Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/262 E. 2021/1891 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/262 – 2021/1891
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/262
KARAR NO : 2021/1891

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :…
ÜYE :…
ÜYE :…
KATİP :…

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :15/10/2020
NUMARASI :2019/220 Esas – 2020/558 Karar
Asıl Dava
DAVACI :CB OTOMASYON VE MÜHENDİSLİK SANAYİ VE TİCARET LTD.ŞTİ. .
VEKİLİ :Av. …
DAVALILAR :1-PROXİMİTY INSTRUMENTATİON CONTROLS GMBH (PIC)…
:2- PIC SENSÖR SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – .
VEKİLİ :Av. …
DAVA :Portföy Tazminatı
DAVA TARİHİ :12/04/2019
Birleşen Dava :Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/1035 Esas sayılı dosyası
DAVACI :CB OTOMASYON VE MÜHENDİSLİK SANAYİ VE TİCARET LTD.ŞTİ. -.
VEKİLİ :Av. …
DAVALILAR :1-PROXİMİTY INSTRUMENTATİON CONTROLS GMBH (PIC) –
:2- PIC SENSÖR SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ –
DAVA :Tazminat
DAVA TARİHİ :24/10/2019

KARAR TARİHİ :04/11/2021
KR. YAZIM TARİHİ :01/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan Proximity Instrumentation Controls GmbH (PIC)’nin, reed kontak satışı ve reed sensör üretimi yapan, merkezi Almanya’da bulunan bir şirket olduğunu, Reed kontak ve reed sensörün, çeşitli makinelerin üretiminde kullanılan parçalar olduğunu,Merkezi Almanya’da olan PIC’in, Türkiye pazarına girmek için dava dışı Alfa Elektronik firması ile 2005 yılında görüşmeler yaptığını, Alfa Elektronik’in, daha sonra davacı şirketi kuracak olan, ODTÜ mezunu makine yüksek mühendisi …’ı işe aldığını ve PIC temsilcisi olarak çalışmaya başladığını, 2007 Mayıs ayına kadar bu şekilde devam eden çalışmalarda Alfa Elektronik durumdan (işin karlılığı, gelişmesi, büyümesi, potansiyeli) tatmin olmayınca, …’ın, davacı CB Otomasyon ve Mühendislik Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’yi kurduğunu ve böylece davacı CB’nin, 29.05.2007 tarihinden itibaren PIC Türkiye distribütörü olarak işe başladığını, Davalı PIC’in, 08.06.2007 tarihinde, davacı CB’nin, kendisinin Türkiye distribütörü ve acentesi olduğuna dair belgeyi (Authorization Letter) düzenlediğini, böylece, davacı CB ile davalı PIC arasında, yazılı sözleşmeye bağlanmaksızın, şifahen ve “de facto” olarak 10 yılı aşkın bir süre boyunca devam edecek olan bir distribütörlük ve acentelik ilişkisi kurulduğunu, CB ile PIC arasında kurulan bu distribütörlük ve acentelik ilişkisi çerçevesinde davacı CB tarafından yapılan piyasa araştırmaları, müşteri ziyaretleri, yeni projeler yaratmak için yapılan faaliyetler sonucunda, yoğun bir çalışma dönemi ile birlikte kayıtlı firma sayısı ve yapılan satış miktarında ciddi bir artış yaratıldığını, yıllar içerisinde PIC’in satış cirosu artarken, buna paralel olarak firma karlılığının da arttığını, davacı CB’nin, davalı PIC ile kendisi arasındaki bu sözleşme ilişkisi çerçevesinde, distribütör olarak Almanya’dan reed kontak ve reed sensör ithal ederek, bunların Türkiye pazarında satışını yaptığını ve teknik destek verdiğini, Almanya’dan düzenli olarak ithal edilen reed sensor ve reed kontakların 2005 yılında (aylık olarak) 10.000,00 USD düzeylerinde başlayıp, zaman içerisinde aylık 60.000,00-80.000,00 USD seviyelerine kadar çıktığını, CB ayrıca PIC’ın Türkiye’deki en büyük müşterisi durumundaki Arçelik Bulaşık Makinası İşletmesi ile olan ilişkilerini de yürüttüğünü ve bu iş karşılığında PIC Almanya – Arçelik cirosu üzerinden % 5 komisyon aldığını, PIC’in , 2014 yılında davalı PIC Turkey’in kurulmasından ve üretime başlamasından sonra CB’ye yaptığı Arçelik Bulaşık Makinası komisyonu ödemelerini sonlandırdığını, 2015, 2016 ve 2017 yıllarındaki komisyonların Arçelik Bulaşık Makinası İşletmesi dışındaki müşterilere yapılan satışlardan elde edilen komisyonlar olduğunu(Arçelik Buzdolabı İşletmesi, Arçelik Çamaşır Makinası İşletmesi, Arçelik Kurutucu İşletmesi gibi), İşin başından beri CB davacı tarafından hak edilip, alınan komisyon tutarının 419.824,00 USD olduğunu, 2017 yılının sonunda PIC’in çalışma sistemini değiştirerek kendisinin doğrudan satış yapma yoluna gittiğini, CB’ye zarar vermeye başladığını, böylece başlangıcı 2005 yılına kadar giden çalışmaların 2017 yılında bozulma sürecine girdiğini, PIC’in, 2017 yılı Kasım ayında Almanya’da yapılan Electronica Fuarına, her sene CB ile birlikte katıldığı İstanbul’daki WIN Fuarına, 2018’de tek başına katılacağını bildirip, fuara çağırma bahanesiyle burada satış yapılan/ kontak kurulan firmaların bilgilerini istediğini ve sonrasında da, CB ile birlikte çalışmak istemediğini ortaya koyduğunu, PIC’in, akabinde CB tarafından bulunan/yaratılan ve iş ilişkisi geliştirilen müşterilere (Arçelik Bulaşık, Arçelik Buzdolabı, Ekinler, Deka, Ernamaş, Klimasan, gibi) direkt olarak “artık biz vereceğiz” diyerek malzeme satmaya başladığını, ayrıca, 2018 yılı satışları için stokları geri almadığı gibi, aynı müşterilere daha ucuz/uygun fiyat sunarak ekstra bir kayba da sebep olduğunu, daha önce CB’den aldıkları bilgilerle satış yapılmakta olan müşterilere ulaşıp, fiyat kırarak CB’nin müşteri ve marj kaybetmesine de neden olduklarını, 2017 yılında iyice zayıflamaya başlayan sözleşme ilişkisinin 2018 Yılı Nisan ayına kadar azalarak sürdüğünü, 15 Nisan 2018 tarihinden itibaren her iki davalının, davacı CB ile olan iş ilişkisini, herhangi bir ihbarda bulunmaksızın, hiçbir gerekçe göstermeksizin ve herhangi bir süre de vermeksizin tamamen sonlandırdığını, yani aralarındaki yazılı olmayan, de facto olarak on yıldan fazla bir süre devam eden sözleşmeyi yine de facto olarak feshettiklerini, taraflar arasında acentelik, distribütörlük ve benzeri sözleşmelerin bulunduğu hallerde, sözleşmenin feshinden sonra, belirli koşulların varlığı halinde Yargıtay kararlarında portföy tazminatı; 6102 Sayılı TTK. nun 122. maddesinde ise denkleştirme istemi olarak adlandırılan alacağın talep edilebilmesinin mümkün olduğunu beyanla, taraflar arasındaki distribütörlük ve acentelik sözleşmesinin davalılarca haksız olarak, feshi ihbarda bulunulmaksızın ve süre de verilmeksizin feshedilmiş olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin hak saklı kalmak ve bilirkişi raporu çerçevesinde ileride harç ikmal edilmek kaydıyla, şimdilik,120.000,00 USD tutarındaki denkleştirme tazminatının 15.04.2018 fesih tarihinden itibaren, 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden tahakkuk edecek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, sözleşme ilişkisinin devamı sırasında davalıların sözleşmeye aykırı tutum ve davranışları nedeniyle uğranılan zarardan dolayı 150.000,00 USD tutarında tazminatın 15.04.2018 fesih tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden tahakkuk edecek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, uğranılan müspet zarar nedeniyle 50.000,00 USD tutarında tazminatın 15.04.2018 fesih tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden tahakkuk edecek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı PIC Sensör San ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın sözleşmenin feshine dayalı müspet zararın tazmini ve sözleşmeye aykırılık dolayısıyla doğan zararın tazmini kalemleri için 6102 sayılı kanunun 5/A maddesi uyarınca dava şartı olan arabuluculuk usulünü yerine getirmediğini, davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, davacının 03/01/2019 tarihli ve 00045 yevmiye numaralı ihtarnamesinde denkleştirme tazminatı olarak bu bedelin en az 1.000,000,00 USD olduğunu iddia ve talep ettiğini, ancak bu hususun davacı tarafın dava dilekçesinde de belirtildiğini, buna karşılık davacı tarafın davasını ikame ederken denkleştirme tazminatı tutarını hesaplayamadığını ileri sürerek tazminat olarak 120.000,00 USD talepte bulunduğunu, bu haliyle çelişkili iddia ve taleplerde bulunan davacının iddialarına itibar etmenin mümkün olmadığını, portföy tazminatı iddiasının sırf bu yüzden menfaat yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesi gerektiğini, PIC Sensör’ün diğer davalı Proximity’in temsilcisi olmadığını, ayrı tüzel kişilikler olduğunu, davacı ile PIC Sensör arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi olmadığını, davacının mesnetsiz olan portföy tazminat talebinin TTK 122(4) uyarınca 30/11/2018 günü itibariyle hak düşürücü sürenin sona erdiğini beyanla haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Proximity İnstrumentation Controls GMBH vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın sözleşmenin feshine dayalı müspet zararın tazmini ve sözleşmeye aykırılık dolayısıyla doğan zararın tazmini kalemleri için 6102 sayılı kanunun 5/A maddesi uyarınca dava şartı olan arabuluculuk usulünü yerine getirmediğini, davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, davacının 03/01/2019 tarihli ve 00045 yevmiye numaralı ihtarnamesinde denkleştirme tazminatı olarak bu bedelin en az 1.000,000,00 USD olduğunu iddia ve talep ettiğini, ancak bu hususun davacı tarafın dava dilekçesinde de belirtildiğini, buna karşılık davacı tarafın davasını ikame ederken denkleştirme tazminatı tutarını hesaplayamadığını ileri sürerek tazminat olarak 120.000,00 USD talepte bulunduğunu, bu haliyle çelişkili iddia ve taleplerde bulunan davacının iddialarına itibar etmenin mümkün olmadığını, portföy tazminatı iddiasının sırf bu yüzden menfaat yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesi gerektiğini, PIC Sensör’ün diğer davalı PROXİMİTY’in temsilcisi olmadığını, ayrı tüzel kişilikler olduğunu, PIC Sensör’ün davalı PROXIMITY’in temsilcisi olduğu iddiasının gerçek olmayıp hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalı PROXIMITY’in Genel Müdürü olan Katrin Sommer tarafından imzalanmış olan fesih beyanını 12/12/2017 tarihinde davacı tarafa gönderdiğini, davacıya gönderilen bu fesih beyanında fesih sebeplerinin detaylı olarak izah edildiğini, 12/12/2017 tarihinde fiziki olarak da davacıya tebliğ olunduğunu, davalı ile davacı arasındaki sözleşmenin davacının iddia ettiği gibi 15/04/2018 tarihinde değil, 11/12/2017 tarihinde sona erdiğini, davacı tarafın sadakat yükümlülüğünü ve rekabet etmeme yükümlülüğünü ihlal eden davranışlarda bulunduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin, davacı tarafın kusuru dolayısıyla haklı sebeple feshedilmiş olduğundan 6102 S. TTK 122(3) uyarınca davacı tarafın porföy tazminatına hak kazanmadığını beyanla haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle: taraflarınca daha önce 12.04.2019 tarihli dava dilekçesiyle, işbu davada talep etmekte oldukları iki kalem tazminata ilave olarak portföy tazminatı talebini de içeren bir dava açtıklarını; 2019/220 esas sayılı dosyası üzerinden görülmeye başlanan davada Mahkemenin 27.06.2019 tarihli duruşmasında, işbu davaya konu tazminat kalemleri zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu halde, davadan önce arabuluculuk yoluna başvurulmadığı gerekçesiyle onlara ilişkin davanın tefrik edildiğini; dosyanın 2019/418 esas numarasına kaydedildiğini; bilahare 28.06.2019 gün ve 2019/628 karar sayılı kararla dava şartı yokluğu nedeniyle dosya üzerinden davanın reddine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, işbu davaya konu iki kalem tazminat talebi bakımından taraflarınca arabuluculuk yoluna başvurduğunu ancak sonuç alınamadığını, davalılardan Proximity Instrumentation Controls GmbH (bundan böyle kısaca PIC olarak anılacaktır), reed kontak satışı ve reed sensör üretimi yapan, merkezi Almanya’da bulunan bir şirket olduğunu, Merkezi Almanya’da olan PIC, Türkiye pazarına girmek için dava dışı Alfa Elektronik firması ile 2005 yılında görüşmeler yaptığını, Alfa Elektronik’in daha sonra davacı şirketi kuracak olan, ODTÜ mezunu makine yüksek mühendisi …’ı işe aldığını ve PIC temsilcisi olarak çalışmaya başladığnı, 2007 Mayıs ayına kadar bu şekilde devam eden çalışmalarda Alfa Elektronik durumdan (işin karlılığı, gelişmesi, büyümesi, potansiyeli) tatmin olmayınca, …, davacı CB Otomasyon ve Mühendislik Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’yi (bundan böyle kısaca CB olarak anılacaktır) kurduğunu ve böylece davacı CB, 29.05.2007 tarihinden itibaren PIC Türkiye distribütörü olarak işe başladığını, davalı PIC, 08.06.2007 tarihinde, davacı CB’nin kendisinin Türkiye distribütörü ve acentesi olduğuna dair belgeyi (Authorization Letter) düzenlediğini böylece davacı CB ile davalı PIC arasında, yazılı sözleşmeye bağlanmaksızın, şifahen ve “de facto” olarak 10 yılı aşkın bir süre boyunca devam edecek olan bir distribütörlük ve acentelik ilişkisi kurulduğunu, davalılardan PIC, Almanya’da ürettiği ürünleri davacı davacı CB ile kendisi arasındaki distribütörlük ve acentelik sözleşmesi çerçevesinde, CB sayesinde Türkiye pazarında satmakta iken ve iş hacmi itibariyle sözleşme ilişkisi son derecede başarılı bir şekilde sürmekteyken, beklenmedik bir şekilde, CB’nin onayını da almadan 2014 yılında diğer davalı PIC Turkey’i kurduğunu, Arçelik için ürünleri Türkiye’de üretmeye başladığını, sonuçta ürünlerin satış ve pazarlanmasında davacı CB’yi devre dışı bıraktığını, CB sayesinde elde ettiği (davacı CB tarafından bulunan/yaratılan ve iş ilişkisi geliştirilen Arçelik Bulaşık, Arçelik Buzdolabı, Ekinler, Deka, Ernamaş, Klimasan gibi) müşterilere doğrudan kendisi ürün satmaya başladığını, ayrıca, 2018 yılı satışları için stokları geri almadığı gibi aynı müşterilere daha ucuz/uygun fiyat sunarak ekstra bir kayba da sebep olduğunu bu sebeple mevcut hukuki ve fiili bağlantı nedeniyle, işbu davalarının tensiple birlikte taraflar arasında mahkemenin 2019/220 esas sayılı dosyası üzerinden görülmekte olan davayla birleştirilmesine, taraflar arasındaki distribütörlük ve acentelik sözleşmesinin davalılarca haksız olarak, feshi ihbarda bulunulmaksızın ve süre de verilmeksizin feshedilmiş olduğunun tespitine, sözleşme ilişkisinin devamı sırasında davalıların sözleşmeye aykırı tutum ve davranışları nedeniyle uğranılan zarardan dolayı 150.000,00 USD tutarında tazminatın 15.04.2018 fesih tarihinden itibaren, uğranılan müspet zarar nedeniyle 50.000,00 USD tutarında tazminatın 15.04.2018 fesih tarihinden itibaren,3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden tahakkuk edecek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… asıl dosyası yönünden;
1-Davalı PIC Sensor Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi aleyhine açılan davanın, pasif husumet yokluğu nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d ve HMK’nın 115/2. maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Davalı Proximity Instrumentation Controls GmbH aleyhine açılan davanın, 6100 sayılı HMK’nın 114/2 maddesinde düzenlenen diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin noksanlık bulunduğundan, HMK’nın 115/2. maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
birleşen dosyası yönünden;
1-Davalı PIC Sensor Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi aleyhine açılan davanın, pasif husumet yokluğu nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d ve HMK’nın 115/2. maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Davalı Proximity Instrumentation Controls GmbH aleyhine açılan davanın REDDİNE …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Asıl dava yönünden; davalı şirketlerin aralarındaki organik bağ, yönetsel özdeşlik ve dışa karşı yaratılan algı nedeniyle bir ekonomik ünite olarak değerlendirilmesi gerekmekte olup davalı şirketlerin farklı tüzel kişiliklere sahip olduğu yolundaki savunmalarının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu ve bunun TMK’nın 2.maddesinde öngörüldüğü gibi yasaca korunamayacağını, yerel mahkemece perdelerin aralanması ilkesi gereğince her iki davalının davacıya karşı sorumlu olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin 11.12.2017 tarihli mail ile sona erdirilmediğini, bu tarihten sonra davalıların davacıya gönderdikleri mallar, bu mallara karşılık yapılan ödemeler, davalıların sözleşme ilişkisini kendi lehlerine hükümler içerecek şekilde yazılı hale getirme çabaları, bu konuda davacı ile yaptıkları yazışmalar, davacıyı baskı altına alma ve bu şekilde tek taraflı menfaat elde etme yönündeki iradelerinin tamamı birlikte değerlendirildiğinde bu sonuca ulaşılmasına imkan vermediğini, bu şekilde sürdürülen ilişkinin 15.04.2018 tarihine kadar devam ettiğini, davalıların bu tarihteki fiili tutum ve davranışları ile sona erdirildiğini, davacının da yasada öngörülen 1 yıllık süre içerisinde Ankara 30. Noterliğinden keşide ettiği 03 Ocak 2019 tarih ve 00045 sayılı ihtarnamesi ile denkleştirme (portföy) tazminatı talebinde bulunduğunu, akabinde 18.01.2019 tarihinde arabuluculuk yoluna başvurduğunu (Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.16/2: Arabuluculuk sürecinin başlamasından sona ermesine kadar geçirilen süre, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz), tarafların anlaşamamalarının tutanak altına alındığı 22.02.2019 tarihinden sonra, 12.04.2019 tarihinde denkleştirme (portföy) tazminat davasını açtığını, denkleştirme talebinin yasada öngörülen 1 yıllık süre içerisinde ileri sürüldüğünü, bu sebeple davalıların zamanaşımı/hakdüşürücü süre itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmekte iken yerel mahkemenin aksi yöndeki değerlendirmesinin hatalı olduğunu, birleşen dava yönünden ise; davalı tarafın sözleşmeyi haklı nedenlerle fesih ettiğini ispat edemediğini, davalı tarafından, davacının sözleşme ilişkisi devam ederken dava dışı Masetec isimli bir firma ile çalışmaya başladığının ileri sürüldüğünü ve rekabet etmeme borcunun ihlali iddiası bu olguya dayandırıldığını, ancak tüm diğer iddialar gibi bu iddianın da yersiz olduğunu ve ispatlanamadığını, dosyada sözleşmenin devam ettiği süreçte davacının bu firmayla çalıştığı veya malını sattığı yönünde hiçbir delil olmadığını, ileri sürülen hususların iddiadan öteye gitmediğini, davalının, iddiasını ispat edemediğini, sözleşmenin haksız olarak fesih edildiğini, tanık ifadelerde geçen, davalıların haksız rekabet oluşturacak nitelikteki tutum ve davranışlarının, ticari sır niteliğinde olan bazı bilgilerin davacı tarafından kendilerine aktarılmamış olmasının haklı ve yerinde bir davranış olduğunu ortaya koyduğunu, bilgi verme yükümlüğünün davalılar tarafından kötüye kullanılmış olmasının, yerel mahkemenin değerlendirmediği ve bu sebeple hatalı sonuca ulaşmasına sebep olan bir başka nokta olduğunu, sözleşmenin davalılar tarafından haksız olarak fesih edilmiş olup yasada belirtilen fesih sürelerine uyulmadığını belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı Proxımıty Instrumentatıon Controls Gmbh vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı ile davacı arasındaki sözleşme ilişkisinin 11.12.2017 tarihi itibariyle sona ermiş olup portföy tazminatı talebinin hak düşürücü süreye uğradığını, davalının sözleşmeyi haklı nedenle sonlandırdığını, davacının rekabet etmeme borcunu ve bilgi verme borcunu ihlal ettiğini belirterek; istinaf başvurusunun reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı PIC Sensör Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddiasının aksine davalının, diğer davalı Proxımıty’nin temsilcisi olmadığını, davacı ile PIC Sensör arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, böylesi bir ilişkinin varlığı bir an için hayal edilse dahi davalı PIC Sensör ile davacı taraf arasındaki ilişkinin haklı sebeplerle 30.11.2017 tarihli 16675 yevmiye numaralı ihtarname ile sona ermiş olduğunun kabulünün gerektiğini belirterek; istinaf başvurusunun reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/10/2020 tarih, 2019/220 Esas – 2020/558 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava, portföy (denkleştirme) tazminatının tahsili, birleşen dava ise, sözleşmeye aykırılık ve haksız fesih nedeni ile uğranılan zararların tazmini istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, PIC Sensor Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne yönelik açılan davaların pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, Proximity Instrumentation Controls Gmbh’ye yönelik açılan asıl davanın, hak düşürücü süre aşımı nedeniyle usulden, birleşen davanın ise esastan reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1-PIC Sensör Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi yönünden yapılan inceleme de;
Somut olayda; davacı tarafından talep edilen tazminat istemleri nedeniyle davalıya yöneltilen maddi olgular, taraflar arasında distribütörlük ve acentelik ilişkisinin varlığı ile davalı PIC Sensör ‘ün diğer davalının temsilcisi konumunda olmasına ilişkindir.
Bu kapsamda, davalı PIC Sensör’ün diğer davalıdan ayrı bir tüzel kişiliği bulunduğundan davacı tarafından öncelikle davalı PIC Sendör ile distribütörlük veya acente ilişkisinin varlığının ispatı gerekmektedir. Davacı ile diğer davalı Proximity arasındaki distribütörlük ilişkisinin varlığı sabittir. Ancak davalı PIC Sensör San. Tic. Ltd. Şti. 07/02/2014 tarihinde kurulmuş olup, davacı ile 14/04/2017 tarihli “Distribütörlük ve Satış Temsilciliği ve Komisyon Anlaşması” yapılması iradesini içeren icabı davacı tarafından kabul edilmemiştir. Diğer yandan, taraflar arasında Gebze 16. Noterliğinin 30/11/2017 tarih ve 16675 yevmiye numaralı ihtarnamesinde belirtilen faturalara dayalı hukuki ilişki bulunmakta ise de; davacının sözleşme yapmaya yönelik icap niteliğindeki iradesi davalının kabul iradesinin eksikliği nedeniyle tamamlanmadığı, dolayısıyla sözleşme kurulmasına yönelik güven nedeniyle yapıldığı anlaşılan faturalara dayalı ticari ilişkinin tek başına distribütörlük veya acente ilişkisinin varlığının kabulü için yeterli olmadığı, bu hali ile taraflar arasında acentelik veya distribütörlük niteliğinde bir hukuki ilişkinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, tüzel kişilik perdesinin aralanması ve alacağın perdenin arkasındakinden de istenebilmesi alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemlerin varlığı halinde mümkün olup, davacı tarafından diğer davalı PIC şirketine yönelik bu yönde bir iddia ileri sürülmemiştir. Bu nedenle, davalı PIC Sensör’ün bu hukuki nedene dayalı olarak sorumluluğuna gidilmesi de mümkün değildir. Bu hali ile ilk derece mahkemesince, davalı PIC Sensör’e yönelik açılan davaların pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde dosya kapsamı delillere göre usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
2-Proximity Instrumentation Controls Gmbh yönünden yapılan inceleme de;
İlk derece mahkemesince, davalı Proximity şirketine yönelik açılan denkleştirme tazminatı istemli davanın sözleşme ilişkisinin sona erdiği 11/12/2017 tarihinden itibaren (1) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesi ile reddine, birleşen davaya konu tazminat istemlerinin ise, sözleşmenin davalı tarafından haklı nedenle fesih edilmesi nedeniyle talep edilemeyeceği gerekçesi ile reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin sona erdiği tarih, denkleştirme tazminatına yönelik TTK 122-(4) maddesinde yer alan sürenin niteliği itibariyle davanın süre aşımına uğrayıp uğramadığı, sözleşme ilişkisinin haklı nedenlere dayalı olarak feshedilip edilmediği üzerine olduğu anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 122-(4) maddesinde; “Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren (1) yıl içerisinde ileri sürülmesi gerekir. ” hükmüne yer verilmiş olup, madde de yer alan süre niteliği itibariyle hak düşürücü süre niteliğindedir. Bu nedenle denkleştirme tazminatı alacaklısının isteminin sözleşmenin sona ermesinden itibaren (1) yıllık süre içerisinde talep ve dava etmesi gerekmektedir.
Bu kapsamda; dosya kapsamı deliller, davalı tarafından sunulan mail ve posta yazışmalarının içeriğine göre, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin 11/12/2017 tarihinde sona erdiği, davacı tarafından sözleşmenin 15/04/2018 tarihinde sona erdiği iddiasının ispat edilemediği anlaşılmaktadır. Öte yandan, taraflar arasında bu tarih sonrasına ait ilişkinin fesih edilen sözleşmenin tasfiyesine yönelik olduğu, ayrıca 07/10/2020 tarihli dilekçe ile ibraz edilen faturaların 6100 sayılı HMK’nın 145. Maddesine göre süresinde ileri sürülmemesi nedeniyle nazara alınamayacağı, bu hali ile davacı tarafından denkleştirme tazminatına istemine yönelik ihtarname (06/01/2019) ve dava tarihi itibariyle (1) yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, ilk derece mahkemesinin bu yöndeki kabulünde isabetsizliğin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Öte yandan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliği gereği, davacının rekabet etmeme ve bilgi verme yükümlülüğü bulunmakta olup, sözleşmenin sona erdirilmesine bu yöndeki yükümlülüklerin ihlali gerekçe yapılmıştır. Davacının, davalı ile aynı sektörde faaliyet yürüten dava dışı firma ile olan ticari ilişkisi, bu ilişkinin sona erdirilmesine yönelik talepleri ve bu talebe yönelik davacı şirket yetkilisinin iradesini gösteren yazışmalar ve fesih gerekçesinde belirtilen olguların varlığı karşısında, ilk derece mahkemesince feshin haklı nedene dayalı olduğu ve bu durumun sonucu olarak davacının, birleşen davaya konu taleplerinin de yerinde olmadığı değerlendirmesi ile davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; davacının asıl ve birleşen dava yönünden İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 118,60 TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 108,80 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 9,80 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ilamın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliği karar verildi.04/11/2021


Başkan…
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip…
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*