Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1688 E. 2021/1664 K. 08.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1688
KARAR NO : 2021/1664

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :02/07/2021 tarihli ek karar
NUMARASI :2020/556 Esas – 2021/389 Karar

DAVACI :… –
VEKİLİ :Av. … –
DAVALI :… –
VEKİLİ :Av. … –
DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :18/09/2020

KARAR TARİHİ :08/10/2021
KR. YAZIM TARİHİ :12/10/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı/borçlu şirkete çeşitli tarihlerde fatura karşılığı mal sattığını, fakat davalı borçlu şirketin borcunu ödememesi nedeniyle, ödenmeyen bakiye borç için Gebze İcra Dairesinin 2020/26218 Esas sayılı dosyasıyla açılan takibe borçlu vekili aracılığıyla borca ve fer’ilerine itiraz ettiğini, davacı ile davalı şirketin çalışmasına yönelik olarak faturanın da borçlu/davalıya ödeme emriyle birlikte tebliğ olunduğunu, davalının işbu faturaya ilişkin olarak hiçbir ödeme yapmadığını, fatura ve sevk irsaliyeleri incelendiğinde borca yönelik itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunun görüleceğini, ayrıca tarafların ticari defterleri incelendiğinde davalının borçlu olduğu ve itirazın haksız olduğunun ortaya çıkacağını, faturayı kayıtlarına işleyen davalının borcun muaccel olmadığını iddia edemeyeceğini, kaldı ki hesap mutabakatının da davalının borcundan haberdar olduğunun ve borcu kabul ettiğinin göstergesi olduğunu, BA-BS formu ve hesap mutabakatının da davalı-borçlunun itirazının haksız ve kötüniyetli olduğunu gösterir nitelikte olduğunu, borçlunun faize yönelik itirazına gelince, takip talebinden de anlaşılacağı üzere; takip sonrası kısmının değişken faiz oranı olarak belirtildiği ve avans faiz oranına göre hesaplanması gerektiğinin açık olduğunu, takip öncesi kısımda ise avans faiz oranları değişmiş olup, borcun doğumu ve arada faiz işleyen süre dikkate alındığında borçludan talep edilen faizin fahiş olmadığının aksine daha düşük olduğunun anlaşılacağını, davalının borcunu ödemediği gibi haksız ve mesnetsiz olarak itiraz ederek borcunu ödememek ve geciktirmek maksatlı olarak hareket ettiğini, davalı tacir olup, ticari defterlerine de bu faturayı kaydetmiş olması gerektiğini, davalının basiretli tacir olarak borcunu bilmekte ve bilmesi de gerektiğini, işbu nedenle haksız ve kötüniyetli borçlu aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, dava açılmadan önce arabuluculuk yoluna gidildiğini, anlaşmazlık tutanağı tutulduğunu, tüm bu nedenlerle; davanın kabulü ile davalının Gebze İcra Dairesinin 2020/26218 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, haksız ve kötüniyetli borçlu aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; öncelikle deliller sunulup taraflarına tebliğ edilmediğinden, davanın esası hakkında yeterli bilgiye sahip olamadıklarını ve dolayısı ile yeterli savunmayı yapamadıklarını, bu nedenle delillerin taraflarına tebliğ edilmesini müteakip, “sonradan delil gösterilmesi” hakkını düzenleyen HMK’nın 145/1 uyarınca detaylı cevap ve itirazlarda bulunma ve delil sunma haklarını saklı tuttuklarını, 6102 sayılı TKK’nın 5/A madde gereğince Kanunda getirilen yeni düzenleme ile bu kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak düzenlendiğini, işbu kanun ile davacıya arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını dava dilekçesine ekleme zorunluluğu getirildiğini, davacı tarafça bir haftalık süre içerisinde son tutanağın aslının sunulmamış olması durumunda dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davanın icra takibinden sonra açılmış olmasına rağmen tebligatın vekile değil bizzat müvekkiline yapıldığını, icra takibinin itiraz üzerine durmasından sonra alacaklı itirazın iptali davası açtığı takdirde tebligatın vekile yapılması gerektiğini, aksi halde taraf teşkili usulüne uygun şekilde sağlanmamış olduğundan hukuki güvenlik ilkesinin ihlal edilmesinin söz konusu olacağını, davacının Gebze İcra Dairesinin 2020/26218 Esas sayılı dosyasına konu etmiş olduğu alacağın taraflarınca itiraza uğradığını, davacı tarafça iddia edilen alacak miktarının faizler dahil edilmeden 95.040,00-TL olduğunu, hak iddia eden tarafın iddiasını ispat edecek delilleri sunma zorunluluğu bulunduğunu, HMK m.200 uyarınca davacı tarafından iddia edilen borcun senetle ispatı gerektiğini, faturanın karşılığında düzenlendiği iddia edilen malın teslim edildiği veyahut hizmetin gereklerinin yerine getirildiğini ispat etmediğini, itiraza uğramayan faturanın malın teslim edildiğini, işin görüldüğünü veya menfaatin sağlandığını göstereceği şeklinde bir anlam çıkarılamayacağını takibe konu işlemiş faizin hukuki dayanağı bulunmadığını, hatalı faiz oranı üzerinden hesaplanan faize de itiraz ettiklerini, davacı tarafça, takibe konu asıl alacak yönünden müvekkili şirket temerrüde düşürülmediği halde asıl alacağa fahiş oranlı faiz işletilerek yasal takibe konu edildiğini, hukuki dayanağı olmayan fahiş faiz oranına ve temerrüde düşürülmeksizin işletilen faiz alacağına taraflarınca itiraz edildiğini, davacı tarafından takip tarihinden önce davalıya temerrüde düşürücü nitelikte ihtar gönderilmemiş olması nedeniyle takip öncesine ait işlemiş faiz alacağına ilişkin talebin reddi gerektiğini, avans faizi için Merkez Bankası tarafından belirlenen oranın 13.06.2020 itibariyle %10 olduğunu, oysaki ödeme emrinde işlemiş faizin tamamının %13,75 oran üzerinden hesaplandığını, hatalı oran üzerinden hesaplanmış faize itiraz ettiklerini, alacaklı tarafından takip sonrasında %13,75 avans faizi işletilmesi talep edilmiş olmakla birlikte takip tarihi itibariyle güncel avans faizi oranı %10 olduğundan takip tarihinden sonra %13,75 avans faizi işletilmesi talebinin hukuka aykırı olduğunu, icra inkar tazminatına hükmedilmesi için birtakım şartların meydana gelmesi gerektiğini, İİK m.67/2 uyarınca müvekkilinin icra inkar tazminatına mahkum edilebilmesi için öncelikle takip tarihi itibariyle haksız bulunması gerektiğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca bu şartlara bir de alacağın likit olması şartı eklendiğini, alacağın likit olmasından anlaşılanın takip tarihi itibariyle alacağın belirlenebilir olması olduğunu, davalı şirkete kötü niyet isnadı mümkün olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, zira davacının haklılığını ortaya koyacak delilleri ortaya koymadığını, davacının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirdiğini ispat etmediği halde fatura bedelinin, hukuki dayanağı bulunmayan ve hatalı oranlı faizin tahsiline ilişkin icra takibinin devamını talep eden davacının haksız ve kötü niyetli olduğunun ortada olduğunu, bu sebeple haksız ve kötüniyetli olan davacı alacaklının, İİK’nin 67. maddesi ve Yargıtay kararları doğrultusunda %20’den az olmamak üzere, kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle; dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın esastan reddine, Gebze İcra Dairesinin 2020/26218 Esas sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibinin iptaline, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, haksız ve kötüniyetli olan davacının, İİK m.67 gereğince %20’den az olmamak üzere, kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… 1-Davanın kısmen kabulüne, davalı borçlunun Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2020/26218 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 95.040,00.-TL asıl alacak yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davalı borçlu itirazında haksız olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacağın %20’si oranında olan 19.008,00.-TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İlk derece mahkemesinin 02/07/2021 tarihli istinaf başvurusunun değerlendirilmesi ek kararı ile; “… Davacı vekilince istinaf edilen kısım yönünden miktar itibari ile kesin nitelikte karar olması sebebiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına …” karar verilmiş olup, bu karara karşı da davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin faiz alacağı talebinin reddine ilişkin kararının açıkça hukuka aykırı olduğunu, bu açık hukuka aykırılık sebebiyle reddedilen miktar üzerinden karşı vekalet ücretine hükmedilmiş olup, yerel mahkeme tarafından davaya konu uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken faizin, tarafların tacir olması da gözetildiğinde; davacı tarafından kanuni sınırlar içinde serbestçe belirlenebileceğinin kanun hükmüyle açık olduğunu, ancak yerel mahkemece bu husus gözetilmeden eksik ve hatalı incelemeye dayalı olarak hukuka aykırı şekilde talebin reddine karar verdiğini, davaya konu edilen faiz talebinin TTK’nın 1530. maddesine uygun şekilde yapıldığını, faize yönelik taleplerinin bilirkişi incelemesinde de açık ve net olarak kabul edilmiş olup yerel mahkemece kendi dosyasındaki bilirkişi raporuna aykırı olarak karar verdiğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin faize ilişkin değerlendirmesinin yerinde olduğunu, somut olayda davalı şirketin büyük ölçekli bir şirket olmadığını, bu nedenle TTK’nın 1530. maddesinin davalı şirket ile davacı taraf arasındaki ilişki bakımından uygulanmasının mümkün olmadığını belirterek; istinaf başvurusunun reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/556 Esas sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; faturadan kaynaklanan alacağa yönelik yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar ile reddedilen miktara yönelik davacı tarafından yapılan istinaf başvurusu; istinaf istemine konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesiyle, mahkemenin, 02/07/2021 tarihli istinaf başvurusunun değerlendirilmesi ek kararı ile yapılmamış sayılmasına karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf yoluna başvurulmuştur.

Bu kapsamda;6100 sayılı HMK’nın 341-(2) maddesinde; “miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir” hükmü mevcuttur. Ayrıca, 6100 sayılı HMK’nın Ek 1. maddesi 1. fıkrasında; HMK’nın “341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca; Maliye Bakanlığı’nca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların On Türk Lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. fıkrasında; HMK’nın “341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır.
Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2021 yılı için HMK’nın 341-(2) maddesindeki kesinlik sınırı 5.880,00 TL olmuştur.
Mahkemece; reddedilen ve istinaf incelemesine konu edilen 4.009,91 TL karar tarihi itibarı ile HMK’nın 341-(2) maddesinde düzenlenen kesinlik sınırının altında olup, ilk derece mahkemesince verilen karar istinaf eden yönünden kesin niteliktedir.
Bu nedenlerle; miktar olarak kesin nitelikteki karar ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince HMK’nın 341-(2) ve 346-(1) maddeleri gereğince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, aksine dair davacı istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmekle, davacının, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Alınması gerekli harç bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda miktarı itibariyle KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/10/2021


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*