Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/317 E. 2021/1993 K. 22.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/317
KARAR NO : 2021/1993

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :20/10/2020
NUMARASI :2019/219 Esas – 2020/428 Karar

DAVACI :….
VEKİLİ :….
DAVALILAR :….
:….
VEKİLİ :….
DAVA : Menfi Tespit-İstirdat
DAVA TARİHİ :24/05/2019

KARAR TARİHİ :22/11/2021
KR. YAZIM TARİHİ :22/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı aleyhine 15.04.2011 tarihinde Kocaeli 1. İcra Müdürlüğü’nün 2016/5381 E ( Eski Esas 2011/793) sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davacının davalı/alacaklıya böyle bir borcu bulunmadığını, 01.11.2010 düzenlenme tarihli, 10.02.2011 vade tarihli 6.350 TL’lik Bono, 01.11.2010 düzenlenme tarihli, 25.02.2011 vade tarihli 6.365 TL’lik bono, 01.11.2010 düzenlenme tarihli, 30.01.2011 vade tarihli 5.000 TL’lik bono, 01.11.2010 düzenlenme tarihli, 20.01.2011 vade tarihli 5.000 TL’lik Bono olmak üzere 4 adet bononun davacı tarafından düzenlenmediğini, bonolardaki imzaların da davacıya ait olmadığını, davacının üniversiteye gitmeden Ocak 2010 yılında Kartepe Ekmek Fırınını açtığını, ancak üniversiteye devam edeceğinden dolayı eğitimi için Karabük iline gittiğini, daha sonrasında ise yoğun bir KPSS hazırlık dönemi geçirerek görevine atandığını, müvekkilinin Mayıs 2019 ayına dek toplam 23.812,07 TL ödediğini belirterek, dava hakkında mahkememizce bir karar verilinceye kadar icra kasasına ödenecek paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde takibe konu bonolardaki imzaların davacı borçluya ait olmadığının belirtildiğini, davacının bu iddiasının kabul etmenin mümkün olmadığını, imza incelemesi neticesinde bu durumun ortaya çıkacağını, bonolarda ki imzaların davacıya ait olmaması halinde sahte bonoyu davalı şirkete veren ve davalının zarara uğramasına sebebiyet veren davacı ve diğer ilgililer hakkında Cumhuriyet Savcılığında dolandırıcılık ve resmi evrakta sahtecilik suçlarından suç duyurusunda bulunacaklarını, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/161 Esas sayılı dosyasında açılan davaya konu icra dosya borcunun ödenmiş olduğu, davacının davasını yanlış açtığı, dosya borcunun ödenmesine müteakip 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde istirdat davası açması gerekirken davanın menfi tespit davası olarak açılmış olduğunu belirterek davanın zaman aşımı ve diğer hususlar nazara alınarak reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “…Davanın kabulü ile davacı … …….’nin Kocaeli 1. İcra Müdürlüğü 2016/5381 (eski 2011/3011 E) Esas sayılı dosyasında takibe konu olan 01.11.2010 keşide tarihli 30.01.2011 ödeme tarihli, 5.000,00-TL bedelli senet, 01.11.2010 keşide tarihli 20.01.2011 ödeme tarihli, 5.000,00-TL bedelli senet, 01.11.2010 keşide tarihli 25.02.2011 ödeme tarihli, 6.365,00-TL bedelli senet, 01.11.2010 keşide tarihli 10.02.2011 ödeme tarihli, 6.350,00-TL bedelli senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitine, davacı taraftan Kocaeli 1. İcra Müdürlüğü 2016/5381 (eski 2011/3011 E)Esas sayılı dosyasında tahsil edilen 650,93-TL’nin 21.02.2017 tarihinden, 806,59-TL’nin 20.03.2017 tarihinden, 905,25-TL’nin 21.04.2017 tarihinden, 850,52-TL’nin 17.05.2017 tarihinden, 832,04-TL’nin 21.06.2017 tarihinden, 863,26-TL’nin 25.07.2017 tarihinden, 702,77-TL’nin ,18.08.2017 tarihinden, 183,44-TL’nin 25.10.2017 tarihinden, 702,77-TL’nin 27.10.2017 tarihinden, 750,00-TL’nin 22.11.2017 tarihinden, 314,50-TL’nin 22.11.2017 tarihinden, 750,00-TL’nin 19.12.2017 tarihinden, 900,00-TL’nin 18.01.2018 tarihinden, 900,00-TL’nin 19.02.2018 tarihinden, 900,00-TL’nin 16.03.2018 tarihinden, 900,00-TL’nin 21.05.2018 tarihinden, 900,00-TL’nin 22.05.2018 tarihinden, 900,00-TL’nin 21.06.2018 tarihinden, 900,00-TL’nin 17.07.2018 tarihinden, 900,00-TL’nin 16.08.2018 tarihinden, 900,00-TL’nin 18.09.2018 tarihinden, 900,00-TL’nin 22.10.2018 tarihinden, 900,00-TL’nin 21.11.2018 tarihinden, 900,00-TL’nin 19.12.2018 tarihinden, 900,00-TL’nin 23.01.2019 tarihinden, 900,00-TL’nin 19.02.2019 tarihinden, 900,00-TL’nin 21.03.2019 tarihinden, 900,00-TL’nin 22.04.2019 tarihinden, 900,00-TL’nin 21.05.2019 tarihinden, 900,00-TL’nin 19.06.2019 tarihinden, 900,00-TL’nin 19.07.2019 tarihinden, 900,00-TL’nin 22.08.2019 tarihinden, 900,00-TL’nin 18.09.2019 tarihinden, 900,00-TL’nin 17.10.2019 tarihinden, 900,00-TL’nin 20.11.2019 tarihinden, 900,00-TL’nin 18.12.2019 tarihinden, 1.175,00-TL’nin 15.01.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile istirdatına, toplam senet bedeli (22.715,00-TL) üzerinden %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece davacının talep etmemesine rağmen ilk ödeme tarihinden son ödeme tarihi olan 15.01.2020 tarihine kadar olan ödemelerin tümüne dair istirdat kararı verilmesinin usul, yasa ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davacının sahte olduğunu bildiği evrakları davalıya teslim etmesi sebebiyle, davalı tarafından davacının babası olan dava dışı ………………’nin imza örneklerinin celbine karar verilerek dosyanın imza incelemesine gönderilmesinin veya Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/17175 sayılı dosyasından alınacak olan bilirkişi raporunun sonucunun beklenilmesi yönündeki taleplerinin haksız olarak reddedildiğini, yerel mahkemenin ilgili talepleri yerine getirmeden karar vererek eksik inceleme ile hüküm kurduğunu, davacı tarafın talep etmemesine rağmen talep edilenden fazlası bedelin istirdadına hükmedilmesinin usul, yasa ve hakkaniyete aykırı olduğunu, kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için davalının kötüniyetli olduğunun tespit gerektiğini, huzurdaki davada belirtildiği üzere kötüniyetli olan tarafın davalı şirket değil davacı olduğunu, davalının kötüniyeti ispatlanmadığı için kötüniyet tazminatının da kaldırılması gerektiğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/10/2020 tarih, 2019/219 Esas – 2020/428 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, bonoya dayalı icra takibinden sonra açılan imza inkarı nedenine dayalı borçlu olunmadığının tespiti ile takip kapsamında tahsil edilen miktarın istirdadı istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; davacı, Kocaeli 1. İcra Müdürlüğünün 2016/5381 esas sayılı takip dosyasına konu edilen senetler üzerindeki imzaların eli ürünü olmadığını ileri sürerek borçlu olmadığının tespiti ile takip kapsamında ödenen 23.812,07-TL’nin istirdadına karar verilmesini talep ettiği, davalının ise, istirdat istemi yönünden hak düşürücü sürenin geçtiği, senetler üzerindeki imzanın davacıya ait olduğu, aksi durumda suç duyurusunda bulunulacağını belirterek davanın reddini istediği, mahkemece, imza incelemesine yönelik alınan rapor, dava sırasında ödenen miktarlarda gözetilerek davanın kabulüne karar verilmiş, karar davacı tarafından istinaf edilmiştir.
Bu kapsamda;
1-Davacı tarafından İİK’nın 72. maddesine göre açılan menfi tespit ve istirdat istemli davada, mahkemece davadan sonra takip kapsamında ödenen miktarlarda gözetilerek 31.087,07-TL’nin istirdadına karar verilmiştir. Söz konusu bu uygulama İİK’nın 72-(6) maddesi kapsamına uygun niteliktedir. Ancak, mahkemece peşin harcın bu miktara göre ikmali sonrası karar verilmesi gerekirken harç hususu gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine (davasına) etkisi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 74’de düzenlenmiş olup; hukuk hâkimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır.
Bu ilke, ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımını, aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının ise, kişi ilişkilerinin Medeni Hukuk alanında düzenlenmesi ve özellikle tazmin koşullarını öngörmesi esasına dayanmaktadır.
6098 sayılı TBK’nın 74. maddesinde; “ Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz” hükmü yer almaktadır.
Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hâkiminin yukarıda açıklanan bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Gerek öğretide ve gerekse Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.1.975 tarihli, 1971/T-406 E. ve 1975/1 K; 23.1.1985 tarihli, 1983/10-372 E. ve 1985/21 K.; 27.04.2011 tarihli, 2011/17-50 E. ve 2011/231 K.; 03.04.2013 tarihli, 2012/19-873 E.,2013/433 K. sayılı kararları).
Eldeki davada, hükme dayanak teşkil eden ATK raporunda, dava konusu senetlerdeki imzaların davacı eli mahsulü olmadığı belirtilmiş ise de; davaya konu senetlere yönelik ceza soruşturmasının (2021/9791 nolu) bulunması nedeniyle mahkemece örneği getirtilerek tespit edilen veya edilecek maddi olgulara göre neticesinin bekletici mesele yapılmasının gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi sonrasından karar verilmesi gerektiğinden kararın kaldırılması gerekmiştir.

3-Öte yandan, davacı tarafından dava açılmadan önce arabuluculuğa müracaat edilmiş ve arabuluculuk son tutanağı tanzim edilmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13, 18/14 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. Bakanlık bütçesinden ödenen arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden sayılır. Bu nedenle, eldeki dava yönünden arabuluculuk ücretine dair mahkemece söz konusu düzenlemeler gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken bu yönde herhangi bir karar verilmemesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüne, diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; yukarıda açılanan hususlara ilişkin olmak üzere ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/10/2020 tarih, 2019/219 Esas ve 2020/428 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a-)-6) maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine,
5-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Davalı hakkında düzenlenen 01/02/2021 tarihli ve 1.197,84 TL bedelli harç tahsil müzekkeresinin iptaline, mahkemesince işlem yapılmaksızın geri istenilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.22/11/2021


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*