Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1631 E. 2022/1152 K. 30.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1631
KARAR NO : 2022/1152

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :…
ÜYE :…
ÜYE :…
KATİP :…

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :24/03/2021
NUMARASI :2015/871 Esas – 2021/218 Karar
DAVACI :…
VEKİLİ :Av. …
DAVALILAR :GÜNFALT İNŞAAT ASFALT NAKLİYAT TİCARET LİMİED ŞİRKETİ
VEKİLİ :Av. …
DAVA :İtirazın Kaldırılması ve İflas
DAVA TARİHİ :02/09/2015

KARAR TARİHİ :30/05/2022
KR. YAZIM TARİHİ :29/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasındaki ticari münasebetlerden dolayı doğan borcun tahsili amacıyla Kocaeli 4. İcra Dairesinin 2014/10560 Esas sayılı dosyası ile iflas yolu ile takip yaptıklarını, ödeme emrinin tebliği üzerine davalı tarafça itiraz edildiğini, davalı tarafın davacı aleyhine Körfez İcra Dairesinin 2014/2397 Esas sayılı dosyasıyla haksız bir takip başlatarak akabinde Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinde 2014/1519 Esas sayılı dosya ile itirazın iptali davası açtığını, defter ve kayıtlar incelendiğinde asıl alacak miktarı olan 430.701,00-TL’nin davalı tarafından ödenmediğinin anlaşılacağını beyan ederek; davanın kabulü ile borçlu hakkında iflas kararı verilmesini, 2014/10560 sayılı icra dosyasına yapılan itirazın kaldırılmasını ve depo kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının davacıdan olan alacağı nedeniyle Körfez İcra Dairesinin 2014/2397 Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, bu dosyaya ilişkin itirazın iptali davasının 2014/1519 Esas sayılı dosya ile devam ettiğini, alacaklarını gösterir bilirkişi raporlarının dosyaya sunulduğunu, başlattıkları takipten sonra davacının bu davaya konu olan takibi başlattığını, takipte borcun sebebinin gösterilmediğini, sadece 28/03/2014 tarihi yazdığını, davacının davalıdan hiçbir alacağı olmadığını, 2014/1519 esas sayılı dava dosyasında yapılan ticari defter incelemelerinde davacının davalıdan hiçbir alacağının olmadığının sabit olduğunu, davacının amacının davalının itibarını zedelemek olduğunu, davalının borca batık olmayıp bilakis maddi durumunun oldukça iyi olduğunu, yapılacak bilirkişi incelemesinde de borçlu değil alacaklı olduğunun ortaya çıkacağını beyan ederek; öncelikle davacı aleyhine 439.681,81-TL alacak için başlattıkları takip için açılan itirazın iptali davasının bu dava sonucunu etkileyeceğinden Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1519 Esas sayılı dosyasının bu dosya için bekletici mesele yapılmasına, hiçbir dayanağı olmayan davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan incelemelerde ortaklık hesapları ile taraflar arasındaki ticari uyuşmazlıktan kaynaklı bir diğer Kocaeli 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1519 Esas sayılı dosyasının incelenmediğini, dosya üzerinden yüzeysel değerlendirmeler ışığında görüş bildirildiğini, bu haliyle de son bilirkişi heyet raporunun denetime elverişsiz, eksik ve çelişkileri gidermeye yeterli bir rapor olmadığını, huzurdaki dosyanın 22/12/2020 tarihinde başka bir bilirkişi heyetine tevdii edilmiş olup, heyetçe dosya üzerinden yapılan yüzeysel bir inceleme ile çok kısa bir sürede dosyaya yetersiz ve eksik bir bilirkişi raporu ibraz edildiğini, yerel mahkemenin ise 22/12/2020 tarihli bilirkişi raporunu hükme esas alarak davanın reddine karar verdiğini, davacının alacaklı olduğu mütalaa edilen raporların göz ardı edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, her iki davanın tarafları, taraflar arasındaki ticari ilişki, davaların dayandığı deliller ile ticari defter ve kayıtların tamamen aynı olduğunu, 09/110/2015, 14/11/2016, 17/05/2018, 17/02/2020 ve 22/12/2020 tarihli bilirkişi raporlarının birbirinden farklı olduğunu, bilirkişi raporları arasındaki çelişkiler giderilmeden hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; bilirkişiler tarafından tarafların dilekçeleri, dava dosyasındaki belgeler ve verilen yetki çerçevesinde yerinde yapılan incelemeler sonucu yapılan tespitlere göre rapor hazırlandığını ve yerel mahkeme tarafından da buna göre karar verildiğini, yerel mahkemenin 2014/1519 Esas sayılı dosyasında davalı ile davalı tarafın ve adi ortaklığa ilişkin tüm defter ve kayıtlar ile dava dışı Kitaş ve Emkafalt şirketlerine ait kayıtların defalarca incelendiğini ve birçok defa bilirkişi incelemesinden geçtiğini, bilirkişiler tarafından işbu dosyada inceleme yapılırken tarafların defterleri haricinde tarafların oluşturduğu adi ortaklığa ilişkin defter ve kayıtlar ile cari ilişki detaylı şekilde defalarca incelendiğini, davalının ES şirketinden alacaklı olduğuna, borcu olmadığı tespit edildiğinden işbu davanın reddine karar verildiğini, bilirkişi raporunda taraflar arasındaki sürecin tüm yönleriyle detaylı bir şekilde incelendiğini, rapor hazırlanırken ve karar verilirken tarafların ve dava dışı firmalar ile tarafların oluşturduğu adi ortaklığa ilişkin kayıtlarda detaylı şekilde incelenerek rapor hazırlandığını, huzurdaki iflas davasının kabul edilmesi için davalının davacıya borcu olduğunun tespiti gerektiğini, davalının borcu bulunmadığının gerek bu dosyadan alınan 22.12.2020 günlü Bilirkişi Raporu gerekse de Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1519 E. sayılı dosyasından yapılan yargılama ve verilen karardan da anlaşılacağı üzere davalının davacı tarafa hiçbir borcu bulunmadığını belirterek; istinaf başvurusunun reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/03/2021 tarih, 2015/871 Esas – 2021/218 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; açık hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan genel iflas yolu ile takibe yönelik itirazın kaldırılması ve iflas istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Somut olayda; davacı tarafından Kocaeli 4. İcra Dairesinin 2014/10560 esas sayılı takip dosyası üzerinden davalı aleyhine ticari ilişkiden kaynaklanan bakiye alacağın tahsiline yönelik başlatılan genel iflas yolu ile takibe davalının süresi içerisindeki itirazı üzerine eldeki davanın açıldığı, mahkemece toplanan deliller, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemeler sonrası düzenlenen raporlara yönelik çelişkileri gideren 22/12/2020 tarihli bilirkişi heyeti raporu hükme esas alınarak davacının alacağının bulunmadığının belirlemesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Öte yandan, yanlar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davalı Günfalt İnşaat Asf. Nak. Tic. Ltd. Şti. tarafından davalı aleyhine Körfez İcra Dairesinin 2014/2397 Esas sayılı dosyası üzerinden açık hesap ilişkisinden kaynaklanan 439.681,81-TL alacağa yönelik icra takibi başlatılmış olup takibe davalı tarafından yapılan itiraz üzerine davalı tarafından açılan itirazın iptali davasının aynı mahkemede görülmekte olduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davacının takip tarihi itibariyle davalıdan açık hesaptan kaynaklı alacağının bulunup bulunmadığı üzerine olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre;
Açık hesap ilişkisi; önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen, taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde, taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Bu nedenlerle açık hesap ilişkisine dayalı alacağın varlığı ve miktarının belirlenmesine yönelik taraf ticari defter ve kayıtları incelenirken kayıtlar arasında farklılık bulunuyorsa bunun neden kaynaklandığı ve hangi kayda üstünlük tanınması gerektiğinin taraf iddia ve savunmalarına gözetilerek belirlenmesi sonrasında hükme yönelik sonuca gidilmesi gerekmektedir.
HMK’nın 222. maddesine göre; ”(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının, sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
Eldeki davada; tarafların ticari defter ve kayıtlarının birbiri ile uyumlu olmadığı, defter ve kayıtlarda tarafların takibe konu ettikleri miktarda birbirlerinden alacaklı oldukları sabittir. Bu halde, kayıtlar arasında farklılık neden kaynaklandığı ve hangi kayda üstünlük tanınması gerektiği belirlenerek uyuşmazlığın giderilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda; mahkemece yargılama sırasında uyuşmazlığın giderilmesine yönelik ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonrası düzenlenen iki ayrı bilirkişi incelemesinin çelişki ve farklılıklar içermesi sebebiyle üçüncü bir heyetten bilirkişi raporu aldırıldığı ve bu raporda kayıtlar arasındaki yıllara göre var olan farklılıkların nedenlerinin belirlenerek uyuşmazlığa yönelik kayıtlarda düzeltmelerin yapıldığı ve nihayetinde davacının alacağının bulunmadığının tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, yanlar arasında Dairemizin kaldırma kararı öncesi mahkemenin 2014/1519 Esası üzerinden görülen ve davalı tarafından aynı hukuki nedenle açılan Körfez İcra Dairesinin 2014/2397 esas sayılı takip dosyasına yönelik itirazın iptali davasında alınan 11/12/2018 tarihli bilirkişi raporu iş bu davada hükme esas alınan 22/12/2020 tarihli raporu teyit etmekte ve aynı olgularla kayıtlar arasındaki farklılığı izah etmektedir.
Bu hali ile mahkemece hükme esas alınan raporun ticari defter ve kayıtlar arasındaki farklılıkları dosya kapsamındaki delil ve olgulara dayalı olarak temellendirmesi, davalı kayıtlarına üstünlük tanınma nedenine dair izahatın taraf ve yargı denetimine elverişli olması ve mahkemenin 2014/1519 Esası üzerinden görülen davada da hükme esas alınan 11/12/2018 tarihli bilirkişi raporunu da teyit etmesi karşısında, ilk derece mahkemesince davacı alacağının bulunmadığı belirlemesi ile davanın reddine dair kararında usul ve esas yönünden bir yanlışlık bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 21,40-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ilamın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliği karar verildi.30/05/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*