Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1599 E. 2022/1250 K. 10.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1599
KARAR NO : 2022/1250

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :…
ÜYE :…
ÜYE :…
KATİP :…

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :10/06/2021
NUMARASI :2020/467 Esas – 2021/368 Karar

DAVACI :… –
VEKİLİ :Av. … –
DAVALI :… –
VEKİLİ :Av. …
DAVA :İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :06/11/2020

KARAR TARİHİ :10/06/2022
KR. YAZIM TARİHİ :28/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının metal sektöründe faaliyet gösteren ticari bir şirket olduğunu, bu nedenle davalı firma ile çok kez ürün alım satımı yaptıklarını, davalının davacıya olan bakiye borcunu ödememesi üzerine kendisi hakkında 13/07/2020 tarihinde Kocaeli 8. İcra Dairesi’nin 2020/79816 Esas sayılı dosyası ile 19.067,13-TL alacak için icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın 23/07/2020 tarihli dilekçe ile icra takibine itiraz ettiğini, takibin tümden durmasına neden olduğunu, davalı tarafın itiraz dilekçesinde davacıya hiçbir borcunun olmadığı iddiasında bulunmasına ve borcun tamamına itiraz etmesine rağmen 17/08/2020 tarihinde davacıya banka üzerinden ”cari hesap kapama” açıklamasıyla 3.642,80-TL ödeme gerçekleştirildiğini, davalının icra takibi durduktan sonra bu şekilde cari hesaba istinaden ödeme yapmış olması itirazın kötü niyeti olduğunun açık göstergesi olduğunu, ayrıca takip tarihinden sonra yapılan bu ödemenin davacıya takip tarihi itibariyle davalıdan alacaklı olduğunu da gösterdiğini, davacıya ait ticari defterler incelendiğinde bu durumun ortaya çıkacağını, tüm bu nedenlerle; borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, borçlunun takip konusu borcu faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari bir mal alım satım ilişkisi bulunduğunu, iş bu alım satımın vadeli olarak yapılmakta olduğunu, fatura kesiminden sonra 40 gün içerisinde kesilen faturanın ödemesinin yapıldığını, davacının dava dilekçesinde bahsetmiş olduğu ödemenin 40 günlük vadesi olan hesap kapama ödemesi olduğunu, kaldı ki davacı tarafın icra takibi yapıldıktan sonra ödeme yapılmasını kötü niyet iddia etse de bahsi geçen ödemenin davalı aleyhine başlatılan takiple alakası olmadığını, davacının dava dilekçesinde her ne kadar cari hesap borcuna istinaden iş bu itirazın iptali davasının açtığını, kayıtlara işlenmemiş, karşılığı olmayan ve davacının dayanaktan yoksun hayali cari hesap çıkarıp iş bu cari hesap üzerinden yapılan takibin kabul edilmesinin mümkün olmadığını, kaldı ki davacı şirket tarafından davalı şirkete kesilen faturanın, şirket kayıtlarına işlenmeden 7 gün içerisinde davacı şirkete iade faturası kesildiğini, davacı tarafın karşılığı olmayan bir cari hesap kayıtları ortaya çıkarmaya çalıştığını, ticari defter kayıtları incelendiğinde ve dava dilekçesi ekinde sunulan iade faturası incelendiğinde davacının haksız bir kazanç elde etme saikiyle hareket ettiğinin ortaya çıkacağını, tüm bu nedenlerle; davacının itirazın iptali talebinin ve icra inkar tazminatı talebinin reddine, davacının icra takibinin konusu meblağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… 1-Davanın kabulüne,
2-Davalının Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2020/79816 Esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, takip sonrasında yapılan ödemenin infaz aşamasında tahsilde tekerrür oluşturmaması maksadı ile dikkate alınmasına,
3-Alacak likit olduğundan İİK67/2. Maddesi uyarınca 15.690,73 TL üzerinden hesaplanacak %20 oranındaki icra inkar tazminatı davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin davaya konu olan faturanın kim tarafından tebliğ alındığı, hangi süre zarfında tebliğ edildiği hususunun araştırmamış olup, davanın asıl mahiyetini belirleyecek unsurun yerel mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, davaya konu olan faturanın ve faturaya konu olan 3100kg profilin teslim edildiğine dair hiç bir delil sunulmadığının dava dosyasında açıkça görüldüğünü, tüm bu hususlar değerlendirilmeden sadece bilirkişi raporuna bağlı kalınarak davalı şirket aleyhine verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/06/2021 tarih, 2020/467 Esas – 2021/368 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; açık hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; davacı tarafından Kocaeli 8. İcra Müdürlüğünün 2020/79816 Esas sayılı takip dosyası üzerinden davalı aleyhine ticari alım-satım ilişkisinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsiline yönelik başlatılan icra takibine davalının süresi içerisindeki itirazı üzerine eldeki davanın açıldığı, mahkemece, toplanan deliller, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemeler sonrası düzenlenen bilirkişi raporu uyarınca davalının itirazın haksız olduğu belirlemesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davacının takip tarihi itibariyle davalıdan açık hesaptan kaynaklı bakiye alacağının bulunup bulunmadığı üzerine olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre;
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Açık hesap ilişkisi; önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen, taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde, taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Bu nedenlerle açık hesap ilişkisine dayalı alacağın varlığı ve miktarının belirlenmesine yönelik taraf ticari defter ve kayıtları incelenirken kayıtlar arasında farklılık bulunuyorsa bunun neden kaynaklandığı ve hangi kayda üstünlük tanınması gerektiğinin taraf iddia ve savunmalarına gözetilerek belirlenmesi sonrasında hükme yönelik sonuca gidilmesi gerekmektedir.
Bu kapsamda; dosya kapsamı deliller, yargılama sırasında incelenen taraf ticari defter ve kayıtları uyarınca, taraflar arasındaki alacak borç farkının, davalı şirket tarafından davacıya düzenlenen 15.546,50-TL bedelli iade faturasının, davalı şirketin defter kayıtlarında mahsup kaydı yapıldığı halde, davacı şirketin defter kayıtlarında yer almamasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, iade faturasına konu edilen e-arşiv faturasının 01/04/2020 tarih, KDV dahil 20.349,93-TL bedelli olduğu ve profil demir ve köşebent alımını içerdiği ve davalı şirketin defterinde 07/04/2020 tarihinde mal alışı olarak kaydedildiği, davalı tarafından ise, bu faturaya konu edilen 3100 kg profil için 15.546,50-TL bedelli 04/06/2020 tarihli e-arşiv faturasının düzenlendiği, ancak bu faturanın davacıya tebliğ edildiğine dair kayıt bulunmadığı gibi iade faturası davacı kayıtlarında da yer almamaktadır.
Öte yandan, davalı şirket fatura konusu 3100 kg profilin teslim edilmediğini ileri sürmüş ise de, taraflar arasında ihtilafa konu 01/04/2020 tarih, KDV dahil 20.349,93-TL bedelli fatura kendi ticari defterlerinde kayıtlıdır. Bu durum, satıma konu ürünün teslim alındığına karine teşkil etmektedir. Ayrıca, 01/04/2020 tarih, KDV dahil 20.349,93-TL bedelli faturaya konu ürünlerin davacı delilleri arasında yer alan 01/04/2020 tarih ve 039529 nolu sevk irsaliyesi ile de teslim edildiği anlaşılmaktadır. Bu halde, teslim olgusunun aksi yani iade faturası ile birlikte 3100 kg profilin davacıya iade edildiğinin davalı tarafça ispat edilmesi gerekmektedir. Ancak davalı tarafından iade faturasına konu malın teslimine dair delil sunulmadığı gibi iade faturası 8 günlük itiraz süre geçtikten sonra düzenlenmiştir. Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararında usul ve esas yönünden bir yanlışlık bulunmadığı, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; davalının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 1.071,83-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 589,00-TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 482,83-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda miktarı itibariyle KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/06/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*