Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/288 E. 2021/1989 K. 22.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/288 – 2021/1989
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/288
KARAR NO : 2021/1989

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :…
ÜYE :…
ÜYE :…
KATİP :…

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :08/01/2020
NUMARASI :2018/342 Esas – 2020/10 Karar

DAVACI :…
VEKİLİ :Av….
DAVALI :…
VEKİLİ :Av. …
DAVA :İtirazın İptali (Sebepsiz Zenginleşme Nedenli)
DAVA TARİHİ :20/06/2018

KARAR TARİHİ :22/11/2021
KR. YAZIM TARİHİ :22/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında sözlü olarak yapılmış bulunan ve Pelin Balıkçılık Gıda Mad. Turz. San. Tic. Ltd. Şti’nin %95 hissesinin satışı anlaşması kapsamında davacıya 98.000,00 TL nakit para ödediğini, şirket hisselerinin TTK 595/1 gereğince yazılı şekil şartının yerine getirilmesi ve kısmi olarak payların devri istendiğini, fakat davalının buna yanaşmadığını, paranın tamamını alınca şirketi devredeceğim dediğini, bu durumda davacının 98.000,00 TL’lik ödemeyi belgelendirmek amacıyla davalıdan 11/02/2016 tarihli belgeyi aldığını, bu belge bononun arka yüzü olduğunu, esasında davalıya bono imzalatmak istediğini, ancak zaten parayı almış bulunan davalının bono imzalamaya yanaşmadığını, davacının ipotekli olan evi satarak borcunu kapatmak zorunda kaldığını ve vefat etmiş babasından yadigar kalan evinden olduğunu, davalının firmayı satmış olduğu, mallarını azaltıcı hatta tamamını elden çıkarıcı işlemler yaptığı, kaçma hazırlığı içinde olduğu ve davalının başka malvarlığı da olmadığından dolayı alacaklarını almalarının imkansız bir hale sokacağı kesin olan bu durumda davalı borculunun itirazın iptaline kadar yargılama sürecinde mal kaçırmasını engellemek ve alacaklarını güvence altına almak amacıyla tüm menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, davanın kabulü ile davalının icra dosyasına yapmış olan itirazın iptaline, davalının alacağın %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın bir yıllık hak düşürücü süresinde açılmadığını, huzurdaki davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlığın pay devri vaadi bağlamında değerlendirilmesi gerektiğini, davalının davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, süreçten asıl zarar görenin davalı olduğunu belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddine, takibin haksız ve kötüniyetli olan davacının %20’den az olmayacak şekilde icra tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın kısmen kabulü ile davalının Kocaeli 7. İcra Müdürlüğünün 2017/3379 sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 98.000,00 TL üzerinden devamına, hüküm altına alınan 98.000,00 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalının takas mahsup definin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; somut olayda şirket hisselerinin devri değil, işletmenin devrinin söz konusu olduğunu, aksinin kabulü halinde dahi şekle ayrılık itirazının hakkın kötüye kullanılması bağlamında dinlenilmemesi gerektiğini, taraflar arasındaki eylemli durumun yerel mahkeme tarafından nazara alınmadığını, en azından davalının girdiği bu hukuksal ilişki nedeniyle uğradığı zararın görmezden gelindiğini, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, itirazın iptali davası niteliğindeki davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/01/2020 tarih, 2018/342 Esas – 2020/10 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; geçersiz hisse devri sözleşmesi uyarınca ödenen bedelin istirdadına yönelik icra takibine vaki itirazın iptali istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; davacı, Pelin Balıkçılık Gıda Mad. Turz. San. Tic. Ltd. Şti.’nin davalıda bulunan payları için haricen anlaşma yapıldığını, hisse devrine yönelik 98.000,00-TL ödeme yapıldığını, davalı tarafından devrin gerçekleştirilmemesi sebebiyle Kocaeli 7. İcra Müdürlüğünün 2017/3379 esası üzerinden yapılan icra takibine davalının itirazı üzerine eldeki davanın açıldığını belirterek davalının itirazının iptaline karar verilmesini talep etmiş, davalının ise, pay devrinin bulunmadığını yapılanın işletmenin devrine yönelik olduğunu ve taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin oluştuğunu, süreçte uğradığı zararların bedele hükmedilmesi halinde mahsubu gerektiğini belirterek davanın reddini talep ettiği, mahkemece, davalı tarafından imzası inkar edilmeyen 11/02/2016 tarihli belge içeriğine göre, davalı tarafından ortağı olduğu şirket paylarına yönelik 98.000,00-TL kaparo alındığının sabit olması, taraflar arasındaki hisse devir sözlemesinin resmi geçerlilik koşuluna uygun yapılmaması nedeniyle sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davacının ödediği bedeli talep edebileceği belirlemesi ve davalı iddialarının ispat edilememesi nedeniyle davanın kısmen kabulüne, takibin asıl alacak miktarı üzerinden devamına ve davalının icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmiştir.

Dosya kapsamı delillere göre; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin, davalının % 95 oranında pay sahipliğinin bulunduğu şirket paylarının devrine yönelik olduğunun ve talep edilen miktarın pay devrine yönelik belirlenen bedele mahsuben ödendiğinin, davalının ikrar edilen imzasını içeren 11/02/2016 tarihli belge ve takip dosyasına sunulan itiraz dilekçesi içeriği ile sabit olması karşısında, davalının ispat edilemeyen işletme devrinin ve adi ortaklık ilişkisinin varlığı ile süreçte uğranılan zararların mahsubu talepli savunmalarının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin hisse devrinden kaynaklanması, limited şirket hisselerinin devrinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda düzenlenmesi, bir başka deyişle, uyuşmazlığın şirketler hukukundan kaynaklanması nedeniyle eldeki davanın mutlak ticari dava niteliği gereği TTK’nın 4. ve 5. maddeleri gereği Ticaret Mahkemesinde görülmesinin gerekmesi, ayrıca itirazın iptali davası açmak için öngörülen bir yıllık hak düşürücü sürenin borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren başlamasına göre davanın süresi içerisinde açılması nedeniyle davalının aksine dair istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Diğer yandan, 6102 sayılı TTK’nın 595.maddesi hükmüne göre; limited şirketlerde pay devrinin geçerli olabilmesi için pay devrine ilişkin işlemin yazılı şekilde yapılması ve tarafların imzalarının noterce onaylanması gerektiği, dava konusu olayda pay devrine ilişkin sözleşmenin bu şekli ile geçersiz olduğu, resmi geçerlilik koşulunu ihtiva etmediği bu nedenle, tarafların aldığını iade etmekle yükümlü olmasına göre mahkemece ödenen bedel üzerinden takibin devamına ve likit alacak niteliğindeki bedele yönelik itirazı haksız görülen davalının icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesinde dosya kapsamı delillere göre usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalının istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 6.694,38 TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 1.673,60 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 5.020,78 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7)Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/11/2021


Başkan…
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye…
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*