu, buna göre davacının bu aşamada sebepsiz zenginleşme iddiasının somut gerçeklerden uzak sözleşmeyi tek taraflı bozma amacı taşıdığını, sözleşmede mucbir sebep hallerinin açıkça belirtildiğini, davacının bu durumu bildiğini, yetkisiz imza atıldı diyerek sözleşmedeki edimlerinden kaçınmak istendiğini, davacının basiretli bir tacir gibi davranmakla yükümlü olduğu halde aleyhe durumu kendi lehine hak oluşturmaya çalıştığını, şirketinin bedel karşılığında ofis tapusunu teslim edeceğini, davacı şirketin isterse ödeme iddiasını kanıtlayarak resen tescilini mahkemeden isteme hakkına sahip olduğu halde bunu yapmayıp olmayan hile iddiasına dayanarak sebepsiz zenginleşme iddiasında bulunduğunu, bir başka hususun ön görülmeyen maliyet artışları olduğunu, doların 2018’ler başında 3,00 TL civarındayken ülke çapında yaşanan kriz sebebiyle 7,00 TL’yi gördüğünü, şirketlerin ön görülmeyen maliyet artışları karşısında büyük zarar ettiğini, birçok inşaat firmasının bu sebeple iflas ettiği ve birçoğunun da konkordato için mahkemelere başvurduğunu belirterek haksız ve hukuki mesnetten yoksun ikame olunan davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … Davanın KABULÜ ile 462.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kötü niyet tazminat talebinin reddine … ” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme karar duruşması olan 18/11/2020 tarihli celsede sunmuş olduğu mesleki mazeretinin kabul ve aynı celsede, 22/07/2020 tarihinde yürürlüğe girmiş olan 7251 sayılı kanunun 58. Maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’ nın 4/2 maddesinde yapılan değişiklikle; ticari davaların basit yargılama usulü ile görülebilmesi için gereken sınır 100.000,00 TL’ den 500.000,00 TL’ ye çıkarıldığından bahisle; son celsede davanın artık basit yargılama usulüne tabii olduğu kararını verdiğini ve tarafına savunma hakkı tanınmayarak dosyada karar verildiğini; davacı tarafın sözleşmenin geçersiz olduğunu ileri sürerek borçlu olmadığının tespitini istemesine rağmen davacı tarafından beyan edilmeyen bir talep mahkemece taleple bağlılık sınırı aşılarak; ” …davalının edimini yerine getirememesinden dolayı davacının beyanı fesih iradesi olarak kabul edilmiş olup… ” şeklinde hüküm kurulduğunu; feshe göre hüküm kurulamayacak kadar eksik ve yetersiz inceleme/ araştırma yapıldığını, keşif yapılmadığını bilirkişi raporu alınmadığını beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; iddiaya konu 7251 sayılı kanunun 58. Maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’ nın 4/2 maddesinde yapılan değişiklik 28.07.2020 tarih 31199 sayılı tarihli resmi gazetede yayımlanmış olduğunu, 63. Maddesinde bu kanunun yayımı tarihi ile yürürlüğe gireceği de düzenlendiğini dolayısıyla yerel mahkemenin kararının usul ve yasaya uygun olduğunu; taraflara sözlü duruşma verilmesi gerektiği hususunun yazılı yargılama usulünde mevcut olduğunu, bu davanın basit yargılama usulüne tabi olduğunu; açılmış olan bu davada beyan edildiği gibi tespit niteliğinde olmadığını, davalı yana ödemek zorunda kaldığı 462.000,00 TL’ nin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre faiziyle tahsiline yönelik olduğunu beyan ile; istinaf başvurusunun usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/11/2020 Tarih – 2019/452 Esas – 2020 – 2020/499 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacı şirket davalı şirketin Kocaeli ilinde bulunan inşaat projesinden adi yazılı şekilde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile ofis aldığı, bu sözleşmeyi davalı şirket adına yetkisiz temsilcinin imzaladığı, sözleşme gereği davalı şirket lehine 462.000,00 TL bedelli (10) adet çek kesildiği ve bu çeklerin davalı şirkete teslim edildiği, çeklerin vadesi geldikçe davalı şirkete ödemelerin yapıldığı davalı şirketin bu ödemeleri kabul ettiği, davacı şirket inşaat yapımının durduğu ve devam etmesinin zor olduğunu beyan ederek, sözleşmeyi davalı şirket adına yetkisiz temsilci tarafından imzaladığını öğrendiğini bu sebeple sözleşmenin geçersiz olduğu ve borçlu olmadığının tespiti ile ödenen çek bedellerinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre kendisine verilmesi amacıyla davayı açtığı, davalı şirket sözleşmeyi yetkisiz temsilci imzalamış olsa da sözleşmeyi kabul ettiğini bu sebeple sözleşmenin geçerli olduğunu davacın sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanamayacağından davanın reddini istediği, mahkeme sözleşmenin geçerli olduğunu davacının beyanının fesih iradesi olarak kabul edildiğini davalının malvarlığında kalan edimin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davacıya verilmesine karar verdiği, karara karşı davalı vekilinin istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
1-Hukuki dinlenilme hakkına ilişkin istinaf isteminin incelenmesinde;
İlk derece mahkemesi 18/11/2020 tarihli celsede dayanaktan yoksun olduğu gerekçesi ile davalı vekilinin mazeretini reddettiği, 6102 sayılı TTK’nın (22/07/2020 tarih 7251 sayılı Yasa’nın 58. maddesi ile değişik) 4/2 maddesi gereğince davada basit yargılama usulü uygulanmasına karar verdiği ve aynı celsede hükmü açıkladığı görülmüştür.
6100 sayılı HMK’da yargılama usulleri iki başlık altında düzenlenmiştir. Bunlar yazılı yargılama usulü ve basit yargılama usulüdür. HMK’nın sistematiğinde yazılı yargılama usulü esas alınmıştır. Temel yargılama usulünün yazılı yargılama olması nedeniyle, basit yargılama usulünün uygulanacağı belirtilmeyen bütün yargılamalar, yazılı yargılama usulüne tabidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hak çerçevesinde tarafların yargı organlarınca yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmesi gerekmektedir. Bilgilenme hakkı yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında yargı organlarının dosya içeriğine yapmış olduğu işlemleri öğrenmelerini de kapsar.
6100 sayılı HMK’nın ”zaman bakımından uygulama” başlığını taşıyan 448. maddesi; ”Bu kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır.” hükmünü içermektedir. İlk derece mahkemesinin TTK’nın 4-(2) maddesinde yapılan değişiklik gereği derhal basit yargılama usulüne geçmesi kural olarak doğrudur. Ancak yukarıda açıklanan sebeplerle bu değişiklik ara karar kurularak yapılmalı, taraflara tebliğ edilip bilgilenmeleri sağlanmalı, yargılamaya bu aşamadan sonra devam edilmelidir. Bu işlemler yerine getirilmeden davalı vekilinin mesleki mazeret dilekçesinin yetersiz gerekçe ile reddedilmesi ve yargılama usulünün değiştirilmesine ilişkin ara kararın verildiği celsede bu değişiklik davalı vekiline tebliğ edilmeden hemen hükmün açıklaması hukuki dinlenilme hakkının ihlaline sebebiyet vermiştir. Açıklanan gerekçelerle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılması gerekmiştir.
2-Kaldırma nedenine göre diğer istinaf istemleri incelenmemiştir.
3-Gerekçeli karar başlığında; davalı vekilinin adresinin yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353-(1)-a)-4) maddesince kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının; İlk derece mahkemesinin kararına ilişkin İstinaf Başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-4) maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
a-6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-4) maddesi gereğince; Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/11/2020 Tarih – 2019/452 Esas – 2020 – 2020/499 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
b-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf Karar Harcının, talebi halinde ve ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
3-İstinaf eden tarafından yapılan İstinaf başvuru giderlerinin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından değerlendirilmesine,
4-Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/12/2021


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*