Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/2230 E. 2022/387 K. 21.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2230
KARAR NO : 2022/387

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/10/2021
NUMARASI : 2020/405 Esas – 2021/583 Karar

DAVACI : … (T.C. No: …) –
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : GELİŞİM TAAHHÜT İNŞAAT EV ALETLERİ PAZARLAMA VE TİC. A.Ş. –
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/09/2020
KARAR TARİHİ : 21/02/2022
KR. YAZIM TARİHİ : 18/03/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 22.10.2011 tarihli alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat
sözleşmesinin akdedildiğini, söz konusu sözleşmede, müvekkilinin dava dışı Tasfiye Halinde İhlas Finans Kurumu A.Ş.’ye 414383 no’lu kâr ve zarar katılım akdi ile yatırmış olduğu 5.364,00 USD’nin,
müvekkilinin dava dışı Tasfiye Halinde İhlas Finans Kurumu A.Ş.’den olan haklarından feragat etmesi, onu ibra etmesi karşılığında taksitler halinde sözleşmede belirtilen tarihlerde davalı şirket tarafından
ödenmesi ve buna ilişkin hükümlerin yer aldığını, söz konusu sözleşmede belirtilen vadelerde taksitlerin ödenmemesi üzerine Kocaeli 4. İcra
Müdürlüğü’nün 2014/4323 E.sayılı takip dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının bu takibe itiraz
ederek takibin durduğunu, bu durum üzerine Kocaeli 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/288 E. sayılı
dosyasında itirazın kaldırılması talepli olarak dava açıldığını, yargılama neticesinde yetkiye itirazın
kaldırıldığını, borca itirazın kaldırılma talebinin ise red edildiğini, bu karardan sonra Kocaeli Asliye
Ticaret Mahkemesinin 2014/1656 E.sayılı dosyasında itirazın iptali davasının açıldığını, bu mahkemece görevsizlik kararı verilerek davanın usulden red edildiğini, görevsizlik kararının
kesinleşmesi üzerine dosyasının Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/9 E. sayılı dosyasına
kaydedilerek yargılamaya bu mahkemede devam edildiğini, bu mahkemece de uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği yönündeki görevsizlik kararı ile davanın usulden reddine
karar verildiğini, olumsuz görev uyuşmazlığı meydana geldiği için dosyanın Bölge Adliye
Mahkemesine gönderildiğini, İstanbul 37. Hukuk Dairesinin 2017/816 E.ve 2017/858 K. sayılı kararı
ile de davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunun hüküm altına alındığını,
bu aşamalardan sonra yargılamanın Kocaeli 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/27 E. Sayılı
dosyası ile devam edildiğini, bu dosyada 2018/198 Karar ile, borcu nakleden İhlas Finans A.Ş.’nin
tasfiye sürecinin halen devam ettiği, tasfiye sonuçlanıp kâr ve zarar durumu belirgenleşmeden
alacak talebinde bulunulamayacağı, bu nedenle davacının kar/zarar hesabına yatırdığı para hakkında talepte bulunmasının mümkün olmadığı, bu itibarla davanın erken açılan dava konumunda olduğu
gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, kararın istinaf edildiğini, istinaf dosyasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1560 Esasına kaydedildiğini, istinaf mahkemesinin 2018/1048 sayılı kararı ile, ilk derece
mahkemesi tarafından İhlas Finans Kurumunun tasfiyesi sonuçlanmadığından alacağın muaccel hale
gelmediğinden bahisle dava reddedilmiş ise de davacının İhlas Finans Kurumundaki alacağının
davalıya devrine ilişkin devir bedelinin davalıdan talep edildiği, davada İhlas Finans Kurumuna
yönelik bir talep ve davanın mevcut olmadığı, taraflar arasında yapılan satış sözleşmesinde davalının
satın aldığı alacağın bedelini ödemesine ilişkin takvimin mevcut olduğu, ödemelerin dava dışı finans
kurumunun tasfiyesi sonrası yapılacağına ilişkin hükmün olmadığı, Yargıtay 19.HD’nin 2016/4537
esas, 2016/7507 sayılı karar ilamının da bu yönde olduğunu, takip tarihi itibariyle 16 taksit bedelinin
sözleşmenin 4.5. maddesine uyarınca muaccel olduğunun anlaşıldığı, yazılı şekilde delil takdirinde
hataya düşerek davanın kabulü yerine davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı,
gerekçeleriyle Kocaeli 1.ATM’nin 2017/27 E, 2018/198 sayılı kararının kaldırılmasına ve davanın
kısmen kabulüne karar verildiğini, iş bu dava konusunun, Kocaeli 1. İcra Müdürlüğü’nün 2016/4596 Esas Sayılı dosyasında takibe
dayanak sözleşmede belirtilen alacağın diğer taksitlerinin tahsiline ilişkin olduğunu ancak davalının
bu takip dosyasına da haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, dava şartı arabuluculuk
görüşmelerinden de sonuç elde edilemediğini beyanla icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; arabuluculuk safhasında müvekkili şirkete tebligat yapılmadığını, görüşmelerin tek taraflı
olduğunu, bu sürecin mevzuata uygun olmadığını ve usulsüz olduğunu, bir başka deyişle
arabuluculuk sürecinin tamamlanmadığını, arabuluculuk süreci usulsüz olduğundan iş bu davanın,
dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini,
taraflar arasında akdedilen sözleşme ile ihtilafların çözümünde İstanbul mahkemeleri ve icra
müdürlüklerinin yetkili olması yönünde anlaşmanın sağlandığını, bu nedenle de iş bu davanın
yetkisiz mahkemede açılmış olmasından dolayı davanın yetkisizlik yönünden reddine karar verilmesi
gerektiğini, dava konusu alacağın hukuken henüz talep edilebilir nitelikte olmadığını, taraflar arasındaki
sözleşme başlığında alacağın Temliki denilmiş ise de alacaklının değişmediğini, aksine borçlunun
değişmesinden dolayı alacağın temlikinin değil, borcun naklinin söz konusu olduğunu, sözleşme
içeriğinden Tasfiye Halinde İhlas Finans Kurumu A.Ş.’nin borcunu müvekkiline devrettiğini, devrin davacı
tarafından kabul edildiğinin anlaşıldığını, Tasfiye Halinde İhlas Finans Kurumu A.Ş.’nin borçlu sıfatının
ortadan kalktığını ve yeni borçlunun müvekkil şirket olduğunu, dayanak sözleşmenin alacağın temliki
değil borcun nakli (yüklenilmesi) niteliğinde olduğunun açık ve sabit olduğunu, bu durumda dayanak
sözleşmenin niteliği gereği, borcu devralan müvekkil şirketin eski borçlunun alacaklıya karşı haiz
olduğu itiraz ve def’ileri alacaklıya karşı ileri sürebileceğini, bu çerçevede dava dışı Tasfiye Halinde
İhlas Finans Kurumu A.Ş.’nin tasfiye sürecinin devam ettiğini, kar/zarar hesabı sahiplerine tasfiye
sürecinde alacak isabet edip etmeyeceği, edecek ise bu alacağın miktarının ancak tasfiye sonucunda
belli olacağını, bu doğrultuda Yargıtay 11 HD.’nin 2011/15524 K., 2012/5785 K., 2013/21557 K.,
2013/16430.K, 2013/19533 K. sayılı kararlarının bulunduğunu, söz konusu kararlarda dava dışı Tasfiye
Halinde İhlas Finans Kurumu A.Ş.’nin tasfiye halinde olduğu, tasfiye sonuçlanıp kar/zarar
durumunun tespit edilememesi nedeniyle davacının kar/zarar hesabına yatırdığı paraya ilişkin olarak
talepte bulunmasının mümkün olmayacağı, dava tarihi itibariyle alacağın muaccel hale gelmediğinin
belirtildiğini,
dava dışı Tasfiye Halinde İhlas Finans Kurumu A.Ş.’nin BDDK’nın 10.02.2001 tarih, 171 sayılı
kararı ile tasfiye sürecine girdiğini ve sürecin hali hazırda devam ettiğini, tasfiye süreci devam
etmekteyken, tasfiye sonucu beklenilmeden icra takibi yapılması, dava açılması vb. yollarla talepte
bulunulmasının yasal olarak mümkün olmadığını, tasfiye süreci devam ettiğinden katılım hesabı
davacı alacağının henüz muaccel hale gelmediğini, borcun nakli hükümleri uyarınca muaccel hale
gelmeyen alacak için bu hususun davacıya karşı bir itiraz olarak ileri sürebileceğinin de açık ve sabit
olduğunu, borcun nakli yapıldığı zaman borç ne durumda ise yeni borçlu/müvekkil şirketin kural
olarak o durumu ile borcu üstlenmiş olduğunu, bu çerçevede borcun naklinin yapıldığı sözleşme
sırasında borç/alacağın muaccel olmadığını, sözleşmeye konu borç/alacağın tasfiye tabi olduğunu
ve dolayısıyla alacağında muaccel olmadığını, tasfiye sonuçlanmadığından ve dava tarihi itibariyle de
alacak muaccel hale gelmediğinden dava konusu alacağın takip ve dava tarihi itibariyle talep
edilebilir olmadığını, işlemiş faiz talebinin ve %4 üzerinden talep edilen faiz oranın da yasal
dayanağının bulunmadığını beyanla
dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine, yetki
yönünden reddine, mesnetsiz, yasal dayanaktan yoksun, zamansız ikame olunan davanın reddine,
davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … açılan davada mahkememiz görevsiz olmakla dava dilekçesinin dava şartları yokluğu nedeniyle usul yönünden reddine, görevli mahkemenin Kocaeli Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna… ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; iş bu davada görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu Yargıtay ve BAM içtihatları uyarınca da tartışmasız olduğunu, hukuki tespitlere göre, davaya bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğundan, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı hukuka aykırı bulunduğunu beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
DELİLLER: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/10/2021 Tarih – 2020/405 Esas – 2021/583 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; alacağın temlikinden kaynaklanan alacak için yapılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın görev yönünden usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacının İhlas Finans Kurumu A.Ş.’nin 414383 numaralı kâr ve zarar akdi cari hesaplar ve hesaplarının ekinde bulunan alacağını davalıya temlik ettiği, davalının temlikname gereğince kendisine ödeme yapmadığı gerekçesiyle Kocaeli 4. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4323 E. sayılı ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrine süresinde itiraz üzerine eldeki davanın açıldığı, mahkemece görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden usulden reddine karar verildiği, karara karşı davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Dava tarihi itibariyle 6102 sayılı TTK. yürürlüktedir. 6102 sayılı TTK’nın 3. maddesinde bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiillerin ticari işlerden olduğu belirtilmiş, 4. maddesinde de ticari dava ve işler sayılmıştır. Aynı yasanın 5. maddesinde ise; bir yerde Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bulunması halinde, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevi içinde bulunan ve 4’üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca; ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere Asliye Ticaret Mahkemesi’nde bakılacağına değinilmiş; Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu; ihtilaf halinde göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca; mahkemelerin görevi; ancak, kanunla düzenlenmekte olup; göreve ilişkin kurallar kamu düzeniyle ilgili olduğundan yargılmanın her aşamasında mahkemece resen dikkate alınmalıdır.
Somut olayda; davacı tarafından temlik sözleşmesi uyarınca; davalının üzerine düşen edimlerini yerine getirmediğinden bahisle, alacak isteminde bulunulmuş olup; davacının temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki tasfiye halindeki İhlas Finans Kurumu A.Ş. bu davada taraf olmadığı gibi, uyuşmazlık konusu alacak da doğrudan doğruya davalının ve davacının ticari işletmesiyle ilgili değildir. Uyuşmazlığın çözümünde, 818 sayılı BK’nın 162. ve devamındaki maddeler (6098 sayılı TBK’nın 183. vd.) uygulacağından yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca; mahkemece; dava konusu uyuşmazlığın, ticari dava niteliği taşımadığı gözetilerek görevsizlik kararı vermesinde usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur (benzer nitelikte Yargıtay 13. HD. 19/04/2018 tarihli 2015/39733-2018/4765 sayılı, 07/03/2018 tarihli 2016/19360-2018/2813 sayılı, Yargıtay 11. HD. 11/01/2016 tarihli 2015/14567-2016/55 sayılı ilamları).
Gerekçeli karar başlığında; taraf vekillerinin adreslerinin yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Bakiye 21,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davalıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/02/2022


Başkan-…
¸e-imzalıdır

Üye-…
¸e-imzalıdır

Üye-…
¸e-imzalıdır

Katip-…
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*