Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/2224 E. 2022/2102 K. 28.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2021/2224
KARAR NO :2022/2102

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :14/09/2021
NUMARASI :2019/430 Esas – 2021/476 Karar

DAVACI :… (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ :Av. …- …
DAVALI :… (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ :Av. … – …

DAVA TÜRÜ :Menfi Tespit
DAVA TARİHİ :21/09/2019

KARAR TARİHİ :28/11/2022
KR. YAZIM TARİHİ :09/12/2022

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından davacı aleyhine Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’ nün 2019/85418 Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, icra takibine dayanak olarak 4 adet bono gösterildiğini, bonolar incelendiğinde 7.500+7.500+7.500 TL tutarlı olanlarında davacının isim ve soy isminin yazılı olmadığının, diğer borçlu Marmara Tabela ve Reklamcılık Ltd. Şti.’nin yazılı olduğunun görüleceğini, dolayısıyla 22.500,00 TL tutarında bonodan davacının kambiyo hukukuna göre borçlu olmadığını belirterek; öncelikle Kocaeli 8. İcra Müdürlüğünün 2019/85418 Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin durdurulmasını ve ilgili icra dosyasının davacının, davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu senetlerin iyi niyetli hamili 3. kişi konumunda olduğunu, davacı ile doğrudan bir ticari ilişki içinde olmadığını, esasen bilindiği üzere, kambiyo evraklarının da sebepten mücerret olduğunu, …’in, senedin lehdarı olan … … ile arasındaki ticari ilişkiye istinaden iş bu senetleri ciro yoluyla adı geçenden teslim aldığını, senetler vadesinde ödenmediğinden, taraflarınca 13.07.2017 tarihinde kambiyo senetlerine özgü takip yoluna başvurulduğunu, takibin kesinleşmesi üzerine borçlunun adresine birden fazla kez hacze gidildiğini ancak borçlu …’in mal kaçırarak ve alacağın tahsilini geciktirerek davalının mağdur olmasına neden olduğunu, davacının düzenlenen senetlerden üçünün üzerinde …’in adının yazılı olmadığını, dolayısıyla davacının iş bu borçtan sorumlu olmadığını ileri sürdüğünü, bu iddianın kambiyo hukukuna aykırı olduğunu, Kambiyo Hukukuna göre, senet borçlusu tüzel kişinin senette mücessem borçla sorumlu olması için senet metni üzerine tek imza atılmasının yeterli olduğunu, somut olayda, davacı …’in senet metni
üzerinde açığa atılmış imzası yer almakta olup, bu imza davacının senet borcu ile şahsen sorumlu olduğunu gösterdiğini, bunun için davacının ismini yazmasına da gerek olmadığını, davacının, dava konusu senetlere ilişkin olarak birtakım ödemeler yaptığını ileri sürdüğünü, öncelikle davacının senet borçlarını ödemesi, dava dilekçesinde senetle borçlu olmadığına yönelik iddialarıyla çeliştiğini, iddianın samimi olmadığının anlaşıldığını, ayrıca davacının bir kısım ödemeler yapmış olmasının borçlu olmadığı anlamına gelmeyeceğini, zira senet bedelleri toplamı 39.500 TL olup, senetler takibe konu edildiğinde bu tutarın yalnızca asıl alacak tutarı olacağını, işlemekte olan faiz ve masrafların dahil olmadığını, bu kapsamda davacı senet borçlusunun taraflarına takip başlatıldıktan sonra yalnızca 20.000 TL’lik kısmi ödemede bulunduğunu, senet ve takipten kaynaklanan borcu halen devam ettiğini belirterek; davanın reddini, davacı aleyhine asıl alacağın %20 oranında tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; davacının Kocaeli 8. İcra Müd. 2019/85418 Esas sayılı dosyasında 31.599,50-TL açısından borçlu olmadığının tespitine, Fazlaya ilişkin istemin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin, dosya kapsamında davacı tarafından yapılan ödemelerin dikkate alınarak hazırlanan raporu hükme esas teşkil etmesinin, hukuka aykırı olduğunu, davalının bonoda iyi niyetli 3. kişi konumunda meşru hamili olduğunu, davacının senet borçlusuyla aralarında hiçbir ticari ilişki olmadığını, bu tür bir başka kişiye yapılan ödeme gibi defiler bononun sebepten mücerret bir evrak olması sebebiyle davalıya karşı ileri sürülemeyeceğini, davacının kendi ticari defterlerinde dahi yer almayan bonolara ilişkin olarak lehtara 14.000 TL ödedim iddiasının, davacı ile lehtar/ciranta … … arasındaki nisbi ilişkiyi ilgilendirdiğini; bu davada ileri sürülemeyeceğini, öte yandan davacı takip tarihinden sonra takip ve bonodan kaynaklanan borcuna mahsuben 20.000 TL ödeme yapmış olup, bu ödemenin tarafından icra dosyasına bildirilmiş olduğunu, gerekçeli kararda aksine yazılan cümlenin beyanları ile ilgisinin olmadığını, 20.000 TL’lik tarafına takipten sonra yapılan ödemeyi kabul ettiğini ve icra dosyasına bildirdiğini, yerel mahkemece verilen kısmen kabul hükmüne uygun gerekçelendirme yapılmaya çalışılmış ise de bu şekilde gerekçelendirmenin usule aykırı olduğunu, takipten sonra yapılan bu ödemenin davacının takip sebebiyle doğan işlemiş faiz ve yargılama giderlerinden sorumluluğunu ortadan kaldırmamakta olduğunu, hükme esas teşkil eden bilirkişi raporunda davacının dava dışı senet lehtarına ödediğini iddia ettiği 14.000 TL ile takipten sonra tarafına ödediği 20.000 TL’nin alacak tutarından mahsubu ile asıl alacak hesaplaması ve buna göre de faiz hesaplamasının yapılmış olduğunu, yerel mahkeme tarafından bu raporun hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece, usulüne uygun deliller toplanmadan ve mahkemeye sunulan deliller değerlendirilmeden karar verilmiş olduğunu, yerel mahkemeye sunulan bilirkişi raporu gereğince dikkate alınmamış olduğunu, yerel mahkemenin nezdinde 2019/430 E. 2021/476 K. numarasıyla görülmekte olan menfi tespit davasında davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, ancak verilen kararın hukuki olmadığını, 22.500 TL tutarında bonodan davacı …’in kambiyo hukukuna göre borçlu olmadığını, Armağan Sedef’e yönelik istirdat hakkının saklı olduğunu,
yerel mahkeme tarafından verilen bu kararı kabul etmenin mümkün olmadığını, bilirkişi raporlarındaki lehlerine olan hususların, mahkemeye sundukları diğer delillerin dikkate alınmamış olduğunu, bu sebeplerden dolayı görüleceği üzere hatalı kararın verildiğini, işbu nedenler taraflarına telafisi mümkün olmayan zararlara duçar bırakacağından istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğunun hasıl olduğunu, belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı taraf da birtakım sebeplerle 04/11/2021 tarihli dilekçe ile istinaf kanun yoluna başvurmuş olup davalı taraf kötü niyetli olarak hareket ettiğinden beyanlarına itibar edilmesinin mümkün olmadığını, tarafınca davalının sunmuş olduğu istinaf sebeplerinin kabulüne imkan bulunmamakla davalı tarafın bonoda iyi niyetli 3. kişi konumunda meşru hamil olduğu iddiası tamamen hilafı hakikat olduğunu, dava konusu bonoya ilişkin Marmara tabela ve reklamcılık tarafından 6.000 TL ve 8.000 TL tutarında davalılardan … …’e ödeme yapılarak bu ödemede senet mukabili ödeme yapıldığı belirtilmekle ödenmiş olan 14.000 TL davalı ile lehtar/ciranta diğer borçlu … … arasındaki kötü niyete istinaden değerlendirilmesi gerektiğini, mevzuat gereğince davacının bonoya ilişkin borçtan kurtarmış olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, yerel mahkemece bilirkişi raporunun gereğince dikkate alınmadığını belirterek; davalının haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı senet borçlusuyla aralarında hiçbir ticari ilişkinin olmadığını, bu tür bir başka kişiye yapılan ödeme gibi defiler bononun sebepten mücerret bir evrak olması sebebiyle davalıya karşı ileri sürülemeyeceğini, davacının kendi ticari defterlerinde dahi yer almayan bonolara ilişkin olarak lehtara 14.000 TL ödedim iddiası, davacı ile lehtar/ciranta … … arasındaki nisbi ilişkiyi ilgilendirdiğini; bu davada ileri sürülemeyeceğini, öte yandan davacı takip tarihinden sonra takip ve bonodan kaynaklanan borcuna mahsuben 20.000 TL ödeme yapmış olup, bu ödeme tarafımızdan icra dosyasına bildirdiğini, davacının istinaf istemlerinin reddine haksız ve kötü niyetli açılan işbu davanın reddini belirterek; davacının haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/09/2021 tarih, 2019/430 Esas – 2021/476 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kambiyo senedine dayalı menfi tespit istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda; “..Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının icra takibine konu edilen senette imzasının bulunduğu ancak isim ve soyisminin bulunmadığı gerekçesiyle borçlu olmadığını iddia etmiş ise de davacının senet üzerinde biri şirket kaşesi üzerinde diğeri ise açıkta olmak üzere iki adet imzası bulunduğu dikkate alındığında davacının ikinci imza nedeniyle şahsen de borçlandığı anlaşılarak davacının bu iddiasına itibar edilmemiştir. Ancak davacının icra takibinden sonra davalı alacaklıya haricen banka kanalıyla ve davalı vekiline makbuz karşılığı çek ile ödeme yaptığı, davalı tarafından inkar edilmeyen ödemelerin icra dosyasına bildirilmediği anlaşıldığından icra dosyası, banka dekontları ve davacının ticari defterleri üzerinde üzerinde inceleme yaptırılarak bilirkişiden icra dosya borcuna mahsuben yapılan ödemeler ve davalının icra dosyasında talep edebileceği güncel alacak miktarının tespiti hususunda hesap yaptırılarak rapor alınmış, davacı tarafından yapılan ödemelerin dava konusu senet borcuna mahsuben yapıldığı hususu ihtilaflı olmadığından davacının yapılan ödeler miktarınca borçtan kurtulduğu kanaatine varılarak bu tutar üzerinden davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuş, davalının kötü niyeti sabit olmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. ..” şeklindeki gerekçeyle, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; davacının Kocaeli 8. İcra Müd. 2019/85418 Esas sayılı dosyasında 31.599,50-TL açısından borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Bilindiği üzere kambiyo senetlerinde mücerretlik (soyutluk) ilkesi geçerli olup, diğer yandan kambiyo senetlerinden kaynaklanan alacakların mücerretliği bunların asıl borç ilişkisinden tamamen ve her yönden kopmuş olduğu şeklinde anlaşılmamalıdır (Prof. Dr. Fırat Öztan Kıymetli Evrak Hukuku 2.Baskı Sayfa 376-377).
Nitekim mücerretlik ilkesi senedin el değiştirmesi tedavülü halinde söz konusu olacaktır. Senedi elinde bulunduran ve bu senede dayanarak talepte bulunan hamil aynı zamanda kambiyo senedinin doğumuna neden olan alt ilişkinin tarafı ise bu alt ilişkiden doğan defiler ona karşı ileri sürülebilir (Mahmut Coşkun Kıymetli Evrak Hukuku 3.Baskı Sayfa 69). Kambiyo hukukuna ilişkin bu genel ilkeler 6102 sayılı TTK’nın 778. maddesinin atfıyla bonolarda da uygulanması gereken TTK’nın 687. maddesinde; “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. ” şeklinde ifade edilmiştir.
Buna göre kural olarak mücerretlik ilkesi gereğince keşideci ile hamiller arasında temel ilişki bulunmayan durumlarda kişisel defiler hamile karşı ileri sürülemez.
Senedin bedelsiz olduğu, temel bir borç ilişkisine dayanmadığı hususu kişisel defilerden olup, kural olarak senet hamiline karşı keşideci tarafından ileri sürülemeyecektir. Ancak maddede belirtildiği üzere hamil, senedi iktisap ederken senedin bedelsiz olduğunu biliyor veya bilmesi gerekiyor ve buna rağmen borçlunun zararına hareket etmiş ise senedin mücerretliği ve iyiniyetli hamil olduğu ilkesine dayanamayacaktır.
Bununla birlikte menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak davalı alacaklıya düşer. Ancak kambiyo senedi niteliğinde bulunan bonolardan kaynaklanan alacaklarda ispat yükü borçlu bulunmadığını iddia eden davacı borçluya düşer. Bono ödeme vaadinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir, sebepten mücerrettir.
Yukarıda da belirtildiği gibi bono sebepten mücerret olduğundan, davacı borçlu bono bedelini ödediğini yazılı delillerle ispatla yükümlüdür.
Somut olayda, kambiyo senetleri mücerret borç ikrarını içerdiğine göre senet düzenleme sebebi ve alacak karinesi, senedi elinde bulunduran senet alacaklısı lehinde olup, senet borçlusu davacı tarafından aksi miktarına göre yazılı deliller ile ispat edilmedikçe senet alacaklısının ileri sürdüğü temel ilişki gereğince senedin tanzim olunduğunun kabulü gerekir.
Gerekçeli karar başlığında; davacı ve vekilinin adreslerinin yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Bu bağlamda davacı tarafından senet bedelinin ödendiği usulen yazılı deliler ile ispat olunmadığın anlaşılmakla, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, davacısı tarafından yazılı deliller ile ispatlanmayan davanın reddi gerektiği, takip durdurulmadığından davalı lehine tazminata hükmedilmesinin gerekmediği kanaat ve sonucuna varılarak HMK 353/1.b-2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurularak davanın reddine, davacının istinaf başvurusunun ise HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE
2-)Davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN KABULÜNE; Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/09/2021 tarih, 2019/430 Esas – 2021/476 Karar Sayılı kararının KALDIRILMASINA, HMK’nın 353-(1)-b)-2) maddesi gereğince YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
a-Davanın REDDİNE,
b-Davalının tazminat talebinin REDDİNE,
c-Alınması gerekli maktu 80,70 TL karar ve ilam harcının, peşin yatırılan 465,74 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 385,04 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
ç-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
d-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
e-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
f-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
3-)İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
Davacı yönünden;
-Bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
-İstinaf Kanun Yoluna Başvuru harçlarının hazineye irad kaydına,
Davalı yönünden;
-Davalı tarafından yapılan 162,10-TL İstinaf Kanun yolu masrafının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
-İstinaf Kanun Yoluna Başvuru harçlarının hazineye irad kaydına,
-İstinaf Karar Harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalının yatırdığı istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davalıya iadesine,
6-Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/11/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*