Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1415 E. 2022/1027 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 7. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1415 – 2022/1027
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2021/1415
KARAR NO :2022/1027

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :…
ÜYE :…
ÜYE :…
KATİP :…

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :28/05/2021
NUMARASI :2021/185 Esas – 2021/423 Karar

DAVACI :AKER İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ MERKEZİ TİCARET ANONİM
VEKİLİ :Av. …

DAVALI :GÖRHAN İNŞAAT VE MOBİLYA SANAYİ TİCARET ANONİM
VEKİLİ :Av. …
DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :18/03/2021

KARAR TARİHİ :16/05/2022
KR. YAZIM TARİHİ :30/05/2022

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin, iş sağlığı ve güvenliği alanında faaliyet gösterdiğini ve aynı zamanda Türkiye genelinde Covid-19 salgını süresince antikor/PCR vb. testleri yaptığını, davacı şirket tarafından, muhtelif tarihlerde davalı şirket personellerinin Covid-19 PCR testi taramaları gerçekleştirildiğini, sunulan hizmet gereği düzenlenen faturaların ödenmemesi nedeniyle davacı şirketin alacağının tahsilini sağlamak amacıyla Gebze İcra Müdürlüğü 2021/1781 Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibinde, davalı tarafça borca ve yetkiye itiraz edildiğini, davalı şirketin zaman kazanmaya yönelik itirazının kötü niyetli ve hukuka aykırı olduğunu, test yapılan her numara bedelinin KDV hariç 142,00-TL olarak belirlendiğini, davalı şirket personellerine toplam 347 adet test yapıldığını, davacı şirketin kendisine düşen yükümlülükleri yerine getirerek şirket personellerinden test numunelerini topladığını ve sonuçlarını E-mail yoluyla davalı şirkete ilettiğini, davacı şirket tarafından sunulan hizmete ilişkin 12/11/2020 tarihli 26.071,20-TL bedelli fatura ve 10/12/2020 tarihli 27.144,72-TL bedelli iki adet e fatura tanzim edilerek davalı şirkete iletildiğini, davalı şirketçe fatura içeriklerine itiraz edilmediğini, davacının anılı faturalardan kaynaklanan toplam 53.215,92-TL alacağının tahsilini sağlamak amacıyla 03/02/2021 tarihinde Gebze İcra Müdürlüğü 2021/1781 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, icra takibine ilişkin 3000086279878 barkod numaralı ödeme emrinin davalı şirkete 08/02/2021 tarihinde saat 15:50’de tebliğ edildiğini, davalı tarafça aynı tarihte ödeme emrinin tebliğinden yaklaşık bir buçuk saat sonra saat 17:14’de davacı şirkete takibe konu asıl alacak miktarı olan 53.215,92-TL’yi herhangi bir ihtirazı kayıt olmadan haricen ödediğini, davalı şirket tarafından davacı şirkete, icra takip dosyanın asıl alacağı kadar yapılan haricen ödeme sonrasında, icra takibinden kaynaklanan harç ve vekalet ücretlerini ödememek amacıyla davalı şirket tarafından icra takibinde yetkiye ve borca kötü niyeti olarak itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, davacı şirket tarafından icra takibinin başlatılması ile icra takibine konu harç ve vekalet ücreti doğduğunu, Yargıtay’ın süreklilik kazanan içtihatlarında belirtildiği üzere takip talebinde bulunulmasının vekalet ücretine hak kazanılması için yeterli olduğunu, ayrıca ödeme emrinin tebliğine gerek bulunmadığını, aksi düşünülse dahi icra takibine ilişkin ödeme emrinin davalı şirkete 08/02/2021 tarihinde saat 15:50’de tebliğ edilmiş olup davalı tarafça davacı şirkete tebliğden yaklaşık bir buçuk saat sonra saat 17:14’de ödeme gerçekleştirildiğini, görüleceği üzere davalı tarafın açıkça kötü niyetli hareket ederek vekalet ücreti ve harçları ödememek maksadıyla takibe kötü niyetli itirazda bulunduğunu, icra dosyasının 18/03/2021 tarihli güncel bakiye borç miktarının 7.334,24-TL olduğunu, davacının alacağı belirli ve likit bir alacak olup davalı tarafça bilindiğini, borcun asıl alacağa ilişkin kısmının davalı tarafça haricen ödenmesinin dahi, alacağın belirli ve likit bir alacak olduğunu ispata yeterli olduğunu, davalı tarafça takibe kötü niyetli itiraz edilmesi nedeniyle davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesi gerektiğini, davalı tarafça icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edildiğini, icra takibinin alacaklının yerleşim yerinde başlatıldığını, icra takibine konu borcun faturadan kaynaklanan bir para alacağı olduğunu, icra takibinde taraflar arasındaki mal/hizmet satımına ilişkin temel ilişkiye itiraz edilmediğini, taraflar arasındaki temel ilişkiye itiraz edilmeyerek yalnızca borca itiraz edildiği durumlarda 6098 sayılı TBK 89/1 maddesi gereğince alacaklının yerleşim yerinin de yetkili olduğunu, davacı şirketçe, Gebze Arabuluculuk Bürosu 2021/20098 numaralı dosyası üzerinden ticari uyuşmazlıklarda dava şartı arabuluculuk yoluna başvurulmuş olup görüşmelerin anlaşmama ile neticelendirildiğini, tüm bu nedenlerle; davalı/borçlunun Gebze İcra Müdürlüğü 2021/1781 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, haksız ve kötü niyetli itirazda bulunan davalı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından davalı şirket aleyhinde açılan davada, Gebze İcra Müdürlüğü 2021/1781 Esas sayılı dosyaya yapılan itirazın, 18/03/2021 tarihli icra kapak hesabına göre bakiye kaldığı ifade edilen 7.334,24-TL üzerinden iptali ve davalı şirketin kötü niyet tazminatına mahkumiyetinin talep ve dava edildiğini, dava dilekçesinin 3 nolu paragrafında “Müvekkilin anılı faturalardan kaynaklanan toplam 53.215,92-TL alacağının tahsilini sağlamak amacıyla 03/02/2021 tarihinde Gebze İcra Müdürlüğü 2021/1781 esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatmıştır.” şeklindeki ifade ile icra yolu ile tahsili talep edilen alacak tutarının 53.215,92-TL olduğunun açıkça beyan edildiğini, yine aynı paragraf içeriğinde “.. takibe konu asıl alacak miktarı olan 53.215,92-TL’yi herhangi bir ihtirazı kayıt olmadan haricen ödemiştir” denilmek suretiyle icra yolu ile tahsili talep edilen alacağın tamamının davalı şirket tarafından ödendiğinin kabul ve ikrar edildiğini, icra takip dosyasına itirazlarında da ödeme itirazında bulunulmuş olup, bu itirazın haklılığının davacı tarafından ikrar edildiğini, icra takip konusu borcun dava tarihinden önce tamamen ödenmiş olduğundan, davacının huzurdaki itirazın iptali davasını açmakta hiçbir hukuki yararı olmadığını, bu nedenle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde, davalı şirketin icra harç ve vekalet ücretlerini ödememek için icra takibine itiraz edildiğinin beyan edildiğini, bu beyan doğru olmamakla birlikte, davacı tarafın bu beyanı ile huzurdaki davanın esasen icra takip dosya alacağının tahsiline ve takibin devamı amacı için değil, davalı şirketin icra takibine itiraz etmemesi halinde takip alacağına ek olarak ödemesi gerekecek olan icra tahsil harcı ve icra vekalet ücreti alacaklarının tahsili amacına matuf olduğunu ortaya koyduğunu, davacının harç değeri olarak icra takip dosyasından aldığı 18/03/2021 tarihli güncel bakiye borç miktarını esas alarak harç değerini bildirmesinin de bunu açıkça gösterdiğini, İtirazın İptali davasının, icra takip kapak hesabına göre değil icra takip talebindeki alacak talebine göre yapılacağını, davacının icra takip talebi ile tahsilini talep ettiği alacak miktarının 53.215,92-TL olup, bu borcun ödenmiş olduğunu, asıl alacak veya takip talebindeki alacak miktarına bağlı feri alacaklar için (tahsil harcı ve vekalet ücreti alacağı) itirazın iptali talebinde bulunulamayacağını, davacının beyanına göre de, Maliye Hazinesine ödenmesi gerekecek tahsil harcını ödetmek için davalı aleyhinde itirazın iptali talebinde bulunmakta hukuki yararı olmadığı gibi, bu konuda talep hakkı olmadığını, davalının icra takibine itirazının haklı olup, itirazında belirtildiği üzere icra takip konusu borcun ödenmiş olduğunun sabit olduğunu, davacı tarafın da herhangi bir ihtirazi kayıt olmadan ödemeyi kabul ettiğini, bu nedenle davacının itirazın iptali talebinde bulunması haksız olup, kötü niyetle bu davanın açılması nedeniyle davacının tazminata mahkum edilmesi gerektiğini, tüm bu nedenler ile davalı aleyhinde açılan davanın hukuki yarar yokluğu ve harçlar yönünden aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, kötü niyetli davacının tazminata mahkumiyetini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın kabulüne, davalı borçlunun Gebze İcra Dairesi’nin 2021/1781 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazının takip masrafları, takip tarihinden sonra işleyecek faiz ve vekalet ücreti yönünden iptaline, asıl alacağa tahsil tarihlerine kadar değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, Davacının icra inkar tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; icra takip konusu borç dava tarihinden önce tamamen ödenmiş olduğundan, davacının itirazın iptali davasını açmakta hiçbir hukuki yararı bulunmamakta olduğunu, İtirazın İptali davasının açılması için gereken başlıca şartlardan birinin hukuki menfaat olduğunu, bu nedenle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yerel mahkemece hatalı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesinin kanun hükümlerine ve yerleşik yargı içtihatlarına açıkça aykırı olduğunu, yerel mahkemenin davayı kabul gerekçesi ve davayı kabulde hükmüne esas aldığı emsal içtihadın hukuki geçerliliğinin bulunmamakta olduğunu, kabule göre de davacı tarafın doğrudan alacaklı olmadığı ve Maliye Hazinesine ödenmesi gerekecek tahsil harcının ödetmek için davalı aleyhinde itirazın iptali talebinde bulunmakta hukuki yararı olmadığını, bu talebin de doğrudan reddinin gerektiğini, davanın hukuki menfaat yokluğu nedeniyle reddine karar verilmeli iken, davanın kabulünün yerinde olmadığını, yerel mahkeme kararının da usule aykırı olduğunu, arz edilen yasal hüküm gereğince mahkemece verilen kararda, davalının itirazının ne kadar alacak miktarı için iptal edildiği ve icra takibinin ne kadarlık bir tutar üzerinden devamına karar verildiği belirtilmemiş olduğunu, bu nedenle de kararın usule aykırı olduğunu, davalının icra takibine itirazının haklı olup, itirazda belirtildiği üzere icra takip konusu borcun ödenmiş olduğunun sabit olduğunu, davacı tarafın da herhangi bir ihtirazi kayıt olmadan ödemeyi kabul etmiş olduğunu, bu nedenle davacının itirazın iptali talebinde bulunmasının haksız olup, kötü niyetle davanın açılması nedeniyle davacının tazminata mahkum edilmesi gerekli olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; takip talebinde bulunulması ile takibe konu asıl alacağa bağlı ferilerin doğmuş olduğunu ve miktar olarak asıl alacak tutarının ödenmesinin ferileri ortadan kaldırmayacağını, icra emrinde yapılan kısmi ödemelerin TBK 100. maddesi gereği öncelikle işlemiş faiz, masraf ve ferilere mahsup edileceğinin belirtilmiş olduğunu, davalı tarafından yapılan kısmi ödemenin icra takip dosyasına bildirilmiş olduğunu, gerekli harçların ödendiğini, kalan bakiyenin Alacak İcra Müdürlüğünce yapılan hesaplama ile tespit edildiğini, akabinde işbu itirazın iptali davasının açıldığını, davalının, asıl alacak veya takip talebindeki alacak miktarına bağlı feri alacaklar için (tahsil harcı ve vekalet ücreti alacağı) itirazın iptali talebinde bulunulamayacağına yönelik beyanlarının ise tamamen kötü niyetli olduğunu belirterek; davalının haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/05/2021 tarih, 2021/185 Esas – 2021/423 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hizmet sözleşmesi nedeni ile düzenlenen faturalardan doğan alacak için başlatılan takibe vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine yöneliktir.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Eldeki uyuşmazlıkta davacı taraf, iş sağlığı ve güvenliği alanında faaliyet gösteren davacı Şirketin, Türkiye genelinde Covid-19 salgını süresince,muhtelif tarihlerde davalı şirket personellerinin Covid-19 PCR Testi taramaları gerçekleştirildiğini, sunulan hizmet gereği düzenlenen faturaların ödenmemesi nedeniyle müvekkili şirketin alacağının tahsilini sağlamak amacıyla Gebze İcra Müdürlüğü 2021/1781 Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibinde, davalı tarafça borca ve yetkiye itiraz edildiğini, ödeme emrinin davalı şirkete 08/02/2021 tarihinde saat 15:50’de tebliğ edildiğini, davalı tarafça aynı tarihte ödeme emrinin tebliğinden yaklaşık bir buçuk saat sonra saat 17:14’de müvekkili şirkete takibe konu asıl alacak miktarı olan 53.215,92-TL’yi herhangi bir ihtirazı kayıt olmadan haricen ödediğini ancak, icra takibinden kaynaklanan harç ve vekalet ücretlerini ödememek amacıyla davalı şirket tarafından icra takibinde yetkiye ve borca kötü niyeti olarak itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu ileri sürerek, davalı/borçlunun Gebze İcra Müdürlüğü 2021/1781 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, haksız ve kötü niyetli itirazda bulunan davalı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş,davalı taraf ise, icra takip konusu borcun dava tarihinden önce tamamen ödenmiş olduğundan, davacının huzurdaki itirazın iptali davasını açmakta hiçbir hukuki yararı olmadığından bahisle,davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda;”….; takibe konu faturalardaki hizmetin davacı tarafından yerine getirildiği, davalı tarafça takipten sonra ancak dava tarihinden önce takip dosyasındaki asıl alacak miktarının tamamının davacının banka hesabına ödendiği, dava tarihi itibariyle tarafların alacak borç bakiyesinin sıfırlandığı sabit olup taraflar arasında bu hususta ihtilaf bulunmadığı, asıl alacak yönünden davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı, kaldı ki davacının da asıl alacağa yönelik talebinin bulunmadığı, ancak takip giderleri, faiz ile vekalet ücreti yönünden itirazın iptalini istemesinde hukuki yararı bulunduğu anlaşılmakla asıl alacak ödendiğinden miktar belirtilmeksizin davalının itirazının takip masrafı, takip tarihinden sonra işleyecek faiz ve vekalet ücreti yönünden iptaline karar vermek gerekmiştir.
İİK’nın 67-(2) maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının dava ederek haklı çıkması zorunludur. Borçlunun kötüniyetle itiraz etmiş olması yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Ayrıca alacağın likit ve belli olması gerekir. Borçlu, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve belli olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Somut olayda alacağın likit ve belirli olmadığı, yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla davacının icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. (Benzer mahiyette Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nin 18/11/2020 tarih 2020/18 Esas 2020/1493 Karar sayılı ilamı). …” şeklindeki gerekçeyle, davanın kabulüne, davalı borçlunun Gebze İcra Dairesi’nin 2021/1781 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazının takip masrafları, takip tarihinden sonra işleyecek faiz ve vekalet ücreti yönünden iptaline, asıl alacağa tahsil tarihlerine kadar değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, davacının icra inkar tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurmuştur.
Tüm dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 0/06/2018 ve 2017/1335 Esas, 2018/3438 Karar sayılı ilamında; davadan sonra asıl alacağın tamamen ödenip, icra harç, faiz ve masrafların yatırılmaması halinde davacı tarafın dava dilekçesinde takip tarihinden ödeme tarihine kadar işleyecek yasal faiz masraf ve vekalet ücreti yönünden itirazın iptalini de istediği nazara alınarak; davalının bu kalemlere itirazı haksız ise, kapak hesabı yapılmaksızın ve miktar belirtilmeksizin yalnızca alacak kalemleri zikredilerek karar verilmesi gerektiğinin hükme bağlanması karşısında, yerel mahkeme kararında miktar belirtilmeksizin, itirazı takip masrafları, takip tarihinden sonra işleyecek faiz ve vekalet ücreti yönünden iptaline karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca da; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 501,00 TL İstinaf Karar Harcından, istinafa gelirken peşin alınan 126,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 375,00 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davalıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
16/05/2022


Başkan…
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye…
¸e-imzalıdır.

Katip…
¸e-imzalıdır.