Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1369 E. 2022/1034 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2021/1369
KARAR NO :2022/1034

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :08/04/2021
NUMARASI :2020/270 Esas – 2021/319 Karar

DAVACI :…
VEKİLİ :Av. ….
DAVALILAR :1- …
:2- …
VEKİLİ :Av. …
:3- …
DAVA :Ticari Şirket
DAVA TARİHİ :15/05/2020

KARAR TARİHİ :16/05/2022
KR. YAZIM TARİHİ :30/05/2022

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı … ile davalılar … ve …, Öncül Turizm Nakliyat İnş. Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin, 15/02/2017 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağı ile Haydari Cankatar’dan Toplantı Başkanı/Devir Eden Ortak sıfatıyla Gebze 3. Noterliğinin 08/03/2017 tarihli ve 13652 yevmiye numara ile hisse devir sözleşmesi düzenlendiğini, işbu yapılan hisse devir sözleşmesi neticesinde Öncül Turizm Nakliyat İnş. Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ortaklık yapısını; …- 200 Pay Adedi 5.000,00-TL Sermaye Miktarı, …- 100 Pay Adedi 2.500,00-TL Sermaye Miktarı, … -100 Pay Adedi 2.500,00-TL gibi oluştuğunu, TTSG’da ilan edildiğini, davacı …’in; Öncül Turizm Nakliyat İnş. Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin %50 hisse ile ortağı olduğunu, şirketin üç ortaklı bir şirket olduğunu, Öncül Turizm şirketinin resmi merkezi olarak Kocaeli içerisinde Gebze’de faaliyet gösterdiğini, davaya konu hususun, davacı tarafından defalarca genel kurulu bir araya getirmek suretiyle, kira alacağının tahsili için icra takibi yapmak, şirketin fiili faaliyet ve işleyişi hakkında karara varmak istemişse de bu girişimlerinin davalı … ile … kaynaklı olarak hiçbir şekilde gerçekleştirilemediğini, davalıların bu tutumu ile şirketin uzun zaman önce faaliyetine fiilen son veriliğini, şirketin devamı ve amacının gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını, bu durumun şirketin haklı nedenle feshine sebep oluşturmakta olduğunu, ekte sunulan Türkiye Sicil gazetesinden de görüleceği üzere şirket ortaklarından … 100 Pay karşılığı 2.500,00-TL’sini, oğlu …’a, 100 pay karşılığı 2.500,00-TL’sini de …’e devrettiğini, ortaklık yapısının yukarıda belirtiği gibi oluştuğunu, imza sirkülerinden de görüleceği üzere şirket müdürü seçilen davacı … ve …’ın şirket kaşesi altında ahzu kabz yetkisi ile atacakları müşterek imzası imzası ile şirketi temsil ve ilzama yetkili kılınmalarına oy birliği ile karar verildiğini, davacının ortak olduğu Öncül Turizm Nakliyat İnş. Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti. Adına, Dilovası Organize San. Böl. 2. kısım D:2028 No:19 Gebze – Kocaeli adresi – Gebze 2. Bölge Tavşancıl 104 ada, 6 parsel 1929 m2’lik bir taşınmaz kaydı bulunmakta olup şirketin başkaca malvarlığı olmadığını, Öncül Turizm Nakliyat İnş. Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin, Dilovası Organize San. Böl. 2. kısım D:2028 No:19 Gebze – Kocaeli adresi, Gebze 2. Bölge Tavşancıl 104 ada, 6 parsel 1929 m2’lik tapu da kayıtlı Fabrika binasının davalı Öncül şirketin ortaklarından olan …’ın annesi …’ın sahibi olduğu Yeni Madeni Yağlar ve Kim. Ür. İnş. Gıda Mak. San. Tic. Ltd. Şti’ne kiraya verildiğini, kira sözleşmesinde aylık kira miktarının yazmakta olduğunu, bir kaç ay ödenen kiranın sonraki aylarda ödenmediğini, davacının bir çok kez kiranın ödenmesi konusunda görüşmüşse de ödeme yapılmadığını, şu an fabrika binasının tamamen davalı …’ın babası … tarafından kullanılmakta olduğunu, fabrika binasına kimseyi yaklaştırmadıklarını, davacı tarafından kiracı şirkete, kira takibi yapılmak istenmişse de şirketi temsil yetkisi müşterek imza ile olması sebebi ile davalılar tarafından onay verilmediği için ve kiracı şirketin ortağının davalı …’ın annesi … olması ve fabrika binasının babası … tarafından kullanılması nedeni ile davacıya hiç bir şekilde hukuki yollara başvurma şirketi temsil etme onay ve yetkisi verilmediğini, davalı ortakların şirketi müşterek temsil ile yetkili kılınma koşulunu kötüye kullanarak davacının mağduriyetine sebep oldukları gibi davacının, davalılara güveni de kalmadığını, davacının tüm iyiniyetli yaklaşımlarına rağmen bugüne kadar bir sonuç alınamadığı gibi tesadüfen yapılan bir araştırma sonucunda davalı Öncül Turizm Nakliyat İnş. Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ticaret sicilinde kayıtlı olan adresinin bulunduğu fabrika binasına gidildiğinde fabrika binasının adres gösterilerek, Astro Kimya Endüstriyel Dış Tic. Ltd. Şti. adlı bir şirketin söz konusu fabrika binasının olduğu adreste görüldüğünü, yapılan araştırmada Astro Kimya Endüstriyel Dış Tic. Ltd. Şti’nin yetkili ve ortaklarının davalı …’ın babası … ve diğer ortak … olduğunun görüldüğünü, davalıların istedikleri gibi fabrika binasını kullanmakta ve müşterek imza ile temsil söz konusu olduğu için davalının herhangi bir işlem yapmasına müsade etmediklerini, davalı …’ın babası olan …’ın fabrika binasını istediği gibi kullandığını ve hatta çevrede bu fabrika benim diyerek, iş yapmak için yeni ortaklar aradığını söylediğini, davacı açısından güven ilişkisi zedelendiğini, biraraya gelip müşterek imzayla şirketin varlığının devam ettirmelerinin mümkün olmadığını, fiilen devam eden bir şirket bulunmamakta olup sadece kağıt üzerinde şirketin isim ve adresi yazdığını, şirketin herhangi bir faaliyeti olmadığını, 3 ortağın bir araya gelemediğini, şirketin değerlemesi yapılarak tasfiye edilip ortaklık paylarının ödenmesi gerektiğini, davacının ortaklık ilişkisinden kurtulabilmesi amacıyla öncelikle haklı sebeple fesih hükümlerinin uygulanmasını, davalı … ile …’in bu denli tutum ve davranışları ile ortaklar arası güven ve iş birliğini zedeleyen davranışlar ile ortaklık ilişkisinin devam ettirilmesinin çekilmez hal aldığını beyanla, öncelikle Öncül Turizm Nakliyat İnş. Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin mal varlığının teminat altına alınması amacıyla davalı … ile …’in şirket tüzel kişiliği adına hak ve yetkilerinin dondurularak tasarruf yetkilerinin askıya alınmasına karar verilmesini, haklı davalarının kabulüne, 6102 sayılı TTK’nın madde 636/2-3 gereğince şirketin feshi ile tasfiyesine karar verilmesini, davacının payının belirlenerek ödenmesini, 6102 sayılı TTK’nın madde 636/2-3 gereğince şirketin feshi ile tasfiyesine karar verilmesini, yerinde görülmediği takdirde aynı Yasa’nın TTK’nın 638/2 ve ilgili diğer hükümler gereği davacının şirket ortaklığından haklı nedenle çıkarılmasına ve hissesi oranında çıkma payının davacıya verilmesi kararı verilmesini, aynı maddenin devamınca hüküm altına alındığı üzere, karar kesinleşinceye kadar davacının ortaklıktan doğan sermaye koyma borcunun dondurulmasına ve ilgili tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacı her ne kadar Yönetim Kurulu’nun mevcut olmadığından bahisle dava açmış ise de Öncül Turizm Ltd. Şti.’nin 23/03/2017 tarihinde …, … ve …’den oluşan yönetim kurulunun süresiz olarak yetkilendirildiğini, söz konusu durumda yönetimsel bir problemin olmadığı görüldüğünü, davacı …’in ayrıca müdürler kurulu başkanı olduğunu, dolayısıyla şirket üzerinde yönetim kurulu anlamında bir organın olmadığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, bu hususun iddia edilerek şirketin feshi veya çıkma konusu yapılamayacağını, davacı her ne kadar genel kurul yapılamadığını iddia etmiş ise de şirketin 23.03.2017 tarihinde genel kurulunu gerçekleştirdiğini, genel kurul yapılmadığından bahisle şirketin fesih talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı …’in müdürler kurulu başkanı olması dolayısıyla genel kurul organizasyonu yapmanın şahsının asli görevi olduğunu, söz konusu yükümlülüğü kendisinin 3 yıl kadar süre içerisinde gerçekleştirmeyerek şirketin feshini talep etmesinin kötüniyetli hareket ettiğini gösterdiğini, genel kurul toplanması için çağrı yapmasının kanuni anlamda kendisine verilen bir görev olduğunu, ayrıca davacı tarafından genel kurul yapılması çağrısında bulunulmadığını, davalılara yazılı olarak herhangi bir çağrı kağıdı ulaşmadığını, dolayısıyla davacının kanunen görevlerini yerine getirmediğini, davacının babası … ile davalı …’ın babası …’ın Yeni Madeni Yağlar Ltd. Şti.’nin eski ortakları olup yıllarca bir arada çalıştıklarını, Öncül Turizm Ltd. Şti’.nin malvarlığına özgülenen Gebze 2. Bölge Tavşancıl Mevkii …Ada … Parsel üzerinde bulunan taşınmazın birlikte alındığını, söz konusu şahısların şirketi altsoylarına devrettiğini ve işbu taşınmazdan gayrimenkul kira getirisi elde etmek üzere bir düzen kurduklarını, bu hususta tarafların bir araya gelmelerine engel bir durum bulunmadığını, şahısların birbirlerinden habersiz hareket etme durumlarının hem hukuken hem de fiilen mümkün olmadığını, davalının üstsoyu …’ın kullanımı neticesinde davacı …’e düzenli kira ödemesi yapıldığını, şirketin 3 yıldır bu sistemle ortaklarına düzenli olarak kira geliri elde ettiğini, şirketin aktif şekilde faaliyetlerde bulunduğuna dair iddialarının taraflara ait banka kayıtları incelendiğinde ispatlanacağını, taraflar arasında güven duygusunun bulunmadığı iddiasını da davacıların ispatla mükellef olduğunu, davacı …’in, Öncül Turizm Ltd. Şti.’ne ait gayrimenkul nedeniyle düzenli kira geliri elde ettiğini, dolayısıyla şirket henüz amacını gerçekleştirmediğinden feshedilmesinde hukuki bir yarar olmadığı gibi davacının haklı sebebe dayanarak çıkma hakkının kullanılmasını gösterecek bir delil sunmadığını beyanla, dava şartları oluşmadığından davanın doğrudan reddini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davalılar … ve … aleyhine açılan davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine, Davalı … aleyhine açılan davanın kabulüne, Gebze Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 2180 sicil numarasında kayıtlı olan davalı …’nin fesih ve tasfiyesine, Tasfiye memuru olarak mali müşavir …’nın atanmasına, Tasfiye memuru ücreti 1.000,00-TL’den şimdilik 3 aylık ücret toplamı olan 3.000,00-TL ile 2.500,00-TL tasfiye masraf avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafça Mahkememiz veznesine yatırılmasına, Karar kesinleştiğinde ve yukarıdaki madde uyarınca tasfiye memur ücreti ile tasfiye masraf avansı yatırıldığında tasfiye memuruna görevinin tebliğine, Tasfiye memur ücreti ve masraflarının tasfiye memuru tarafından tasfiye giderlerine eklenmesine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalılar … ve … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalılar … ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Öncül Turizm Ltd. Şti için fesih şartlarının oluşmadığı iddiasının mahkemece dikkate alınmamış olduğunu, şirket üzerinde yönetim kurulu anlamında bir organın olmadığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, şirket genel kurulu 10.03.2021 tarihinde yapılmış olduğunu, genel kurul toplantısı yapıldığından bu sebep dolayısıyla şirket feshine karar verilemeyeceğini, davacının üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmeden kötüniyetli şekilde şirket’in feshi için dava açmış olduğunu, söz konusu yükümlülüğü kendisi 3 yıl kadar süre içerisinde gerçekleştirmeyerek şirket’in feshini talep etmesinin kötüniyetli hareket ettiğini göstermekte olduğunu, davacı tarafından genel kurul yapılması çağrısında bulunulmamış olduğunu, davalılara yazılı olarak herhangi bir çağrı kağıdının ulaşmamış olduğunu, dolayısıyla davacının kanunen görevlerini yerine getirmediğini, bu sebep nedeniyle de fesih talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, feshine karar verilen şirket’in kira geliri elde etmek dışında başkaca bir faaliyetinin bulunmamakta olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı …; Öncül Turizm Nakliyat İnş. Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti. şirketin %50 hisse ile ortağı olduğunu, şirketin üç ortaklı bir şirket olduğunu, Öncül Turizm şirketinin resmi merkezi olarak Kocaeli içerisinde Gebze’de faaliyet göstermekte. Davaya konu husus, davacı tarafından defalarca genel kurulu bir araya getirmek suretiyle, kira alacağının tahsili içinİ icra takibi yapmak, şirketin fiili faaliyet ve işleyişi hakkında karara varmak istemişse de bu girişimleri davalı … ile … kaynaklı olarak hiçbir şekilde gerçekleştirilememiş olduğunu, davalıların bu tutumu ile şirketin uzun zaman önce faaliyetine fiilen son vermiş olduğunu, bu durumun şirketin haklı nedenle feshine sebep oluşturmakta olduğunu, tarafların biraraya gelip müşterek imzayla ile şirketi temsil etmelerinin imkansız olup davacı açısından güven ilişkisinin zedelenmiş olduğunu, tarafların biraraya gelip müşterek imzayla şirketin varlığı devam ettirmelerinin mümkün olmadığını, fiilen devam eden bir şirket bulunmamakta olup sadece kağıt üzerinde şirketin isim ve adresinin yazmakta olduğunu, şirketin herhangi bir faaliyetinin olmadığını, 3 ortağın biraraya gelememekte olduğunu, şirketin değerlemesi yapılarak tasfiye edilip ortaklık paylarının ödenmesinin gerektiğini, taraflar arasında ki güven ilişkisinin dosya kapsamından anlaşılacağı üzere son bulduğunu, uzun süreden beri genel kurulun toplanmadığını, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davalarının haklı olduğu ve yerel mahkemenin vermiş olduğu şirketin feshi ve tasfiyesine ilişkin kararın hukuka uygun bir karar olduğunu, davalının istinaf dilekçesinde belirtmiş olduğu alternatif yolların denenmesi şeklindeki açıklamaların kabul edilemeyeceğini, tarafların arasında husumet olduğu davalıların şirketin fabrikasını kendi fabrikası gibi işletip aile bireylerine kiraladığı aile bireyleri olduğu için kira alınamadığı ve aile bireylerine icra takibi yapılmasına izin verilmediğini, Genel Kurulun yapılamadığını, usulüne uygun karar alınamadığını, yıllardır tarafların biraraya gelmediğini, organların kurulamadığını, belirterek; davalının haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/04/2021 tarih, 2020/270 Esas – 2021/319 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle TTK’nın 636/3. maddesi uyarınca, haklı sebeplerle limited şirketin fesih ve tasfiyesi, olmadığı takdirde şirket ortaklığından çıkarılma ve çıkma payının ödenmesi istemlerine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın davalılar … ve … aleyhine açılan davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine, Davalı … aleyhine açılan davanın kabulüne, Gebze Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 2180 sicil numarasında kayıtlı olan davalı …’nin fesih ve tasfiyesine karar verilmiş karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Bilindiği üzere 6102 sayılı TTK’nın 636. maddesinde;
“Madde 636- (1) Limited şirket aşağıdaki hâllerde sona erer:
a) Şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesiyle.
b) Genel kurul kararı ile.
c) İflasın açılması ile.
d) Kanunda öngörülen diğer sona erme hâllerinde.
(2) Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir.
(3) Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir.
Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.
(4) Fesih davası açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.
(5) Sona ermenin sonuçlarına anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.” hükümleri düzenlenmiştir.
Diğer yönden, Kanunun 636/2 maddesi, “Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hale getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir” hükmünü içermektedir
Kanun koyucu bu düzenleme ile feshin nihai çözüm olduğu ilkesini benimsemiş, haklı sebeplerin mevcudiyeti halinde fesih ve tasfiye yerine mahkemeye başka alternatiflere karar vererek şirketi devam ettirme imkanı tanınmıştır. Bu yasal imkanın uygulanması taraflarca talep edilmese bile mahkemece resen gözetilmelidir. Yargıtayın yerleşik içtihadı bu yöndedir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/12705 Esas – 2016/9603 Karar sayılı, 15/12/2016 tarihli kararı, aynı Dairenin 2016/4607 Esas – 2017/6228 Karar sayılı, 15/11/2017 tarihli kararı).
TTK’nında Limited şirkette haklı sebebin tanımı yapılmadığı gibi haklı sebeplere de örnek madde metninde yer verilmemiştir. Ancak Anonim Şirkete ilişkin TTK’nın 531. maddesine ait gerekçede tasarıda İsviçre öğretisinde genel kurulun birçok kez kanuna aykırı bir şekilde toplantıya çağrılmış olması, azlık hakları ile bireysel hakların devamlı ihlalî, özellikle bilgi alma ve inceleme haklarının engellenmesi, şirketin sürekli zarar etmesi, dağıtılan kâr payının düzenli azalmasının haklı sebep sayıldığı ifade edilmiştir.
Doktrinde ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin emsal içtihatlarında “şirketin kötü yönetilmesi ve ortaklar arasında ciddi anlaşmazlıklar bulunması,” “şirketin kuruluş gayesini gerçekleştirmesinin imkânsız olması,” “şirket varlıklarının yanlış kullanılması veya israf edilmesi,” “azınlığa karşı fiili veya manevi güç baskı uygulanması,” “azınlığın meşru taleplerinin devamlı olarak reddedilmesi” ve pay sahiplerinin şirketteki hareket kabiliyetinin ortadan kalkması, şirketin feshi açısından haklı sebep olarak örnek olarak sayılmıştır.
Hakim her somut olayda haklı sebep bulup bulunmadığını durumun özelliğine göre ortaklığın yapısını gözeterek takdir edecektir.
Çamoğlu’na göre haklı sebep; hukuki ilişkinin sürdürülmesini çekilmez hale getiren ve bozucu yenilik doğuran bir bildirim veya dava ile hukuki ilişkiyi sona erdirmek ve değiştirmek yetkisinin kullanılmasını adil gösteren hukuki olgudur.
Limited şirket, anonim şirkete nazaran kişisel niteliklerin de gözetildiği bir özelliğe de sahiptir. Bu anlamda ortaklar arasındaki uyumsuzluk gibi şahsi sebeplerde haklı sebep olarak ileri sürülebilir. Haklı sebep kavramı kanunda çoğul olarak belirtilmiş ise de tek bir sebep bile niteliği ve ortaya çıkardığı soncular gözetildiğinde fesih için yeterli haklı sebep oluşturabilir.
Bununla birlikte; gerek yasal düzenleme gerekse Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihadı uyarınca, feshin son çare olduğu, haklı sebepler varsa fesih yerine başka uygun çözümlere karar verilmesi gerekir. Şirketler Hukuku bakımından şirketin devamlılığının sağlanılması esas olup, düzenleme uyarınca ekonomik değer taşıyan şirketin feshi yerine şirketi ayakta tutacak diğer çözüm yollarının hakimce değerlendirilmesi zorunludur.
Limited Şirketlerde feshi ve tasfiyeyi düzenleyen TTK’nın 636/3. maddesinde haklı sebeplerin varlığı halinde her ortağın mahkemeden şirketin feshini talep edebileceği mahkemece fesih yerine davacı ortağın payının gerçek değerinin hesaplanarak şirketten çıkarılmasına ya da duruma uygun olabilecek bir çözüme hükmedebileceği belirtilmektedir. Yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre, şirketin feshini isteyen ortağın fesih koşullarının oluşmasında kusursuz ya da daha az kusurlu olması gerekmektedir.
“…Dava, haklı sebeple limited şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkin olup; mahkemece yazılı gerekçeyle fesih talebinin kabulüne karar verilmiştir. Ancak, bu nitelikte bir davada davalı şirket ortağına husumet düşmeyeceği gözden kaçırılması doğru olmadığı gibi davacının, dava dilekçesinde çıkma yönünde irade açıklamasında bulunduğu gözetilmek suretiyle TTK’nın 636/3 maddesinde şirketin feshi yerine ortağı şirketten çıkarma ve/veya başkaca kabul edilebilir bir çözüme karar verilebileceği de düzenlenmişken bu konuda neden bu şekilde bir taktir hakkı kullanıldığı gerekçesi ortaya konulmadan doğrudan şirketin fesih ve tasfiyesine hüküm kurulması doğru bulunmamıştır…” ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesi,01.11.2017 tarih, 2016/ 3668 Esas- 2017 / 5999 Karar)
“…Dava, şirketin haklı sebeple feshi davası olup, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, TTK’nın 636/3. maddesindeki koşulların gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında mahkemece, öncellikle son çare olan şirketin feshi yerine, davacının ortağı olduğu şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen başka bir çözüme hükmetmesi gerekir. Bu bağlamda, mahkemece davacının ortağı olduğu şirketten çıkarılması için şirketin gerçek değerinin belirlenemediği gerekçesiyle şirketin feshine karar verilmesi isabetli olmamış ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir…” ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesi,17.06.2019 tarih, 2018/ 2912 Esas- 2019 / 4493 Karar)
Yukarıdaki açıklamalar, yasal düzenleme ve emsal nitelikteki Yargıtay İçtihatları da dikkate alınarak somut olayda; mahkemece TTK’nın 636. maddesi hükümlerine uygun inceleme yapılmamış, madde 636 f. 2 uyarınca şirket müdürleri olan davalı ortaklar dinlenmemiş,şirketin, durumunun Kanuna uygun hâle getirmesi ve bu doğrultuda Genel Kurulun yapılması için Şirket müdürlerine süre verilmek yerine, 21.12.2020 tarihli celsede taraf vekillerine kesin süre verilmiş, ayrıca; şirketin feshinin son çare olduğu gözönünde bulundurulmaksızın davacı ortağa payının karar tarihine en yakın tarih itibariyle şirketin mal varlığının gerçek değeri saptanarak gerçek değerinin ödenmesi ve davacı ortağın şirketten çıkarılması veya makul ve kabul edilebilir başka bir çözüm yolu bulunup bulunmadığı üzerinde yeterince durulmamıştır. Mahkemece şirket hakkında tespit edilen olgular ile birlikte, davalı şirketin gerçek mal varlığı değerinin tespiti bakımından şirket değerleme konusunda uzman bir bilirkişinin de içinde bulunduğu bilirkişi heyetinden, şirketin borca batık olup olmadığı, kaydı ve rayiç bilanço verileri üzerinden, davacı şirket ortağı için alternatif çözüm yollarının değerlendirilmesini de sağlayan tespitleri içeren rapor alınmaksızın karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davalılar …, … vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılar … ve …’in ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; yukarıda açılanan hususlara ilişkin olmak üzere ESASTAN KABULÜNE,
2-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/04/2021 tarih, 2020/270 Esas ve 2021/319 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edenlere iadesine,
5-İstinaf edenlar tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.16/05/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*