Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1338 E. 2022/1042 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1338
KARAR NO : 2022/1042

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/03/2021
NUMARASI : 2020/470 Esas – 2021/258 Karar

DAVACI :…
VEKİLLERİ :Av. …
DAVALI :…
VEKİLİ :Av. ….
DAVANIN KONUSU :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :24/07/2017
KARAR TARİHİ :16/05/2022
KR. YAZIM TARİHİ :15/06/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının 01/08/2014 tarihli Güvence sözleşmesinin 4. Maddesinde belirtildiği üzere 675,000 TL yi nakten davalıya verdiğini. Bu alınan paranın müvekkiline hangi şartlarda ödeyeceğinin kararlaştırıldığını ve bu konuda sözleşme yaptıklarını ve ödeme planı çıkarttıklarını, ve davalının bonolar verdiğini, davalı borcunu süre since ödemeyince müvekkili bakiye alacak için şirket hisselerini devretmeyi taahhüt ettiğini. Bu teklif çerçevesinde müvekkilinin daha önce keşide ettiği bonoları iade alan davalı buna karşılık 495,000 TL tutarında 27-02-2015 tarihli tek bono verdiğini , taraflar arasında imzalanan Ersiba Gıda Üretim Dağıtım ve ticaret A.Ş pay satış vaadi sözleşmesi yaptıkları halde davalı paylarını müvekkiline satmadığı gibi payları büyük ölçüde 3. kişilerde devrettiğini ve kendisinin olan paylarının ise rehinli olduğunun öğrenilmesi üzerine davalı müvekkilini 100.000 TL daha ödemiş geriye kalan 395,000 TL alacağının kaldığını bunun tahsili için Kocaeli 5. İcra Müdürlüğünün 2017/6622 esas sayılı dosyası ile takip yaptığını ve davalının bu takibe itiraz ederek takibin durduğunu bu nedenle takibin devamı ile icra inkar tazminatına hükmedilesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan 2013 ve 2014 yıllarında farklı tarihlerde davacıdan 300,000 TL tutarında borç aldığını, bu borcunu ödediğini halde daha sonra davacı müvekkiline zorla ve baskıyla senet imzalattığını davacının tefecilik yaptığını, davacıya borcu olmadığını bu konuda C. Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, bu davanın soncunun beklenilmesine, mahkememizde açılan davanın görevsizlik kararı verilerek Tüketici Mahkemesine veya Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini aksi takdirde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile davalının Kocaeli 5.İcra Müdürlüğü 2017/336 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 395.000,00-TL asıl alacak üzerinden, takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, hüküm altına alınan 395.000,00-TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine …, ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararında, müvekkilin davalıya olan borcunun ödendiğinin ispatlanamadığı belirtilmiş olmakla; iş bu kanaate varılması usul ve yasaya aykırı olup kabulü olanaklı olmadığı, yemin metninde her ne kadar davalının davacıya borcu olmadığı belirtilmişse de davacı yemin ederken müvekkilin kendisine ödeme yapmadığını, şayet yaptı ise ödeme belgesinin bulunmadığını, ödeme belgesinin olmadığını belirtmekte ancak dava dosyasına sundukları ve fakat yerel mahkeme tarafından incelenmeyen ödeme planları ve munzam senetlerin davacının eli ürünü olduğu görülmekle, davacıya yemin metni okunurken bu hususlar hatırlatılmadığı gibi ödeme planlarının ve senetlerin kim tarafından ve neden düzenlendiği hususunda da soru yöneltmemiş, davacı taraf ise davalının kendisine 395.000-TL borcu olduğunu beyan etmekle yetindiği, yerel mahkeme tarafından eksik ve hatalı isticvap yapıldığından iddialarının ispatı olanaklı olamadığı zira davaya cevap, ikinci cevap dilekçelerinde ve duruşma esnasındaki yazılı ve sözlü beyanlarında ısrarla üzerinde durdukları husus müvekkilin davacıya olan borcunun hiç bitmediği, ödeme yaptığı halde borcun sürekli artarak devam ettiği yönünde toplandığı, bu nedenlerle de mahkeme tarafından alacağın gerçek olup olmadığı, davalının hangi sebep ve gerekçelerle işbu senetleri imzalamak zorunda kaldığı/bırakıldığı araştırılmamış, müvekkile zorla imzalatılan senetlerdeki alacağın mevcudiyeti dahi incelenmediğini, müvekkilin davacıya hiç bitmeyen ve sürekli faiz işletilen borcu, davacı kamu görevlisinin, bu meblağarda borç para nasıl vereceği sorgulanmadığını beyan ederek, yere mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/03/2021 Tarih – 2020/470 Esas – 2021/258 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; tarafların 01/08/2014 tarihli güvence sözleşmesi adı altında sözleşme imzaladıkları, bu sözleşmeye göre davacının 675,000 TL tutarındaki parayı davalıya verdiği, davalıya verilen paranın ödeme planı gereğince davalının davacıya bonolar verdiği, davalının borcunu süresinde ödemediği, daha önce keşide edilen bonoların davacı tarafından davalıya iade edildiği, buna karşılık davalının 495,000 TL tutarında 27-02-2015 tarihli tek bonoyu davacıya verdiği, bunun da kısmen ödenmesi üzerine ödenmeyen kısım için davacı tarafından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiği, itiraz üzerine duran takibin devamı için eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince açılan davanın kısmen kabulüne karar verildiği, verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Eldeki davada; ilk derece mahkemesince; ” davacı tarafın 675,000 TL’yi nakten davalıya verdiği,alınan paranın davacıya hangi şartlarda ödeneceğinin kararlaştırıldığı ve ödeme planı çıkartıldığı ve davalının ödeme planı doğrultusunda davacıya bonolar verdiği, davalının borcunu süresinde ödemeyince davacıya bakiye alacak için şirket hisselerini devretmeyi taahhüt ettiği,bu teklif çerçevesinde daha önce keşide ettiği bonoları iade alan davalının buna karşılık 495,000 TL tutarında 27/02/2015 tarihli tek bono verdiği, davalının, davacıya olan borcundan 100.000 TL daha ödediği, davacının geriye kalan 395,000 TL alacağının tahsili için Kocaeli 5. İcra Müdürlüğü’nün 2017/6622 Esas sayılı dosyası ile takip yaptığı, davalının bu takibe itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu, duran takibin devamı için eldeki davanın açıldığı, davalının, davacıya olan borcunu ödediğini iddia etmiş olması sebebiyle ispat yükünün davalıya geçtiği, davalının bu borcu ödediğine ilişkin dosyaya herhangi bir belge sunmadığı, davalının cevap dilekçesinde yemin deliline dayandığı, bunun üzerine davacıya, davalıya olan borcunu ödediğine dair yemin teklif edilmiş,davacının usulüne uygun yemin etmesi sonrasında, davalının davacıya olan borcunu ödediğini dosya kapsamından ispatlayamadığı kanaatine varılarak, davacının icra takibinde işlemiş faiz talep ettiği,işlemiş faiz yönünden davacı davalıyı temerrüde düşürmediği takdirde takip öncesi işlemiş faiz talep edemeyeceği, icra takibinden önce temerrüt oluşmadığından davacının işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, davacının takip talebinde 11,00-TL tebligat ve 8,00-TL TBB pulu masrafı talep ettiği, söz konusu masraflara ilişkin herhangi bir belge de sunmadığı görülerek bu taleplerinin de reddine karar verilerek, davalının Kocaeli 5.İcra Müdürlüğü 2017/336 E sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 395.000,00-TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle devamına,fazlaya ilişkin talebin reddine,alacak likit olduğundan hüküm altına alınan 395.000,00-TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” gerekçeleriyle davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiştir.
Somut olayda; davalının davacıdan farklı tarihlerde borç para aldığı, alınan borç paraların ödenmesi konusunda tarafların ilk olarak 01/08/2014 tarihli “… ile … arasında yapılan güvence sözleşmesi” ile bir kısım bonoların düzenlenerek davacıya verildiği, bonoların ödenmemesi üzerine tarafların bu defa 27/02/2015 tarihinde “Ersiba Üretim Dağıtım ve Ticaret A.Ş pay satış vaadi sözleşmesi” başlıklı sözleşmeyi düzenledikleri, sözleşmeye konu payların tamamının satış bedeli olarak 495.000,00 TL belirlendiği, davacı tarafından Kocaeli 5.İcra Müdürlüğü 2017/336 Esas sayılı dosyasında 395.000,00-Tl asıl alacak olmak üzere toplam 469.527,90-TL’nin tahsili için davalı aleyhinde ilamsız icra takibine giriştiği, davalının yasal süresinde takibe itirazı üzerine takibin durduğu, davacının da itirazın iptali için yasal (19 yıllık hak düşürücü süre içinde eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
TMK’nın (6) ve 6100 sayılı HMK’nın 190-(1) maddeleri uyarınca; ispat yükü, özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Yine HMK’nın (200)-1) maddesi uyarınca; eldeki davanın değer ve miktar itibariyle yazılı belgeyle ispat edilmesi gerekmektedir.
Taraflar arasındaki borç alışverişine ilişkin süreçte düzenlenen sözleşmeler ve bonolardaki imzalara davalının bir itirazı bulunmamaktadır. Davalının davacıdan peyderpey borç aldığı, bonolar verdiği ve bir kısmını ödediği anlaşılmaktadır. Davalı bir kısım bononun zor ve baskı ile imzalanmak zorunda kalındığını, davacının tefecilik yaptığını, borcuna uygulanan yüksek faiz nedeniyle borcunun bir türlü bitmediğini ileri sürmüş ise de; davalının bu maddi vakıalarla ilgili şikayetleri üzerine yapılar soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ve bu karar da kesinleşmiştir. İlk derece mahkemesi kararında da isabetli şekilde belirtildiği üzere davalı ileri sürdüğü bu savunmalarını ispatlayamamıştır. Tarafların 27/02/2015 tarihinde “Ersiba Üretim Dağıtım ve Ticaret A.Ş pay satış vaadi sözleşmesi” başlıklı sözleşmeyi düzenledikleri, sözleşmeye konu payların tamamının satış bedeli olarak 495.000,00 TL belirlendiği ,davalının sözleşme konusu payları davacıya devretmediği de anlaşılmaktadır. Dava dilekçesi ve icra takibine göre davalının anılan sözleşmeden sonra 100.000,00-TL ödeme yaptığı davacının kabulündedir. Davalı borcun ödendiği v.s. savunmalarını yazılı delillerle ispatlayamamıştır.
Dairemizin kaldırma kararından sonra, davalı davacıya yemin teklifinde bulunmuştur.
Yemin davanın taraflarınca yerine getirilir, yemin teklif edecek taraf ispat yükü kendisine düşen fakat iddiasını veya savunmasını ispat edememiş olan taraftır. Taraf delillerini yemine hasretmedikçe önce diğer delilleri incelenir ve iddianın ispatlanmaması halinde son çare olarak yemin deliline başvurulur. Eğer iddia diğer delillerle ispatlanmışsa, yemin teklifine gerek yoktur (Yılmaz Ejder, a.g.e, sayfa 116). Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebilir (HMK’nın madde 227). Eğer olay ispat edilemezse, bu takdirde son çare olarak yemin teklif edilecektir. Mülga 1086 sayılı Kanun’un 354/1. maddesinde yer alan hüküm HMK madde 227’de aynen kabul edilmiştir. Ancak HMK’nın madde 227/2 ile başka delili de olduğu hâlde onlar tam olarak toplanıp değerlendirilmeden yemin teklif edilmesi durumunda, karşı taraf lehine doğan usulü kazanılmış hak gözetilerek bu hüküm gereğince yemin teklif olunan kimse yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten veya yemini iade ettikten sonra diğer taraf yemin teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamaz ve yeni bir delil de gösteremez. (Karslı, Abdurrahim, a.g.e., sayfa 612). Mülga 1086 sayılı Kanunun 354/2 maddesindeki, diğer delillerle birlikte yemin teklifinde bulunulması halinde diğer delilerle iddia ispat edilemez ise son çare olarak yemin deliline başvurulacağına ve yeminin bu hal için yapılmış sayılacağına ilişkin düzenleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa alınmamıştır.
Yemin delili tarafların en son başvurabilecekleri bir kesin delil türüdür ve ispat yükü taşıyan tarafın diğer tarafa yemin teklif etmesi halinde iddiasını artık başka delillerle ispatı mümkün değildir. Teklif edilen yeminin karşı tarafça yerine getirilmesi halinde kesin delil ortaya çıkar. Yemin teklif eden taraf yeminin hukuki sonuçlarına katlanmak zorunda olduğundan bu aşamadan sonra yemin teklifinden dönülmesi mümkün değildir (Yılmaz, Ejder, a.g.e., sayfa 144).
Yemin teklif olunan taraf kendisine yöneltilen yemini yerine getirirse, yemin teklif eden kimsenin iddia ettiği vakıanın doğru olmadığı ispat edilmiş olur. Yeminin eda edilmesi üzerine uyuşmazlık konusu vakıa kesin delille ispat edilmiş olacağından karşı taraf yeni delil getiremez ve hakim de yeni araştırmada bulunamaz(Yılmaz, Ejder, a.g.e., sayfa 177).
Davalının yemin teklifi davacı tarafından kabul edilerek usulüne uygun şekilde yemin eda edilmiştir. Dairemizce, eda edilen yeminin uyuşmazlık konusu vakıaları çözmeye ve sonuç almaya yeterli olduğu değerlendirilmiştir. Bu şekilde, ispat yükü üzerinde olan davalı savunmalarını ve ödeme olgusunu yazılı delillerle ve en son çare olan yemin delili ile ispatlayamamıştır. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Gerekçeli karar başlığında; davacının adresinin yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 26.982,45 TL İstinaf Karar Harcından, istinafa gelirken peşin alınan 6.745,61 TL’nin mahsubu ile bakiye 20.236,84 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davalıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/05/2022


Başkan-…
¸e-imzalıdır

Üye-…
¸e-imzalıdır

Üye-…
¸e-imzalıdır

Katip-…
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*