Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/2236 E. 2022/276 K. 07.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2236
KARAR NO : 2022/276

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :01/10/2021
NUMARASI :2019/198 Esas – 2021/547 Karar

DAVACI :… (T.C. NO:…) –
VEKİLİ :Av. … –
DAVALI :… (T.C. NO:…) –
VEKİLİ :Av. … –
DAVANIN KONUSU :Menfi Tespit
DAVA TARİHİ :11/04/2016

KARAR TARİHİ :07/02/2022
KR. YAZIM TARİHİ :14/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı aleyhine Kocaeli 6. İcra Dairesinin 2013/6384 sayılı dosyası ile başlatılan kambiyo senetlerine özgü takibe ilişkin olarak; 15/04/2012 tanzim tarihli ve 220.000,00-TL bedelli senet üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, davacının huzur evinde olması nedeniyle takibin eski adresine tebligat yapılarak kesinleştirildiğini beyan ederek Kocaeli 6. İcra Dairesinin 2013/6384 esas sayılı dosyasına yönelik borçlu olmadıklarının tespitine ve %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakmakta görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, menfi tespit davasını açmak için gerekli sürenin zamanaşımına uğradığını, davacının kambiyo senetlerine özgü takipte borca ve imzaya beş gün içerisinde itiraz etmesi gerektiğini, senedin sebepten mücerret olduğunu, davacının iddialarının haksız ve gerçeklikten uzak olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… davanın reddine, asıl alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olmadığını, her ne kadar yerel mahkemece söz konusu rapor sonrasında açmış oldukları davanın kabulüne karar verilmişse de davalı tarafça yapılan istinaf başvurusu üzerine Sakarya BAM 7 HD. 26/04/2019 tarih 2019/354 E. – 2019/413 K. sayılı kaldırma kararının aksine, tanzim edilen rapor belge inceleme grafoloji ve sahtecilik uzmanı, grafolog olan adli tıp uzmanı ve yine grafolog olan adli tıp uzmanından oluşan heyete teslim edilmiş olup öncelikle sadece bu yönüyle dahi BAM kararının üç kişilik öğretim üyesi bilirkişi heyetine tevdii edilmesi gerekliliği yönündeki kararını karşılar nitelikte bulunmadığını, rapora karşı itirazları ve BAM kararına uygun rapor tanzim edilebilmesi için dosyanın İstanbul ya da Ankara ATK’na gönderilmesi istemlerinin reddedilmesinin yasaya aykırılığını, yerel mahkeme kararında gerek tutarların çok yüksek olması, bilirkişi raporundaki eksiklerin istinaf kaldırma kararına uygun olmaması, imzanın müvekkile aidiyeti hususunda net tespitin yapılamamış olması, davalı tarafın adli sicil kaydının kabarıklığı birlikte değerlendirildiğinde, davalı tarafın müvekkilin yaşlılığından faydalanmak sureti ile işlem yaptığı, kötüniyetini ispatladığı yine aleyhe hükmedilen kötüniyet tazminatının haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyan ederek, yerel mahkeme kararının bozulmasına, dosyanın yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf, müvekkil lehine düzenlenen bonodaki imzaya itirazıyla, bonoda gösterilen borcun olmadığını iddia etmekte olup davacı tarafça, işbu asılsız iddialarla savcılığa şikayette bulunulmuş ve müvekkilim hakkında soruşturma açılmasına sebebiyet verildiğini, ekte sunulan rapordan da anlaşılacağı üzere senetteki imzanın davacıya ait olduğunu, davacı taraf istinaf yoluna giderek dilekçesinde beyan ettiği; tutarın yüksek olması, imzanın müvekkile aidiyeti konusunda net tespitin yapılmamış olması, davalı tarafın adli sicil kaydı birlikte değerlendirildiğinde davalı tarafın müvekkilin yaşlılığından faydalanmak sureti ile işlem yaptığı, kötü niyetli olduğu şeklindeki iddialarının asılsız bulunduğunu, huzurda görülmekte olan davanın esasına bakıldığında, incelenmesi gereken konu imzaya karşı davacı tarafça yapılan itiraz olup yerel mahkemece ve Cumhuriyet Başsavcılığınca aldırılan imza incelemelerinden de açıkça anlaşılacağı üzere dava konusu imza davacı …’nun el ürünü bulunduğunu, davaya konu senet hakkında üç ayrı kurumun üç ayrı raporu mevcut olup yapılan incelemeler sonucu, senetteki imzanın davacıya ait olduğu tespit edildiğini, davacı kötüniyetli olarak davayı sürüncemede bırakma çabası ile istinaf yoluna başvurduğunu beyan ederek, davacının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/10/2021 tarih, 2019/198 Esas – 2021/547 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İİK.’nın 72. maddesi uyarınca, icra takibinden sonra açılan bonodaki imza inkârına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Mahkemece; davanın kabulü ile, Kocaeli 6. İcra Dairesinin 2013/6384 Esas sayılı takip dosyası dayanağı olup, 15/04/2012 tanzim, 15/08/2012 ödeme günlü, 220.000,00-TL bedelli …’nun tanzim eden …’ın lehtar olduğu bono nedeniyle davacı …’nun davalı …’a borçlu olmadığının tespitine dair verilen kararın davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Dairemizin 2019/354 Esas, 2019/413 Karar sayılı kararı ile; mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm vermek için yeterli olmadığı, dava konusu 15/04/2012 tanzim tarihli, 15/08/2012 vadeli, 220.000,00-TL bedelli bonoya ilişkin Kocaeli C. Başsavcılığı’nın 2016/7585 Sor. sayılı dosyasında yapılan ceza soruşturması sonucunda takipsizlik kararı verildiği; takipsizlik kararının incelenmesinde İstanbul Polis Kriminal Laboratuvarı’ndan alınan 31/07/2017 tarihli raporda bonodaki imzaların davacının elli ürünü olduğunun tespit edildiğinin, belirtildiği; anlaşılmaktadır. Öncelikle, savcılık soruşturma dosyasının tamamı ve takipsizlik kararında belirtilen 31/07/2017 tarihli raporun dosya içerisine getirtilmemesi ve incelenmemesi isabetli olmadığı, dosyada mahkeme tarafından aldırılan İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan 01/03/2018 tarihli raporunda imzalar arasında biçimsel benzerlik bulunduğu; ancak, basit tersimli olması nedeniyle davacı …’nun elli ürünü olup olmadığı yönünde daha ileri bir tespite gidilemediği, hususlarının bildirildiği; bu durumda, Kocaeli C. Başsavcılığı’nın 2016/7585 Sor. sayılı dosyasında alındığı bildirilen 31/07/2017 tarihli kriminal rapor ile Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’nden alınan 01/03/2018 tarihli raporu arasında çelişki oluştuğundan, mahkemece; Kocaeli C. Başsavcılığı’nın 2016/7585 Sor. sayılı dosyasının aslı ve içerisindeki 31/07/2017 tarihli kriminal raporu dosya içerisine getirtilerek raporlar arasında çelişki bulunup bulunmadığının incelenmesi daha sonra dosyanın, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü’nden seçilecek grafoloji uzmanı (3) kişilik öğretim üyesi bilirkişi heyetine tevdi edilmesi sağlanarak, her iki rapor arasındaki varsa çelişkinin giderilmeli ve senette davacı … adına atfen atılı imzaların, davacının eli ürünü olup olmadığı konusunda rapor aldırılması ve hâsıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle kaldırılmıştır.
Yerel Mahkemece Dairemiz kaldırma ilamı sonrasında yapılan yargılama sonucunda; davacının Kocaeli 6. İcra Dairesinin 2013/6384 Esas sayılı dosyasının mesnedi olan senetteki imzanın eli ürünü olmadığını iddia ettiği, aldırılan bilirkişi raporunda dosyada mübrez bilirkişi raporlarındaki çelişki giderilmek sureti ile senetteki imzanın davacıya ait olduğunun tespit edildiği, davacı tarafından illetten mücerret bono nedeni ile borçlu olmadığını ve bonoyu illete bağlayan ispata elverişli bir delil dosyaya ibraz edilmediği bu suretle davacının davalıya Kocaeli 6. İcra Dairesinin 2013/6384 E. sayılı dosyasında borçlu olduğu anlaşılmakla davacının davasının sabit olmadığı, yürürlükte bulunan İİK uyarınca davalı alacaklı yararına alacağını geç almasından ve ihtilafa dayanak icra takip dosyasının tedbiren durdurulmuş olmasından dolayı kötü niyet tazminatına hükmedildiği gerekçesiyle, davanın reddine, asıl alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş, karara karşı davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ile gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, dairemiz kaldırma kararı gerekleri yerine getirilerek verilen kararın usul ve yasaya uygun bulunduğunun, Mahkemece 14/04/2016 tarihli ara kararı ile tedbir kararı verilip, tarihli İcra Dairesi yazısından tedbirin uygulandığı tespit edildiğinden ve dava dosyasında İİK 72/3 ve 4. maddesindeki koşullar gerçekleşmiş olduğundan, mahkemece davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığının anlaşılmasına göre; davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 21,40-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ilamın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliği karar verildi.07/02/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*