Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1413 E. 2022/1017 K. 13.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1413
KARAR NO : 2022/1017

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :24/03/2021
NUMARASI :2021/25 Esas – 2021/262 Karar

DAVACI :…
VEKİLİ :Av. …
DAVALI :DEVELİ TURİZM TAŞ. İNŞ. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
VEKİLİ :Av. …
DAVA :Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :24/11/2016

KARAR TARİHİ :13/05/2022
KR. YAZIM TARİHİ :07/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında araç kiralama ve taşıma sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme gereğince davalı tarafa teamül gereği sadece borçlunun adının ve imzasının olduğu teminat senedi verildiğini, teminat senedinin boş olarak verilmesine rağmen vade tarihi, miktarı, alacak nevi ve yetki kısımları davacının rızası dışında doldurulduğunu ve haksız olarak 06/09/2016 tarihinde İstanbul Anadolu 9. İcra Dairesinin 2016/18736 esas sayılı dosyasında icra takibine başlanıldığını, bu nedenle öncelikle İİK 72/3 maddesi gereğince icra dosyasındaki paranın dosya alacaklısına ödenmesinin dava sonuna kadar tedbiren önlenmesine ve davacının işbu bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı ile davacı arasında yapılan sözleşme gereği davacının anlaşma hükümlerine uymaması halinde 150.000,00-TL tazminat ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, 31/11/2012 tarihli anlaşma ve taahhüt davacı tarafından yerine getirilmediği için bononun icra takibine konulduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirkete 01.07.2012 tarihli sözleşme akdedilirken teminat senedinin boş olarak verildiğine dair tanık …’nın bildirildiğini ancak yerel mahkeme tarafından bu tanığımızın dinlenilmediğini, bu sebeple usuli eksiklik sebebiyle verilmiş olan kararın kaldırılması gerektiğini, ayrıca 31.11.2012 tarihli “Anlaşma ve Taahhüt” başlıklı davacı ve davalı ile davacının imzasının bulunduğu belgede … ve … tanık olup, bu kişilerin de dinlenilmesi gerektiğini, 31.11.2012 tarihli “Anlaşma ve Taahhüt” başlıklı belgeye bakıldığında, … plaka sayılı araç adına yapıldığı, … plaka sayılı aracın da davlı tarafa ait olduğu ve söz konusu aracın devredilmemesi halinde geçerli olacağının görüldüğünü, bu sebeple söz konusu belgenin uygulanması ve bu belgeye dayalı olan bononun icra takibine konu edilmesinin mümkün olmadığını, davaya konu bononun fotokopisinin davacıya verildiğini ve üzerine davalı şirket yetkilisi tarafından bononun teminat senedi olarak verildiğine dair eli ile yazılmış olan yazının mevcut olduğunu, buna göre söz konusu belgedeki yazının davalı şirket yetkilisinin eli ürünü olup olmadığının tespit edilmesi amacıyla imza incelemesi yaptırılması gerekirken, söz konusu belgenin dikkate alınmadan hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davaya konu olan … plaka sayılı araç Kocaeli 5. Noterliğinin 05 Kasım 2012 tarih ve 20349 yevmiye nolu “Devir Sözleşmesi” ile Noter satışı yapıldığını ve satış işlemi gerçekleştirildiğini, söz konusu devir sözleşmesinin gerek davacının gerekse davalı tarafın delil listesinde bulunmakta olup, yerel mahkeme tarafından işbu delil toplanılmadan ve dikkate alınmadan karar verildiğini, davalı tarafın davaya konu plaka üzerinde herhangi bir tasarruf yetkisi bulunmadığı gibi herhangi bir talep hakkı da bulunmadığını, … plaka sayılı araca ilişkin satış ve devir işlemleri gerçekleştirilmiş olup, herhangi bir devir ve tasarruf yetkisi bulunmayan davalı tarafla imzalanmış olan sözleşme de hukuken anlam ifade etmemesi gerektiğini, davacının bir an için bile sorumlu olduğu düşünülmesi halinde ise; “Anlaşma ve Taahhüt” başlıklı sözleşmede “…’ün anlaşma hükümlerine uymadığı takdirde 150.000,00 TL tazminat ödemeyi işbu anlaşma ile kabul ve taahhüt eder.” denilmiş olup, davacı anlaşmaya uymadığı gerekçesiyle kendisine karşı herhangi bir ihtar gönderilmediği gibi temerrüde de düşürülmediğini, bu sebeple de sözleşmeye aykırı şekilde ve davalı tarafça davacının iradesine aykırı olarak düzenlenmiş olan bonoya göre davacının herhangi bir borcu bulunmadığını, sonuç olarak davacının davalı şirkete gerek tazminat alacağı yönünden gerekse başka yönden her hangi bir borcu bulunmadığını, davacıya ait defter, kayıt ve belgelerin incelenmesinden ve ayrıca yazı incelenmesi yapıldıktan sonra ve davalı şirket tarafından bonoda belirtilen “Tazminat Alacağı” hususunun ve kaynağının ispat edilememiş olup, davacının davalı şirkete borcu olmadığının açıkça anlaşılacağını belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davacının haksız açmış olduğu menfi tespit davasının reddi yönündeki karar hukuka ve usule uygun olmakla birlikte davacının ihtiyati tedbir kararı ile alacağı geç almalarına ve bu nedenle zarara uğramalarına sebebiyet vermesi üzerine lehe İİK 72/4 maddesi gereğince %20 ‘den aşağı olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum edilmesi gerektiğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/03/2021 tarih, 2021/25 Esas – 2021/262 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nın 72-(3) maddesi uyarınca açılan bonoya dayalı menfi tespit istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş karara karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizin 04/12/2020 tarih, 2020/99 esas, 2020/1598 karar sayılı ilamı ile “davacının bononun teminat amaçlı olduğu ve anlaşmaya aykırı doldurulduğuna ilişkin iddiası kapsamında, delil listesinde açıkça yemin deliline dayandığı göz önüne alınarak yemin delilinin hatırlatılması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı ve dosya kapsamı delillerle bağdaşmayan gerekçelerle yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile kaldırılmıştır.
İlk derece mahkemesince, kaldırma kararı sonrası davacıya mahkemece yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış ve davalı şirket yetkilisi kendisine teklif edilen yemini tutanakta yer alan şekli ile yerine getirmiştir.
Hukuk yargılamasında ispat araçlarından olan “Yemin” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 225 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 233. maddesi uyarınca, yemin mahkeme huzurunda eda olunur. Hâkim, yeminin icrasından önce yemin edecek kimseye, hangi konuda yemin edeceğini açıklar; yeminin anlam ve önemini anlatır ve yalan yere yemin etmesi hâlinde cezalandırılacağı hususunda dikkatini çeker. Yemin edecek kimse, yemin konusunun yeterli açıklıkta olmadığını ileri sürerse; hâkim, karşı tarafın görüşünü aldıktan sonra derhâl bu konuda kararını verir. Değinilen madde gereğince yemin, “Size sorulan sorular hakkında, gerçeğe uygun cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin eder misiniz?” şeklinde yöneltilir ve yemin teklif edilen kimse tarafından “Bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime ve hiçbir şey saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum.” denilmek suretiyle eda edilmiş sayılır.
Ayrıca, aynı Yasanın 238. maddesi uyarınca; hâkim, yemin eden kimsenin beyanını dinleyip tutanağa geçirir ve yazılanları yüksek sesle huzurunda okur; beyanında ısrar edip etmediğini sorar ve verilen cevabı tutanağa kaydeder.
Somut olayda; mahkemece 24/03/2021 tarihli celsede icra ettirilen yeminde; davalıya yeminin anlam ve önemi ile yalan yere yemin etmesi halinde cezalandırılacağının hatırlatıldığı ancak yasada yer aldığı şekli ile yeminin icra edilmediği, davalıya beyanında ısrar edip etmediğinin de sorulmadığı anlaşılmaktadır.
Bu hali ile mahkemece; usulüne uygun olarak eda edilmeyen yeminle ilgili belirtilen eksikliğin giderilmesi, yemin delilinin yasaya uygun yöntemince uygulanması ve sonrasında isteme konu edilen uyuşmazlığın esası hakkında hüküm tesis edilmesi gerekirken, yasaya aykırı şekilde yemin icrası sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın kaldırılması gerekmiştir.
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 26. maddesinde yargılamaya hakim olan ilkelerden “taleple bağlılık ilkesi” düzenlenmiş olup buna göre Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Yine aynı kanunun 297. maddesi uyarınca mahkeme tarafından hüküm fıkrasında asıl ve yardımcı taleplerin hepsi hakkında açık ve tereddüte yol açmayacak şekilde karar verilmesi gerekir. Mahkemece taleplerden biri hakkında olumlu veya olumsuz hiçbir karar verilmemiş olması durumunda hakkında karar verilmemiş olan talep, zımnen reddedilmiş sayılmaz. Zira, bu talep hakkında ortada olumlu veya olumsuz bir mahkeme kararı yoktur.
Bu kapsamda; mahkemece davalının İİK. m. 72/f.IV,c.2-4 maddesine istinaden talep edilen tazminat istemi hakkında herhangi bir karar verilmemesi HMK 297. Maddesine aykırı olduğundan kararın kaldırılması gerekmiştir.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüne, diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Tarafların ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; yukarıda açılanan hususlara ilişkin olmak üzere ESASTAN KABULÜNE,
2-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/03/2021 tarih, 2021/25 Esas ve 2021/262 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine,
5-İstinaf edenler tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.13/05/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*