Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1365 E. 2022/1010 K. 13.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1365
KARAR NO : 2022/1010

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :21/05/2021
NUMARASI :2020/419 Esas – 2021/402 Karar

DAVACI :…
VEKİLİ :Av. …
DAVALI :…
VEKİLİ :Av. …
DAVA :İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :04/08/2020

KARAR TARİHİ :13/05/2022
KR. YAZIM TARİHİ :31/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin, davacı şirketten 26/03/2020 tarihinde tanesi 2.90-TL’den olmak üzere 5.075 adet katalog satın aldığını ve davacı tarafından davalı şirkete KDV dahil toplam 17.366,65-TL fatura kesildiğini, daha sonra davalı şirket tarafından davacıya 256,65-TL iade faturası kesildiğini ve davacı lehine toplam 17.110,00-TL bakiye mevcut hale geldiğini, iş bu rakamın tahsili için davalı şirket aleyhine icra takibi yapılmış ise de, davalı şirket tarafından ilamsız takibe itiraz edildiğinden ve arabulucuğa başvurularının anlaşamama şeklinde sonuçlandığından iş bu davayı açma zarureti hasıl olduğunu, davalı hakkında başlatılan ilamsız takip yasalara uygun olduğunu, davalının borca itiraz etmekte haksız ve kötü niyetli olduğunu, tüm bu nedenlerle, borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen yasal faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dilekçesi ve ekinde taraflarına delillerini ibraz etmediğini, bu itibarla ibraz edilen veya iddia edilen delillerin taraflarına tebliğinden sonra ayrıca beyanda bulunma haklarını saklı tutarak davacının dava dilekçesinde iddia ettiği fatura ve içeriğine iddia edilen yazılara, belgelere ve altındaki imzalara itiraz ettiklerini, davacının davalı şirkete katalog hazırlayacağı yönünde teklifte bulunduğunu, tarafların sözlü olarak anlaştıklarını ancak davacı şirket yetkililerinin bilgisi haricinde e-fatura keserek gönderdiğini, e-fatura özelliği gereği iptal edilemediğinden muhasebe tarafından kayıtlara işlendiğini ancak fatura içeriği kataloglar hazırlanmadığı gibi davalı şirkete de teslim edilmediğini, şirket yetkililerine fatura bildirildiğinde faturanın sözlü anlaşmaya da uygun kesilmediği, fazla kesildiğinin anlaşıldığını, e-fatura iade edilemediği için bu kez fazla kesilen tutarla ilgili iade faturası kesildiğini, kalan tutara yönelik ise hizmetin verileceği düşünülerek faturanın kayıtlarda kalmaya devam ettiğini ancak aradan geçen süreye rağmen fatura içeriği mal/hizmet teslim edilmediğini, fatura içeriği mal/hizmeti sağlam ve eksiksiz olarak teslim ettiğini ispat yükümlülüğünün davacıya ait olduğunu, davacının dilekçesinde 1. madde de davalı şirkete fatura kestiğini iddia ettiğini ancak teslim ettiğine dair bir beyanda bulunmadığını, davalı şirkete taahhüt edilen şekilde katalogların teslim edilmediğini, söz konusu davacının afaki olarak kestiği faturanın bedelini talep etmesinin hukuken kabul edilemeyeceğini, davalı şirketin bu hususta hukuksal haklarını kullanarak süresinde icra takibine itiraz ettiğini, tek taraflı olarak davacının fatura kesmiş olmasının faturanın içeriği hizmeti verdiğini kanıtlamaya yetmeyeceğini, fatura içeriği hizmetin verildiğini ayrıca yazılı belgelerle ispat etmesi gerektiğini, aksi halde her kesilen faturanın bedelinin talep edilmesi sonucu doğacağını, Yargıtay kararları gereği tek taraflı fatura kesilmesinin fatura keseni alacaklı konuma sokmayacağı gibi ıslak imzalı irsaliye ile malın/hizmetin teslim edildiğinin ispatı gerektiğini, davacının haksız surette fatura içeriği bedeli icra yoluyla talep etmiş olduğundan kötüniyetli olduğunu, tüm bu sebeplerle; davanın reddine, davacı kötüniyetli olarak icra takibi başlatmış olduğundan alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın kısmen kabulüne, Davalı borçlunun Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2020/24423 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 17.110,00.-TL asıl alacak üzerinden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun faturaların ticari defterlerde kayıtlı olup olmadığına ilişkin olduğunu, tek başına faturanın kayıtlara girmesinin davacının alacaklı olduğu anlamını taşımayacağını, Yargıtay’ın fatura içeriği malın/hizmetin teslim edildiğininde ayrıca ispat edilmesi gerektiği yönünde içtihat ettiğini, davacının alacaklı olduğunu ayrıca malı sözleşmeye uygun eksiksiz teslim ettiğini ispat etmesi gerektiğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/05/2021 tarih, 2020/419 Esas – 2021/402 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, satım sözleşmesi nedeni ile düzenlenen faturadan doğan alacak için başlatılan takibe vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; Gebze İcra Dairesinin 2020/24423 Esas sayılı takip dosyası üzerinden davacı tarafından 25/02/2020 tarihli, 17.366,65-TL bedelli faturadan bakiye kalan miktarın tahsiline yönelik davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalının süresi içerisindeki itirazı üzerine eldeki davanın açıldığı ve davalının itirazının iptalinin talep edildiği, mahkemece usulüne uygun tutulan taraf ticari defterlerinde takibe konu faturanın kayıtlı olması ve ticari defterlerin alacak-borç mevcudiyeti ve tutarı bakımından birbirini teyit etmesi ayrıca, davalı tarafça davacı tarafından düzenlenen faturanın bildiriminin vergi dairesine yapılmış olması sebebiyle takibe konu faturadaki ürünlerin davacı tarafından davalıya teslim edildiği, dolayısıyla davalı alıcı teslim aldığı ürünlerin bedelini ödediğini ispatla mükellef olduğundan ve ancak davalı tarafça herhangi bir ödeme savunmasında bulunulmadığından ve ödeme belgesi sunulmadığından davanın asıl alacak üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Takibe konu edilen GIB 2020000000005 Nolu 25/02/2020 tarihli 17.366,65-TL bedelli e-fatura, 5.075 adet katalog satımına yönelik olup, 75 adeti yönünden davalı tarafından 26/03/2020 tarihli LPA 2020000000001 Nolu 256,65-TL bedelli iade faturasının düzenlendiği, halihazırda davacı tarafından iade edilen fatura bedeli mahsubu sonrası bakiye miktar olan 17.110,00-TL’nin takibe konu edildiği, davalı tarafından iade faturası düzenlenen miktar dışındaki alacağa konu edilen ürünlerin de teslim edilmediği savunulmuştur.
Davacı taraflar arasında ticari satış sözleşmesi bulunduğunu iddia etmiştir. Satış sözleşmesinde satıcı malın teslim edildiğini, alıcı da teslim edilen ürünün bedelini ödediğini ispatla yükümlüdür. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesi ile 4721 sayılı TMK’nın 6. maddesi uyarınca, herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. Takip konusu fatura bedelleri tanıkla ispat sınırının (HMK’nın m. 200) üzerinde olduğuna göre, alacağın varlığı 6100 sayılı HMK’nın 200. maddesi uyarınca yazılı delil ile ispat edebilir.
İlk derece mahkemesince, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemelerine göre; taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu, her iki tarafın ticari defter ve belgelerinin usulüne uygun tutulduğu, takibe konu edilen fatura ile iade faturasının i tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, yine takibe konu edilen faturanın davacı şirket tarafından BS (bilanço satış), davalı şirket tarafından BA (bilanço alış) beyannameleri ile ilgili Vergi Daire’lerine beyan edildiği, yanı sıra ticari defterlerin alacak-borç mevcudiyeti ve tutarı bakımından birbirini teyit ettiği belirlenmiştir.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda; ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de; ancak, HMK. 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir.
Tarafın ticari defterleri, yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde, lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde, dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir.
Yukarıdaki açıklamalar ve yasal düzenlemeler dikkate alındığında; somut olayda, tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulup birbirini teyit ettiği, defterler HMK.’nun 222. maddesinde belirtilen usule uygun olarak tutulduğundan tarafların lehine delil oldukları, buna göre; davacı şirketin, davalı şirketten takibe konu fatura nedenli 17.110,00-TL tutarında alacaklı olduğu, davalı şirket fatura konusu edimin ifa edilmediğini ileri sürmüş ise de, satıma ilişkin faturaların kendi ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı şirket tarafından alıma alımına ilişkin faturaların Ba (Bilanço alış) beyannameleri ile Vergi Daire’sine bildirildiği, davalı/alıcı tarafından davaya dayanak yapılan fatura ticari defterlere kaydedilip Vergi Dairesi’ne Ba (bilanço alış) formlarıyla beyan edildiğine göre; faturalara yasal süresinde itiraz edildiğine ilişkin bir delil de ileri sürülmemesi ve taraflar arasında süregelen bir ticari ilişki bulunduğu hususları birlikte göz önüne alındığında, bu durumun satıma konu ürünün teslim alındığına karine teşkil ettiği, davalı şirketin bu karinenin aksini dava değeri de dikkate alındığında usulüne uygun deliller ile ispatlayamadığı ve borcunda ödenmediğinin sabit olması karşısında ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararında usul ve esas yönünden bir yanlışlık bulunmadığı, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; davalının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 1.168,78-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 292,20-TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 876,58-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda miktarı itibariyle KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/05/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*