Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/137 E. 2021/1793 K. 25.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/137
KARAR NO : 2021/1793

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :19/10/2020
NUMARASI :2019/248 Esas – 2020/427 Karar

DAVACI :… (…) –
VEKİLİ :Av. … –
DAVALILAR :1-… (T.C. No:…) –
:2-… (T.C. No:…) –
VEKİLİ :Av. ….
:3-REKAN YATIRIM TURİZM SANAYİ İÇ VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ.
VEKİLİ :Av. … –
KAYYIMLAR :1 -… (T.C. No: …) –
:2-… (T.C. No: …) –
DAVANIN KONUSU :Limited Şirket Hisse Devrinin Geçersizliğinin Tesbiti ve İptali – Şirket Müdürünün Azli
DAVA TARİHİ :13/06/2019

KARAR TARİHİ :25/10/2021
KR. YAZIM TARİHİ :24/11/2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin 50 bin yapına karşılık gelen %50 oranında hisselerinin maliki olduğunu, bu hisseleri elinden başka bir amaçla davalı … tarafından alınan vekalet kötüye kullanılmak suretiyle kendisinden habersiz ve hileli bir şekilde davalı …’e 5 Milyon TL bedelle satıldığını, durumdan haber alır almaz usulsüz ve hileli satış ve hisse devri işlemlerinin durdurulması için mahkemeye ihtiyati tedbir talebinde bulunduklarını, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/05/2019 tarihli kararı ile 750.000,00 TL nakden teminat karşılığında kısmen kabul edildiğini, kararın taraflarına elden tebliğ edildiğini, tedbir talebinin Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından tümüyle kabul edilmediği için kötüniyetli ve hileli işlemler yaparak müvekkilinin güvenini ve iyiniyetini kötüye kullanan davalılardan …’ün müvekkilinin müdürlük yetkisini elinden alarak istediği şekilde satışları yapabilecek fırsata kavuşacağını, bu nedenle ihtiyati tedbirin kapsamının genişletilerek davalı Rekan Şirketine ait tapular, müşteri senetleri ve araçlar üzerine tedbir konularak devirleri ve kullanılmalarının önlenmesine, şirkete ait tüm banka hesaplarına bloke konulmasına, …’ün şirket müdürlüğünden tedbiren azline karar verilmesine, şirket hisse devirlerinin hile sebebiyle iptaline, hisse devrini onaylayan ortaklar kurulu kararının geçersizliğinin tespitine, devir konusu payların pay defterine yeniden davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; işbu davanın ticari arabuluculuğa tabi olduğu ve dava şartının gerçekleşmediğini, davanın tamamlayıcı nitelikte olduğu ve süresinde açılmadığını, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/304 D.İş nolu dosyası sebebi ile tamamlayıcı merasim niteliğindeki ihtiyati tedbir kararı sebebi ile mahkemede açılan davayı süresinde açmadığından mevcut davanın reddine, ihtiyati tedbir kararının ortadan kalkması yönünde karar verilmesini, davacının aynı konu ve sebeple Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/223 Esas numarası ile dava açtığını ve bu sebeple açılan davanın mükerrerlik teşkil etmesi sebebiyle reddinin gerektiğini, müvekkili … ile davacı arasında Mekke’de bulunan arsaya büyük bir proje inşa ederek ve Kocaeli’ndeki 262 projesini tamamlayarak %50 ortak olduğu ve karı paylaşmak üzere anlaştıklarını, işbu proje finansmanının müvekkili davacı Al Kattan’a dolar karşılığı 1.9 milyar değerindeki devlet tahvili müvekkil tarafından davacıya sözleşme imzalanarak verdiğini, davacının bu tahvili satıp proje finansmanında kullanma taahhüdünü verdiğini, davacının iddia ettiği gibi şirketin finansmanının davacı tarafından değil müvekkili tarafından karşılandığını, müvekkilinin tahvilleri ya iade etmesini ya da sermaye ye yatırması talebinde bulunduğunu, davacının 50 milyon TL kredi değeri olduğunu iddia ettiğini ancak bankaca yapılan eksperlerde ise yaklaşık 5 milyonluk kredi değeri olduğunu tespit ettiğini, müvekkilinin kredi değerinde azami farlılık olduğunu görmesi ve şirketin içini boşaltılması, taşeronlara borçlanılması, şirketin 20 milyon TL civarında zarara uğratılması gibi konuların gündeme gelmesi üzerine müvekkili kendisine her şeyi yapma yetkisi verilmişken ana sözleşmeye mutabık kalıp şirketin %50 hissesini aldığını, şirketin içinin boşaltılmasını engellemeye çalıştığını, hisse devrini davacının bilgisi dahilinde ve yapılan sözleşmelere dayanarak gerçekleştirildiğini, hiçbir şekilde aldatma hile vs söz konusu olmadığını, tarafların iradelerine uygun işlem yapıldığını, davacı şirketin ana sözleşmesine aykırı olarak şirketi engelleyici güç duruma düşüren yatırımlarına etki yapan, gelişmesini engelleyen ve müvekkilinin sahip olduğu şöhret ve itibarını sarsan davranışlarda bulunmuş ve şirketin çıkarlarını zedeleyebilecek davranışları oluşturduğunu belirterek Rekan … Ltd. Şti. hakkında verilmiş bulunan her türlü tedbirin kaldırılması yönünde karar verilmesini, haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olarak açılan davanın ve davacının tüm taleplerinin reddine, şirket banka hesap hareket dökümlerinin incelenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … davanın kabulü ile Beyoğlu 25. Noterliğince yapılan 17/05/2019 gün ve 22749 yevmiye sayılı hisse devrinin iptali ile davalı … adına kayıtlı olan davalı şirkete ait 50.000 payın davacı … … adına tesciline, karar kesinleştiğinde Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne tescil ve ilanına, 17/05/2019 tarihli genel kurul kararının mutlak butlanla malul olduğunun tespitine, kayyımların görevlerinin karar kesinleşinceye kadar devamına … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalılar … ve … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalılar … ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; uyuşmazlık konusu olmayan konu hakkında haksız ihtiyati karar tedbiri verildiği, 2019/304 D. İş 2019-307 karar nolu dosya ile ihtiyati tedbir talebinin gerekçeli kararı yazılırken; davacının … müdürlük yetkisinin kaldırılması ve araçlara bankalara ilişkin talebin uyuşmazlık konusu olmadığı yönüne gerekçe tanzim edildiği, bu detayı değişik iş dosyasında gören yerel mahkeme esas dosyasında uyuşmazlık konusu olmayan konuları da yargılama kapsamına aldığı, … müdürlük yetkisinin kaldırılması, çek,senet ve arabalarla ilgili talepler dava konusu uyuşmazlık konusu olmadığı, o halde mahkemenin ve BAM’ın … Müdürlük yetkisi ile ilgili tedbir alma, esas bakımından karar tesis etme yetkisi bulunmadığı, bu durumda BAM vermiş olduğu yönetim kayyumu kararı ile uyuşmazık konusu olmayan bir konuda haksız tedbir kararı verilmiş olduğu, Yerel Mahkeme de aynı şekilde bu hatalı karara uymuş, gerekçeli kararında da aynı şekilde tedbirin devamına olacak şekilde karar verildiğini, organ boşluğu olmayan bir şirkette, hukuki yarar olmadan ve davacıya dava sonunda edinmek istediği sonucu veren haksız tedbir kararı uygulandığını, hisse devirleri geçerli olup yerel mahkeme tarafından yapılan eksik inceleme neticesinde yapılan itirazlar neticesinde işbu tedbir kararının kaldırılmasını talep ettiklerini;
Usul ve esas bakımından ise; dava değeri 5 milyon TL olup; basit yargılama uygulanamayacağı, dava konusu uyuşmazlığın tespitinde hataya düşülmüş talep edilmediği halde davacı lehine dosyaya müdahil olmuş, dava konusunu usule aykırı olarak genişletildiğini, HMK md. 119’a göre; dava dilekçesinin içeriğinin dava konusunu içermesi gerektiği oysa yerel mahkeme davacının talep sonucunu aşan bir şekilde hukuka aykırı olarak yargılama konusunu talep olmadan genişlettiğini (6100 Sayılı HMK ve Hukuki Mütaala, sf:11), davacının ispatlanamamış hile iddiası Yerel mahkeme davacı tarafından ileri sürülmeyen, hisse devrine onay vakıasını kendiliğinden davacı yerine geçip değerlendirmiş, bu konuda davalı tarafın muvafakati alınmamış ayrıca temel iddia olan Urfa’daki proje sebebi ile hile olduğu konusuna ilişkin değerlendirme dahi yapılmadığı zira böyle bir konunun olmadığını yerel mahkeme dahil herkes bildiği halde; sırf bu sebep bile davanın esastan reddini gerektiği, hile isnadının dayanağı Urfa Projesi olup bununla ilgili hile ispat edilemediğini, davacının dava dilekçesinde; …’e verilen vekaletnamenin şirket hisselerini 3. kişiye devretme yetkisinin olmadığı yönünde talebi iddiası olmadığını, vekaletnamede yetki olduğu konusunda uyuşmazlık söz konusu olmadığı, davacının iddiası, bu vekaletlerde yetki var ancak başka bir iş için verildiği yönünde şeklinde olduğu halde mahkemenin bu aşamaya kadarki iddia ve savunmaları yerinde olarak tespit edip, ona göre ön inceleme duruşmasında HMK m. 140 kapsamında hukuki uyuşmazlığı tespit etmesi gerekmekte idi, davacı ve davalı arasındaki ticari ilişki incelendiğinde davacının zaten şahsına, şirketine ait her türlü işlemin yapılma nedeni ile vekalet verildiği görüleceğini, devir öncesi BAM’dan ya da Yerel Mahkeme’den izin alıp öyle devir yapsaydılar bu şekilde zorlama karar tesis edilmeyeceğini, Hakim, talep edilenden şey dışında ya da talep edilen şeyden daha fazlasına karar veremeyeceğini; taraflar arasındaki ticaret sözleşmeleri mevcut olup bunların hepsinde davacı imzası bulunduğu yani ortaklık amaçlanmış,bedeller ödendiğini, davacı dava ve cevap dilekçesinde; davacının rekan şirketindeki hisselerinin 3. kişilere devrini kapsamıyor yönünde bir iddiası olmadığını, davacı vekilinin vekaletnameye ilişkin olarak hisse devrine onay verilip verilmediğine ilişkin bir vakıa ileri sürmediği, davacı vekaletnamedeki yetkilere göre hisse satış yetkisinin olduğunu kabul etmekte olduğunu, vekaletin kötüye kullanılması konusu yanlış değerlendirildiğini, … vekaleti hisse devrine olanak sağladığını, yerel mahkeme kayyumların denetimini yapmamış ve şirketin zarara uğramasına olanak tanıdığı, deliller toplanmamış, değerlendirmemiş ve usule aykırı gerekçeli karar tanzim edildiğini, bilirkişi delilinin reddine ilişkin gerekçe belirtilmediği, tanık beyanlarının karara etkisi olmadığı belirtilerek delillerin incelenmesi, değerlendirilmesi ve tartışılması kuralını da ihlal edildiğini beyan ederek, tehiri icra taleplerinin kabulü ile yerel mahkeme kararının usul ve esas bakımından davanın reddi ile ortadan kaldırılmasına, haksız ihtiyati tedbir kararlarının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddi yönünde karar verilmesi ile istinaf taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbir haksız değil bilakis gerekli ve zorunlu olduğunu, uyuşmazlık konusu ile ilgili ihtiyati tedbire karar verildiğini, Yerel Mahkemenin vermiş olduğu 750.000 TL teminatla davalıya ait hissenin 3. kişilere devrine yönelik tedbir kararı (kısmı kabul kararı) tarafımızca Sakarya BAM’a itiraz edilmiş dava dilekçemizin sonuç kısmında talepler yinelendiği, davanın açılması öncesi gerek ihtiyati tedbir 2019/304 D.iş sayılı dosyada olsun, gerekse 2019/248 E. sayılı dosyada davanın açılması ve akabinde tedbir taleplerinin sürekli olarak davalının müdürlük yetkisinin kaldırılması ve vs. hususlarda yinelediklerini, verilen kararlar objektif ve hukuken yerinde olup Sakarya BAM 7. Hukuk Dairesinin dava konusu başvuruya ilişkin yapmış olduğu objektif değerlendirme neticesinde uyuşmazlığa konu olaylar ve mevcut kanıt araçları birlikte değerlendirilerek şirketin hak ve menfaatinin ivedilikle ve etkin biçimde korunması için yönetim kayyımı atandığı isabetli olarak ihtiyati tedbir kararı verildiğini, organ boşluğu ve hukuki yarar bulunduğu, hisse devirleri tamamen hukuka aykırı olup, mahkemenin bu yöndeki objektif tespitlerine dayalı olarak verilmiş olan tedbir kararı ile nihayetinde iptal kararı usule ve yasaya uygun olduğu, usul yönünden; ara kararla dava değeri dikkate alınarak basit değil, yazılı yargılama yapıldığını, uyuşmazlığın tespitinde isabetli değerlendirme yapmak suretiyle talep doğrultusunda (talep dışına çıkmadan) hükmünü verildiğini, …’e verilen vekâletname’nin şirket hisselerini üçüncü kişiye devretme yetkisi bulunmadığını, vekâletname, vekil olarak tayin edilen … tarafından Muhammed Al Kattan’ın istek ve iradesi hilafına yanıltmak suretiyle elde edilmiş ve içeriğinde Rekan Şirketi’nin paylarını üçüncü kişiye devretme konusunda özel bir yetkilendirme olmadığını, dava ve cevap dilekçelerinde müvekkilin Rekan Şirketindeki hisselerinin 3. kişilere devrini kapsamıyor yönünde bir iddiası olduğu, vekâletnamedeki yetkilere göre hisse satış yetkisinin olduğunu kabul etmediklerini, …’e verilen vekaletname, Rekan Şirketi’ndeki hisse devrine olanak sağlamadığını, yerel mahkeme, kayyumların denetimini sürekli olarak yaptığını, karara etki edebilecek her türlü delili topladığı, değerlendirdiği ve usule uygun gerekçeli karar tanzim edildiğini karşı yanın kötü niyetli hareket ettiğini beyan ederek, yerel mahkeme kararının onanmasına, davalının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/10/2020 Tarih – 2019/248 Esas – 2020/427 sayılı kararı ve tüm dosya dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; limited şirket hisse devrinin geçersizliğinin tespiti, iptali, şirket müdürünün azli, hisse devrini onaylayan ortaklar kurulu kararının geçersizliğinin tespiti ve devir konusu payların pay defterine yeniden davacı adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalılar … ve … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Somut olayda; T.C. Cidde Başkonsolosluğu’nun 30/12/2018 tarih [6049] yevmiye sayılı düzenleme şeklinde vekaletnamesinin incelenmesinde; “Şirketimiz adına Türkiye Cumhuriyeti hudutları dahilinde bulunan ve bilumum şirketlerden hisse almaya, aldığı hisseleri devretmeye, başka şirketlerde bulunan hisselerimizin bir kısmını veya tamamını dilediği kişi ve kuruluşlara devretmeye ve devralmaya şirketimiz adına ortaklıklar kurmaya, başka şirketlerden hisse almaya aldığı hisseleri devretmeye, hisse devir sözleşmeleri imzalamaya, Şirketimiz adına yeni kurulacak şirketlere iştirak etmek üzere ana sözleşmeleri imzalamaya, şirketimiz adına hissedarı olduğumuz şirketlerin genel kurul toplantılarına katılmaya, oy kullanmaya” yetkileri ile …’in vekil tayin edildiği, davacının, davalı şirketin %50 oranındaki hisselerinin elinden başka bir amaçla davalı … tarafından alınan vekaletin kötüye kullanılmak suretiyle kendisinden habersiz ve hileli bir şekilde davalı …’e 5 milyon TL bedelle satıldığı, davacının yapılan bu devirden haber alır almaz usulsüz ve hileli satış ve hisse devri işlemlerinin durdurulması için mahkemeye ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/05/2019 tarihli kararı ile 750.000,00 TL nakden teminat karşılığında tedbir talebinin kısmen kabul edildiği, tedbir talebinin Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından tümüyle kabul edilmediği için davalılardan …’ün davacının müdürlük yetkisini elinden alarak istediği şekilde satışları yapabilecek yetkiye kavuşacağı bildirilerek, öncelikle daha önce verilen ihtiyati tedbirin kapsamının genişletilerek davalı Rekan Şirketine ait tapular, müşteri senetleri ve araçlar üzerine tedbir konularak devirlerin ve kullanılmalarının önlenmesi, …’ün şirket müdürlüğünden tedbiren azline karar verilmesi, şirket hisse devirlerinin hile sebebiyle iptali, hisse devrini onaylayan ortaklar kurulu kararının geçersizliğinin tespiti için eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, verilen karara karşı davalı vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık … lehine düzenlenen vekaletnamelerin davalılar tarafından kötüye kullanılıp kullanılmadığı, söz konusu vekaletnamelerin Rekan Ltd. Şti.’ndeki hisse devir işlemini kapsayıp kapsamadığı ve ortaklar kurulu kararının batıl olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Vekâlet sözleşmesi, 6098 sayılı TBK.’nun 502 vd. maddelerinde, vekilin, vekalet görevini talimata uygun ifa borcu, 6098 sayılı TBK.’nun 505. maddesinde; “Vekil, vekâlet verenin açık talimatına uymakla yükümlüdür. Ancak, vekalet verenden izin alma imkanı bulunmadığında, durumu bilseydi onun da izin vereceği açık olan hallerde, vekil talimattan ayrılabilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Vekilin diğer borçları, şahsen ifa, sadakat ve özen gösterme (m. 506) ve hesap vermedir (m. 508).
Vekil vekaletname ile aldığı yetkileri vakaletin kapsamı (m. 504) ve anılan bu hükümler kapsamında kullanmakla yükümlüdür. Vekil, temsil yetkisinin, sınır ve kapsamını tayin eden vekaletnamedeki kayıt ve şartlara tamamiyle uymak zorundadır (Y….K. 02/12/1953 E. 1/183, K. 145 – İlmî ve Kazâî İçtihatlarla Açıklamalı Borçlar Kanunu, Lütfi Dalamanlı/Faruk Kazancı/ Muharrem Kazancı, Cilt 1, İstanbul 1990, s:410).
Eldeki uyuşmazlıkta, ilk derece mahkemesince; TTK nın 595/1. maddesinde esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemlerin yazılı şekilde yapılacağı ve tarafların imzalarının noterce onaylanacağı, aynı maddenin 2. fıkrasında ise şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için ortaklar genel kurulunun onayının şart olduğu, devrin bu onayla geçerli olacağı düzenlenmiş olup, davacının Rekan Yatırım Turizm Sanayi İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin 100.000 payının tamamının sahibi iken T.C. Cidde Başkonsolosluğu’nun 30/12/2018 tarih 6049 yevmiye sayılı düzenleme şeklindeki vekaletnamesine dayalı olarak, vekil …’in Beyoğlu 25. Noterliği’nin 17/05/2019 tarih, 22749 yevmiye nolu hisse devir sözleşmesi ile 50.000 payın 5.000.000,00 TL bedelle davalı …’e satıldığı, şirket ortaklar kurulunun 17/05/2019 tarih ve 2019/01 sayılı kararı ile hisse devrinin onaylandığı, temsil ve vekalet ilişkisi üzerinde durulması gerektiğinden, 6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; “Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır” hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır (Yargıtay 1. HD. E:2016/16619-K: 2020/3680 sayılı ilamı). Kuşkusuz vekilin temsil yetkisi sınırını vekil eden tayin eder. Vekilin vekil edenin tayin ettiği bu sınır dışında iş ve işlem yapma olanağı bulunmamaktadır. Vekille ilişki içerisine giren taraf da vekaletname ile vekile verilen temsil sınırını bilmek zorundadır. Şayet, vekaletname ile verilen yetki temsil sınırı dışında kullanılmışsa vekil eden vekaletname metninden yararlanarak üçüncü kişilere karşı vekilin temsil yetkisini aşmak suretiyle iş ve işlem yaptığı iddiasını ileri sürebilir. (Yargıtay 14.H.D nin E:2009/7564 K: 2009/8343 sayılı ilamı) Hisse devrinin temelini oluşturan T.C. Cidde Başkonsolosluğu’nun 30/12/2018 tarih 6049 yevmiye sayılı düzenleme şeklinde vekaletnamesinde; “Şirketimiz adına Türkiye Cumhuriyeti hudutları dahilinde bulunan ve bilumum şirketlerden hisse almaya, aldığı hisseleri devretmeye, başka şirketlerde bulunan hisselerimizin bir kısmını veya tamamını dilediği kişi ve kuruluşlara devretmeye ve devralmaya şirketimiz adına ortaklıklar kurmaya, başka şirketlerden hisse almaya aldığı hisseleri devretmeye, hisse devir sözleşmeleri imzalamaya, Şirketimiz adına yeni kurulacak şirketlere iştirak etmek üzere ana sözleşmeleri imzalamaya, şirketimiz adına hissedarı olduğumuz şirketlerin genel kurul toplantılarına katılmaya, oy kullanmaya” yetkileri ile …’in vekil tayin edildiği, görülmekte olup, … ile hisse devir işlemi gerçekleştiren vekil …’e verdiği vekaletnamedeki hisse devrine ilişkin yetkilerin vekalet verenin şirketteki hisselerin devrini öngörmediği, şirket adına hisse devretmeye ve şirket adına hissedarı olduğu şirketlerin genel kurul toplantılarına katılmaya, oy kullanmaya şeklinde …’e yetki verildiği, bu durumda Beyoğlu 25. Noterliğince yapılan 17/05/2019 gün ve 22749 yevmiye sayılı hisse devrinde …’in vekaletnamenin sınır ve kapsamını aşan hukuki işlem yaptığı anlaşılmakla, hisse devrinin geçersiz olduğu kabul edilmekle, iddia ve savunmaya konu edilen hisse bedel karşılığı olarak verildiği ileri sürülen tahvilin gerçekliği üzerinde durulmadan davaya konu hisse devrinin iptaline karar verilmiş, hisse devrinin onaylandığı 17/05/2019 tarihli genel kurul kararı ise vekil eden …’e şirket adına hissedarı olduğu şirketlerin genel kurul toplantılarına katılmaya, oy kullanmaya şeklinde yetki verildiği, davacı adına genel kurulda oy kullanma yetkisi verilmediğinden, TTK nun 447. maddesi gözönüne alınarak, genel kurul kararı kurucu unsurları içermekle birlikte, kanunda öngörülen geçerlilik unsurlarını içermemesinden dolayı ölü doğduğundan (H.Pulaşlı Şirketler Hukuku Genel Esaslar Kitabı 5.baskı s.389) genel kurul kararının mutlak butlanla malul olduğunun tespitine gerekçeleriyle davanın kabulüne ve kabul doğrultusunda yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasında dosya kapsamı delillerle usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
Gerekçeli karar başlığında; davacı ile davacı vekilinin ve davalılar vekillerinin adreslerinin yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalılar … ve …’ün istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca; Davalılar … ve …’ün İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 341,550,00 TL İstinaf Karar Harcından, istinafa gelirken peşin alınan 85.387,50 TL’nin mahsubu ile bakiye 256,162,50 TL istinaf karar harcının davalılardan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davalılar taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davalılar tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davalıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,

İlişkin; Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/10/2021


Başkan-…
¸e-imzalıdır

Üye-…
¸e-imzalıdır

Üye-…
¸e-imzalıdır

Katip-…
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*