Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/151 E. 2021/1803 K. 25.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/151
KARAR NO : 2021/1803

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :15/09/2020
NUMARASI :2018/752 Esas – 2020/322 Karar

DAVACI :YAPICIOĞLU ENDÜSTRİYEL ÜRÜNLER MAKİNA SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. –
VEKİLİ :Av. … –
DAVALI :… (T.C. No: …) –
VEKİLİ :Av. … –
DAVANIN KONUSU :Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :31/12/2018
KARAR TARİHİ :25/10/2021
KR. YAZIM TARİHİ :24/11/2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı arasında ticari ilişki sebebiyle faturalardan kaynaklanan bir alacak ilişkisinin söz konusu olduğunu, faturalardan kaynaklanan bu ilişkinin varlığı hem müvekkil şirket kayıtlar ile hem davalı şirket kayıtları ile sabit olduğunu, davalının ticari kayıtlarında bulunan bu faturaların borcunun ise bu zamana kadar ödenmediğini, müvekkilinin davalıdan olan alacağına ilişkin olarak Kocaeli 6. İcra Müdürlüğü’nün 2016/10750 Esas dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını ve davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini, itiraz sonucu takibin durduğunu, davacı şirketin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntı sebebi ile yasal süresi içerisinde itirazın iptali davası açılmamış olması sebebiyle bu alacak davasını açmak zorunda kaldıklarını, davacı şirket tarafından davalı şirkete yapılan ticari satışlar sonrası kesilen faturaların davalıya teslim edildiğini, davalı taraf da bunun ticari kayıtlarında işlemesine karşın ödemesini yapmadığını, ödenmeyen faturalar toplamının 85.503,45 TL olduğunu belirterek, bu alacağın bu zamana kadar ödenmediği için faturaların ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın davalı aleyhine 2012 keşide tarihli 12 adet faturaya dayalı olarak iş bu davayı ikame etmiş olup, davaya ilişkin derdestlik itirazında bulunduklarını, davacı taraf davaya konu faturalara ilişkin olarak müvekkili aleyhine Kocaeli 6. İcra Müdürlüğü 2016/10750 Esas sayılı dosya ile icra takibi başlattığını, itirazları üzerine söz konusu icra takibinin durdurulduğunu, davacı taraf aynı faturalara ilişkin olarak bir de alacak davası açarak tahsilat yoluna gittiğini, davacı şirket ile müvekkil arasında hiçbir şekilde ticaret yapılmadığı, ticari defterler ve diğer kayıtlarda kesinlikle söz konusu faturalara rastlanılmadığı, faturalar incelendiğinde faturaların üzerlerinde müvekkilinin imzası veya ismi bulunmadığı, bu faturaların kesinlikle müvekkiline tebliğ veya teslim edilmediği, faturalara ilişkin olarak sevk irsaliyesi mevcut olmadığı, faturalara konu malların müvekkiline teslim edildiğine dair herhangi bir delilin söz konusu olmadığı, davacı şirketin sahte faturalarla şahıs ve şirketler aleyhine birçok icra takibi ve dava açarak insanları icra takibi ve davalara maruz bıraktığını, kendine haksız kazanç temin ettiğini tespit ettiklerini belirterek, tarafsız, haksız, kötü niyetli ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … davanın reddine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece yanlı ve tarafı mahkemenin yerine beyan ve görüş bildiren bilirkişinin eksik ve hatalı raporları doğrultusunda karar verildiğini, yaptıkları itirazlarda bilirkişi daha gerçek şirket olan Yedmeksan Yedek Parça -… ile arasındaki bağlantıyı tespit edemeden davalı kayıtlarında inceleme yaparak, hatalı rapor tanzim edildiğine karşın yeniden davalı kayıtları üzerinde inceleme yapmaksızın ek rapor verildiğini, vergi dairesinden gelen cevabı yazılar müvekkil yanın iddia ettiği gibi davacıyla davalı ile ticari ilişki olduğu dönemlere ilişkin faturaların olduğu dönemde %500’e varan farkların olduğu ortaya çıktığını ancak davalı kayıtları üzerinden yeniden inceleme yaptırılmaması bozma sebebi olduğunu, usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebi olup yeniden davalı kayıtları üzerinde inceleme yaptırılsa idi, davalının yemin beyanın da gerçeklere aykırı olduğunun tespit edileceğini beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/09/2020 Tarih – 2018/752 Esas – 2020/322 Karar sayılı kararı ve tüm dosya dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; faturaya dayalı alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacı şirket ile davalı arasında ticari ilişki sebebiyle faturalardan kaynaklanan bir alacak ilişkisinin söz konusu olduğu, faturalardan kaynaklanan bu ilişkinin varlığı davacı şirket ile davalı şirket kayıtlarında sabit olduğu, davalının bu faturalardan kaynaklanan borcunu ödemediği, davacının davalıdan olan alacağına ilişkin olarak Kocaeli 6. İcra Müdürlüğü’nün 2016/10750 esas dosyası ile ilamsız icra takibi yaptığı ve davalının takibe itiraz ettiği, itiraz sonucu takibin durduğu, davacı şirketin yasal süresi içerisinde itirazın iptali davası açmadığı belirtilerek, ödenmeyen faturalar toplamı olan 85.503,45 TL’nin davalıdan alınması için eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiği, verilen karara karşı davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmaktadır.

Dosyada mahkemece, Kocaeli Vergi Dairesi’ne yazı yazılarak, davacı ve davalı şirketin 2012 yılına ait BA-BS formlarının gönderilmesi istenmiş, gelen cevabi yazıda 13/09/2011-01/09/2012 tarihleri arasında mükellefiyeti bulunan …’ın işletme hesabına göre defter tuttuğu, BA-BS formu verme zorunluluğu bulunmadığı, Yapıcıoğlu End. Ürünler Makina Sam ve Tic. Ltd. Şti. tarafından 2012 yılına ilişkin olarak verilen BA-BS formlarının gönderilmiş olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Yine, mahkemece, Kocaeli Vergi Dairesi’ne yazı yazılarak, Davalı …’ın (T.C.:…) basit usule tabi olup olmadığının bildirilmesi istenmiş, gelen cevabi yazıda …’ın 01/09/2012 tarihinde Tepecik Vergi Dairesi’nden nakil geldiği, basit usule tabi olmadığı, “Metallerin Makinede İşlenmesi” faaliyetinden dolayı 2013 yılından itibaren bilanço esasına tabi gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Mahkemece vergi dairesinden gelen cevabi müzekkere sonrasında, yine, Kocaeli Vergi Dairesi’ne yazı yazılarak, … Yetmeksan Yedek Parça İmalat San. 2012 yılına ait BA formlarının ve 447 94 55 47 76 Tepecik Vergi Numarasının kime ait olduğu, Yetmeksan’a ait olup olmadığı, Yetmeksan’a (…) ait ise 2012 yılına ait BA formlarının araştırılarak bildirilmesi istenmiş olup, gelen cevabi yazıda …’ın tarh dosyası ve sistem kayıtlarının tetkikinden 01/09/2012 tarihinde Tepecik Vergi Dairesi’nden nakil geldiği, “Metallerin Makinede İşlenmesi” faaliyetinden dolayı 31/12/2012 tarihine kadar işletme hesabı esasına tabi gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olduğu, …’ın 2012 dönemi için işletme hesabı esasına tabi olduğundan BA-BS formu bildirimlerinin bulunmadığının belirtildiği görülmüştür.
Kocaeli Vergi Dairesince verilen cevabi müzekkerede …’ın Tepecik Vergi Dairesi’nden nakil geldiğinin bildirilmesi üzerine, mahkemece Tepecik Vergi Dairesi’ne yazı yazılarak, davalı … Yedmeksan Yedek Parça ve Makina Sanayi’ye ait 2012 yılı Ağustos ve Eylül aylarına ilişkin KDV beyannamelerinin gönderilmesi istenmiş olup, gelen cevabi yazıda …’ın 01/09/2012 tarihinde Tepecik Vergi Dairesi’nden nakil geldiği, “Metallerin Makinede İşlenmesi” faaliyetinden dolayı kayıtlı bulunduğu, tespit edilen 2012 Ağustos-Eylül dönemlerine ait KDV beyannamelerinin de gönderildiğinin belirtildiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığının saptanması ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığının tespiti için mahkemece dosyaya SMM bilirkişisinden rapor aldırılmış, dosya arasına alınan 20/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirketin ticari defterlerinde yapılan incelemede düzenlediği ve yasal defterine kayıtlı satış faturaları nedeniyle iddia edildiği gibi 84.503,45 TL değil 2012 yılsonu itibariyle 74.628,00 TL alacağının bulunduğu, 31/12/2012 tarih ve 20 yevmiye numarası ile davalıdan nakit olarak 9.875,00 TL tahsil ederek kasa hesabına kayıt ettiği, ancak VUK’un 320,323 ve 324 genel tebliğleri ile ticari işlemler ile nihai tüketicilerden mal ve hizmet bedeli olarak yapacakları belli tutarı aşan tahsilat ve ödemelerin, banka ve posta aracılığıyla yapılması zorunluluğuna uyulmadığı gibi bu tahsilata ilişkin tevsik edici herhangi bir belge sunmadığı, davalının defterinin incelenmesinde davalıya düzenlenen faturaların yasal defterde kaydına rastlanmadığı, davalının yasal defter kayıtlarına göre davacının düzenlediği satış faturalarından dolayı iddia ettiği edilen herhangi bir borcun olmadığı, söz konusu BA-BS formlarının incelenmesinde davalı … adına düzenlenmiş satış faturası bildiriminde bulunmadığı, davalı …’ın işletme hesabına göre defter tuttuğu tespit edilmiş olup, BA-BS formu verme zorunluluğu bulunmadığı şeklinde görüş belirtildiği görülmüştür.
Bilirkişi kök raporuna karşı yapılan itirazlar neticesinde; mahkemece dosyanın daha önce rapor tanzim eden bilirkişiye gönderilmesine karar verildiği ve bilirkişiden, 6102 sayılı TTK hükümleri, 5362 nolu Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 3. maddesi, 21.07.2007 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 18.06.2007 tarihli 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile esnaf ve tacir ayrımına ilişkin karar, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 177. maddesinde belirtilen hadlerden, 1. ve 3. bendindeki konularda faaliyette bulunanlarda yarısını, 2. bendeki faaliyetlerde bulunanların bu tutarın tamamını aşanların tacir olacağı düzenlendiği de dikkate alınarak davalının basit usule mi tabi olduğu, esnaf veya tacir olup olmadığının belirlenmesi ve tarafların itirazlarının da değerlendirilerek ek rapor tanzimi istenilmiş, dosyaya sunulan 04/12/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda; davalı alım satım ilişkisini kabul etmediğinden davacının fatura deliline dayanması için faturada yazılı malı davalıya teslim ettiğini, bu teslimin borç doğrucu sözleşmesel hukuki bir ilişki sonucu olduğunu, faturanın da bu ilişki sonucu düzenlenmiş olduğunu genel ispat kurallarına göre kanıtlaması gerektiğini, davacının düzenlediği satış faturalarından dolayı davalının herhangi bir borcunun olmadığı şeklinde görüş belirtildiği görülmüştür.
Eldeki uyuşmazlıkta, ilk derece mahkemesince; davacının, davalı ile arasındaki ticari ilişki nedeniyle faturalar düzenlediği, davalı şirkete yapılan ticari satışlar sonrası kesilen faturaların davalıya teslim edildiği, davalı tarafından ticari kayıtlarına bu faturaların işlenmesine karşın davalı tarafça ödeme yapılmadığından ödenmeyen fatura bedelinin tahsilini talep ettiği, davalının ise taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığını beyan ettiği, davacının taraflar arasında ticari ilişki olduğunu ileri sürdüğüne göre, faturaya konu,taraflar arasında sözleşme ilişkisi olduğu ve bu sözleşme gereğince de malların teslim edildiğini ispat yükünün davacıda olduğu,davacının iddiasını yasal delillerle ispatlamak zorunda olduğu,davacının davalı adına 12 adet toplam 84.503,45-TL tutarlı fatura düzenlediğini, davalı akdi ilişkiyi inkar ettiği,dosya kapsamından tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda söz konusu faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalı tarafın Ba formlarında da davacıya ait herhangi bir kayıt bulunmadığının görüldüğü, davacı vekilinin talebi üzerine davalı ait 2012 yılı Ağustos ve Eylül aylarına ilişkin KDV beyannameleri istenilmiş ise de bu belgelerde de faturalara ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığı, davacı taraf söz konusu faturanın davalıya teslimine ilişkin olarak kesin süre içinde dosyaya herhangi bir belge sunmadığı, fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu, bir faturanın bir alacağın mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlı olduğu, bunun içinde öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerektiği, davalının faturaya konu sözleşmesel ilişkiyi inkar etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani hizmet ilişkisini ispat etmesi gerektiği,davada, davalı sözleşmesel ilişkiyi, kendisine faturaya konu hizmetin verildiğini ve borcu inkar ettiği, sözleşmesel ilişkiyi, hizmetin davalıya verildiğini ve faturanın da bu akdi ilişki nedeni ile düzenlendiğini ispat yükünün davacı tarafa ait olduğu, davacının bu iddiasını, uyuşmazlığın miktarına göre, 6100 sayılı HMK.’nın 200. maddesi (HUMK 288) uyarınca yazılı delille kanıtlaması gerektiği, davacı tarafça sunulan faturalarda imza bölümlerinde imza bulunmadığı, bazılarında sadece isim yazılı olduğu,davacı tarafın defterlerinde gözüken 31.12.2012 tarihli 20 yevmiye numaralı 9.875,00-TL nakit tahsilatı davalı tarafın kabul etmediği, tahsilata ilişkin başkaca bir belgede bulunmadığı, davacı tarafa dava dilekçesinde yemin deliline dayanmakla, dava konusu faturalar nedeni ile davalıdan alacaklı bulunup bulunmadığı hususunda yemin deliline dayanıp dayanmayacağı konusunda beyanda bulunmak üzere ihtarlı 2 haftalık kesin süre verildiği, davacı vekilinin yemin metnini sunduğu, davalının yemin davetiyesinde belirtilen 10.03.2020 tarihli duruşmaya gelerek, davacı şirket ile arasında hiçbir ticari ilişki olmadığı, daha öncede olmadığı, hiçbir şekilde aralarında mal alışverişi olmadığını beyan ettiği görülerek, fatura düzenlenmesi ve dayanağı kanıtlanamayan dava konusu faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olmasının tek başına akdi ilişkinin kanıtı olmayacağı kanaatiyle davanın reddine şeklinde karar verildiği görülmüştür.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmamasına ve özellikle davanın fatura alacağına dayalı alacak davası olduğu anlaşılmasına, davacı yanca davalıya mal satışı yapıldığı bu mallara ilişkin olarak 12 adet toplam 84.503,45-TL tutarlı fatura düzenlendiğini iddia etmiş olmasına, her iki yanın defterlerinde yapılan inceleme neticesinde, satıma konu faturaların davacının ticari defterlerinde yer aldığı ancak davalının ticari defterlerinde ise bulunmadığı, her iki yanın defterlerinin bu anlamda bir birini doğrulamadığı, yine, davalı ile Yedmeksan isimli işletmenin aynı olduğu tek bir deftere tabi oldukları, mahkemece bu konuda gerekli araştırmaların yapıldığı, davalının teklif edilen yemini eda ettiği, sonuç olarak toplanan delillere göre davacının akdi ilişkiyi ve faturaya dayalı alacağı bulunduğunu ispat edememiş olmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca; davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/10/2021


Başkan-…
¸e-imzalıdır


Üye-…
¸e-imzalıdır


Üye-…
¸e-imzalıdır


Katip-…
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*