Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1972 E. 2022/1881 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1972
KARAR NO : 2022/1881

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :17/06/2021
NUMARASI :2020/518 Esas – 2021/387 Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLİ : …
DAVA :Alacak
DAVA TARİHİ : 04/12/2020

KARAR TARİHİ :27/10/2022
KR. YAZIM TARİHİ :11/11/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vade tarihi 05.11.2015 olan alacaklının …, borçlunun … ve avalin … olduğu bir adet senet düzenlendiğini, söz konusu senetin alacaklı … tarafından ciro edilerek ,,,’a verildiğini, …’un da senedi ciro ederek …’e verdiğini, vade tarihi geldiği zaman söz konusu borcun, borçlular …, … ve aval … tarafından ödenmediğini, borcun bu kişiler tarafından ödenmemesi üzerine … tarafından vekili vasıtasıyla Kocaeli 8. İcra Müdürlüğünün 2018/19670 Esas sayılı icra dosyası marifetiyle borçlu … ve … için icra takibine başlandığını, alacaklı … ile müvekkili … arasında 26.06.2020 tarihli Alacağın Temliki Sözleşmesinin akdedildiğini, temlik sözleşmesi nedeniyle müvekkili …’nün alacaklı rolüne geçtiğini, davalı …’nun dava konusu senette aval olarak yer aldığını, Türk Ticaret Kanununda düzenlenen aval nedeniyle avalistin borcun tamamından sorumlu olduğunu, borçlular aleyhine icra takibi yapılmış olunmasına rağmen 2018 yılından beri borcun tahsil edilemediğini belirterek öncelikli olarak davalının üzerinde kayıtlı olan taşınır ve taşınmaz malların 3. kişilere devir ve temliğinin önlenmesi amacıyla teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin alacak olduğunu, bu talebe istinaden tedbir talep ettiği, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının kanuna aykırı olduğunu, ihtiyati tedbir kararının ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceğini, müvekkiline ait Kocaeli İli, Başiskele İlçesi, 159 Ada, 6 Parsel’de kayıtlı taşınmaz hakkında açılmış bir dava olmadığını, dava davanın alacak davası olduğunu, uyuşmazlık konusu ile uzaktan yakından bir alakasının olmadığını, dava konusu senetlere dayanarak alacaklı … tarafından Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2018/19670 Esas sayılı dosyası ile borçlular … ve … aleyhine icra takibi başlatıldığını, kambiyo senetlerinin vade tarihlerinin 05/11/2015 ve 05/10/2015 olduğunu, müvekkili hakkında başlatılmış bir icra takibinin olmadığını, zaman aşımını kesen sebeplerin dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi ve alacağın iflas masasına bildirilmesi halleri olduğunu, tüm bu açıklamalar ışığında senedin müvekkili açısından zaman aşımına uğramış olması nedeni ile itirazlarının mevcut olduğunu, müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, davanın adi bir alacak davası gibi Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini, tarafların tacir olmaması nedeni ile nispi bir davanın söz konusu olmadığını, bu nedenle iş bu dava da görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2018/19670 Esas sayılı dosyası ile alacaklı …’in borçlular aleyhine 75.000,00 TL bedelli iki adet senedin ödenmediği iddiası ile icra takibi başlattığını, senetlerin toplam miktarı 150.000,00 TL olsa bile müvekkilinin icra takibinin tarafı olmamasına rağmen tüm kapak hesabından sorumluymuş gibi gösterilip davanın bu miktar üzerinden açılmasının taraflarınca anlaşılmadığını, davanın konusu edilen alacak miktarının dahi tutarsız olduğunu, ilgili icra dosyası incelendiğinde senet nedeni ile ne keşideciye ne de müvekkiline çekilmiş bir protesto olmadığını, bu nedenle icra dosyasında senetlere dayanarak alacak iddiasında bulunmanın imkansız olduğunu, dayanak senetlerden vade tarihi 05/10/2015 olarak görülen senette tahrifat olduğunu, bu senedin hem keşide hem vade tarihi ile oynandığını, alacaklının var ise senetten önceki asıl ilişkiye dayalı bir alacağını ispat etmesi gerektiğini, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun olmadığını, bu davanın neden ikame edildiği, ve hangi gerekçelerle müvekkilinden tazmininin istendiğinin taraflarınca bilinmediğini, tüm bu nedenlerle; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, mahkemenin görevsiz olması nedeni ile dosyanın Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne gönderilmesine, haksız açılmış iş bu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… davanın reddine, Mahkememizce verilen 07/12/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin gerekçeli kararına bakıldığı zaman görüleceği üzere mahkemece karar verilirken dava konusu senetlerin zamanaşımı süresi içerisinde İcra takibine konu edildiği dikkate alınmadığını, ilgili senetler gerekçeli kararda bahsedilen 3 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde takibe konu edildiğini, senetler süresi içerisinde takibe konu edildiği için artık davalı aval için de zamanaşımı süresi kesildiğini çünkü davalı avalin aval olduğu kişiler için zamanaşımı kesildiğini bundan dolayı aval için ayrıca icra takibine gerek bulunmadığını çünkü senet zamanaşımına uğramadığını, bu hususlar mahkemece dikkate alınmadığını ayrıca aval durumu dışında söz konusu dava bir alacak davası olduğu için 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini, aval, kambiyo senedine ilişkin bir teminattır ve keşideci lehine aval verilebileceği gibi cirantalar ya da kambiyo senedinden sorumlu olan diğer kimseler lehine de aval verilebileceği, aval veren kişi kimin için taahhüt altına girmişse aynen onun gibi sorumlu olacağını, aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir, lehine aval verilenin mevcut olmaması, ehliyetsiz olması ya da imzasının sahte olması halinde de aval verenin sorumluluğu devam eder, aval veren, sadece kambiyo senedindeki zorunlu şekil eksikliğini ileri sürebilir ayrıca aval veren, kambiyo senedinden dolayı borçlu olan diğer borçlularla birlikte müteselsilen borçlu olur beyanında bulunarak, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; başlatılan icra takipleri … ve … aleyhine olup müvekkili aleyhine başlatılmış bir takip bulunmadığını, zamanaşımını kesen sebepler; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi ve alacağın iflas masasına bildirilmesi halleridir (TTK m. 750), bu hallerden birinin bulunması ile zamanaşımı süresi kesilir ve süre yeniden işlemeye başlar (TTK md. 751/2) ancak zamanaşımını kesen sebepler kimin hakkında gerçekleşmişse yalnızca onun hakkında hüküm ifade eder (TTK m. 751/1) dolayısıyla zamanaşımının kesilmesi o kişi ile ilgili sonuç doğuracağını, lehine aval verilen hakkında kesilen zamanaşımının aval veren için de kesilmiş olmayacağı hakkında Yargıtay kararlarında bulunduğunu, dayanak senetlerden vade tarihi 05/10/2015 tarihi olarak görünen senette tahrifat mevcut olup bu senedin hem keşide hem de vade tarihi ile oynandığından geçerliliğini yitirdiğini, geçerli olmayan, aynı zamanda zamanaşımına da uğramış senede dayalı olarak açılan bu dava haksız ve kötü niyetli olarak ikame edildiğini, tüm bu açıklamalar ışığında müvekkilinin ne temlik eden şahsa ne de temlik alan davacıya herhangi bir borcu olmadığı sabit olup davacı tarafın istinaf dilekçesinde bahsettiği hususlar isabetli olmadığını beyan ederek, yerel mahkeme kararının onanmasına, davacının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 17/06/2021 tarih, 2020/518 Esas – 2021/387 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davaya konu edilen ve davacının temlik aldığı bonolardan dolayı davalı avalistten alacak hakkını talep etmekte haklı olup olmadığı, zaman aşımı sürelerinin dolup dolmadığı noktasında toplandığı ve davanın TTK’nın 732. maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme davasına ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacının, vade tarihi 05.11.2015 olan alacaklısı …, borçlusunun … ve avalinin … olan senedin, alacaklı … tarafından ciro edilerek …’a verilmesi, …’un da senedi ciro ederek …’e vermesi sonrasında, senedin vade tarihinde borçlular …, …. ve aval … tarafından ödenmediği, borcun bu kişiler tarafından ödenmemesi üzerine … tarafından Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü 2018/19670 Esas sayılı icra dosyası üzerinden, borçlu … ve … aleyhine icra takibi başlatıldığı, senette alacaklı olan … ile davacı arasında 26.06.2020 tarihli alacağın temliki sözleşmesinin imzalandığı, temlik sözleşmesi nedeniyle davacının alacaklı konumuna geldiği, davalı …’nun dava konusu senette aval olarak yer aldığı, Türk Ticaret Kanununda düzenlenen aval nedeniyle avalistin borcun tamamından sorumlu olduğu, borçlular aleyhine icra takibi yapılmış olunmasına rağmen 2018 yılından beri borcun tahsil edilemediği belirterek, senette yazılı olan alacağın davalıdan tahsili için eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince açılan davanın reddine karar verildiği, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya arasında bulunan Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2018/19670 Esas sayılı icra dosyasının incelemesinde; … tarafından, … ve … aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı görülmüştür.

TTK’nın 732. maddesinde;
“(1) Zamanaşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması dolayısıyla, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş bile olsa, bunlar poliçenin hamiline karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalırlar.
(2) Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem, muhataba, yerleşim yerli bir poliçeyi ödeyecek olan kimseye ve düzenleyen, poliçeyi başka bir kişi veya ticari işletme hesabına düzenlemiş olduğu takdirde o kişiye veya ticari işletmeye karşı da ileri sürülebilir.
(3) Poliçeden doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı böyle bir istem ileri sürülemez.
(4) Zamanaşımı süresi, poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren bir yıldır; ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir.” düzenlemeleri ile kambiyo senedinden kaynaklanan sebepsiz zenginleşme davasının genel çerçevesi belirlenmiştir.
Aynı kanunun 751. maddesinde;
“(1) Zamanaşımını kesen işlem, kimin hakkında meydana gelmişse ancak ona karşı hüküm ifade eder.
(2) Zamanaşımı kesilince, süresi aynı olan yeni bir zamanaşımı işlemeye başlar” düzenlemesi ve;
Aynı kanunun 778-(1)-h) maddesinin yollaması ile TTK. 749 maddesi uyarınca; bonolarda zamanaşımı süresi vade tarihiden itibaren (3) yıl olduğuna, vade tarihinden itibaren (3) yıllık zamanaşımı süresi dolan ve zamanaşımına uğrayan bonoların kambiyo vasfını kaybedeceğine, TTK. 700 maddesi vd. uyarınca; avalistin kambiyo senedinden doğan aval sorumluluğunun ortadan kalkacağına ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır.
Eldeki davada, ilk derece mahkemesince; davacı, temlik aldığı 2 adet bonodan dolayı davalı avalistten bono bedellerinin sebepsiz zenginleşme kapsamında tahsilini talep ettiği, davalının da bu kapsamda bonoların zaman aşımına uğradıkları ve avaliste başvuru imkanının kalmadığını savunduğu, davaya konu edilen bonoların incelenmelerinde, 05.10.2015 ve 05.11.2015 vade tarihli oldukları, bonoların 3 yıllık zaman aşımı sürelerinin ve davalı yönünden 1 yıllık sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan dava açma süresinin geçtiği, TTK’nın 751. maddesine göre Kocaeli 8. İcra Dairesinin 2018/19670 Esas sayılı takip dosyasında davalı aleyhine başlatılan bir takip bulunmadığından davalı avalist yönünden zamanaşımının kesildiğinden bahsedilemeyeceği ve dolayıyla bonodan kaynaklı sorumluluğunun bulunmadığı anlaşıldığından, zaman aşımına yönelik savunma yerinde görülerek davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, hukuki değerlendirme ve varılan sonucun yerleşik Yargıtay İçtihatlarına ve Daire’mizin uygulamalarına da uygun olduğu, yapılan tahkikatın yeterli ve ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacının istinaf nedenlerini karşılar nitelikte bulunduğu anlaşıldığından, davacının istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Gerekçeli karar başlığında; davacının adresinin yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca, Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/10/2022

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*