Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1589 E. 2021/1688 K. 11.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1589
KARAR NO : 2021/1688

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :24/06/2021
NUMARASI :2021/300 Esas – 2021/400 Karar

DAVACI :… TEMSİLCİLİĞİ –
VEKİLİ :Av. … –
DAVALILAR :1-UM DENİZ SANAYİ A.Ş.
:2-PÜRSAN PETROL ÜRÜNLERİ KİMYA SAN. A.Ş. – …
VEKİLİ :Av. … –
DAVANIN KONUSU :Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :18/06/2021
KARAR TARİHİ :11/10/2021
KR. YAZIM TARİHİ :10/11/2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı …Ş. arasında Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/971 Esaslı dosyası tahtında görülmekte olan bir tazminat davası olduğunu, ilgili dosya kesinleşmemiş olup hâlihazırda Yargıtay nezdinde temyiz incelemesinde olduğunu, davalı …Ş. tarafından Kocaeli 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/971 Esaslı dosyasında ileri sürülen taleplere ek olarak 07.07.2020 tarihinde Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/269 Esaslı dosyası tahtında–herhangi bir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla– bir ek dava ikame edildiğini, bu ek dava kapsamında ise 20.10.2020 tarihinde müvekkil şirket aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilmiş, mahkemece alacak miktarının %15’i oranında (118.350 TL) teminatın mahkeme veznesine depo edilmesi halinde müvekkil şirketin taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslar üzerindeki hak ve alacaklarının borca yetecek kadar miktarının 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu md. 257 uyarınca ihtiyaten haczine karar verildiğini, ihtiyati haczi kararının infazı için Kocaeli 8. cra Müdürlüğü nezdinde 2020/104177 Esaslı dosya ikame edildiğini, davacı şirketin üçüncü şahıslar nezdindeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczi için sayısız yere haciz ihbarnamesi gönderildiğini, bu esnada davalı …Ş. 22.10.2020 tarihinde ek dava ve icra Dosyasına konu alacakları ile her türlü talep, takip ve dava hakkını diğer davalı Pürsan’a devrettiğini, bu sebeple işbu dava temlik eden UM Deniz Sanayi A.Ş. ile temlik alan Pürsan’a karşı birlikte açıldığını, 27.10.2020 tarihinde ise Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvuru yapılarak İİK md. 264/3 uyarınca teminat karşılığında ihtiyati haczin kaldırılması talep edildiğini, mahkemece bu talepleri kabul edilmiş, 100.000 USD (o günkü Türk Lirası karşılığı 814.000 TL) teminatın mahkeme veznesine depo edilmesi akabinde ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verildiğini, ihtiyati haciz kararının yatırılan teminat üzerinden devam etmesine karar verilmesi akabinde ise ek davanın yargılamasına devam edildiğini ve 03.03.2021 tarihli ilk celsesinde davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiğini, bu karar tarafların kanunun yoluna başvurmaması akabinde kesinleştiğini, mahkeme veznesine depo edilen teminatın -İİK md. 264/4 uyarınca alacak davasının reddi kararı ile ihtiyati haczin kendiliğinden hükümsüz kalmış olmasına binaen-İİK md. 266/1 uyarınca iadesi talep edildiğini ve Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17.05.2021 tarihli ara kararı ile taleplerinin kabul edildiğini, yatırılan teminatın 18.05.2021 tarihinde taraflarına iade edildiğini, bununla birlikte haksız bir şekilde uygulanan ihtiyati haciz sebebiyle müvekkilin uğramış olduğu maddi ve manevi zararların tazmini için davalılar tarafından yatırılan teminatın da tarafımıza verilmesi talep edildiğini, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/269 Esaslı ve 20.10.2020 tarihli ihtiyati haciz kararının haksız çıkması nedeniyle müvekkil şirketin uğradığı zararın tazmini için davalılar tarafından yatırılan 118.250 TL tutarındaki teminatın maddi tazminat olarak, 10.000 TL’nin ise manevi tazminat olarak haksız ihtiyati haciz tarihi olan 20.10.2020 tarihinden ihtiyati haciz kararının kaldırıldığı 17.05.2021 tarihine kadar olan sürede işlemiş olan yasal faiz ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece herhangi bir kanuni dayanak veya gerekçe gösterilmeksizin haksız ihtiyati haciz sebebiyle alacaklının yatırdığı teminatın talebi için tazminat davası açmak üzere müvekkil yana 1 aylık süre verildiği ancak kanunen haksız ihtiyati haciz nedeniyle açılacak tazminat davalarında haksız fillere uygulanan 2 yıllık genel zamanaşımı süresi uygulanmakta olduğunu, haksız geçici hukukî koruma sebebiyle ortaya çıkan tazminat taleplerinin zorunlu arabuluculuk kapsamı dışında olduğunu kabul etmek gerektiğini, herhangi bir hak kaybına sebebiyet vermemek adına her halükarda verilen süre içerisinde işbu dava ikame edildiğini, haksız ihtiyati haciz sebebiyle açılan tazminat davalarına ilişkin kanunen açıkça bir düzenleme ya da içtihadı birleştirme kararı olmadığı halde yerel mahkeme tarafından verilen 1 aylık sürenin geçirilmemesi adına ticari davalarda dava şartı arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak, haksız ihtiyati haciz nedeniyle açılacak tazminat davalarında arabuluculuğa başvurunun dava şartı olarak kabul edilmeyeceği yönünde doktrinde görüş birliği mevcut olduğunu, herhangi bir şüpheye ve hak kaybına mahal vermemek adına verilen 1 aylık süre içerisinde arabuluculuğa başvuru yapılmış ve eş zamanlı olarak işbu dava ikame edildiği dolayısıyla hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an için haksız ihtiyati haciz nedeniyle ikame edilecek tazminat davasının zorunlu arabuluculuk yoluna tabi olduğu kabul edilse dahi, “arabuluculuğa başvuru” dava şartının yerine getirildiği huzurdaki dosyada mübrez belgelerden anlaşılabileceğini, haksız geçici hukukî koruma sebebiyle ortaya çıkan tazminat taleplerinin zorunlu arabuluculuk kapsamı dışında olduğunu kabul etmek gerektiği, TTK ve HUAK ilgili maddelerinin lafzı gereği “arabulucuya başvurmuş olmak” dava şartı olduğu, yerel mahkeme tarafından somut olayın özellikleri değerlendirilmeden ve kanunun lafzi yorumu hiçbir suretle dikkate alınmadan kanuna ve hakkaniyete aykırı olarak karar verdiği zira arabuluculuk yoluna başvurulduğu yerel mahkemece bilindiği ve TTK Md.5/A uyarınca arabuluculuğun sekiz haftalık süre içinde sonuçlandırılacağı düzenlendiği halde müvekkil yana anlaşmama tutanağının aslını sunmak üzere 1 haftalık süre verildiğini, davada işin esasına girilerek yargılamaya devam edilmesi gerektiğini beyan ederek, yerel mahkeme ihtiyati haciz kararının haksız çıkması nedeniyle müvekkil şirketin uğradığı zararın tazmini için davalılar tarafından yatırılan 118.250 TL tutarındaki teminatın maddi tazminat olarak, 10.000 TL’nin ise manevi tazminat olarak, haksız ihtiyati haciz tarihi olan 20.10.2020 tarihinden ihtiyati haciz kararının kaldırıldığı 17.05.2021 tarihine kadar olan sürede işlemiş olan yasal faiz ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, aksi takdirde; istinaf başvurusunun kabulü ile HMK Md. 353(1)a-4 uyarınca kararının kaldırılmasına ve işin esasına girilerek yeniden görülmek üzere dosyanın yerel mahkeme’ye iadesine karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf, dava açmak için zorunlu tutulan arabuluculuk çözüm yolunu tamadığı, dava şartını yerine getirmediğini, davacı tarafından, arabuluculuk süreci tamamlanmadan işbu dava açılmış, daha sonra yerel mahkemece davacıya arabuluculuk son tutanağının sunulması için 1 haftalık kesin süre verilmiş olmasına rağmen, davacı tarafından kesin süreye riayet edilmediği, kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkacağını, arabulucuya başvurulmuş olmakla birlikte anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemece verilen kesin süre içerisinde sunulmamış olması ise davanın usulden reddi yaptırımına bağlandığını beyan ederek, yerel mahkeme kararının onanmasına, davacının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/06/2021 Tarih – 2021/300 Esas – 2021/400 sayılı kararı ve tüm dosya dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosyanın yapılan incelemesinde; davacı şirket ile davalı …Ş. arasında Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/971 esaslı dosya üzerinden görülmekte olan bir tazminat davası olduğu, ilgili dosyanın kesinleşmemiş olup hâlihazırda Yargıtay nezdinde temyiz incelemesinde bulunduğu, davalı …Ş. tarafından Kocaeli 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/971 Esaslı dosyasında ileri sürülen taleplere ek olarak 07.07.2020 tarihinde Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/269 Esas sayılı dosyasında ek dava ikame edildiği, ek dava kapsamında 20.10.2020 tarihinde davalı …Ş.’nin davacı şirket aleyhine ihtiyati haciz talep ettiği, mahkemece talebin kabulüne karar verildiği, davacı şirket tarafından Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvuru yapılarak İİK md. 264/3 uyarınca teminat karşılığında verilen ihtiyati haczin kaldırılmasının talep edildiği, mahkemece davacının bu talebinin kabul edildiği ve 100.000 USD teminatın mahkeme veznesine depo edilmesi akabinde ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verildiği, davalı tarafından açılan ek davanın yargılamasına devam edildiği ve 3.03.2021 tarihli ilk celsede bu davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiği, bunun üzerine haksız bir şekilde uygulandığı iddia edilen ihtiyati haciz sebebiyle davacının uğramış olduğu maddi ve manevi zararların tazmini için davacı tarafından eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince açılan davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verildiği, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi uyarınca; “Bu Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
Bu hüküm uyarınca 01/01/2019 tarihinden itibaren ticari uyuşmazlıklarla ilgili açılan davalarda, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurmuş olmak dava şartı haline getirilmiştir. Bu bağlamda, eldeki dava ticari dava niteliğindeki haksız ihtiyati hacizden kaynaklı tazminat davası anılan hüküm uyarınca arabulucuğa tabi davalardan olduğundan dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18-(A)-2 maddesindeki; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü gereğince arabuluculuğa tabi davalarda dava açılırken, arabulucuya başvurulması ve arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi gerekir. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir.
6100 sayılı HMK’nın 115-(2) maddesi uyarınca; “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” Yine aynı Kanun’un 138. maddesi uyarınca mahkeme öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir.
Tüm bu açıklamalara göre arabuluculuk dava şartına tabi eldeki davada, davacının arabuluculuk son tutanağını dava dilekçesine eklemediği, mahkemece verilen (1) haftalık süre içerisinde de arabuluculuk son tutanağının sunulmadığı, mahkemece başkaca bir işlem yapılmaksızın dosya üzerinden davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği, 6100 sayılı HMK’nın 138. maddesi uyarınca mahkemece yapılan işlemlerin ve verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.
Gerekçeli karar başlığında; davacının adresinin yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/10/2021


Başkan-…
¸e-imzalıdır

Üye-…
¸e-imzalıdır

Üye-…
¸e-imzalıdır

Katip-…
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*