Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1442 E. 2022/1137 K. 30.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1442
KARAR NO : 2022/1137

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :26/01/2021
NUMARASI :2018/367 Esas – 2021/53 Karar

DAVACI :CİCİ TARIMCILIK İNŞ. TAAH. TARIM ARAÇ MAKİNA VE ÜRÜNLERİ SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ –
VEKİLİ :Av. …
DAVALI :SÜMER VARLIK YÖNETİM A.Ş
VEKİLİ :Av. …
DAVA :İtirazın İptali (İstirdat Nedenli)
DAVA TARİHİ :19/06/2018

KARAR TARİHİ :30/05/2022
KR. YAZIM TARİHİ :13/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı aleyhine İstanbul 8. İcra Dairesi’nin 2014/2040 Esas sayılı (yeni dosya no:2017/27015 E) dosyası ile 28/05/2008 keşide tarihli çekin takibe konulduğunu, icra takibinin 2014 yılında başlatıldığını, takibe konu çekin zamanaşımına uğradığını, takibin iptali davası sonucu İstanbul 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/633 Esas sayılı davada davanın reddine karar verildiğini, karar aleyhine istinaf yoluna başvurduklarını, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin 2017/2498 Esas 2018/442 Karar sayılı ilamı ile takibin kesinleşmesinden önceki zamanaşımı nedeniyle davacı şirket bakımından takibin durdurulmasına karar verildiğini, istinaf incelemesi devam ederken takip alacağının davalı şirketçe temlik alındığını, davalı tarafın itiraz ve istinaf incelemesinin sonucunu beklemediğini, davacı şirkete yönelik icra işlemlerinin başlatıldığını, icra tehdidi altında davacı şirketin 122.295,00-TL’yi ödemek zorunda kaldığını, yapılan bu ödemenin iadesi gerektiğini ve Kandıra İcra Dairesinin dosyası ile 2018/396 esas sayılı icra takibini başlattıklarını, borçlunun süresi içinde yetkiye ve borca itiraz ettiğini, öncelikle para borcunun TBK’nın 89. maddesi gereği alacaklının adresinde ödenecek borç olduğunu, davalı …’nin kötü niyetli olarak borca itiraz ettiğini, borçlunun yaptığı itirazında haksız olduğunu, borçlunun itirazının iptali ile takibin devamını, borçlunun %20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararı aleyhine temyiz yoluna başvurduklarını, sonucunun beklenmesi gerektiğini, icra takibindeki borca ve yetkiye itiraz ettiklerini, yetkili mahkemenin davalının ikametgahı mahkemesi olduğunu, davacı tarafından yapılan ödene sonrası protokol düzenlendiğini, davacının da bunu imzaladığını, 14/11/2017 ve 28/11/2017 tarihli belgeler çerçevesinde uygun ödeme yapıldığını, protokol de icra takibi ve varsa davalardan karşılıklı vekalet ücreti talep edilmeksizin feragat edileceğinin belirtildiğini, bu protokole rağmen haksız ve kötü niyetli olarak davalardan vazgeçilmeyip aksine icra takibi başlatıldığını, davacının kötü niyetli olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın Yargıtay’a taşınmış olması nedeniyle bu kanun yolu sonuçlanıncaya kadar bekletici mesele yapılmasını, taraflar arasında yapılmış olan protokol hükümleri de dikkate alınarak davanın reddine, ayrıca davacının takip konusu alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında haksız ödemenin yapıldığı icra dosyası için takibin geri bırakılmasına dair kesin hüküm olduğunu, davanın dayanağının kesin hüküm olup davalı/takip alacaklısının temyiz itirazlarının Yargıtay 12. Hukuk Dairesi tarafından reddedildiğini, Sümer Varlık Yönetimi AŞ.’nin davaya konu icra takibini 17/11/2017 tarihinde İİK’nın 71. maddesine göre zamanaşımı nedeniyle takibin geri bırakılmasına ilişkin dava devam ederken Şeker Faktoring A.Ş.’den satın aldığını, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nde istinaf incelemesi devam ederken dosyayı satın aldığını, davacı/borçlu şirketin tüm banka hesapları ve bayisi bulunduğu traktörlere haciz konması nedeniyle icra tehdidi altında çaresiz taksitlendirme protokolü ile (üç taksitte) borç ödenmek zorunda kalındığını, iradi olarak zamanaşımına uğramış borcun ödenmediğini, eksik borç olan zamanaşımına uğramış borcun iradi olarak ödenmesinin söz konusu olmadığını belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/01/2021 tarih, 2018/367 Esas – 2021/53 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; cebri icra baskısı altında ödenen bedelin istirdatına yönelik icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; davacı, borçlusu olduğu icra takibinin İİK’nın 169/a-2 maddesi gereği zamanaşımı nedeniyle durdurulmasına yönelik kesinleşen ilam öncesinde icra tehdidi ile ödenen miktarın tahsiline yönelik Kandıra İcra Dairesi’nin 2018/396 Esas sayılı takip dosyası üzerinden yaptığı takibe ilişkin davalı itirazının iptalini talep ettiği, davalının ise ödemenin protokol hükümlerine göre gerçekleştirildiğini ileri sürerek davanın reddini istediği, mahkemece zamanaşımına uğrayan borcun protokol hükümlerine göre ödendiği, zamanaşımına uğrayan çeke dayalı borcun eksik borç haline geldiği, eksik borcu ifa eden davacının ödediği bedelin iadesini talep edemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Zamanaşımı aslında var olan bir borcunu özel bir nedenle yerine getirmekten kaçınmasına olanak veren bir haktır. Bu itibarla zamanaşımının sonucu; alacak hakkına son verme değil, onu eksik borç hâline getirme şeklinde ortaya çıkmaktadır.

Öte yandan, 6098 sayılı TBK’nın 78/2 maddesinde, “Zamanaşımına uğramış bir borcun ifasından veya ahlaki bir ödevin yerine getirilmiş olmasından kaynaklanan zenginleşmeler geri istenemez.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu kapsamda; takibe konu edilen alacağın zamanaşımına uğrayan borcun istirdatına yönelik olduğu ve ödemelerin taraflar arasındaki protokol hükümleri çerçevesinde ödendiği sabittir. Yukarıda da belirlendiği üzere zamanaşımına uğrayan borç eksik borç niteliğinde olup, TBK’nın 78/2 maddesi gereği ifası halinde geri istenmesi de mümkün değildir. Bu nedenle, mahkemece aynı doğrultudaki gerekçelerle davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmediğinden davacı istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, gerekçeli karar başlığında; davalı ve davalı vekilinin adreslerinin yazılmamış olması, 6100 sayılı HMK’nın 297/1-b maddesine aykırı olmakla birlikte sonuca etkili olmadığından, kaldırma nedeni yapılmamış ve bu hususa eleştiri getirilmekle yetinilmiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca; alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan toplam 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 21,40-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5 maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ilamın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/05/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*