Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/166 E. 2021/1906 K. 05.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/166
KARAR NO : 2021/1906

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/09/2020
NUMARASI : 2016/90 Esas – 2020/339 Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : TÜRK EKONOMİ BANKASI A.Ş. – T
VEKİLİ : Av. … –

DAVANIN KONUSU : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/11/2016
KARAR TARİHİ : 05/11/2021
KR. YAZIM TARİHİ : 03/12/2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; rekabet hukukunda özel hukuk yaptırımlarının ve tazminat sorumluluğunun söz konusu olduğunu, rakip teşebbüsleri veya doğrudan tüketicileri hedef alan fiyat tespiti, piyasaya girişin engellenmesi, ayrımcı uygulamalara gidilmesi, bağlayıcı kayıtlar konulması, boykot üretiminin sınırlandırılması gibi rekabetin sınırlandırılması davranışların haksız fiil sorumluluğuna da yol açtığını, haksız fiil sorumluluğu çerçevesinde ahlaka aykırı bir fiil ile bilerek rakip teşebbüslerin veya tüketicilerin zarar görmelerine sebep olan şahsın bu kimselerin maruz kaldıkları zararı tazmin etmek zorunda kalacaklarını, davalının dava konusu olayda eyleminin hukuka aykırı olduğunu, rekabetin kısıtlanması nedeni ile maddi zararın oluştuğunu, davalının hukuka aykırı eyleminin zarara sebebiyet verdiğini, hukuka aykırı eylem ve zarar arasında illiyet bağının mevcut olduğunu, davalının hukuka aykırı eylemde bulunmasının kusuru şartını oluşturduğunu, tüm bu nedenlerle; maddi tazminata ilişkin iş bu davanın kabulüne fazlaya ilişkin her türlü talep ve hakları saklı kalmak kaydı ile rekabet kurulunun 08/03/2013 tarihli 13-13/198-100 sayılı nihai kararı ile idari para cezasına konu olan ve aralarında davalıların da bulunduğu kartel nedeni ile taraflarınca uygulanan yüksek kredi faiz oranı nedeni ile oluşan zararın gerçek miktarının hesaplanması ve RKHK 58. maddesi uyarınca bu zararın üç katı tutarındaki Türk Lirası’nın zarar tarihi olan kredilerin kullanıldığı tarihlerden itibaren işleyecek olan en yüksek ticari faizi ile birlikte davacı taraftan tazminine, şimdilik 500,00 TL üzerinden açılan belirsiz alacak davasında, alacak miktarının açık olarak belirlendiğinde eksik harcın tamamlanması için süre verilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; rekabet ihlalinden kaynaklanan tazminat davalarında kesinleşmiş bir rekabet kurulu kararının bulunmasının dava şartı olduğunu, bu nedenle davacının 4054 sayılı yasanın 57. ve devamı maddeleri gereğince tazminat talep edebilmesi için ortada kesinleşmiş bir ihlal kararının bulunması gerektiğini, bu kapsamda söz konusu dava sonuçlanıp kesinleşmeden davacının 4054 sayılı Kanun’un 57. ve 58. maddelerine dayanarak açmış olduğu davasının dinlenebilmesinin mümkün olmadığını, dava şartı yokluğu nedeni ile davanın reddine karar vermek gerektiğini, Ankara 2. İdare Mahkemesi’nin 2014/74 Esas sayılı dosyası ile açılan davanın iş bu dava için bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının davayı belirsiz alacak davası şeklinde ikame etmesinin hukuki yararının olmadığını, davacı taraf her ne kadar davaya konu tarihler arasında fazla faiz ödediğini düşünmekte ise de; iş bu tarih aralığından sonra dahi müvekkili banka ile ticari ilişkisine son vermeyerek anılı sözleşme kapsamında kredi kullanmaya devam ettiğini, davaya konu olayda zarar unsurunun gerçekleştiğinden bahsedilemeyeceğini, davacı yanın dava değerini yani tazmini istediği zarar tutarını 500,00 TL olarak bildirdiğini ve bu tutarın tazminini talep etmiş olmasına rağmen davalı bankanın hangi işlemi nedeni ile ne miktarda zarara uğradığını davalı banka yönünden zararını hangi kriterlere göre hesaplandığını, müvekkili bankanın iş bu zararın oluşumunda kusuru bulunup bulunmadığını açıklamamış somut delillere dayandırmadığını, davacı tarafından kullanılan kredilerin tarihleri incelendiğinde; bu tarih itibariyle müvekkili bankanın rekabeti ihlal ettiğine dair bir tespitin olmadığını, tüm bu nedenlerle; davanın dava şartı yokluğu ve zamanaşımı nedeni ile usulden reddine, rekabet kurulunun davalı banka aleyhine vermiş olduğu 08/03/2013 tarihli kararın iptali istemli olarak açılan Ankara 2. İdare Mahkemesi’nin 2017/74 Esas sayılı dava dosyasının sonucunun bekletici mesele yapılmasına, davacının yasal koşulları oluşmayan haksız ve mesnetsiz davasının esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … Davanın REDDİNE … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sayın mahkeme tarafından Rekabet Kurulu kararının incelenmediğini; ticari krediler yönünden davalı bankanın ihlal yapıp yapmadığı hususu dahi değerlendirilmediğini; rekabet kurulu kararı henüz kesinleşmediğinden, Ankara 2. İdare Mahkemesi’nde yeniden görülen davanın bekletici mesele yapılması ve sonuca göre karar verilmesi gerekirken, kartel faizi uygulandığı tespit edilen Rekabet Kurulu kararının incelenmeksizin davanın reddine dair verilen karar hukuka aykırı olduğunu beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davaya konu olayda müvekkil bankanın hukuka aykırı bir işlemi ve davacının bu nedenle oluşmuş bir zararı olmadığından, davalı bankanın kusuru ve illiyet bağından da söz edilemeyeceğini; yasal koşulları oluşmayan, haksız ve mesnetsiz davasının reddi kararının yerinde olduğunu; ticari krediler konusunda davalı banka kurul kararındaki ihlâlin tarafı olmadığından ve Rekabet Kurulu kararı kapsamında davacı yanın zararı oluşmadığından yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunu beyan ile; davacı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/09/2020 Tarih – 2016/90 Esas – 2020/339 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’dan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince; belirtilen gerekçelerle davanın reddine, karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
İstinaf incelemesi; HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.
4054 sayılı RKHK.’un “Tazminat Hakkına” ilişkin 57. maddesi; “her kim bu Kanuna aykırı olan eylem, karar, sözleşme veya anlaşma ile rekabeti engeller, bozar ya da kısıtlarsa yahut belirli bir mal veya hizmet piyasasındaki hâkim durumunu kötüye kullanırsa, bundan zarar görenlerin her türlü zararını tazmine mecburdur. Zararın oluşması birden fazla kişinin davranışları sonucu ortaya çıkmış ise, bunlar zarardan müteselsilen sorumludur” hükmü ile aynı Kanun’un; “Zararın Tazminine” ilişkin 58. maddesinde; “rekabetin engellenmesi, bozulması veya kısıtlanması sonucu bundan zarar görenler, ödedikleri bedelle, rekabet sınırlanmasaydı ödemekte olacakları bedel arasındaki farkı zarar olarak talep edebilirler. Rekabetin sınırlanmasından etkilenen rakip teşebbüsler, bütün zararlarının tazminini rekabeti sınırlayan teşebbüs ya da teşebbüslerden talep edebilir. Zararın belirlenmesinde; zarar gören teşebbüslerin elde etmeyi umdukları bütün kârlar, geçmiş yıllara ait bilançolar da dikkate alınarak hesaplanır.
Ortaya çıkan zarar, tarafların anlaşması ya da kararı veya ağır ihmalinin olduğu hallerden kaynaklanmaktaysa; hakim, zarar görenlerin talebi üzerine, uğranılan maddi zararın ya da zarara neden olanların elde ettiği veya elde etmesi muhtemel olan kârların üç katı oranında tazminata hükmedebilir”.
Somut olayda; uyuşmazlık, davacının ticari krediler kullandığı dönemde, Rekabet Kurulu Kararı’na göre, davalı bankanın da aralarında bulunduğu (12) bankanın kartel oluşturacak şekilde rekabet ihlalinde bulunup bulunmadığı ve uygulanan yüksek faiz nedeniyle bir zararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Rekabet Kurulu’nun 08/03/2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı kararı ile; davalının da aralarında bulunduğu (12) bankanın birlikte hareket ederek mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri konusunda faiz karteli oluşturdukları ve rekabeti ihlâl ettikleri tespit ve kabul edilmiştir. Ancak, Rekabet Kurulu kararına göre bankaların anlaşmalı olarak yüksek faiz belirledikleri tespit edilen kredilerin tüketici kredileri olduğu, eldeki uyuşmazlığa konu kredilerin ise ticari krediler olduğu, bu nedenle davacının kullandığı kredilerde anlaşmalı olarak yüksek faiz uygulandığına dair bir delil olmadığı anlaşılmıştır (Yargıtay 11. HD. 02/19/2019 tarih, 2019/1213 E. 2019/7738 K.). Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu sonucuna varıldığından davacı vekilinin istinaf istemlerinin reddi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde; usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden; istinaf başvurusunun esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/11/2021


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*