Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1287 E. 2022/241 K. 07.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1287
KARAR NO : 2022/241

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :10/09/2020
NUMARASI :2014/324 Esas – 2020/278 Karar

DAVACI :… –
VEKİLİ :Av. … –
DAVALI :… …
VEKİLİ :Av. … –
DAVA :Alacak
DAVA TARİHİ :12/12/2006

KARAR TARİHİ :07/02/2022
KR. YAZIM TARİHİ :24/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, davacının bayiliğini yaptığını, davalının 04.10.2006 tarihi itibariyle davacıya 104.453,05-YTL borçlu olduğunu, bu meblağın içinde davacı tarafça belirlenen faiz oranında tahakkuk ettirilen vade farkı alacağı da bulunduğunu, davalıya gönderilen 12.09.2006 tarihli 35.260,00-YTL bedelli vade farkı faturasının iade edildiğini, iadenin ve iadede belirtilen gerekçenin davalı bayi ile aralarındaki sözleşmeye aykırı olduğunu, bayilik sözleşmesine göre davacının defterlerinin kesin delil niteliğini taşıdığını, davalının mal varlığını tasfiye etmesi ihtimaline karşı ihtiyati haciz niteliğinde tedbir talepli dava açmak zorunda kaldıklarını beyanla fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 104.453,05-YTL alacaklarına ana paraya dava tarihinden itibaren işleyecek akdi faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin Adana Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davacının dava dilekçesinde belirttiği şekilde taraflar arasında bayilik sözleşmesi olmadığını, 35.260,00-YTL miktarlı vade farkı faturasının kabul edilmediğini ve 8 günlük itiraz süresi içinde Adana Noterliği’nin 21.09.2006 tarih …… yevmiye sayılı ihtarnamesi ile itiraz edildiğini ve davacıya iade edildiğini, davalının ile davacı arasında vade farkı uygulanacağına dair bir uygulama olmadığı gibi yazılı bir anlaşma da olmadığından davalı tarafından ödemelerin süresinde yapılmış olması nedeniyle vade farkı talebinin kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davalının aldığı malların bedellerinin peşin olarak ödendiğini, davacı şirketin muhasebecisi ve nakliyecisinin davacı şirket aleyhine hileli işlemlerinin mevcut olduğunu, davacı şirketin muhasebecisi olan … ve nakliyecisi olan … Nakliyatın yetkililerinin birlikte hareket ederek davacı şirketin muhasebe kayıtlarında yapmış olduğu bir takım usulsüz işlemler neticesinde davalıya satılıp teslim edilmeyen bir takım emtianın sanki davalıya satılmış ve teslim edilmiş gibi gösterildiğini ve borçlu çıkarıldığını, davalının sipariş vermediği halde davalı adına fabrikadan mal çıkışı yapıldığını ve fatura kesildiğini, ancak bu malların müvekkiline gelmeyip nakliyeci ve muhasebeci tarafından başka kişilere satıldığını ve paralarının da muhasebeci ve nakliyeci tarafından alındığını, davacının kendi muhasebecisi ve nakliyecisinin görevlerini suistimal etmeleri sebebiyle bu kişilerin iş akitlerini feshettiğini, bu kişilerin davacı şirkete verdiği zararları davalıdan tahsil etmeye çalışmakta olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Açılan davanın kısmen kabulü ile 8.393,05-TL ana para, 2.517,91-TL işlemiş faiz ve 453,22-TL KDV olmak üzere 11.364,18-TL nin ana paraya dava tarihinden itibaren yıllık %48 faiz+KDV işletilerek davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosya kapsamında farklı bilirkişilerden birden çok defa rapor alınmış olup, raporlar arasındaki çelişki giderilmediğini, yerel mahkemece verilen kararda 690,39-TL bedelli ürünlerin ve 139 ton gübrenin davalıya teslim edildiğinin ispatlanamadığından bahsedildiğini, oysa ki dosyaya sunulan belgelerden söz konusu ürünlerin de teslim edildiğinin ortada olduğunu, kök bilirkişi raporuna bu konuda itiraz edilmiş olmasına rağmen işbu hususun değerlendirilmediğini, bayilik sözleşmesinin 18. maddesinde vade farkı oranının davacı şirket tarafından tespit edileceği ve bunun uygulanacağının davalı tarafça da kabul edildiğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kapanış tasdiklerinin olmayan defterlerin her zaman istenildiği şekilde yazılabilmesi mümkün olması hasebiyle işbu defterlerin dava konusu olayda davacı lehine geçerli bir delil teşkil etmesinin mümkün olmadığın, davacı şirket muhasebecisi…’ın şirket kayıtlarında usulsüz işlemler yaptığından bahisle iş akdinin fesih edildiğini ve hakkında Körfez 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/222 E. 2010/61 K. sayılı dosyası üzerinden muhasebeci hakkında mahkumiyet hükmü kurulduğunu ancak davacı şirket yetkililerinin bu usulsüzlüğü bilmesine rağmen defter tasdiki yapılmaktan imtina edildiğini, dava konusu ürünün sevk irsaliyelerinde teslim alan kişilerin davalı olmadığı gibi davalının çalışanları da olmadığını, bu kişileri davalının tanımadığını, irsaliyelere konu malların siparişinin davalı tarafından verilmediğini, dolayısı ile davalıya teslim edilmeyen mallar bedelinin ödenmemesinden davalının sorumlu tutulamayacağını, söz konusu vade farkı faturasına yasal süresi içerisinde itiraz edilerek davacı şirkete iade edildiğini, bayilik sözleşmesine göre davalının davacı şirketten ancak teminatı kadar mal satın alabileceğini, davalının davacı şirket nezdindeki teminatının 15.000,00-TL olup bu miktarın dışında mal satın alabilmesi ancak ek teminat vermesi halinde mümkün olduğunu, davalı tarafından ek teminat verilmediğini, dolayısı ile davalının davacı şirketten 15.000,00-TL üstünde mal satın alabilmesinin mümkün olmadığını, bu sebeple de davalının 15.000,00-TL dışında borcu olmasının mümkün olmadığı gibi 15.000,00-TL’lik teminat mektubunun da nakde çevrilmiş olduğundan davalının davacıya borcu bulunmadığını, davacının davalıyı 104.000,00-TL. borçlu göstermesinin bu sebeple mümkün olmayıp bu durumun davacı şirketin muhasebecisinin bir suiistimalinin kesin delili olduğunu, dosyaya sunulmuş olan karşılıksız çeklerden dolayı da davalının borcu bulunmadığını, davacı tarafın yemin teklifinden de kaçındığını, dolayısı ile açılan işbu davanın haksız ve mesnetsiz olup davalının borçlu olduğuna karar verilmesinin ve borca KDV ve faiz işletilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşmede münhasır delil şartının mevcut olduğunu, bu durumda kanuni hükümler değil sözleşme hükümlerinin uygulanacağını, delil sözleşmesi HMK’da kabul edilmiş bir düzenleme olup, sözleşmenin olmadığı hallerde ticaret hukuku hükümlerinin uygulanacağını, bu nedenlerle davacının ticari defter kayıtlarının sözleşme gereği esas alınması gerektiğini belirterek; davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/09/2020 tarih, 2014/324 Esas – 2020/278 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, gübre alım satım ilişkisinden kaynaklanan açık hesap ve vade farkı alacağının tahsili istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; davacı bayilik sözleşmesi kapsamında davalıya satılan gübre sebebiyle 35.260,00-TL’si vade farkı alacağı olmak üzere 104.453,05-TL açık hesaptan kaynaklı alacağı bulunduğu belirterek bu miktarın dava tarihinden itibaren işleyecek akdi faiz ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı, vade farkı uygulamasının varlığını ve teslimi gerçekleştirilmeyen üründen kaynaklı borç iddiasını ileri sürerek davanın reddini talep etmiş, mahkemece, davacının alacağın miktarına esas alınan gübre miktarından 139 tonun davalıya teslim edildiğinin ispat edilememesi, teslimi ispat edilemeyen bu miktara tekabül eden bedelin mahsubu sonrası davacının 8.393,05-TL ana para, 2.517,91-TL işlemiş faiz ve 453,22-TL KDV olmak üzere 11.364,18-TL’nin alacağının bulunduğu belirlemesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar taraflarca istinaf edilmiştir.
Dosya kapsamı deliller, alınan bilirkişi raporlarına göre, taraflar arasındaki gübre alım-satım ilişkisinin, davalı bayi tarafından talep fişi düzenlenerek istenen miktarların nakliye aracına yüklenmesi sonrası teslim edilmiş olarak kabul edildiği, öte yandan, davacı muhasebecisi ile davalının nakliyat işini üstlenen kişinin davalıya ait hesaplar üzerinde gerçeğe ait kayıtlar oluşturdukları ve bu eylemleri sebebiyle kesinleşen ilam uyarınca ceza aldıkları sabittir. Bu hale göre; davacı kayıtlarında yer alan faturalar gereği, davalının nakde çevrilen teminatının mahsubu neticesinde, vade farkı alacağı hariç 69.193,05-TL açık hesap alacağı bulunmakta ise de; davacı tarafından açık hesaba esas alınan gübre miktarından 139 tonun talep fişlerince nakliye aracına yüklendiğinin ispat edilememesi sebebiyle bu miktara tekabül eden 60.800,00-TL’nin mahsubu sonrası davacının 8.393,05-TL açık hesap alacağının bulunduğu, vade farkı alacağının da bu miktara göre hesaplanmasının gerekmesine göre, mahkemece belirlenen olgular gözetilerek düzenlenen taraf ve yargı denetimine elverişli 28/07/2016 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiş, aksine dair taraf istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Gerekçeli karar başlığında; davalının “T.C.” Kimlik numarasının yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, tarafların istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; tarafların İSTİNAF BAŞVURULARININ ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 21,40-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 776,28-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 194,07-TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 582,21-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
5-İstinaf edenler tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
7-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
9-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda miktarı itibariyle KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/02/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*