Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/2053 E. 2021/2271 K. 24.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2053
KARAR NO : 2021/2271

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :25/02/2021
NUMARASI :2020/733 Esas – 2021/142 Karar

DAVACI :… (T.C.No:…) ……
VEKİLİ :Av. … ……
DAVALI :… (T.C.No:…) ……
VEKİLİ :Av. ………
DAVA TÜRÜ :Elbirliği Mülkiyetinin Paylı Mülkiyete Dönüştürülmesi
DAVA TARİHİ :29/08/2019

KARAR TARİHİ :24/12/2021
KR. YAZIM TARİHİ :20/01/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının babası…’ın 14/10/2017 tarihinde vefat etmiş olup geriye mirasçı olarak çocukları davacı … ve davalı …’ın kaldığını, mirasçılık belgesine göre terekede 2 pay olarak belirlenen mirasın 1 payının davacıya, 1 payının da davalıya kalmış olduğunu, davacının davalı ile birlikte terekenin tespiti amacıyla Gebze 2. Sulh Hukuk Mahkemesinde 2017/30 Tereke sayılı dosya ile halen derdest olan tereke tespit davası açmış olduklarını, açılan işbu davadan da anlaşılabileceği üzere murisin paydaşı olduğu başta Yıldırım Holding A.Ş. olmak üzere genelde murisin kardeşleri … ve … ile birlikte ortağı olduğu ve terekeye dahil edilecek onlarca şirket, gayrimenkuller, taşınır mallar vs. bulunduğunu, söz konusu tereke tespit dosyasında tespit edilecek malların gerek yurt içinde ve gerekse çoğunun yurt dışında olması, çeşitli kıtalara dağılması nedeniyle tespit davasının 2 seneye yaklaştığını ve henüz bilirkişi tayini dahi yapılamadığını dolayısıyla çözüm sürecinin çok uzun süreyi, asgari 5-10 yılı bulacağını ve bu sürecin gerek davalıyı gerekse davacıya mağdur edeceğini, bazı mal varlıklarının, şirket hisselerinin elbirliği mülkiyeti hükümlerine göre 3. kişilere satışının ve devrinin, diğer paydaşın yani davalının muvafakati olmaksızın gerçekleştirilmesinin yasa gereği mümkün olmadığını bildirmiş, murise ait 7 adet şirketteki davacının davalı ile birlikte elbirliğiyle mülkiyet hakkına sahip olduğu payların dahil olduğu miras ortaklığından çıkarılarak davacının daha fazla mağduriyetine sebep olmaması açısından mevcut elbirliğiyle mülkiyetin işbu şirket hisseleriyle bağlı olmak şartı ile sona erdirilerek paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilmesini talep etmiş olduğunu, mirasçılık belgesi, şirketlerin bağlı bulunduğu ticaret sicillerinden istenecek sicil dosyaları, tereke tespit davası, söz konusu şirketlere ilişkin halen derdest şirket hisse değer tespiti davaları ve bilirkişi incelemesi ile diğer delillere dayandığını, davacı vekil ile temsil edilmiş olduğunu belirterek talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının ikamet adresinin Sarıyer/İstanbul olduğunu, dava konusu şirket merkez adresinin de Gemlik olduğunu buna göre davanın İstanbul veya Bursa Sulh Hukuk Mahkemelerinde açılması gerektiğini bu nedenle öncelikle davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesini, dava konusu hisselerden Gebzeport Konteyner Terminal İşletmeleri A.Ş. Üzerine Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen ve Bölge Adliye Mahkemesi denetiminden geçerek kesinleşen ihtiyati tedbir kararı bulunduğunu ve tasarruf yetkisinin halihazırda kısıtlanmış olduğunu, bu sebeple davacının hukuki yararının bulunmadığını, davacı tarafından hisseler ile ilgili olarak yapılmak istenen herhangi bir işleme ilişkin olarak davalıdan herhangi bir talepte bulunulmadığını ve bu konuda davalının kabul etmediği bir husus söz konusu olmadığını bu nedenle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu hisseler hakkında devam eden tespit davaları ve hisselerin satış ve pazarlanması için yetkilendirilmiş üçüncü kişi şirket bulunduğundan işbu davalar ve süreç neticelenmeden huzurdaki davanın erken açılan dava niteliğinde olduğundan reddi gerektiğini, dava konusu şirketler hakkında yedi adet derdest dava bulunduğunu, işbu davaların davacı ile davalı tarafından birlikte açıldığını ve hisselerin değerinin tespitinin talep edildiğini, işbu davaların neticelenmediği gibi davacı tarafın bu davalardan feragat de etmediğini şirket hisseleri hakkındaki derdest davaların elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak itiraz niteliğinde olduğunu ve davanın reddi gerektiğini bildirmiş tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın kabulüne, muris…’ın Gebzeport Konteyner Terminal İşletmeleri Anonim Şirketi, Aral Gemicilik Ticaret Limited Şirketi, Hazar Gemicilik Ticaret Limited Şirketi, Yılkem Kimya Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, Yıldırım Beykoz Kundura Turizm İnşaat ve Yatırım Anonim Şirketi, Yıldırım Holding Anonim Şirketi, Yılyak Yakıt Pazarlama Anonim Şirketi’ndeki pay ve hisseleri iki pay kabul edilerek; muris…’a ait pay ve hisseler üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine, bu pay ve hisselerin 1/2’sinin … (T.C….), 1/2’sinin … (T.C….)’a ait olduğunun tespitine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece bozma ilamının aksine ilk mahkeme kararının tam aksi yönde bir karar verilmesinin hatalı olduğunu, huzurdaki davanın bozma öncesi verilen karar gibi hukuki yarar yokluğundan reddedilmesi gerektiğini, davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Gebze ve Bursa mahkemeleri nezdinde devam etmekte olan ve davaya konu hisselerin değerinin hesaplanmakta olduğu şirket değer tespit davalarının, taraflarınca “elbirliği mülkiyetine devam edilmesi gerektiğine” ilişkin olarak haklı bir itiraz niteliğinde olduğunu, davacı ve davalının ortak hareket ederek şirket hisselerinin satışı ve pazarlanması konusunda üçüncü bir şirket ile anlaşarak bu şirketin yetkilendirilmesi hususunun, elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesini engelleyici diğer bir haklı itiraz niteliğinde olduğunu, huzurdaki dava erken açılmış bir dava olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.

Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından verilen gerekçeli karar hukuka uygun ve hakkaniyetli bir karar olduğunu, davalı taraf da davaya ilişkin haklı bir itiraz ileri sürememiş olması, davalının da bahsetmiş olduğu tereke değerlerinin tespitine ilişkin davaların halen daha görülüyor olmasının, haklı itiraz olarak kabul edilemeyeceğini, davalının iddia ettiği terekenin tespiti davasının sonucunun beklenmesinde bir hukuki yarar mevcut olmadığını, davalının işbu davalarında hukuki yararlarının bulunmadığı iddiası gerçeği yansıtmadığını, zira, paylı mülkiyete geçiş olmadıkça davacı, malvarlığına ilişkin hiçbir hakkını kullanamayacağından bu davayı açmakta da hukuki yararının olduğunu, böylece kanıtlanmış olduğunu, taraflar arasındaki ortaklık fiilen sona ermiş olduğunu, davalının açmış olduğu yeni davalarında bunu açıkça gösterdiğini belirterek; istinaf başvurusunun reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına, karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/02/2021 tarih, 2020/733 Esas – 2021/142 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 644. maddesi uyarınca muris…’a ait şirket paylarının mirasçıları adına paylı mülkiyete çevrilmesi isteminden kaynaklanmaktadır.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince; dosya kapsamında tarafların kendi aralarında anlaşamadığı, paylaşıma ilişkin herhangi bir dava açılmadığı, davalı tarafça elbirliği mülkiyetini haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği anlaşılmakla; davanın kabulüne, muris…’ın Gebzeport Konteyner Terminal İşletmeleri Anonim Şirketi, Aral Gemicilik Ticaret Limited Şirketi, Hazar Gemicilik Ticaret Limited Şirketi, Yılkem Kimya Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, Yıldırım Beykoz Kundura Turizm İnşaat ve Yatırım Anonim Şirketi, Yıldırım Holding Anonim Şirketi, Yılyak Yakıt Pazarlama Anonim Şirketi’ndeki pay ve hisseleri iki pay kabul edilerek; muris…’a ait pay ve hisseler üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine, bu pay ve hisselerin 1/2’sinin … (T.C….), 1/2’sinin … (T.C….)’a ait olduğunun tespitine karar verilmiş, karara karşı davalı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Eldeki dava ilk önce Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/1098 Esas numarası üzerinden açılmış; Mahkemece verilen davanın reddine dair karar; davacının istinaf başvurusu üzerine; üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 2020/710 Esas – 2020/758 Karar sayılı ilamı ile; uyuşmazlığın muris…’a ait şirket paylarının mirasçıları adına paylı mülkiyete çevrilmesi isteminden kaynaklandığı, tarafların murisin şirketlerindeki paylarıyla ilgili talepte bulundukları, ölen kişilere ait şirket paylarının mirasçılarına intikali ve şirketlerin tasfiyesi usulünün Türk Ticaret Kanununda düzenlenmesi hususları göz önünde bulundurulduğunda, eldeki davaya bakma görevinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca Asliye Ticaret Mahkemesi’ne ait olduğu gerekçesiyle kaldırılmasına karar verilmiş ise de, dava, davacı yanın talebi anonim şirket hisselerinin paylı mülkiyete çevrilmesine yönelik olup, TMK’nın 644. maddesi gereğince iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete çevrilmesi münhasıran Sulh Hukuk Mahkemesinin yetkisinde kaldığından, bu görüşe katılmamakla birlikte göreve ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı bağlayıcı olduğundan Dairemizce dosyanın esası incelemeye alınmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(TMK)’nun 599.maddesi:“Mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar.Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın ayni haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar.
Atanmış mirasçılar da mirası, mirasbırakanın ölümü ile kazanırlar. Yasal mirasçılar, atanmış mirasçılara düşen mirası onlara zilyetlik hükümleri uyarınca teslim etmekle yükümlüdürler.” ,
“Miras Ortaklığı” başlıklı 640.maddesi:
“Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.
Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil yada yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir.Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır.Bir mirasçı ödemeden aciz halinde ise, mirasın açılması üzerine diğer mirasçılar, haklarının korunması için gerekli önlemlerin gecikmeksizin alınmasını sulh mahkemesinden isteyebilirler”.,
Elbirliği Mülkiyetinin Paylı Mülkiyete Dönüştürülmesi” başlıklı 644.maddesi:
“Bir mirasçı, terekeye dahil malların tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde sulh hakimi, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet eder.Elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilir.Terekeye dahil diğer hakların ve alacakların paylar oranında bölünmesi hususunda da yukarıdaki hükümler uygulanır.” hükümlerini içermekte olup,Kanunun “Elbirliği Mülkiyetinin Kaynakları ve Niteliği” başlıklı 701.maddesinde ise;“Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.
Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.” denilmektedir.
Bu düzenlemeler göstermektedir ki, miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan, tereke payları ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara aittir. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların somut ve bağımsız payları mevcut değildir.Miras ortaklığını oluşturan mirasçılar, terekedeki malvarlığı değerleri üzerinde elbirliği halinde mülkiyet hükümleri gereğince malik oldukları için, kural olarak tek başlarına veya birkaçı birlikte hareketle terekeye dahil hakkın biri üzerinde tasarrufta bulunamazlar.
Hal böyle olunca, tüm mirasçıların terekeye dahil olan bir hak veya malın terekeye iadesi için birlikte dava açmaları veya hazır olmayanların usulüne uygun şekilde vekaletname ibraz etmeleri veya TMK’nın 640. maddesi gereğince miras ortaklığına temsilci atanması gerekir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.12.1986 tarih ve 1985/11-820 E., 1986/1177 sayılı kararında da bu ilke benimsenmiştir. Anılan karardan sonra 4721 sayılı Kanunun (TMK) 644. maddesi ile getirilen diğer bir yol ise, iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesidir. Buna göre, mirasçılar ya yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde ortak hareket edecek ya da iştirak halinde mülkiyeti, müşterek mülkiyete dönüştüreceklerdir. (Yargıtay HGK’nın, 2011/15-782 E. 2012/135 K. sayılı kararı)
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 644. maddesi gereğince bir mirasçı, terekeye dahil malların tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde sulh hakimi, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet eder.
Elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilir.
Verilen bilgiler ışığında somut olayda; davalı taraf dosyadaki beyanlarında ve istinaf dilekçesinde her ne kadar; Gebze ve Bursa mahkemeleri nezdinde devam etmekte olan ve davaya konu hisselerin değerinin hesaplanmakta olduğu şirket değer tespit davalarının, taraflarınca “elbirliği mülkiyetine devam edilmesi gerektiğine” ilişkin olarak haklı bir itiraz niteliğinde olduğunu, davacı ve davalının ortak hareket ederek şirket hisselerinin satışı ve pazarlanması konusunda üçüncü bir şirket ile anlaşarak bu şirketin yetkilendirilmesi hususunun, elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesini engelleyici diğer bir haklı itiraz niteliğinde olduğunu, huzurdaki dava erken açılmış bir dava ve davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüş ise de, söz konusu itirazların TMK’nın 644. maddesi uyarınca, elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz olmadığına yönelik yerel mahkeme kararındaki tespitinin dosya kapsamına uygun ve yerinde, davalı mirasçının paylaşma davası açtığına yönelik beyan ya da belge ibraz etmemiş olması karşısında, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu görülmekle dairemizce istinaf kanun yoluna başvuran davalıların istinaf talebi yerinde görülmeyerek 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince başvurunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Alınması gerekli harç bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ilamın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliği karar verildi 24/12/2021


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*