Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1364 E. 2022/1021 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1364 – 2022/1021
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2021/1364
KARAR NO :2022/1021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :29/04/2021
NUMARASI :2018/884 Esas – 2021/391 Karar

DAVACI :TÜRKİYE GARANTİ BANKASI ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ :Av. …
DAVALI :BİNYILDIZ MAKİNA HARFİYAT İNŞ. TAAH. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
VEKİLİ :Av. …
DAVA :3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ :31/10/2018

KARAR TARİHİ :16/05/2022
KR. YAZIM TARİHİ :30/05/2022

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Gebze 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/9963 E. sayılı takip dosyasından banka Genel Müdürlüğü’ne KEP sistemi ile 106.425,98-TL tutarlı 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilmiş olduğunu; tebliğ tarihi 23.07.2018 olduğunu, 89/1 haciz ihbarnamesine, davacı banka tarafından, 26.07.2018 tarihli 927/7704758 sayılı yazı, 601299 KEP ID ile KEP sistemi üzerinden cevap verilmiş, ekteki şekilde cevabımızda “dosya borçlularından Akort Müh. İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin bankaları nezdinde 13.751,98-TL bakiyeli mevduatı bulunduğu, takip borçlusunun bankaya borçları/riskleri mevcut olduğundan bankanın rehin, hapis, takas ve mahsup hakları bulunduğunu, ayrıca hesapta bulunan tutar üzerinde aktif hacizlerin bulunduğu, hesapta bulunan tutara bankanın rehin, hapis, takas ve mahsup haklarından ve aktif hacizlerden sonra gelmek kaydı ile haciz şerhinin işlendiği; diğer dosya borçlusu Alko İnş. Taah. Mad. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin banka nezdinde 0,40-TL bakiyeli mevduatı bulunduğunu, hesapta bulunan tutar üzerinde aktif hacizlerin bulunduğu, hesapta bulunan tutara bankanın rehin, hapis, takas ve mahsup haklarından ve aktif hacizlerden sonra gelmek kaydı ile haciz şerhinin işlendiği” belirtildiğini buna rağmen yine aynı dosyadan banka Genel Müdürlüğü’ne KEP sistemi ile 108.045,82-TL tutarlı 89/2 haciz ihbarnamesi gönderildiğini, 89/2 haciz ihbarnamesine de, davacı banka tarafından, 10.10.2018 tarihli, 927/7861219 sayılı yazı, 712097 KEP ID ile KEP sistemi üzerinden “89/1 haciz ihbarnamesine cevabımız” tekrarlanmış, ayrıca beraberinde 89/1 haciz ihbarnamesine cevabımız ve cevabımız ekindeki haciz listesi de KEP sistemi ile yeniden gönderildiğini, aynı İcra dosyasından bu sefer 108.132,50-TL üzerinden KEP sistemi ile 89/3 haciz ihbarnamesi gönderildiğini, 89/3 haciz ihbarnamesinin bankalarına tebliği üzerine, icra dosyasına ekli dilekçe gönderilerek; 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnamesine verilen cevaplar ile cevaplarının kep üzerinden icra müdürlüğü dosyasına yanıtların gönderildiğini gösterir banka kayıtları dilekçeleri ekinde sunulduğunu, ayrıca alacaklıya telefon ve mail aracılığıyla bilgi verildiğini, haciz ihbarnamelerine cevaplarının gönderildiğini, alacaklı vekili tarafından icra dosyasına sunulan 24.10.2018 tarihli talep ile, yapılacak inceleme neticesinde bankaları tarafından 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnamelerine itirazların tespit edilmesi halinde 89/3 haciz ihbarnamelerinin usul ekonomisi gereği yeni bir yargılama veya uyuşmazlığa sebebiyet vermemesi adına iptaline karar verilmesini talep ettiklerini, alacaklı talebi doğrultusunda icra müdürlüğü, 30.10.2018 tarihli kararı ile Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Daire Başkanlığı Uyap yardım Masasına yazı yazılarak banka tarafından yazılan cevap yazılarının hangi ekrana düştüğünün bildirilmesi, yazıların bulunması halinde Gebze 2. İcra Müdürlüğü ekranına yönlendirilmesinin talep edildiğini ve cevabın beklendiğini belirterek, bu aşamada davacı talebinin bankaları yönünden reddine karar verdiğini, davacının banka tarafından 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnamelerine verilen cevabi yazıda, takip borçlusunun hesabında bulunan mevduatı üzerinde bankanın rehin, hapis, takas ve mahsup hakkı ile başkaca icra dosyalarının aktif hacizleri olduğu belirtilerek haciz ihbarnamelerine itiraz edilmesine rağmen davacının bankaya 89/3 haciz ihbarnamesi gönderilmesi hukuka aykırı olduğunu, İİK’nın 89/3. maddesi gereğince davacının bankaya gönderilen 89/3 haciz ihbarnamesi gereğince, 89/3 haciz ihbarnamesi iptal edilmediğinden yasa hükümleri gereğince menfi tespit davası açmaları zorunlu olduğunu, 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliği tarihinde takip borçlularının hesabında icra müdürlüğü dosyasına gönderilebilecek hak ve alacak bulunmadığını, bu nedenlerle dava açtıklarına ilişkin derkenar verilmesini, davalarının kabulü ile davalıya borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmişlerdir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ilgili birinci haciz ihbarnamelerine cevap vermeyen bir kısım bankalara ise bu kez taraflarınca 03.10.2018 tarihinde İİK madde 89/2 uyarınca ikinci haciz ihbarnamesi gönderilmesi talep edildiğini, İcra Müdürlüğünce talepleri kabul edilmiş ve gereği yerine getirildiğini, ilgili ikinci haciz ihbarnamelerine cevap vermeyen bir kısım bankalara ise bu kez taraflarınca 15.10.2018 tarihinde İİK madde 89/3 uyarınca üçüncü haciz ihbarnamesi gönderilmesi talep edildiğini, İcra müdürlüğünce talepleri kabul edilmiş ve gereği yerine getirildiğini, ilk iki haciz ihbarnamesine cevap vermeyen davacı Türkiye Garanti Bankası A.Ş, gönderilen 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnamelerine KEP üzerinden itirazlarını gönderdiğini fakat UYAP sisteminde görülmediğini bildirdiğini, bunun üzerine yeni bir yargılama yahut uyuşmazlığa sebebiyet verilmemesi amacıyla taraflarınca 24.10.2018 tarihinde ilgili icra dosyası kapsamında davacının birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine itirazlarının tespit edilmesini, bu tespitin gerçekleştirilebilmesi halinde İİK’nın madde 89/3 kapsamında tanzim edilen üçüncü haciz ihbarnamelerinin davacı yönünden iptalini talep ettiklerini, buna karşın icra müdürlüğü, birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine itirazların akıbetinin sorulduğu ve cevap beklendiğinden bahisle üçüncü haciz ihbarnamesinin iptaline ilişkin taleplerini reddettiğini, hal böyle olunca davacı, huzurdaki dosyayı ikame ettiğini, davacının talepleri yerinde olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı, haciz ihbarnamelerinin tebliğ tarihleri itibariyle dava dışı üçüncü kişilerin mevduatlarında bloke altına alınabilecek ve icra dosyasına gönderebilecek herhangi bir hak ve alacak olmadığını, ayrıca birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine itirazlarına rağmen üçüncü haciz ihbarnamesi ile borçlandırılmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürdüğünü, davacının söz konusu itirazları yerinde olmadığını, İİK’nın madde 89/3 gereği üçüncü haciz ihbarnamesinde yer alan tutar olan 108.132,50-TL artık davacının zimmetinde sayıldığını, işbu sebeple davanın reddine ve davacının davacının anılan tutar kadar borçlu olduğunun tespiti ile 108.132,50-TL’nin % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata çarptırılmasına karar verilmesi gerektiğini, davacı banka, İcra Müdürlüğü kanalı ile kendisine tebliğ edilen birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz etmemiş ve kanunun emredici hükmü gereğince borç yedinde sayıldığını, davacı bankanın işbu iddiaların yerinde olmayıp haksız davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacıya itirazlarına rağmen haciz ihbarnamesi gönderilmesinde herhangi bir kusurları olmadığını, ilk iki itirazın KEP-UYAP arasındaki uyumsuzluk ve sair bir sorundan ötürü UYAP sisteminde görülmemesi halinde taraflarına atfedilebilecek bir kusur bulunmadığını bu nedenlerle davanın reddine, davacının davacıya 108.132,50-TL borçlu olduğunun tespitine, davacının üçüncü haciz ihbarnamesinde yer alan borç tutarı olan 108.132,50-TL’nin % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata çarptırılmasına, bu mümkün görülmez ve davanın kabulüne karar verilecek olursa, davacıya ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin gönderilmesinde taraflarına atfedilecek bir kusur bulunmadığını talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… HMK’nın 150/5. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflarına yeni duruşma gününün usulüne uygun biçimde tebliğ edilmeden, davanın ikinci tez takip edilmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu HMK ve Tebligat Kanunu’na aykırı bir şekilde taraflarına yeni duruşma gününün bildirilmeksizin yapılan duruşmada dosyanın takipsiz bırakıldığından bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğundan istinaf başvurularının kabulünü belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dosyanın yenilenmesi için talepte bulunması, yenileme tensip tutanağının düzenlendiğini bilmesi ve duruşmanın 27.01.2021 tarihine bırakıldığını bilmesine karşın duruşmaya gelmemesi davayı takip etmediğini göstermekte olduğunu, davacı tarafın yerel mahkemeye, duruşmaya katılamadığını belirten “geçerli biz özür” içeren mazeret dilekçesi de sunmamış olduğunu, işbu sebeplerle davacı tarafın istinaf dilekçesine cevap verme mecburiyetnin doğduğunu belirterek; davalının haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/04/2021 tarih, 2018/884 Esas – 2021/391 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nın 89/3. maddesi uyarınca açılan menfi tespit istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince, HMK’nın 150/5. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nun 4/2. maddesinde 7251 sayılı kanun ile yapılan değişiklik 28/07/2020 tarihinde yürürlüğe girmiş olup “…; miktar veya değeri beşyüz bin türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanacağı düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 320/4. maddesi hükmü uyarınca da basit yargılama usulüne tabi davalarda işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa dava açılmamış sayılır. HMK’nın 448. maddesi gereğince bu kanun hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır.
İncelenen dosyada; davacı vekilinin 21/10/2020 tarihli celseye gelmediği, davalı vekilinin ise UYAP üzerinden mazeret dilekçesi gönderdiği, mahkemece;” davacı tarafın duruşmaya gelmediği ve mazeret de bildirmediği anlaşılmakla HMK’nın 150/1 maddesi gereğince dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına” karar verildiği, davanın 23/10/2020 tarihinde yenilenmesinden sonra yapılan 27/01/2021 tarihli duruşmaya da davacı tarafın katılmadığı, davalı vekilinin yine UYAP üzerinden mazeret dilekçesi gönderdiği, mahkemece 2. kez; “Davacı tarafın duruşmaya gelmediği ve mazeret de bildirmediği anlaşılmakla HMK’nun 150/1 maddesi gereğince dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına” karar verildiği ve “..Dava, İİK’nın 89/3. maddesi uyarınca açılan menfi tespit istemine ilişkindir.Duruşmanın ertelenmesine yönelik tutanağın taraflara tebliğ edildiği, tutanakta duruşmanın ertelendiği gün ve saatin bildirildiği ancak 21/10/2020 tarihli celseye davacı tarafın mazeret bildirmediği ve katılmadığı anlaşıldığından dosya işlemden kaldırılmıştır.
Davacı tarafın talebi üzerine davanın kaldığı yerden yenilenmesine karar verilmiş olup, duruşma gün ve saatini bildirir yenileme tensip zaptı düzenlenmiştir.
27/01/2021tarihli celsede davacı tarafın duruşmaya mazeret bildirmeksizin katılamaması nedeniyle işlemden kaldırıldığı, o tarihinden bu yana hak düşürücü nitelikte olan 3 aylık yasal süre içerisinde davanın yenilenmesi için başvuru yapılmadığı ve davanın yenilenmediği anlaşıldığından HMK’nun 150/5. Fıkrası gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. …” şeklindeki gerekçeyle davanın HMK’nun 150/5. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmüştür.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından davanın açılmamış sayılmasına ilişkin yasal düzenlemelere ve dosyanın işlemden kaldırılması koşullarına değinmekte fayda bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Tarafların Duruşmaya Gelmemesi, Sonuçları ve Davanın Açılmamış Sayılması” başlığını taşıyan 150. maddesinin 1. fıkrasında “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.” hükmüne, ikinci fıkrasında, “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez.” hükmüne, 4. fıkrada “Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulursa, yeniden harç alınır, bu harç yenileyen tarafça ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, eski davanın devamı sayılır.” hükmüne ve 5. fıkrada da “İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Bunun yanı sıra 6100 sayılı HMK’nın 320/4’üncü maddesi “Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bir usul hükmünün yürürlüğe girmesinden sonra bir dava açılırsa bu davaya yeni usul kurallarının uygulanması esastır. Dava konusu işlemin daha önce yapıldığı ileri sürülerek, o sırada geçerli kuralların uygulanması istenemez. Ancak yeni hükümlerin ne zaman yürürlüğe gireceği açıkça düzenlenmişse bu düzenleme dikkate alınacaktır. Buna ilişkin hüküm yoksa usul işleminin tamamlanıp tamamlanmadığına bakılması gerekir. Eğer bir usul işlemi tamamlandıktan sonra yeni kural yürürlüğe girerse o işlem geçerli olarak kalır. Buna karşılık bir usul işlemi henüz tamamlanmamış veya başlamamış ise yeni kanun, kural olarak hemen yürürlüğe girecektir. Çünkü genel olarak kanunlar hemen etkili olur ve uygulanırlar.
Bu noktada somut uyuşmazlığa uygulanacak hükümlerin belirlenmesine yönelik olarak uyuşmazlığa konu işlemin “tamamlanmış usul işlemi” niteliğinde olup olmadığı belirlenmesi gerekmektedir.
Usul hukuku alanında geçerli olan temel ilke, yargılamaya ilişkin kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir. Bu ilkenin benimsenmesinin nedeni ise usul hükümlerinin kamu düzeni ile yakından ilgili olmasıdır.
Usul kurallarının zaman bakımından uygulanmasında derhal uygulanırlık kuralı ile birlikte dikkate alınması gereken bir husus da yeni usul kuralı yürürlüğe girdiğinde, ilgili “usul işleminin tamamlanıp tamamlanmadığı”dır.
Bu nedenle somut uyuşmazlığa uygulanacak hükümlerin belirlenmesine yönelik olarak uyuşmazlığa konu işlemin “tamamlanmış usul işlemi” niteliğinde olup olmadığı belirlenmelidir.
Hemen belirtilmelidir ki dava, dava dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlayan ve bir kararla (veya hükümle) sonuçlanıncaya kadar devam eden çeşitli usul işlemlerinden ve aşamalarından oluşmaktadır. Yargılama sırasındaki her usul işlemi, ayrı ayrı ele alınıp değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Bir davayı bütün olarak değerlendirip, bu konuda yeni kanunun etkili olup olmayacağı söylenemez. Yargılama sırasında yapılan bir usul işlemi ve kesiti tamamlanmış ise artık yeni kanun o usul işlemi hakkında etkili olmayacak dolayısıyla da uygulanmayacaktır.
Eğer bir usul işlemi, yargılama sırasında yapılmaya başlanıp tamamlandıktan sonra yeni bir usul kuralı yürürlüğe girerse söz konusu işlem geçerliliğini korur. Başka bir deyişle, tamamlanmış usul işlemleri, yeni yürürlüğe giren usul hükmünden (veya kanunundan) etkilenmez.
Usul hükümleri kanunda aksine bir düzenleme getirilmediği takdirde tamamlanmış usul işlemlerine bir etkisi olmayacak, önceki kanuna göre yapılmış ve tamamlanmış olan işlemler geçerliğini koruyacaktır. Buna karşın tamamlanmamış usul işlemleri yeni kanun hükümlerine göre yapılacaktır. Bir işlem tamamlanmış ise, artık bu işlem bozulamaz; aksini düşünmek gereksiz yere bu işlemin bozularak tekrarlanması gibi zaman ve emek kaybına neden olacaktır (Akkan, M.: Medeni Usul Hukuku, 15.Bası., İstanbul 2017, s.44 vd.).
Belirli mahkemelerde yapılan yargılamalar bakımından veya belirli dava türlerine ilişkin olarak yargılama usulü olarak basit yargılama usulü benimsenmiştir. Açıkça basit yargılama usulünün uygulanacağı Kanun ile düzenlenmemiş mahkemeler ya da davalar yönünden yazılı yargılama usulünün uygulanması gerekmektedir.
Esasen Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülen davalar bakımından çekişmesiz yargılama işi gibi davalar dışında yazılı yargılama usulünün uygulanması Kanuni düzenlemelerden anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte 15/03/2018 tarih ve 30361 sayılı Resmi Gazete ile yayımlanan 7101 sayılı Kanun’un 61. maddesi ile 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinin 2. fıkrası “(2) Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır” şeklinde değiştirilmiş, akabinde 28/07/2020 tarih ve 31199 sayılı Resmi Gazete ile yayımlanan 7251 sayılı Kanun’un 58. Maddesi ile yine 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinin 2. fıkrasındaki “yüz bin” ibaresi “beş yüz bin” olarak değiştirilmiş olup bu anlamda belirtilen tutarlara kadar Asliye Ticaret Mahkemesinde yapılan yargılamalar bakımından da basit yargılama usulünün uygulanacağı öngörülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, basit yargılama usulünün uygulanması gereken davada davalı vekilinin mazeret dilekçesi değerlendirilmeden ve takipsiz bırakılan davayı takip edip etmeyeceğine ilişkin beyanı alınmadan, HMK’nın 150. maddesi hükümlerine göre dosya usule aykırı olarak 2 kez işlemden kaldırılarak, yazılı gerekçeyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usule uygun olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a-5 maddesi uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmek üzere mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-5 maddesi gereğince; yukarıda açılanan hususlara ilişkin olmak üzere ESASTAN KABULÜNE,
2-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/04/2021 tarih, 2018/884 Esas ve 2021/391 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine,
5-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Davacı hakkında düzenlenen 25/06/2021 tarihli ve 23,40-TL bedelli harç tahsil müzekkeresinin iptaline, mahkemesince işlem yapılmaksızın geri istenilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.16/05/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*