Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/309 E. 2021/2080 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/309
KARAR NO : 2021/2080

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2019
NUMARASI : 2018/70 Esas – 2019/664 Karar

DAVACI : TÜRKİYE PETROL RAFİNERİLERİ A.Ş. –
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : TÜRKİYE ELEKTRİK İLETİM A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Alacak
DAVA TARİHİ : 05/02/2018
KARAR TARİHİ : 02/12/2021
KR. YAZIM TARİHİ : 30/12/2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; 25/01/2016 tarihinde TEİAŞ tarafından hazırlanan ve Enerji Piyasası Düzenleme kurumu tarafından onaylanan ve tüm sistem kullanıcıları ile aynı esasları taşıyan iletim sistemi kullanım anlaşması imzalanmış olduğunu, imzalanan sözleşme ve ilgili dönemde geçerli mevzuat çerçevesinde her ay sabit bir sistem kullanım bedeli ödendiğini, EPDK tarafıdan yayımlanan 25/04/2016 tarih ve 29694 sayılı resmi gazetede yayımlanan yöntem bildirimi ile sistem kullanım bedeli hesaplama yönteminin değiştirilerek sabit ve değişken unsurların bileşimden oluşan bir yöntem belirlendiğini, 01/05/2016 tarihinden itibaren bu yöntem bildiriminin uygulanmaya başlandığını, TEİAŞ tarafından yeni yönetimin hatalı uygulandığını, mülkiyeti TÜPRAŞ’a ait olan İzmit rafineri sahası içerisindeki iki birim (İzmit Rafinerisi ve RUP) enerji aktarımı için kullanılan iletim hattının bedel hesaplamasına dahil edilmiş olduğunu, uygulamaya 13/12/2016 tarihli yazı ile itiraz edilmesine rağmen itirazlarının davalı tarafından olumsuz cevaplandığını, davalının hatalı uygulaması nedeni ile (39) fatura da toplam 3.401.273,26 TL fazla ödeme yapılmak zorunda kalındığını, fazla ödenen miktarın ödeme tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun’un 51. maddesinde öngörülen gecikme zammı oranı kullanılarak hesaplanacak faizi ile birlikte ödenmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından TTK’nın 21-(2) maddesi gereğince faturanın içeriğine sekiz gün içerisinde itiraz edilmemiş olduğunu, ödemelerde itirazı kayıt olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, ölçüm yapılan sayaçların ilgili kiincil mevzuata göre belirlenen yerlerde bulunduğunu ve bu düzenlemelerin üretim ve tüketim ölçümlerinde mahsuba ilikşin herhangi bir hüküm içermediğini, davalıya yansıtılan iletim bedellerinde mevzuata aykırılık bulunmadığını, fazla tahsil edilen bir bedel bulunmadığını beyan ederek davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … Davanın KABULÜ ile … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından davanın kabulüne dair verdiği karar, tamamı ile dosyada alınan ve hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile esaslı itirazların yöneltildiği bilirkişi raporuna dayandırıldığını; dosyada davacı tarafın şirketindeki bir odada, şirketin personeli tarafından sunum şeklinde icra edilen bir keşif sonrası tanzim edilen ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna karşı somut ve esaslı verilere dayanarak ileri sürülen itirazlarının hiçbir şekilde nazara alınmadığını; bilirkişi raporuna karşı ileri sürdükleri esaslı itirazlarının gerekçesiz olarak reddedildiğini beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; istinaf talebinde hesaplamaya ilişkin herhangi bir itirazda bulunulmadığını; yargılama sürecinde alınan bilirkişi raporu uyuşmazlığı aydınlatmada yeterli olduğunu; davalı istinaf dilekçesinde, itirazlarını kararda yer alan hukuki değerlendirmeler üzerinden yaptığını; uyuşmazlık hakkında hukuki değerlendirme yapma yetkisinin mahkemelerde bulunduğu açık olduğunu; bilirkişi raporlarında yer alan hukuki görüş mahkemeler açısından bağlayıcı olmadığını; ilk derece yargılamasında da mahkeme hukuki değerlendirmesini yapmak suretiyle hüküm kurduğunu; davalı İdare tarafından bilirkişi raporunda yer alan hesaplamaya da itiraz edilmediğini, bu sebeplerle ikinci bir bilirkişi raporu alınmasına ihtiyaç bulunmadığını beyan ile; davalı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/12/2019 Tarih – 2018/70 Esas – 2019/664 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; istirdat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; taraflar arasında 25/01/2016 tarihli İletim Sistemi Sistem Kullanım tip sözleşmesi imzalandığı, EPDK’nın 25/04/2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak tarafları bağlayıcı hale gelen 01/05/2016 tarihinden itibaren uygulanması gereken Yöntem Bildirimi Kararı uyarınca bedelin hesaplanmasında değişken yönteme geçildiği, davalının bu yöntemi yanlış uygulayarak fazla tahsilat yaptığını belirterek tahsil edilen fazla bedelin istirdadını talep ettiği, davalının davanın reddini istediği, ilk derece mahkemesince bilirkişi kurulundan 10/10/2019 tarihli rapor alındıktan sonra davanın kabulüne karar verildiği karara karşı davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık sistem kullanım bedelinin EPDK kararları uyarınca doğru hesaplanıp hesaplanmadığı ve davacıdan fazla tahsilat yapılıp yapılmadığı noktasındadır.
Taraflar arasında sistem kullanım sözleşmesi olduğu, bu sözleşme gereğince davalının sistem kullanım bedeli tahsil edeceği, bu bedelin EPDK kararlarına göre hesaplanacağı anlaşılmaktadır. EPDK’nın 01/05/2016 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 25/04/2016 tarihli Resmi Gazetede yeni bir yöntem bildirim kararı yayınladığı, bu kararın her iki şirketi de bağladığı açıktır. Taraflar ise faturaların bu yöntem bildirim kararına uygun bir şekilde hazırlanıp hazırlanmadığı konusunda uyuşmazlık içerisindedir. Temel uyuşmazlık noktası ise davacının kendi rafinerisinde üretip kullandığını ileri sürdüğü elektrik enerjisinin, davacının sisteminin kullanılmadığı gerekçesi ile hesaplamaya dahil edilmemesini ileri sürmesinden kaynaklanmaktadır.
İlk derece mahkemesince, bilirkişi heyetinden 10/10/2019 tarihli bilirkişi raporu aldığı, davalı vekilinin rapora itirazını 25/11/2019 tarihli duruşmada reddederek hükme esas aldığı görülmektedir.
6100 sayılı HMK’nın 266. maddesine göre; “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez”.
6100 sayılı HMK’nın 281-(1) maddesinde; “taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” hükmü bulunmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 282. maddesi uyarınca, hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.
Bu hükümlere göre; mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişi incelemesi yaptırabilir. Yine hakim hem bilirkişi raporunu hem de rapora itirazları serbestçe değerlendirebilir. Ancak bu değerlendirmeyi yaparken sınırsız bir taktir hakkına da sahip değildir. Çözümü özel ve teknik bilgi gerektiren durumlarda hakimin sadece hukuk bilgisi ile bilirkişi raporunu değerlendirmesi yeterli kalmayabilir.
Eldeki uyuşmazlıkta; hükme esas alınan bilirkişi raporuna davalı vekilinin süresinde itiraz ettiği, ilk derece mahkemesince itirazın gerekçesiz bir şekilde reddedildiği; oysa uyuşmazlığın mahiyeti gereği rapora yönelik itirazların hakimin uzmanlık alanı dışında kalan ve hukuk bilgisi ile çözülemeyecek teknik konulara ilişkin ciddi itirazlar olduğu, bu durumda bu itirazların bilirkişi kurulunda cevaplanması için ek rapor alınması gerektiği, yine fazla ödeme yapıldığının tespitine yönelik hesap tablosunun da teknik bilgi içermesi ve hukuk bilgisi ile çözümü mümkün olmadığından hesap yönteminin ve itirazların bilirkişi kuruluna açıklattırılması gerektiği, uyuşmazlığın temelini oluşturan davacının kendi ürettiğini belirttiği elektrik enerjisinin sistem kullanım bedeli tahsilini gerektiren sisteme dahil edilip edilmediği, davacının bu elektrik enerjisini davalının sistemini kullanarak mı yoksa kullanmadan mı kendi rafinerisinde dağıttığı hususlarının yeteri kadar açıklanmadığı, her iki durumda dahi anılan yöntem bildirim kararına göre hesaplamalara dahil edilip edilmeyeceği hususlarının yeterince tartışılmadığı anlaşıldığından, belirtilen eksikliklerin giderilmesi için bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi için kararın kaldırılması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesince kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının; İlk derece mahkemesinin kararına ilişkin İstinaf Başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
a-6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/12/2019 Tarih – 2018/70 Esas – 2019/664 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
b-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf Karar Harcının, talebi halinde ve ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
3-İstinaf eden tarafından yapılan İstinaf başvuru giderlerinin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından değerlendirilmesine,
4-Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/12/2021


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*