Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1312 E. 2022/1055 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1312
KARAR NO : 2022/1055

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/04/2021
NUMARASI : 2019/224 Esas – 2021/251 Karar

DAVACILAR : 1-…
2- …

VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVA TÜRÜ : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 03/04/2019
KARAR TARİHİ : 16/05/2022
KR. YAZIM TARİHİ : 26/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalının Körfez İcra Müdürlüğünün 2018/1386 ve 2018/1387 esas sayılı dosyaları ile müvekkili aleyhine takip yaptığını, takibe konu iki adet bono ve çekin davalıdan alınan ancak teslimi yapılmayan iki parçada kullanılmak üzere toplam 60.072 ton akaryakıt karşılığında verildiğini, kambiyo senetlerinin malın tesliminde alınmak üzere verildiğini, malın teslim edilmediğini, davada BK’nın 234/1 maddesi uyarınca muacceliyet şartının gerçekleşmediğini, davacının TBK’nın 212/2 maddesi gereğince bu satım sözleşmesinde satıcının temerrüdü söz konusu olduğu için geri döndüğünü ve bu mal alımı ile ilgili verdiği para yerine geçen evraklarını geri istediğini, evrakların geri iadesi ya da iptali yine TBK’nın 229/1 maddesinde de bildirilmiş olan satın alım bedeli para – kıymetli evrakın geri iadesi gerektiğini, 62.072 tonluk akaryakıtın teslimine dair bir kayıt bulunmadığını beyan ederek; menfi tespit davasının kabulü ile Körfez İcra Dairesinin 2018/1386 esas ve 2018/1387 esas sayılı takiplerine konu evrakın iptali ile davacı tarafın davalı tarafa borçsuzluğunun tespitine, davalı taraf kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğundan İİK. gereğince %20’den aşağı olmamak üzere icra kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacıların öncelikle keşide ettikleri senetlerin iddia ettikleri 62.072 tonluk akaryakıt satışından kaynaklandığını ve akaryakıtın verilmemesi nedeniyle karşılıksız kaldıkları iddiasını yazılı delille ispat etmelerinin zorunlu olduğunu, zira icra takiplerinin çek ve bonoya dayalı olup soyut bir malın ahzolunduğunu ifade ettiğini, dolayısıyla mal teslimi yapılıp yapılmadığı gibi bir araştırmaya dahi gidilemeyeceğini, davacıların iddialarını tanıkla kanıtlamasına hukuken olanak bulunmadığını, takibe konu çek ve bonoların ödeme aracı olup mal ve hizmet alımı gerçekleşmeden söz konusu senetlerin müvekkili şirkete verilmesinin ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacılar ile müvekkilinin süregelen akaryakıt alım-satımı da dahil birçok çeşitli ticari ilişkisi olduğunu, takibe ve davaya konu senetlerin sebepten mücerret ve borç ikrarını havi belge olmaları karşısında söz konusu senetlerin dayanağı temel ilişkiyi ve mal tesliminin olup olmadığını müvekkilinin ispat etmesinin gerekmediğini, bir senedin karşılıksız kaldığının ispatının davacı borçluya düştüğünü, davacıların senetle ispat kuralı gereği yazılı delil sunmadıklarını beyan ederek; davanın reddine, takip ve dava konusu toplam alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davacıların tazminata mahkum edilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … 1-Davanın REDDİNE … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ticari defterinde dahi davacılardan resmi olarak 17.000,00 TL alacaklı gözüken davalı tarafın, ticari alacak miktarı belli olduğundan davanın asgari şartlarda 226.000,00 TL’lik kısım açısından kabul edilmesi gerektiğini; dosyada bulunan (2) adet faturada sevk irsaliye numarası yazılı bulunmakta olup mahkemece bu sevk irsaliyelerinin davalı şirketten istenilmesine rağmen mahkemece sevk irsaliyeleri gönderilmediğini; davacıların, takibe konu kambiyo sened ve çekiyle ilgili borçsuz olduğunu; mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddi hukuka aykırı olduğunu beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından nispi istinaf harcı yatırılması gerekirken maktu yatırıldığından istinaf talebinin usulden reddine karar verilmesi gerektiğini; ticari defter ve kayıtlar tek başına çek ve bonoları ortadan kaldıracak kuvvete sahip deliller olmadığını; mal teslimi yapılıp yapılmadığı gibi fatura, irsaliye ve ticari defter incelemesi gibi bir araştırmaya gidilemeyeceğini; icra takip taleplerimiz sadece ve sadece kambiyolar dayanak gösterilmiş olup takip taleplerimizde ve ödeme emirleri tebligatlarında da bu husus açıkça görüldüğünü beyan ile; davacılar tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.
DELİLLER: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/04/2021 Tarih – 2019/224 Esas – 2021/251 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; menfi tespit davası ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Dosyanın incelemesinde; davacıların düzenleyip davalıya verdiği 169.452,80 TL tutarlı çek ve (2) ayrı 88.267,00 TL tutarlı bono (vade tarihleri 06.08.2018 ve 28.08.2018 olan) için davalı tarafından davacılar hakkında Körfez İcra Müdürlüğünün 2018/1386 ve 2018/1387 esas sayılı dosyalarıyla kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı, davacı tarafın çek ve bonoları 30.207 litre ve 31.865 litre olmak üzere toplamda 62.072 ton akaryakıt karşılığında verdiklerini ancak akaryakıtın kendilerine teslim edilmediğini iddia ettiği, davacı tarafın iddiasını davalının düzenlediği faturalar ve sevk irsaliyelerine dayandırdığı, davacıların kendilerine davalıların kıymetli evrak karşılığı malı teslim etmedikleri bu sebeple borçlu olmadıklarının tespiti ile takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatı talep ettikleri, davalının; davacıların kıymetli evrakların akaryakıt karşılığında verildiğini ve bununla birlikte akaryakıtın teslim edilmemesi ile karşılıksız kaldığını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini, davaya konu çek ve bonoların ödeme aracı olduğunu bu sebeple mal ve hizmet alımı gerçekleşmeden senetlerin davalı tarafa tesliminin ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu beyan ettikleri ve haksız açılan davanın reddi ile alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminat talep ettiklerinin görüldüğü,

Mahkeme tarafından Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiden rapor alındığı, alınan raporda davacı tarafın düzenlediği kıymetli evraklar ve davalının kıymetli evraklar karşılığı düzenlediği fatura bilgilerinin incelendiği, düzenlenen kıymetli evrak tutarları ve karşılığı fatura tutarlarının aynı olduğunun ve söz konusu kıymetli evrakların faturalar karşılığı düzenlendiğinin tespit edildiği, sonuç olarak dava konusu kıymetli evrakların ve faturaların davacının defter kayıtlarında olmadığını, davalı tarafın defter kayıtlarında olduğunu, dava konusu faturalarda belirtilen emtiaların sevk irsaliyelerinin davalı tarafça ibraz edilmediğinden teslim edilip edilmediğinin anlaşılmadığını, davacı şirketin defter kayıtlarında davalı şirkete 22,76 TL borçlu olduğunu, davalı şirketin defter kayıtlarında davacı şirketten 17.243,60 TL alacaklı olduğunu, tespit ettiği,
Mahkeme gerekçeli kararında; 6098 sayılı TBK’ya göre sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça satıcı ve alıcının edimlerini aynı anda ifa etmekle yükümlü olduğunu, bu durumun aksini iddia edenin ispat ile yükümlü olduğunu, takibe konu bononun ihdas nedeninin malen yazılı olması bedelin mal teslimi suretiyle ödendiğine karine teşkil ettiğini, malın teslim edilmediğinin davacının kesin delillerle ispat etmesi gerektiğini, dosyaya bu yönde delil sunulmadığını gerekçe göstererek davayı reddettiği,
Karara karşı davacılar vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık; dava konusu çek ve bonoların avans olarak verilip verilmediği, avans olarak verildi ise çek ve bono karşılığında mal teslim edilip edilmediği ve davacının çek ve bonolar nedeniyle borçlu olup olmadığına ilişkindir.
İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 6. maddesi gereğince kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/ iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur. İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları içinde geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine hak çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir. Borçlu, borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Kural bu olmakla birlikte menfi tespit davasında ispat yükü borçlu olmadığını ileri süren davacı keşideci/düzenleyen üzerindedir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 05.04.2017 tarih 2016/9304 E. ve 2017/2816 K. sayılı içtihatında; “Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, malen kaydı bulunan bono karşılığında davacının mal almadığını ispat etmek zorunda olmasına rağmen bu hususu kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle her iki tarafın da senedin düzenlenme sebebini talil etmeleri sebebiyle ispat yükünün davacıda olmasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA” hükmüne yer verilerek bonoda malen kaydının bulunması halinde davacının malı almadığını ispat emesi gerektiği vurgulanmıştır.
Mahkemenin bonolar yönünde üzerinde malen kaydı olması nedeniyle davalı lehine karine oluşturduğu yönünde ki değerlendirmesi yerinde olup malen kaydı malın bononun düzenlendiği anda teslim edildiğine karine oluşturmaktadır. Bu nedenle, davacı artık, bu karinenin aksini yani malın teslim edilmediğini yazılı delillerle ispat etmelidir.
Çek yönünden böyle bir karine olmadığından çek bedeli ile davalının düzenlediği fatura miktarının aynı olması dikkate alındığında çekin fatura içeriği mal için düzenlendiği ve temel ilişkinin bulunduğu bu nedenle davacının temel ilişkiden kaynaklanan defileri ileri sürebilir. Tüm bu sebeplerle teslim olgusunun araştırılması gerektiği anlaşılmakla kararın kaldırılması gerekmiştir.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş; çek yönünden faturalar ile fatura içeriği malın teslim edilip edilmediğinin tespiti için sevk irsaliyelerinin ve BA-BS formlarının getirtilerek yeniden inceleme yapılması ve bu yönde bilirkişiden ek rapor alınması ve bonodaki malen kaydının aksinin davacı tarafça ispat edilip edilmediğinin değerlendirilmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesince kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların; İlk derece mahkemesinin kararına ilişkin İstinaf Başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
a-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/04/2021 Tarih – 2019/224 Esas – 2021/251 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
b-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf Karar Harcının, talebi halinde ve ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
3-İstinaf eden tarafından yapılan İstinaf başvuru giderlerinin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından değerlendirilmesine,
4-Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362-(1)-g) maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
16/05/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*