Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1240 E. 2022/403 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1240
KARAR NO : 2022/403

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/03/2021
NUMARASI : 2020/203 Esas – 2021/170 Karar

DAVACI : … (T.C. NO:…) – ……
VEKİLİ : Av. … – ………………….
DAVALILAR : 1- … .(T.C. NO:…) –
2- … (T.C. NO:…) –
3- … (T.C. NO:…) –
4- … (T.C. NO:…) –
5- … (T.C. NO:…) –
VEKİLİ : Av. …..

DAVA TÜRÜ : Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 17/07/2012
KARAR TARİHİ : 22/02/2022
KR. YAZIM TARİHİ : 21/03/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacının, S.S. 72 Nolu kooperatifin eski ortağı olduğunu, davacının kooperatı yöneticilerini, yolsuzluktan dolayı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na 2006 yılında şikâyette bulunduğunu, iş bu şikâyet üzerine, kooperatif yöneticilerinin, davacıya kin beslediklerini, önce uydurma (4)5 gün cezalarla onun çalışmasına geçici olarak engel olduklarını ve 2007 yılının Eylül ayından itibaren de kooperatiften şoförlerini tehdi ederek iş almasına engel olduklarını, davacının bu tarihten itibaren 1998 Model Mercedes marka aracını hiç çalıştırmadığını, davacının kooperatif yöneticilerin yolsuzluktan dolayı şikâyet etmesinden dolayı yöneticilerin mahkemece suçlu bulunarak kütüphanede kitap okuma cezası aldıklarını, yine davacının, davalıları çalışma hürriyetini ihlalden dolayı şikayet ettiğini, davalılara Kocaeli 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nde 2009/130 Esas sayılı dosyası ile ceza davası açıldığını ve davalıların çalışma hürriyetini ihlalden dolayı mahkum olduklarını, davalıların, davacının çalışma hakkını kasten ihlal ettiklerinin açık olduğunu, bu kişilerin kooperatif yöneticisi olduklarından, davacının çalışmasından kooperatifin de sorumlu olduğunu, davalılardan …’ün davalı kooperatifin yönetim kurulu başkanı, diğer davalı …’nin ikinci başkanı, diğer davalılar … ve …’ün de davalı …’ün kardeşleri olduğunu, bu kişilerin yönetim gücünü kullanarak davacının çalışma hürriyetine engel olduklarını, davacının aracını 17/12/2008 tarihinde sattığını, yani davacı aracının davalılar sebebi ile 16 ay çalışamadığını, bu nedenden dolayı maddi zararının olduğunu, (16) ay boyunca davalıların ne miktar fatura kestiği vergi dairesinden sorularak tespit edilmesi ve davacının kazanç kaybı ortaya çıkarılması gerektiğini, davacının kooperatifte kamyonunu çalıştıramamasından dolayı büyük elem ve ızdırap çektiğini, yaptığı diğer motor satış ve tamir işinden kazandığı tüm parayı işbu aracın peşine harcadığını, ayrıca kooperatifte çalışamamasından dolayı, kendisine borç çıkarıldığını ve aracını satar iken işbu borcu da ödemek zorunda kaldığını, davacı kooperatif hissesini yok pahasına devrettiğini, davacı şöhretli bir tacir iken borçla işini zor çevirir bir tacir durumuna düştüğünü, ailesine anne ve babasına karşıda tarifi imkansız bir eziklik ve ızdırap içine düştüğünü, ayrıca davacının çalışamadığından dolayı Bağkur ve Vergi dairesine de epey bir miktar borçlandığını ve bunları da taksitlendirerek ödemeye çalıştığını, davacının düştüğü bu durum karşısında istenilen 50.000.00 TL’lik manevi tazminatın çekilen elem ve ızdırabın karşılığı olmadığını sadece bir nebze azaltılmasına yarayacağını, davacının kooperatif hissesini devir ettiğinde, davalı kooperatifin davacıya 8.089.40 TL borç çıkardığını ve iş bu borç ödenmeden devre izin vermediğini, davacının borcu ödemek zorunda kaldığını, davacının çalışamadığı yani çalışmasının kooperatif yöneticileri tarafından engellendiğinden dolayı iş bu miktar aidattan sorumlu olamayacağından bu ödenen miktarın davalı kooperatiften iadesinin gerektiğini beyan ederek 50.000,00 TL manevi tazminatın, belirlenecek maddi tazminatın ve davacının ödemek zorunda bırakıldığı kooperatif aidatının dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; delillerin davalıya tebliğ edilmediğini, açılmış bulunan maddi manevi tazminat taleplerini içeren davanın, başta davalı kooperatif tüzel kişiliğine karşı açılmış olup, onun yanında başkan, başkan yardımcısı ve kooperatif ortaklarından birkaç kişiye yöneltildiğini, öncelikle istenilen tazminat tutarlarından kimin ne kadarından sorumlu tutulmasının istenildiğinin dava dilekçesinde açıklanmadığını, bu hususun netleştirilmesinin gerektiğini, diğer yandan ise öncelikle, davalı gösterilen gerçek kişi davalıların, hangisinden ne oranda maddi ve manevi tazminat talep edildiğinin ve bunun dayanaklarının hangi sebepten kaynaklandığının belirtilmesi gerektiğini, tüzel kişi olan müvekkili kooperatifin maddi ve manevi tazminattan sorumlu tutulması imkansız olduğunu, 1133 sayılı “Kooperatifler Kanunu” md. 1’de, kooperatif tarifine göre; bir kişi birliği olan kooperatif tüzel kişiliğinin, davacıya yönelik manevi acı ızdırap ve elem verecek bir tutumu ve davranışı söz konusu olamayacağı gibi, kooperatif yöneticilerinin de kooperatifi temsilen bu yönde bir tutum ve davranışlarının vaki olmadığını, ayrıca kooperatif tüzel kişiliğinin, davacının iddia ettiği maddi-manevi zararları, ortaya çıkarmış olmasının da söz konusu olamayacağını, amacı ortakların ekonomilerinin geliştirilmesi olan kooperatif tüzel kişiliği açısından, haksız davanın öncelikle husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, tazminat davalarında zamanaşımı süresinin (1) yıl olduğunu, açılan davanın da zamanaşımına uğradığından esasa girilmeden reddinin gerektiğini, davacının tazminat talebinde bulunabilmesi için öncelikle, buna ilişkin sorumluluğun şartlarını ispatlaması gerektiğini, bu yüzden öncelikle, hukuka aykırı fiilin varlığını, bir zararın varlığını ortaya koyması gerekirken, dava dilekçesinden bu olgunun tespiti imkanın bulunmadığını, ilaveten zarar miktarının ve hukuka aykırı eylem ile zarar arasındaki illiyet bağı olgusunun da ispatı gerektiğini, sadece zararın varlığının ve miktarının ispat edilmesinin, tazminat yükümlülüğünün doğmasını sağlayamayacağını, onun yanında, tespit edilen bir zarar var ise, bu zarar ile iddia edilen eylemler arasında doğrudan bir “illiyet bağı’nın varlığının da bulunmasının şart olduğunu beyanla davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” …

1-Davacı tarafça davalılar …, …, … ve … aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasının REDDİNE,
2-Davacının davalı SS 72 Nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi aleyhine açılan maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile;
29.017,00-TL kar mahrumiyeti tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kooperatiften tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
-Maddi tazminata ilişkin sair taleplerin reddine,
3-Davalı SS 72 Nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi aleyhine açılan manevi tazminat davasının REDDİNE … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi heyetinin tespitlerine katılmanın mümkün olmadığını; bilirkişi heyeti aynı konuda iki farklı yorum yaparak kendisi ile de çeliştiğini; mahkemenin kararına gerekçe yaptığı kooperatif üyesi kişilerin kazanç hesaplaması, dönüş yük bedellerini içermeden yapılan bilirkişi raporuna dayandığından gerçeğe ve hukuka aykırı olduğunu; yerel mahkeme gerekçeli kararında davacının kişilik haklarının zarara uğradığına dair dosyaya herhangi bir delil sunulmadığınından manevi tazminata ilişkin talebin reddine karar verdiğini beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; ispatlanamamış bir vakıadan ötürü davalı kooperatifin sorumlu tutulması kanuna aykırılık teşkil ettiğini; davacı tarafa verilen kar mahrumiyeti tazminatı davacı tarafın dava dilekçelerinde açıkça belirtmiş olduğu taleplerin dışında olup mahkemenin davacının talepte bulunmadığı bir alacağa hükmetmesi usulü anlamda taleple bağlılık ilkesinin ihlalini oluşturduğunu; yerel mahkemece verilen karar eksik inceleme sonucunda tek rapora dayalı olarak verilmiş olup, davalı kooperatif açısından haksız ve hukuka aykırı bir durum oluşturduğunu beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacının hiç çalışmadım iddialarını kabul etmenin mümkün olmadığını; davacı tarafından öne sürülen istinaf sebeplerini kabul etmediklerini; beyan ile; davacı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; çalışma hürriyetinin ihlali mahkeme kararı ile sabit olduğunu; yani bu konuda kesin hüküm olduğunu beyan ile; davalı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.

DELİLLER: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/03/2021 Tarih – 2020/203 Esas – 2021/170 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; davalı kooperatifin üyesi olan davacının, çalışma hürriyetinin davalılar tarafından kısıtlanması nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat ile kooperatif üye aidatının istirdadı istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı vekili ile davalı kooperatif vekili istinaf kanun yoluna başvurduğu,
Dairemizin 11/03/2020 tarih, 2019/1519 E., 2020/424 K. sayılı kararı ile; davalıların sorumluluklarının ayrı ayrı değerlendirilmesi ve maddi tazminat istemi yönünden hesaplamanın kesinti yöntemine uygun bir şekilde yapılması için rapor alınması gerektiği gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verildiği, kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılamada 11/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda davacının kooperatif üyelerinin kazançlarına göre yapılan hesaplamaya göre 29.017,00 TL kazanç kaybı olduğunun belirlendiği, ilk derece mahkemesince kazanç kaybı yönünden davanın kısmen kabulüne, diğer istemlerin reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili ile davalı kooperatif vekili istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.

Eldeki uyuşmazlık; eski kooperatif üyesi olan davacının, çalışma hürriyetinin engellendiğinden bahisle açtığı, maddi (kazanç kaybı) ve manevi tazminat ve üye aidatlarının istirdadı davasıdır.
Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti Anayasa’nın 48. maddesinde; “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir” şeklinde ve Çalışma Hakkı ve Ödevi Anayasa’nın 49. maddesinde; “Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir.” şeklinde anayasal güvence altına alınmıştır. Anayasa ile güvence altına alınan bu hakkın, korunmasına yönelik olarak 5237 sayılı TCK.’nun 117. maddesinde, bu hakkı ihlal edenlerin cezai müeyyideye tabi tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Şüphesiz, çalışma hürriyeti sınırlanan kişinin, bu hakkını sınırlayan kişilerin cezalandırılmasını isteme hakkı olduğu gibi, bu hakkının sınırlandırılmasından kaynaklı maddi ve manevi kayıplarının telafisini de isteme hakkı vardır.
6098 sayılı TBK’nın 74. maddesinde; “Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.
Aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz.” şeklindeki hükümle, hukuk hakimi maddede sayılan yönlerden ceza hakiminin kararı ile bağlı değilse de, maddi vakıanın tespiti bakımından kesinleşmiş ceza mahkemesi kararları ile bağlıdır.
Eldeki uyuşmazlık, kooperatif üyesi ile kooperatif arasında olduğundan, kooperatifin üyelerine karşı eşit davranma borcuna da değinmek gerekmektedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinde “Ortaklar bu kanunun kabul ettiği esaslar dahilinde hak ve vecibelerde eşittirler.” denmek sureti ile ortaklar arasındaki eşitlik ilkesi kanuni güvenceye alınmıştır.
Bu açıklamalardan sonra eldeki uyuşmazlık incelendiğinde;
1-Kazanç Kaybı alacağına yönelik istinaf isteminin incelemesinde;
Yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında eldeki dava değerlendirildiğinde; davacının, davalı kooperatif ile davalı kooperatif yönetim kurulu üyeleri ile diğer davalıların, kendisinin çalışma hürriyetini engellediğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı görülmektedir. Davacının ileri sürdüğü bu durum hem çalışma hürriyetinin ihlali hem de, kooperatifin, üyelerine eşit davranma borcuna aykırı davrandığının ileri sürülmesi anlamındadır.
Dosyadaki delillere göre; davalı …’ün kooperatif yönetim kurulu başkanı, davalı …’nin kooperatif yönetim kurulu başkan yardımcısı olduğu ve (Kapanan) Kocaeli 1. SCM’nin 2009/930 E. 2011/831 K. sayılı kararı ile davacının çalışma hürriyetini engellemekten mahkum oldukları ve kararın Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 01/12/2014 tarih 2013/35382 E. 2014/34527 K. sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği sabittir. Davalı kooperatif yönetici … ile … davacının çalışma hürriyetini engellemekten mahkum olduğuna göre, 1163 sayılı Kanun’un 23. maddesindeki eşitlik ilkesinin ihlal edildiği görülmektedir. Kooperatifi, yönetim kurulu temsil ettiğinden, ceza mahkemesinin kesinleşmiş bu kararı ve 6098 sayılı TBK’nın 74. ve 1163 sayılı Kanun’un 23. maddesi gereğince kooperatifin de, davacının çalışma hürriyetinin ihlalinden doğan zararlardan, sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, davacının adının günlük tenteli araç listesinde olması, anılan ceza hükmü ile dinlenen bir kısım davacı tanıkları beyanları dikkate alındığında, davacının çalışma hürriyetinin engellenmediği sonucuna varılamamaktadır.
Mahkemece; deliller toplandıktan sonra, 23/07/2015, 20/12/2016, 27/03/2017 ve 20/02/2018 tarihli kök ve ek raporlar alınmıştır. Raporlara taraf vekilleri itiraz etmişler mahkemece 27/03/2017 tarihli rapor hükme esas alınarak kaldırma kararına konu hüküm kurulmuştur. Dairemizce 11/03/2020 tarih, 2019/1519 E., 2020/424 K. sayılı karar ile özetle; hükme esas alınan rapor karar vermeye elverişli olmaması, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı ile emsal kooperatif çalışanının (16) aylık dönem için ortalama kazancı 17.339,31 TL bulunmuş ise de, bu miktar aylık asgari ücretin altında bir miktara denk gelmesi ve hayatın olağan akışına aykırı olması, rapora göre davacının dışardan alacağı işlerden daha fazla para kazanacağının öngörülmüş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olacağı(“…tazminat hesabında davacının aracını tazminat istenen süre içinde hiç çalıştırılmadığı varsayımına göre hesaplama yapılmıştır. Oysa, dava konusu edilen dönemde davacı, aracını çalıştırmış olsaydı elde edeceği net kazancı talep hakkını haiz olup, ticari bir araç olan dava konusu aracın bu dönem içinde kooperatifçe çalıştırılmadığı halde, davacının, aracını başka işte çalıştırarak gelir elde etmemesi hayatın olağan akışına uygun değildir. Bu nedenle, aracın tazminat istenen dönem içinde başka bir işte çalıştırılarak elde edebileceği gelir hesaplanarak, davacı ile aynı durumda olan bir ortağın ortalama kazancının belirlenmesi, belirlenen miktardan masraf ve amortisman giderlerinin düşülmesi gerekir.” Yargıtay 23. H.D. 25/04/2012 tarih, 2011/3824 E., 2012/3102 K.) gerekçeleri ile ilk kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Bu nedenle kaldırma kararı öncesinde alınan bilirkişi raporlarının hüküm vermeye yeterli olmadığı anlaşılmıştır.
Kaldırma kararı sonrası alınan 11/01/2021 tarihli raporda; kooperatifte davacı ile aynı nitelikte araç sahibi üyelerin kazançları esas alınarak yapılan hesaplamada davacının net 29.017,00 TL kazanç kaybının olduğu belirlenmiştir. Kooperatifin iş potansiyeli ile dosyadaki delillere göre belirlenen bu bedelin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Ne var ki bu kazanç kaybının davacının kooperatifte çalışmaya devam etseydi elde edeceği net kazanç kaybını içerdiği ancak kooperatifte çalışmadığı dönemde dışarıdan aldığı işlerden elde edeceği kazancın bu miktardan düşülmediği görülmektir. Yukarıda değinilen Yargıtay 23. H.D. 25/04/2012 tarih, 2011/3824 E., 2012/3102 K. Sayılı kararı ile 6098 sayılı TBK’nın 50. ve 51. maddesi uyarıca, davacının kooperatifte çalışmadığı dönemde dışarıdan aldığı işler nedeniyle bilirkişi tarafından belirlenen tazminattan taktiren %30 indirim yapılması gerektiği, bu durumda davacının isteyebileceği tazminat miktarının 20.311,90 TL olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir.
Diğer yönden kazanç kaybına ilişkin istemin, davacı ile davalı kooperatif arasındaki üyelik ilişkisinden kaynaklanması nedeni ile davalı gerçek kişilerin bu tazminattan sorumlu olmadıkları anlaşıldığından bu davalılar yönünden davanın reddedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmadığı anlaşılmıştır.
2-Manevi tazminat istemine ilişkin istinaf isteminin incelenmesinde;
Kocaeli (Kapanan) 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 06/10/2011 tarih, 2009/130 E., 2011/831 K. Sayılı kararının incelenmesinde, katılanların Zafer Doğan, … ve Erol Tonyalı, sanıkların …, … ve …, suçun çalışma hürriyetinin engellenmesi olduğu, sanıklar hakkında katılanların çalışma hürriyetinin engellenmesi nedeniyle TCK’nın 117/1 ve 119/1c maddeleri uyarınca mahkumiyetlerine karar verildiği, kararın Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2013/35382 E., 2014/34537 K. Sayılı kararı ile onandığı ve 01/12/2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dava konusu dönemde, davalı …’ün kooperatif yönetim kurulu başkanı, davalı …’nin kooperatif yönetim kurulu başkan yardımcısı olduğu, diğer davalıların …’ün kardeşi oldukları anlaşılmaktadır.
6098 sayılı TBK’nın 74. maddesinde; “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz” hükmü yer almaktadır.
Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hâkiminin yukarıda açıklanan bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Gerek öğretide ve gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.1.975 tarihli, 1971/T-406 E. ve 1975/1 K; 23.1.1985 tarihli, 1983/10-372 E. ve 1985/21 K.; 27.04.2011 tarihli, 2011/17-50 E. ve 2011/231 K.; 03.04.2013 tarihli, 2012/19-873 E.,2013/433 K. sayılı kararları).
Bu açıklamalara göre, hukuk hakiminin fiilin hukuka aykırılığının tespiti yönünden ceza mahkemesi kararı ile bağlı olduğu anlaşılmaktadır.
6098 sayılı TBK’nun 114. maddesine göre; “Borçlu, genel olarak her türlü kusurdan sorumludur. Borçlunun sorumluluğunun kapsamı, işin özel niteliğine göre belirlenir. İş özellikle borçlu için bir yarar sağlamıyorsa, sorumluluk daha hafif olarak değerlendirilir.
Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerine de uygulanır.”
6098 sayılı TBK’nın 58-(1) maddesine göre; “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.”

Manevi zarar mal varlığında bir azalmayı değil ve fakat kişilik haklarına yapılan tecavüz nedeniyle duyduğu cismani ve manevi acı, ızdırap elem ve böylece yaşama zevkinde meydana gelecek azalmayı ifade eder.
Hâkimin, özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7-(7) sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır (HGK. 23/06/2004, 13/291-370).
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında; manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, TMK’nın 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Eldeki uyuşmazlık açıklanan bu ilkeler kapsamında değerlendirildiğinde; davacının Anayasa’da güvence altına alınan çalışma hakkının, davalı kooperatifin yönetim kurulu başkanı davalı … ve yönetim kurulu başkan yardımcısı davalı … ile davalı … tarafından engellendiği, davalının kooperatife üye olarak daha iyi şartlarda daha iyi gelir elde etmeyi amaçladığı, ancak çalışma hakkının engellenmesi nedeni ile kooperatife üye olma amacının sonuçlarına ulaşamadığı, genel olarak sosyal ve ekonomik durumunun zayıfladığı, kişiliğinin güvencesi ve gelişmesi için ekonomik durumunun doğrudan etkili olması nedeniyle ekonomik durumun kişinin kişilik hakları içerisinde değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenle 6098 sayılı TBK’nın 114-(2) maddesi yollaması ile aynı Kanun’un 58. maddeleri uyarınca davacının manevi zararlarının giderilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Davalılardan …, … ile …’nin davacının manevi zararına neden olan eylemleri gerçekleştirmeleri nedeni ile, bu davalıların aynı zamanda davalı kooperatifin yönetim kurulunu temsil etmeleri ve yönetim kurulu olarak aldıkları kararların çalışma hürriyetini engelleme suçunun eylemleri içerisinde yer alması nedeni ile davalı kooperatifin manevi zarardan sorumlu oldukları anlaşılmıştır. Yine tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çalışma hürriyetinin engellendiği süre, davacının kooperatife üye olmasındaki amacın gerçekleşmemesi hususları dikkate alındığında davacı yararına 25.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
İlk derece mahkemesince manevi tazminat davasının davalılar, kooperatif, …, … ve … yönünden kısmen kabulü gerekirken tüm davalılar yönünden reddi doğru olmadığından kararın kaldırılması gerekmiştir.
3-Üye aidatı iadesi talebine yönelik istinaf isteminin incelenmesinde;
Ödenen üye aidatının geri istenmesi yönünden yapılan değerlendirmede ise; davacının kooperatif üyesi olması, 1163 sayılı Kanun’un 23. maddesi uyarınca vecibeler yönünden de ortaklar arasında eşitlik ilkesinin geçerli olması, davacının hem aidatları geri istemesi hem de kooperatif üyesi olarak uğradığı zararları talep etmesinin mümkün olmaması nedeni ile, üye aidatı talebinin reddine dair ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.
4-Yukarıda açıklanan nedenlerle dairemizce kararın kaldırılması ve yeniden hüküm verilmesi gerekmiş, ayrıca kazanç kaybı tazminatı ile manevi tazminat istemleri yönünden red sebebi ayrı olan davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmiştir. Diğer yandan, reddedilen kazanç kaybı tazminatı nedeniyle davalı kooperatif lehine vekalet ücretine hükmedilirken, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 13/3. maddesi uyarınca hesaplama yapılmıştır.
Açıklanan bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda (1) ve (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle kısmen kabulüne, taraf vekillerinin diğer istinaf istemlerinin yukarıda (1), (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle reddine, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından; dairemizce davanın esası hakkında HMK’nın 353-(1)-b)-2) madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı ile davalı …nin İSTİNAF BAŞVURULARININ KISMEN KABULÜNE;
1-)Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/03/2021 Tarih – 2020/203 Esas – 2021/170 Karar Sayılı kararının KALDIRILMASINA, HMK’nın 353-(1)-b)-2) maddesi gereğince YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
a-Manevi tazminat davasının davalı … yönünden reddine,
Manevi tazminat davasının diğer davalılar yönünden Kısmen Kabulüne,
25.000,00 TL manevi tazminatın, davalılar …, …, … ve SS 72 Nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi’nden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine,
b-Davalı SS 72 Nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi aleyhine açılan kazanç kaybına ilişkin maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile;
20.311,90-TL kazanç kaybı tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kooperatiften tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
-Üye aidat bedelinin istirdadına ilişkin talebin reddine,
c-…, …, … ve …’e karşı açılan kazanç kaybına ilişkin maddi tazminat davasının reddine,
ç-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 3.095,26-TL harçtan, peşin alınan 1.575,7‬0-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.519,56-TL harcın davalılar …, …, … ve SS 72 Nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi’nden müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
d-Davacı tarafından yapılan 1.575,70-TL harç, 5.800,00-TL bilirkişi ücreti, 498,00-TL posta gideri olmak üzere toplam 7.873,7‬0-TL yargılama giderinden, davanın kabul-ret oranına göre (%47,17 kabul) 3.714,29-TL yargılama giderinin davalı SS 72 Nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifinden alınarak davacıya verilmesine,
e-Davalı … tarafından yapılan 46,20-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
f-Davalı kooperatif tarafından yapılan 47,20-TL yargılama giderinden, davanın kabul-ret oranına göre (%52,83 red) 24,93-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı kooperatife verilmesine,
g-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kazanç kaybı tazminatı üzerinden A.A.Ü.T.’nin 13. maddesi uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı SS 72 Nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifinden alınarak davacıya verilmesine,
h-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat yönünden A.A.Ü.T.’nin 10. maddesi uyarınca hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalılar …, …, … ve SS 72 Nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
ı-Davalı SS 72 Nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi kendini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kazanç kaybı tazminatı ile aidat bedeli üzerinden A.A.Ü.T.’nin 13/3. maddesi uyarınca hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı SS 72 Nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatife verilmesine,
i-Davalılar …, …, … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden kazanç kaybı tazminatı yönünden A.A.Ü.T.’nin 13/3. maddesi uyarınca hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalılar …, …, … ve …’e verilmesine,
j-Davalılar …, …, … ve SS 72 Nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat yönünden A.A.Ü.T.’nin 10. maddesi uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalılar …, …, … ve SS 72 Nolu Köseköy Lojistik Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifine verilmesine,
k-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiklerinden reddolunan manevi tazminat miktarı yönünden A.A.Ü.T.’nin 10. maddesi uyarınca hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
l-Kullanılmayan gider avansının karar keşinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
2-)İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
a-İstinaf Kanun Yoluna Başvuru harçlarının hazineye irad kaydına,
b-İstinaf Karar Harçlarının talepleri halinde ilk derece mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
c-Davacı tarafından yapılan 162,10-TL İstinaf Kanun yolu masrafı ile 109,30 TL posta masrafı olmak üzere toplam 271,40 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
d-Davalı kooperatif tarafından yapılan 162,10-TL İstinaf Kanun yolu masrafının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
e-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
f-İstinaf edenlerin yatırdığı istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
g-Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/02/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*