Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/2237 E. 2022/2099 K. 28.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2021/2237
KARAR NO :2022/2099

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :23/09/2021
NUMARASI :2018/568 Esas – 2021/487 Karar

DAVACI :… (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI (KISITLI) :…(T.C. NO:…) – …
VASİ :… (T.C. NO:…) – …
VEKİLİ :Av. … – …

DAVA :Menfi Tespit
DAVA TARİHİ :07/11/2018

KARAR TARİHİ :28/11/2022
KR. YAZIM TARİHİ :09/12/2022

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı taraf Sakarya 2. İcra Müdürlüğünün 2011/4651 Esas sayılı dosyasında 15.06.2011 tanzim 20.06.2011 vade tarihli ve 43.000,00-TL bedelli senede dayanarak davacı hakkında kambiyo senedine dayalı icra takibi başlattığını, davacı alacaklı gözüken davalı tarafa borcu bulunmadığını, davacının cami imamı olduğunu, davalı taraf davacının cemaatinden olduğundan tanışıklıkları bulunduğunu, 20.05.2011 tarihinde davalı taraf davacıya toplu hayvan alacağını söylemesi üzerine davacının da davalıya yardımcı olmak maksadıyla Hatay’da hayvan sahibi olan … … adına arkadaşının olduğunu isterse kendisine yardımcı olabileceğini söylediğini, bunun üzerine davalının kabulüyle davacının Hatay’da bulunan arkadaşını aradığını ve tarafları hayvan alımı konusunda tanıştırdığını, davalı taraf Hatay’a giderek 40.000,00 -TL nakit parayı elden dava dışı …’a verdiğini, ancak hayvan teslimi davalıya yapılmayarak davalı tarafın dolandırıldığını, davacının da sanık olduğu Hatay 5. Asliye Ceza Mahkemesi 2012/9 Esas 2013/441 Karar sayılı dosyada 29.04.2013 tarihinde davacı hakkında beraat, diğer sanıklar hakkında dolandırıcılık suçundan mahkumiyet cezası verildiğini, davalı taraf davacının dava dışı sanıklarla kendisini tanıştırdığından bahisle haksız şekilde davacıya zorla bahse konu icra takibine dayanak senedi boş şekilde imzalatarak uhdesine aldığını, akabinde icra takibine koyduğunu, bunca vakit bu haksız icra takibi dosyasına davacının maaşından kesinti olmakla davacının vicdanen kendisini sorumlu hissettiğinden ve davalının tehdidiyle bu zamana kadar hukuki girişim de bulunmamışsa da davacının Sakarya 2. İcra Hukuk Mahkemesi 2011/240 Esas sayılı dosyada ödeme emrinin iptali talepli dava açtığını ancak duruşmaya yetişemediğinden davanın düştüğünü, davalı taraf haksız şekilde aynı olay nedeniyle dava dışı … ..’den boş senet alarak Sakarya 2. İcra Müdürlüğü 2014/7661 Esas sayılı dosyasında senedi 43.000,00-TL olacak şekilde doldurup işlem yaptığını, davacının icra dosyasında davalı tarafa hiçbir borcu olmayın davacının davalı ile dava dışı şahısları hayvan alımı konusunda tanıştırmakla, davalı taraf davacıyı sorumlu tutarak davacıdan zorla icra takibine dayanak senedi imzalatarak boş şekilde teslim ettiğini ve aynı olay nedeniyle tahsilde tekerrür olacak şekilde dava dışı … …’den de aynı şekilde boş senet alarak Sakarya 2. İcra Müdürlüğü 2014/7661 Esas sayılı dosyasında haciz işlemine devam ettiğini, takip konusu senet haksız olmakla takibin haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının alacaklı tarafa borçlu olmadığının tespit edilmesi ve icra dosyasına ödemek zorunda kaldığı 31.043,00 TL’nin davacıya iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; belirterek, davanın reddine karar verilmesini, davacının açtığı davada haksız olması sebebiyle talep ettiği asıl alacak üzerinden %20 kötü niyet tazminatına da karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın kabulüne, Davacının Sakarya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2011/4651 Esas sayılı takip dosyası nedeni ile borçlu olmadığının tespitine, cebri icra yolu ile davacıdan tahsil edilen 43.010,75-TL’nin davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, Kötü niyet tazminatı talebinin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin taleple bağlı olmasına rağmen talebi aştığını ve ileri sürülmeyen nedenleri re’sen göz önüne aldığını, davanın kabulünde mahkemenin gerekçesinin dayanaksız olduğunu, bono vasfını taşımasa da imza inkar edilmediği için artık mutlak ticari dava olmadığını genel yetkili mahkemelerce borcun olup olmadığı hususunun araştırılması gerektiğini, kararda da yazıldığı üzere borcun varlığı kabul edilmek ile davanın reddinin gerektiğini, dava dilekçesinde davacı tarafın borçlu olmadığını ve bu bononun zorla imzalatıldığını ileri sürdüğü ve başkaca neden ileri sürmediği halde mahkemenin bu durumu davacının ispat edemediğini kabul edip sırf bono da düzenlenme yeri bulunmamasından ötürü adi belge ile borcu var kabul ederek davanın reddine karar vermesi gerektiğini, bono vasfı taşımadığı için tamamen bir hak kaybına neden olmasının ve aradan da yıllar geçtiği de düşünüldüğünde taraflarının da hakkının zamanaşına uğrayacağının gözetilerek davanın bozulması gerektiğini, görev yönündeki kararlarında düşünülerek istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin taleple bağlılık ilkesinin hilafına hareket ettiğine dair iddialar yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu bonoda ”düzenleme yerinin” bulunmaması söz konusu kıymetli evrakı adi senede dönüştürmüş ve ispat yükünün davalıya yüklenmiş olduğunu, davalının görev itirazını konu ettiği istinaf sebeplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek; davalının haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/09/2021 tarih, 2018/568 Esas – 2021/487 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, menfi tespit ve istirdat istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda;”… 6102 sayılı TTK’nın 776/1-f maddesi gereğince, senette düzenlenme yerinin yazılı olması gereklidir. Aynı Kanunun 777/4. maddesine göre ise, düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bononun, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 02.10.1996 gün ve 1996/12-590 sayılı kararında da benimsendiği üzere, tanzim yeri olarak idari birim adının (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazılması gerekli ve yeterli olup, ayrıca adres gösterilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır.
“Düzenleme yeri bono da zorunlu unsur olup, yasanın amir hükmü uyarınca; düzenleme yeri yazılmayan bonolarda, düzenleyicinin adı ve soyadının yanında yazılı olan idari birimde bononun düzenleme yeri olarak kabul edilir. Bunun dışında davaya konu düzenleme yeri ve düzenleyicinin adı ve soyadının yanında idari birim yazılmayan senette, senet metninde yetki yönünden yapılan düzenlemede belirtilen idari birim senedin düzenleme yeri olarak kabul edilemeyeceğinden dava ve icra takibine konu senedin kambiyo senedi vasfında olmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece davaya konu senedin kambiyo senedi vasfında olmadığı, 6102 sayılı TTK’nın 702. maddesi uyarınca; kambiyo senedini yitiren senet yönünden davacı senet kefili avalist … …’ın aval sorumluluğunun ortadan kalkacağı ve senetten dolayı sorumlu olmayacağı ve senet düzenleyicisi diğer davacı yönünden ise senet arkasındaki beyaz ciro imzasının yazılı temlik beyanı dahi sayılmayacağı (Yargıtay 11. H.D. 5.12.1988 tarih E:2799 K:7415) hususları gözardı edilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamıştır.” (Sakarya BAM 7. HD. 2019/468 E. ve 2019/606 K. Sayılı ilam)
“Dava konusu senette keşide yeri bulunmadığı, Suşehri Devlet Hastanesi yazısından da hastanenin isminin anlaşılması gerektiğinden söz konusu senedin bono vasfında bulunmadığı, bu nedenle kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi yapılamayacağı, dolayısıyla geçerli bir icra takibi bulunmadığından mahkemece bu husus değerlendirilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” (Yargıtay 19. HD. 2018/3298 E. Ve 2019/376 K. s.ilam)
Sakarya 2. İcra Müdürlüğünün 2011/4651 sayılı takip dosyasına ve davamıza konu bono aslı celbedilmiş, yapılan incelemede düzenleme yeri boş olan ve borçlunun isim ve imzasının yanında dahi adres/şehir belirtilmeyen bononun kambiyo senetlerine mahsus takibe konu edildiği tespit edilmiştir. Oysa düzenleme yerinin bonoda yer almaması zorunlu unsurlardan birinin boş olması sonucunu doğuracaktır ki bu durum kambiyo senedini adi senet haline getirdiği gibi kambiyo senetlerine mahsus takibe konu edilmesine de engel teşkil eder. Mevcut durumda zorunlu unsuru eksik olan bononun adi belge vasfında olacağı kabul edildiğinde davalı lehine yazılı delil başlangıcı sayılacağından ispat külfeti henüz karşı tarafa geçmeyecek ve davacı tarafından alacağın varlığının ispatlanması aranacaktır.
Yürütülen istirdat davası neticesinde, davalının büyükbaş hayvan alımı sırasında dolandırılmasına neden olduğunu bildirdiği davacı tarafından sadır olduğu anlaşılan bononun takibe konu edildiği, dinlenen tanık beyanları, toplanan takip ve dava dosyaları ile mahkemede oluşan kanaate göre dava dilekçesinin temelini oluşturan irade fesadının ispatlanamadığı ve bononun imzalı ve boş olarak verildiği gizlenen anlaşmaya yönelik yazılı delil sunulmadığı görülse de, yukarıda anlatılmaya çalışıldığı üzere düzenleme yeri bulunmayan dava konusu bononun kambiyo senetlerine mahsus takibe konu edilemeyeceği, senedin mevcut haliyle adi belge vasfında olduğu, yazılı delil başlangıcı vasfında bulunan adi belge ile ispat yükünü üzerinde tutan davalının davacıdan alacaklı olduğuna dair dosyaya delil sunamadığı, ceza dosyasında davacı hakkında beraat kararı verildiği dolayısıyla davacı hakkında yürütülen takibin haksız olduğu sabit görüldüğünden her ne kadar takip dosyasının kapak hesabında fazlaca ödeme görünse de talebe göre davanın kabulüne, davacının Sakarya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2011/4651 Esas sayılı takip dosyası nedeni ile borçlu olmadığının tespitine, cebri icra yolu ile davacıdan tahsil edilen 43.010,75 TL’nin davalıdan tahsiline dair, takibe itiraz edilmediğinden sonucuna mahal verilen maaş haczinin takip hukukunun doğal seyrinden olduğu ve kötüniyet tazminatını gerektirmediği değerlendirilerek, ayrıca istirdat davalarında kötüniyet tazminatına karar verilemeyeceğine ilişkin yüksek yargı kararları gözetilerek (Yargıtay 19. HD. 2011/4047 E.- 2011/5327K.) aşağıdaki şekilde karar verilmiştir….” şeklindeki gerekçeyle, davanın kabulüne, davacının Sakarya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2011/4651 Esas sayılı takip dosyası nedeni ile borçlu olmadığının tespitine, cebri icra yolu ile davacıdan tahsil edilen 43.010,75 TL’nin davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Kamu düzeni yönünden yapılan incelemede;
Türk Ticaret Kanunu’nun 776.maddesinde bononun unsurları; “(1) Bono veya emre yazılı senet; a) Senet metninde “bono” veya “emre yazılı senet” kelimesini ve senet Türkçe’den başka bir dille yazılmışsa, o dilde bono veya emre yazılı senet karşılığı olarak kullanılan kelimeyi, b) Kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini, c) Vadeyi, d) Ödeme yerini, e) Kime veya kimin emrine ödenecek ise onun adını, f) Düzenlenme tarihini ve yerini, g) Düzenleyenin imzasını,içerir.” şeklinde sayılmıştır.
Aynı yasanın 777. maddesi ise unsurların bulunmaması halini düzenlemiş olup madde metni şöyledir:
“(1) İkinci ilâ dördüncü fıkralarda yazılı hâller saklı kalmak üzere, 776 ncı maddede gösterilen unsurlardan birini içermeyen bir senet bono sayılmaz.
(2) Vadesi gösterilmemiş olan bono, görüldüğünde ödenmesi şart olan bir bono sayılır.
(3) Açıklık bulunmadığı takdirde senedin düzenlendiği yer, ödeme yeri ve aynı zamanda düzenleyenin yerleşim yeri sayılır.
(4) Düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bono, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılır.”
777. maddeye göre 776. maddede sayılan unsurları içermeyen senede bono denilemeyecekse de bu kuralın bir takım istisnaları da sayılmıştır. Buna göre düzenleme yeri bulunmasa bile düzenleyenin adının yanında yazılı adres düzenleme yeri olarak sayılacak ve bono kabul edilecektir. Aksi halde yani düzenleyenin adının yanında olsa bir adres yer almıyorsa bononun düzenlenme yeri unsurunun eksik olduğu kabul edilip, senede bono denilemeyecek ve senet adi senet hükmünü kazanacaktır.
Eldeki uyuşmazlıkta da icra takibine konu senedin düzenleme yerinin olmadığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple senet kambiyo senedi vasfını taşımamaktadır. Senedin kambiyo senedi vasfını taşımaması halinde uyuşmazlığın hangi mahkemece çözümlenmesi gerekeceğine dair Yargıtay 13. H.D.’nin 2016/2345 E. 2017/6774 K. sayılı ilamında: “Mahkemece kambiyo vasfı taşımayan dava konusu senedin adi yazılı belge olarak geçerliliğini koruduğu ve davacının senedi teminat olarak verdiğini yazılı delil ile ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki; Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere dava konusu senet kambiyo senedi vasfı taşımadığı gibi dosyadaki bilgi ve belgelere göre taraflar tacir de olmadığından davada görevli Mahkeme ticaret mahkemesi olmayıp, taraflar arasındaki temel ilişkinin taşınmaz satımı olması nedeniyle asliye hukuk mahkemesidir.
6102 sayılı TTK’nın 6335 sayılı kanunla değişik 5. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Dava, 6335 sayılı Yasa ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesi hükmünün yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra açılmıştır. Görev, 6100 sy. HMK’nın 1. maddesi hükmü gereği kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmelidir. O halde Mahkemece, davanın asliye hukuk mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.” denilmiştir.
Yine Yargıtay 20.Hukuk Dairesi’nin 2015/14749 E. 2015/12725 K. sayılı ilamında da:
“Dosya kapsamında bulunan senet fotokopisinden TTK’nın 776/1. maddesinde öngörülen ödeme yerini ve tanzim yerini içermediği, böylece belgenin kambiyo vasfını taşımadığı anlaşılmaktadır. Buna göre dava; 5.000.-TL alacağın tahsili isteminden kaynaklanmakta olup, tarafların tacir olmadığı ve davanın da mutlak ticari nitelikte bulunmadığı nazara alındığında uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde, asliye hukuk mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.” denilmiştir.
Takip dayanağı senedin tanzim tarihi itibariyle uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nın 688/6. maddesine göre bononun, kambiyo senedi vasfı taşıyabilmesi için, tanzim yeri unsurunu ihtiva etmesi gereklidir. Aynı Kanun’un 689/son maddesine göre ise, tanzim edildiği yer gösterilmeyen bir bononun, tanzim edenin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Tanzim yeri olarak idari birim adının yazılması zorunlu ve yeterli olup, ayrıca adres gösterilmesi mecburiyeti bulunmamaktadır. Senette bulunması zorunlu olan tanzim yeri ve tanzim yeri unsurunu içeren tanzim edenin adresi, senedi tanzim eden için geçerli olup, TTK’nın 614. maddesi hükmüne göre, kimin için taahhüt altına girmiş ise tıpkı onun gibi senetteki borçtan sorumlu olan avalistin, tanzim yeri unsurunu içeren adresinin senette yazılı olması hali, yukarıda açıklanan zorunluluğu gidermez.
Somut olayda, alacaklı tarafından takibe konu edilen senette tanzim yeri bulunmadığından bu senedin kambiyo vasfı bulunmayıp, senedin adi senet hükmünde olduğu da gözetilerek 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin davaya bakmakta görevli olması hususunun dava şartı olduğu, 6100 sayılı HMK’nın 115/1 maddesi gereğince dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilerek, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi delaletiyle, 6100 sayılı HMK’nın 115/2 maddesi gereğince de mahkemenin görevli olmaması halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceğinden, mahkemece davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır.
Kabule göre de,
Bilindiği üzere,menfi tespit davalarında ispat yükümlülüğü kural olarak davalı alacaklıya düşer. Ancak imzası ikrar edilmiş bono alacağın varlığını ispatlayan kesin delil niteliğinde olup, bu kez borçlunun borcunun bulunmadığını, usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Bono, ödeme vaadi niteliğinde kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir. Bonoda kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Senedin ikrah ile imzalatıldığı hususunun ise tanık deliliyle ispatı mümkün olup, ispat külfeti davacı taraftadır.
Bununla birlikte incelenen kararın gerekçesinde, davalının büyükbaş hayvan alımı sırasında dolandırılmasına neden olduğunu bildirdiği davacı tarafından sadır olduğu anlaşılan bononun takibe konu edildiği, dinlenen tanık beyanları, toplanan takip ve dava dosyaları ile mahkemede oluşan kanaate göre dava dilekçesinin temelini oluşturan irade fesadının ispatlanamadığı ve bononun imzalı ve boş olarak verildiği gizlenen anlaşmaya yönelik yazılı delil sunulmadığı görülse de, yukarıda anlatılmaya çalışıldığı üzere düzenleme yeri bulunmayan dava konusu bononun kambiyo senetlerine mahsus takibe konu edilemeyeceği, senedin mevcut haliyle adi belge vasfında olduğu, yazılı delil başlangıcı vasfında bulunan adi belge ile ispat yükünü üzerinde tutan davalının davacıdan alacaklı olduğuna dair dosyaya delil sunamadığı, ceza dosyasında davacı hakkında beraat kararı verildiği dolayısıyla davacı hakkında yürütülen takibin haksız olduğu sabit görüldüğü gerekçesiyle kararda yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de, ispat yükü üzerinde olan davalı davaya cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmış olup, mahkemece davalı tarafa yemin delili hatırlatılmadan hüküm tesis edilmesi,
Ayrıca, eldeki davada davacı taraf dava dilekçesinde, Sakarya 2. İcra Müdürlüğü 2014/7661 Esas sayılı dosyasında haciz işlemine devam ettiğini, takip konusu senet haksız olmakla takibin haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının alacaklı tarafa borçlu olmadığının tespit edilmesi ve icra dosyasına ödemek zorunda kaldığı 31.043,00 TL’nin davacıya iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiş olup, yerel mahkemece bu yön gözetilmeksizin dava salt menfi tespit davasıymış gibi değerlendirme yapılarak hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
Açıklanan sebeplerle ve kamu düzeni gereğince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a3/6 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının; İlk derece mahkemesinin kararına ilişkin İstinaf Başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a3/6 maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
a-Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/09/2021 tarih, 2018/568 Esas – 2021/487 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
b-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf Karar Harcının, talebi halinde ve ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
3-İstinaf eden tarafından yapılan İstinaf başvuru giderlerinin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından değerlendirilmesine,
4-Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362-(1)-g) maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/11/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*