Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1945 E. 2022/1800 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1945
KARAR NO : 2022/1800

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2021
NUMARASI : 2019/389 Esas – 2021/621 Karar

DAVACI : FARK GERİ DÖNÜŞÜM DEMİR NAKLİYE SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : ,,,
DAVALI : …
VEKİLİ : …
DAVANIN KONUSU : Alacak
DAVA TARİHİ : 27/09/2018

KARAR TARİHİ : 14/10/2022
KR. YAZIM TARİHİ : 07/11/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında hurda alım – satım işi nedeni ile cari hesap sözleşmesi kurulduğunu, müvekkili şirketin davalıdan hurda aldığını, müvekkili şirket ile davalı arasındaki ticari ilişkinin 50.000,00.-TL avans verilmek sureti ile başladığını ve daha sonra alınacak hurdanın bedelinin peşin ödenmek sureti ile devam ettiğini, en son davalının, bedelini aldığı hurdayı müvekkiline vermeyerek 98.639,50.-TL borçlu duruma düştüğünü, davalının, müvekkiline borçlu olduğunun cari hesap ekstresi ve tarafların ticari defterleri ile sabit olduğunu, davalının haksız olarak bu borcu ödemediğini, dava konusunun cari hesap sözleşmesinden kaynaklanan para alacağına ilişkin olduğunu, para borçlarının da alacaklının ikametgahında ödeneceğini, müvekkili şirketin ikametgahının Gebze olduğunu, bu nedenle Gebze mahkemelerinin yetkili olduğunu, tüm bu nedenlerle; müvekkilinin alacaklı olduğu 98.639,50.-TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davaların ticari dava olarak kabul edildiğinden bu davalara bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğunu, bu sebeple davanın ticaret mahkemesinde açılması gerektiğini, eldeki bu davada görevsizlik kararı verilerek dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep ettiklerini, müvekkili aleyhinde hurda alım – satımından kaynaklı cari hesap olarak gösterilen belgelere dayanılarak işbu haksız davanın açıldığını, müvekkilinin davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, kaldı ki davacının bahsettiği şekilde cari hesap ekstresine dayanarak bir alacak borç ilişkinden söz edilebilmesi için TTK hükümleri dahilinde usulüne uygun olarak tutulmuş defterler ile borç alacak ilişkinin ispatlanabileceği gerçekliğinin de göz önünde bulundurulması gerektiğini, Mahkememizce işin esasına girilerek bilirkişi incelemesi yaptırılacak ise bilirkişiye verilecek görevde incelenen defterlerin TTK hükümleri dahilinde usulüne uygun olarak tutulup tutulmadığı konusunda da inceleme yaptırılmasını talep ettiklerini, TTK 84 maddesi uyarınca kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin mündericatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayıldığını, kanuna uygun olan defterlerde sahibi lehine olan kayıtların dahi aleyhindeki kayıtlar gibi muteber olup bunların birbirlerinden ayrılamayacağını, tüm bu nedenlerle; davanın öncelikle görev yönünden reddine, aksi kanaat hasıl olursa esas yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … Davanın kabulüne, 98.639,50.-TL’nin 27/09/2018 dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarındaki hesaplamaların fahiş rakamlara dayanmasından ve davacı ve davalı müvekkilin ticari defterleri arasında bariz farklılıkların, davacı lehine yorumlanmasından ötürü, bu bilirkişi raporlarının hükme esas alınması ve müvekkilin ticari defter ve kayıtları incelendiğinde davacı tarafın müvekkilin şirketine borçlu olduğu tespit edileceğini, tarafların 2018 yılı defter kayıtları incelemesinde, davacının lehine olan kısımların delil olarak kabul edilmesi ve davacının hukuka aykırı olarak tuttuğu veya hiç tutmadığı kayıtlarda olmamasından ötürü, davalı müvekkilin ticari kayıtlarındaki davalı müvekkilin lehine delil sayılan ve alacaklı olduğu kısmın delil olarak kabul edilmemesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı taraf kötüniyetli olarak hareket ettiği, davacı Fark Geri Dönüşüm adlı şirket Türk Ticaret Kanunu uyarınca basiretli davranmadığını, Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/13513 Sor. numaralı dosyasının bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini aksi bir düşüncede davalı müvekkil ile davacı şirket arasındaki soruşturma dosyası bekletici mesele yapılmaz ise müvekkilin ticari anlamda uğradığı 800.000,00-TL ila 1.000.000,00-TL arasındaki maddi zarar daha da artacak ve müvekkil telafisi güç ve imkansız bir zarara uğratılacağını beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, soruşturma dosyasının bekletici mesele yapılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Hesap mutabakatı ve banka dekontu ekte sunulduğunu nitekim İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkmesinin 2021/47 Talimat dosyasında alınan bilirkişi raporunda; müvekkilinin ticari defterleri incelenmiş ve alacağının 98.639.50.TL olduğu tespit edildiğini beyan ederek, davalının haksız ve hukuksal dayanaktan yoksun istinaf talebinin reddine karar verilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/07/2021 Tarih – 2019/389 Esas – 2021/621 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; taraflar arasında hurda alım – satım işi nedeni ile cari hesap sözleşmesi kurulduğu, davacının, davalıdan hurda aldığı, davacı şirket ile davalı arasındaki ticari ilişkinin 50.000,00.-TL avans verilmek sureti ile başladığı ve daha sonra alınacak hurdanın bedelinin peşin ödenmek sureti ile devam ettiği, davalının, bedelini aldığı hurdayı davacıya vermediği, böylelikle davalının davacıya 98.639,50.-TL borçlu duruma düştüğü, davacının belirtilen alacağın davalıdan tahsili için eldeki davayı açtığı, ilk derece mahkemesince açılan davanın kabulüne karar verildiği, verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Satış sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 207 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan hükümlere göre; satım, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise; buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Satım sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, icap ve kabul iradelerinin birleşmesi gerekli ve yeterlidir. Sözleşmenin yazılı yapılması, geçerlilik için şart değildir. Satış sözlemesinin yazılı yapılması, ispat bakımından önem taşımaktadır. Buna göre, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça ve aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı, borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Karşılıklı edimlerin ifasında, satıcı malı teslim ettiğini ya da hizmeti ifa ettiğini önce kanıtlamalıdır. Bu ispatlandığında bedelin alıcı tarafından ödendiği ispatlanmalıdır. TMK.’nun (6) ve 6100 sayılı HMK.’nun 190-(1) maddeleri uyarınca; ispat yükü, özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Yine HMK.’nun 200-(1) maddesi uyarınca; eldeki davanın değer ve miktar itibariyle yazılı belgeyle ispat edilmesi gerekmektedir. Satım sözleşmesi kural olarak ani edimli sözleşmedir. Başka bir söyleyişle sözleşmenin tarafları edimlerini aynı anda ifa ederler. Bazı durumlarda ise taraflardan biri edimini diğerinden önce yapabileceği gibi, edimler parça parça da ifa edilebilir.
Somut davada, ilk derece mahkemesince; HMK’nun 222 ve 220/3. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafın sunmuş olduğu defterler usulüne uygun tutulmuş olup davacı her iki tarafın ticari defterlerine delil olarak dayanmış ve davalı 2017 yılı ticari defterlerini ibraz etmemiş olduğundan, 28/07/2020 tarihli 31199 nolu Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanun’un 6. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK.’nun 94. ve 7251 sayılı Kanun’un 23. maddesi ile 6100 sayılı HMK.’nun 222. Maddesinde yapılan değişikliğin usul hükmüne dair olması ve usul hukukunda derhal uygulanırlık ilkesi bulunması sebebiyle, 2017 yılı ticari defterlerini ibraz etmeyen davalının bu davranışı davacı tarafın lehine delil olarak kabul edilmiş, ayrıca davacı tarafından 31/03/2021 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde sunulan mutabakat belgesi incelendiğinde 2017 yılı sonu itibariyle tarafların 50.000,00 TL alacak borç mevcudiyeti yönünden mutabık kaldıkları, bu miktar kadar malı teslim ettiğinin davalı tarafça ispat edilemediği, cevap dilekçesi ile yemin deliline dayanılmış olduğundan Mahkememizin 16/07/2021 tarihli celsesinde bu hususta davalı vekiline yemin teklif etme hakkının hatırlatıldığı, davalı tarafça yemin haklarının kullanılmayacağının beyan edildiği, davacı ticari defter kayıtlarının dayanak belgelerinin dosyaya sunulduğu, davalının incelenen 2018 yılı defterlerine göre 2017 yılında davacının borcu olarak devreden 198.492,99 TL’nin doğruluğunun tespit edilemediği, davalının incelemeye ibraz edilen ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfına haiz olmadığı değerlendirilmiştir. Davacı tarafından davalının banka hesabına yapılan EFT’ye ilişkin banka dekontlarında yalnız “hurda bedeli” açıklaması yer almakta ise de; taraflar arasındaki sözleşme, tarafların ticari defter kayıtları karşısında, yapılan ödemenin satış sözleşmesi kapsamında yapıldığı, davacının bedeli satış sözleşmesi kapsamında avans olarak yaptığını ispatladığı, davalı vekilinin aksi yöndeki itirazlarının yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. Davalı ise 2017 yılındaki 50.000,00 TL borç bakiyesi karşılığında ve 2018 yılındaki 48.639,50 TL’lik fazladan ödeme karşılığında sözleşme kapsamındaki hurda malzemeleri teslim ettiğini ispatlayamamıştır. Davalı/satıcının temerrüde düşmesi nedeniyle davacı/alıcının ödediğini geri isteme şartları oluşmuştur. Tüm bu nedenlerle teslim edilmediği anlaşılan malzemeler için ödenmiş olan tutar olan 98.639,50.-TL alacağa ilişkin davanın kabulüne şeklinde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, ilk derece mahkemesi gerekçelerinin dosya kapsamına uygun olduğu, istinaf nedenlerini karşılayan gerekçelerin yerinde olduğu, davalı vekilinin istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 6.738,06 TL İstinaf Karar Harcından, istinafa gelirken peşin alınan 1.685,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 5.052,76 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davalıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/10/2022

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*