Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1217 E. 2022/753 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1217
KARAR NO : 2022/753

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :08/04/2021
NUMARASI :2020/339 Esas – 2021/323 Karar

DAVACI :… –
VEKİLİ :Av. … –
DAVALI :MALTEPE DEMİR SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. –
VEKİLİ :Av. …-
DAVA TÜRÜ :Menfi Tespit
DAVA TARİHİ :01/07/2020

KARAR TARİHİ :05/04/2022
KR. YAZIM TARİHİ :15/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında yapılmış olan işin ticari nitelikte bir iş olması ve her iki tarafın da tacir sıfatına haiz olması nedeniyle huzurdaki davanın bir ticari dava olduğunu, işbu ticari ilişkiye dayanarak tarafların birbirinden mal alıp satmakta olduğunu, bu alım satıma istinaden de fatura düzenlendiğini, bu ticari ilişki devam etmekte iken, taraflar arasında mutabık kalınan muavin defterlerden ve tarafların ticari defterlerinden de anlaşılacağı üzere; aralarında bir borç ilişkisi olmamasına rağmen, davalı tarafından davacı aleyhine faturaya dayalı 773.017,22.-TL tutarında icra takibi başlatıldığını, bahse konu borç tutarının daha önceden davacı şirket tarafından ödendiğini, bu ödemelerin muavin defterlerde ve ticari defterlerde belirtilmesi, faturalara davalı tarafça itiraz edilmemesi ve faturaların kabul edilmesi göz önünde bulundurulduğunda davacının davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığının aşikar olduğunu, ancak davalının tüm bu hususlara rağmen davacı aleyhine davacıyı zarara uğratmak kastıyla ve kötü niyetli şekilde icra takibi başlattığını, işbu hukuka aykırı ve kötüniyetli icra takibi sebebiyle gerçekte var olmayan bir borç karşısında davacının sürekli olarak cebri icra tehdidi altında kalmakta olduğunu, her ne kadar davalının, davacının kendisine 2018 yılına ait ticari ilişki nedeniyle toplamda 773.017,22.-TL’lik fatura bedelinin ödenmediği iddiasında olsa da, davacının davalıya 2019 yılı Ocak ayında 828.360,00.-TL’lik fatura düzenlediğini ve malların teslimini yaptığını, başka bir anlatımla davacının icra takibine konu borcu mal teslimi yapmak suretiyle davalıya ödediğini, davalının, ödenen bir fatura alacağı nedeniyle sırf mükerrer tahsilat yapabilmek için davacı aleyhine icra takibi başlattığını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı şirket aleyhine Gebze 4. İcra Dairesinin 2019/2106 Esas sayılı icra takip dosyasında başlatılan icra takibinde davacının borçsuzluğunun tespiti ile alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın huzurda ikame edilen davayı kısmi dava olarak açmış ise de menfi tespit davasının kısmı olarak açılmasının mümkün olmadığını, davacının kısmi dava açabilmesi için alacaklının bu davayı açmada korunmaya değer bir hukuki yararının bulunmasının şart olduğunu, bu itibarla dava konusu olayda, taraflar arasındaki dava konusu alacağın ticari defter ve kayıtlarda açıkça belirlenebilir olması sebebiyle işbu davanın kısmi dava şeklinde açılmasında hukuki yarar olmaması sebebiyle davacıya herhangi bir süre verilmeden hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesini, davacı ile davalı arasında ticari alışverişten kaynaklanan bir ticari ilişki bulunduğunu, bu ilişkiye göre davacının davalı ile davalı şirket arasında ticari alışverişten kaynaklanan ticari alacak sebebiyle; 5.877,29–TL’lik 21.09.2018 vade tarihli Fatura Alacağı, 16.219,10-TL’lik 14.09.2018 vade tarihli Fatura Alacağı, 12.421,86-TL’lik 06.09.2018 vade tarihli Fatura Alacağı, 161.387,13–TL’lik 17.08.2018 vade tarihli Fatura Alacağı, 48.123,06–TL’lik 08.08.2018 vade tarihli Fatura Alacağı, 49.004,93–TL’lik 16.07.2018 vade tarihli Fatura Alacağı, 85.448,40–TL’lik 28.06.2018 vade tarihli Fatura Alacağı, 11.887,79–TL’lik 08.06.2018 vade tarihli Fatura Alacağı, 17.629,67–TL’lik 07.06.2018 vade tarihli Fatura Alacağı, 68.829,40–TL’lik 31.05.2018 vade tarihli Fatura Alacağı’nın, Takibe Konulan 67.134,64-TL’si, 46.517,37–TL’lik 02.10.2018 vade tarihli Fatura Alacağı, 111.848,46–TL’lik 05.10.2018 vade tarihli Fatura Alacağı, 51.046,80–TL’lik 15.10.2018 vade tarihli Fatura Alacağı, 30.511,26–TL’lik 02.11.2018 vade tarihli Fatura Alacağı’nın tahsili amacıyla 18.01.2019 tarihinde Gebze 4. İcra Dairesinin 2019/2106 Esas sayılı dosya kapsamında icra takibi başlatıldığını, davacı yanın dava dilekçesinde, 18.01.2019 tarihinde taraflarınca başlatılan icra takibine konu alacağın tamamının ödenmesi sebebiyle borçsuzluğunun tespitini talep etmiş ise de bu yöndeki iddialarının soyut ve mesnetsiz olmaktan öteye gidemediğini, 14.02.2020 tarihli icra talep evrakında görüleceği üzere davacı yan tarafından icra takibinden sonra borca istinaden yapılan ödemelerin icra dosyasına taraflarıca bildirildiğini, bu kapsamda davacı yan tarafından icra takibinden sonra 463.360,00-TL bir ödeme yapıldığını, bu hususun dilekçelerinin ekinde mübrez 10.02.2020 tarihli cari hesap özetinde de görüleceğini, ayrıca bunun dışında (takipten sonra yapılan ve taraflarınca icra dosyasına bildirilen 463.360,00 TL dışında) başka ödemelerin yapıldığının ve yapıldı ise ne zaman yapıldığının ispat yükünün davacı yanın üzerinde olduğunu, davacı yanın dava dilekçesinde icraya konu borcu karşılığı mal teslim ettiğini ve teslim zamanını da mevcut deliller kapsamında ispatlayamadığını beyanla; fazlaya ilişkin her türlü yasal hakları saklı kalmak kaydıyla; öncelikle usuli itirazlarının kabulü ile davanın usulden reddine, sonrasında cevaplarının kabulü ile davacı yanın açmış olduğu haksız ve mesnetsiz davanın esastan tümden reddine, davacı aleyhine İİK 72. madde gereğince %20’den az olmamak üzere davalı lehine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın 463.360,00-TL yönünden, 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-h ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine, Davanın kalan kısmı yönünden kısmen kabulüne, kısmen reddine, davacının Gebze İcra Müdürlüğünün 2019/2106 Esas sayılı takip dosyasında talep edilen 57.959,46-TL faiz alacağı yönünden borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, Kabul edilen kısım yönünden davalı alacaklının kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden, davacının kötüniyet tazminatı isteminin reddine, Reddedilen kısım yönünden takip durdurulmadığından davalının tazminat isteminin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.

İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili; menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar olduğunu, Yerel Mahkemece, Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2019/2106 Esas sayılı dosyasında talep edilen 463.360,00-TL’lik bölümünün davacının hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle reddetmesinin, somut olay bakımından değerlendirildiğinde kabul edilebilir olmadığını, nitekim, somut olayda davalı şirket tarafından icra dosyasında 14/02/2020 tarihinde yer alan “takipten sonra bugüne kadar 463.360,00-TL tahsil edildiği beyanının gerçek dışı olup, davacı tarafından söz konusu takip dayanağı fatura borcu takip tarihinden daha önce ödenmiş olduğunu, Yerel Mahkemece bu hususun göz ardı edilerek, sanki dosya borcunun takip süresince ödendiği varsayımı ile hareket ederek hüküm kurmasının hukuka aykırı olduğunu, doktrinde borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davasında hukuki bir yararın olmadığından bahsedilmiş olduğunu, oysa ki burada davacı tarafından takibe konu fatura bedellerinin takipten önce ödenmiş olduğunu, işbu sebeple davacının menfi tespit davası açmasında hukuki yararın mevcut olduğunu, Yerel Mahkemece, takip talebinde asıl alacak olan 715.057,76-TL’nin feri niteliğinde olan 57.959, 46-TL’lik faiz kısmına itirazlarının kabul ederek bu yönüyle hukuki yararları olduğu yönünde hüküm kurup asıl alacağa yönelik taleplerinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Yerel mahkeme kararının da bu yönde olduğunu, davacı tarafından takibe konu fatura bedellerinin ödenmiş olduğunu, bu husus Yerel Mahkemece göz ardı edildiğini, İşbu tazminata hükmedilmesi için takibin haksız olmasının tek başına yeterli olmayıp, ayrıca alacaklının kötüniyetli olması da gerekmekte olduğunu, alacaklının kötüniyetli sayılabilmesi için de, takibin haksız olduğunu bildiği ya da bilmesi gerektiği halde icra takibine girişmiş olması gerektiğini, bu hususun ispat yükünün de, davacı borçluda olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu icra takibinin 18/01/2019 takip tarihi itibari ile cari hesap bakiyesi takibi olmadığını, tamamının 2018 tarihli 14 adet fatura alacağına dayalı ilamsız takip olduğunu, davacı borçlunun karşılıksız çıkan çeklerin cariye işlenmiş olmasını gerekçe göstererek takip tarihinde borçsuz olduğu iddiasında bulunmasının hukuken mümkün olmadığını, çek bedellerini davacı borçlunun ödememiş olduğunu, takip cari hesap bakiyesi takibi olmayıp 2018 tarihli 14 adet fatura takibi olduğunu, dolayısıyla takip tarihindeki cari hesabın durumuna göre menfi tespit talep edilmesinin de hukuken mümkün olmadığını, cari hareketler içinde karşılıksız çıkan çeklerin de bulunmakta olduğunu, davacının mal iadesi şeklinde davalı alacaklıya 6 adet fatura ile ilgili 828.360,00-TL’lik ödemeyi dosya borcuna veya takibe konu faturalara istinaden ödediğine dair HMK’nın madde 200 gereği yazılı bir belge de olmadığı dikkate alındığında işlemlerde bir usulsüzlük olmadığını, takipten sonra icra dosyasına beyan edilen kısım için menfi tespit davası açılamayacağını ve hukuki yararın olmadığını belirterek; istinaf başvurusunun reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/04/2021 tarih, 2020/339 Esas – 2021/323 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nın 72. maddesi gereğince icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince davanın usulden reddine, davanın kalan kısmı yönünden kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Eldeki uyuşmazlıkta davacı taraf,davalı ile aralarındaki ticari alım-satım ilişkisinden kaynaklı fatura alacaklarına dayalı olarak aleyhine başlatılan icra takibinde,borcun mal teslim edilmek suretiyle ödendiğinden bahisle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalı taraf ise, davacı yana icra takibine konu alacağın tamamının ödenmesi sebebiyle borçsuzluğunun tespitini talep etmiş ise de bu yöndeki iddialarının soyut ve mesnetsiz olmaktan öteye gidemediğini, 14.02.2020 tarihli icra talep evrakında görüleceği üzere davacı yan tarafından icra takibinden sonra borca istinaden yapılan ödemelerin icra dosyasına taraflarıca bildirildiğini, bu kapsamda davacı yan tarafından icra takibinden sonra 463.360,00-TL bir ödeme yapıldığını, bu hususun dilekçelerinin ekinde mübrez 10.02.2020 tarihli Cari Hesap özetinde de görüleceğini, ayrıca bunun dışında (takipten sonra yapılan ve taraflarınca icra dosyasına bildirilen 463.360,00 TL dışında) başka ödemelerin yapıldığının ve yapıldı ise ne zaman yapıldığının ispat yükünün davacı yanın üzerinde olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dosyada Mali Müşavir bilirkişiden aldırılan 01.02.2021 tarihli raporda; davalı tarafından Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/2106 Esas sayılı dosyası ile davalı Maltepe Demir Çelik San ve Tic. Ltd. Şti. , davacı şirkete sattığı mala karşılık düzenlemiş olduğu satış faturalarından kulan, ödenmeyen alacağı için davacı Parmet Yedek Parça ve Kalıp San, Dış Tic. Ltd, Şti. aleyhine 18.01.2019 tarihinde 715,057,76 TL. asıl alacak, 57.959,46 TL. faturaların vade tarihlerinden itibaren işlemiş reeskont (ticari) faiziyle toplam 773.017,22 TL. üzerinden icra takibi başlattığı, İcra Dairesinin 19.02.2020 tarihli kapak hesabında 1.020.280,31 TL. ye karşılık 14.02.2020 tarihinde 463.360,00 TL nın yatırılmış ve bakiye borç 556.920,31 TL.- olarak görüldüğü, dava dosyasına gelen taraflara ait alım/satım faturalarının beyan edildiği BA/BS beyannamelerinin adet ve tutar yönünden birbirini teyit ederek ilgili dönemlerde ilgili vergi dairelerine beyan edildiği, davacının icra takibine karşılık menfi tespit davası açtığı ve huzurdaki davada tarafından devalının 2018 yılı ve 2019 yılı incelenen sahibi lehine delil kudretine haiz yasal defterlerinden yapılan tespite göre, davalı Maltepe Demir…Ltd.Şti.’nin davacı Parmet Ltd.Şti.’nden 31/12/2019 tarihi ve dava tarihi itibarı ile 251.697,73.-TL alacağının olduğu, aynı zamanda davacının davalıya bu kadar tutar borcu olduğu, davalının incelenen yasal defterlerine göre davacıdan almış olduğu 10 adet 620.000,00.-TL’lik çeklerin ( mavi klasör halinde sunduğu dosyada karşılıksız çekler mevcut) karşılıksız çıktığı, karşılıksız çeklere karşılık, 2019 Ocak ayı içinde/icra takibi sırasında davacı şirketin davalıya mal verdiği, 2019 yılı sonunda davacının davalıya kalan bakiye borcu 251.697,73.-TL’nin davalıdan daha önce aldığı maldan kalan borç olduğunun anlaşıldığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacının defterlerinin incelenmesi için talimat yoluyla mali müşavir bilirkişisinden aldırılan 05.02.2021 tarihi raporda ise,; tarafların incelenen 2018-2019 takvim yılları kanuni ticari defterleri kendi adlarına delil vasfına haiz olduğu, kötü niyet tazminatı isteminin mahkemenin takdirinde olduğu, davalının 18/01/2019 icra takip tarihi itibariyle davacı şirkete 540.286,77.-TL borcunun bulunduğu, davacının 18/01/2019 icra takip tarihi itibariyle davalıdan 540.284,74.-TL alacaklı olduğu, davacının 18/01/2019 icra takip tarihi itibariyle davalıya borcunun bulunmadığı bildirilmiştir.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda;
“….Davacının takip konusu faturalarla mal aldığı, bedelinin bir kısmını 620.000,00.-TL’lik çekle ödediği, bu çeklerin karşılıksız çıktığı, çeklerin karşılıksız çıkmasından sonra davacı tarafça, davalıya fatura ile mal teslimi yapıldığı, mal tesliminin takipten sonra olduğu, davacının mal teslim etmesinden sonra davalının icra takibinde talep edilen 463.360,00.-TL için haricen tahsil beyanında bulunduğu, menfi tespit davalarında alacak borç durumunun dava tarihine göre hesap edilmesi gerektiği, dava tarihi itibariyle davalının davacıdan 251.697,73.-TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların birbirlerine düzenledikleri faturalar ticari defter ve kayıtlarında işlenmiş olup, bu konuda tarafların ticari defter ve kayıtları birbirini teyit etmektedir. Ticari defterlerdeki tek farklılık, karşılıksız çıkan 620.000,00.-TL’lik çekin davacının ticari defter ve kayıtlarına işlenmemiş olmasıdır. Bu nedenle, davalıya ait ticari defter ve kayıtları inceleyen bilirkişinin raporu hüküm kurmak için elverişli görülmüş, hüküm kurulurken ilgili bilirkişinin düzenlediği raporda yapılan tespitler dikkate alınmıştır.
Dava tarihinden önce, takipte talep edilen 463.360,00.-TL için haricen yapılan ve inkar edilmeyen kısmi ödemenin icra takip dosyasında yapılacak hesaplamada dikkate alınacağı, bu nedenle kısmi ödeme yönünden dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığı anlaşılmakla bu miktar için davanın 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-h ve 115/2 maddeleri gereğince hukuki yarar yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir.
Faiz alacağı talep edilebilmesi için davacı borçlunun usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmüş olması gerekir. Davacı borçlunun temerrüde düşürüldüğüne dair, davalı tarafça herhangi bir iddiada bulunulmamış ve buna dair bir delil sunulmamıştır. Bu nedenle, takipte talep edilen faiz alacağı olan 57.959,46.-TL için davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Haricen tahsil beyanı bildirilen kısım ve faiz alacağı talebi dışında kalan 251.697,73.-TL asıl alacak için davacının davalıya borcu olduğu için fazlaya ilişkin menfi tespit talebinin reddine karar verilmiştir. …” şeklindeki gerekçeyle;
“1-Davanın 463.360,00.-TL yönünden, 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-h ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Davanın kalan kısmı yönünden KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, davacının Gebze İcra Müdürlüğünün 2019/2106 Esas sayılı takip dosyasında talep edilen 57.959,46.-TL faiz alacağı yönünden borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Kabul edilen kısım yönünden davalı alacaklının kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden, davacının kötüniyet tazminatı isteminin reddine,
4-Reddedilen kısım yönünden takip durdurulmadığından davalının tazminat isteminin reddine,…” karar verilmiş ise de, karar eksik incelemeye dayalı olup, dosyada aldırılan bilirkişi raporları ise çelişki halinde olduğundan,hüküm tesisine elverişli değilidir.
Somut olayda davalı taraf davacı aleyhine, faturaya dayalı 773.017,22.-TL tutarında icra takibi başlatmış,davacı ise, aşamalarındaki beyanlarında; icra takibine konu faturalara istinaden; 180623 seri numaralı 03.01.2019 tarihli 133.812,00 TL bedelli fatura 108633 seri numaralı 14.01.2019 tarihli 130.626,00 TL bedelli fatura180634 seri numaralı 15.01.2019 tarihli 146.556,,00 TL bedelli fatura,108635 seri numaralı 16.01.2019 tarihli 140.715,00 TL bedelli fatura180638 seri numaralı 18.01.2019 tarihli 143.635,50 TL bedelli fatura 180639 seri numaralı 21.01.2019 tarihli 133.015,50 TL bedelli fatura olmak üzere toplamda 828.360,00 TL lik mal teslimi yaparak söz konusu fatura borcunun ödendiğini ileri sürmüştür.
İcra takibi dosyasında alacaklı vekili her ne kadar,14/02/2020 tarihli dilekçesinde;”Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/2106 Esas sayılı takip dosyasında Yukarıda esas numarası belirtilen müdürlüğünüz icra dosyası başlatılan takipteki borca istinaden takipten sonra bugüne kadar borçludan 463.360,00 TL tahsil edilmiş olup tahsil harcının alınarak tahsilatın dosyaya mahsubu ile güncel kapak hesabının yapılmasını talep ederim.”şeklinde beyanda bulunmuş,SMMM Bilirkişisi de;01.02.2021 tarihli raporunda; davalı Maltepe Demir…Ltd.Şti.’nin davacı Parmet… Ltd.Şti.’nden 31/12/2019 tarihi ve dava tarihi itibarı ile 251.697,73.-TL alacağının olduğu, aynı zamanda davacının davalıya bu kadar tutar borcu olduğu, davalının incelenen yasal defterlerine göre davacıdan almış olduğu 10 adet 620.000,00.-TL’lik çeklerin ( mavi klasör halinde sunduğu dosyada karşılıksız çekler mevcut) karşılıksız çıktığı, karşılıksız çeklere karşılık, 2019 Ocak ayı içinde/icra takibi sırasında davacı şirketin davalıya mal verdiğini tespit etmiş ise de; dava dilekçesi ekinde sunulan mal teslimine yönelik bir kısım fatura örneklerinin tarihlerinin icra takip tarihinden öncesine ait olduğunun görülmesine göre, davacının takipten önce mal teslimi yoluyla davalıya ödeme yaptığına ilişkin itirazları üzerinde durulmaksızın yargılamanın sonuçlandırılması doğru görülmemiştir.
Mahkemece 01.02.2021 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verilmiş ise de; dosyada bulunan iki rapor arasında çelişki meydana gelmesine rağmen, mahkemece hangi gerekçeyle ilk bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiği gerekçede açıklanmadığı gibi; raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ve davacının rapora yönelik itirazları incelenmeksizin karar verilmesi hatalı olduğundan, ilk derece mahkemesinin incelemesi eksik bulunmakla, davacı tarafın istinaf başvurusunun yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; her iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyanın yeni bir bilirkişiye tevdi ile çelişki giderilecek şekilde yeniden rapor düzenlenmesinin istenilmesi, davalının davacıdan faturaya dayalı alacağının kalıp kalmadığı, hususunun belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir.
Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacı tarafın istinaf başvurusu açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.(6) maddesi gereğince kaldırılmasına ve dosyanın yukarıda belirtilen şekilde inceleme yapılıp sonucuna bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; yukarıda açılanan hususlara ilişkin olmak üzere ESASTAN KABULÜNE,
2-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/04/2021 tarih, 2020/339 Esas ve 2021/323 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine,
5-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.05/04/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*