Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1216 E. 2022/754 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1216
KARAR NO : 2022/754

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :18/03/2021
NUMARASI :2020/776 Esas – 2021/244 Karar

DAVACI :… – .
VEKİLİ :Av. … -.
DAVALI :… – .
VEKİLİ :Av. … -.
DAVA TÜRÜ :Alacak
DAVA TARİHİ :03/12/2020

KARAR TARİHİ :05/04/2022
KR. YAZIM TARİHİ :15/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı tarafından konkordato talebi ile Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/971 E. sayılı dosyası ile açılan davada, konkordato talebinin kabulüne ve konkordatonun İİK’nın 306’ncı maddesi uyarınca tasdikine karar verildiğini, kararın 16.09.2020 tarihinde ilan edildiğini, kesin mühlet süresi içinde konkordato komiserleri tarafından yapılan alacak kaydı davetine istinaden 05.12.2018 tarihi itibariyle davacıdan 1.916.434,98 TL nakdi, 43.749,12 TL gayri nakdi olmak üzere toplam 1.960.094,10 TL alacaklı olduğumuza, işbu alacağımızın teminatı olarak banka lehine tesis edilen ipotekler bulunduğuna ve alacak kaydımızın yapılarak İİK gereğince işleyecek faizlerin de hesaba katılmasın ilişkin dilekçelerinin komiserlere teslim edildiğini, Tasdik edilen konkordato projesinde alacak miktarlarının 2.243.945,81 TL olarak dahil edildiğini, alacaklarının rehinle teminat altına alınmış olmasına rağmen işlemiş faizinin dikkate alınmadığını, oysa ki, davalı şirkete kullandırılan kredilerin teminatı olarak müvekkili banka lehine; Malikleri … …, … …, … … olan, İstanbul, Maltepe, Küçükyalı Mah. 15880 ada, 137 parselde kain taşınmazda A blok, 10 ve 12 nolu ile B blok 6 nolu olmak üzere toplam 3 adet bağımsız bölüm üzerinde tesis edilen 3.500.000,00 TL bedelli 1. derece müşterek ipotek, İstanbul, Kadıköy, Tuğlacıbaşı Mah., 589 ada, 381 parsel, 6.kat, 19 nolu bb üzerine tesis edilen 1. derece 1.600.000,00 TL bedelli 1. derece ipotek tesis edildiğini, bahse konu taşınmazların satılarak paraya çevrilmesi için İstanbul Anadolu 5. İcra Dairesinin 2019/2463 E. sayılı dosyasından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatılmış olduğu, işbu takip dosyasında yapılan kapak hesabına göre 29/09/2020 tarihi itibariyle davacı banka alacağının 4.205.350,29 TL olduğunu, davacı bankanın İİK. hükümleri gereğince rehinli alacak olarak kabul edilmesi gerektiğini, mahkeme tarafından imtiyazsız/adi alacak olarak kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olmakla birlikte, davacı bankanın teminat altına alınmış alacağının tahsilini zorlaştırmakta ve mağdur olmasına sebep olduğunu, söz konusu ipoteklerin davalı şirketin borcuna karşılık tesis edildiğini, İİK.madde 294/3 de; “Tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesi durur.” şeklinde belirtildiğini, tasdik edilen konkordato projesinde davacı banka alacağının rehinle temin edilmemiş alacak olarak kabul edildiğini, bu sebeple kesin mühlet içinde faiz işlemesinin durması zorunluluğunu beraberinde getirdiğini, davacı bankanın teminat altına alınmış alacağına rağmen mahkeme tarafından imtiyazsız olarak kabul edilmesi faiz işletememesinin hak kaybına sebep olduğunu, İİK’da imtiyazlı alacakların açık ve net olarak belirtilmiş olduğunu, davacının imtiyazlı alacaklı olduğunu, uyuşmazlığın arabuluculuk yolu ile çözümü için Gebze Arabuluculuk Bürosu’na 06/10/2020 tarihinde 2020/465 Arabuluculuk Numarası ile müracaat edildiğini, Corona (Covid-19) salgını nedeni ile telekonferans yolu ile yapılan toplantı sonucunda anlaşma sağlanamadığını ve 30/11/2020 tarihinde son tutanağın e-imza ile taraflarca imzalandığını beyanla; davalarının kabulüne, davacı banka alacağının rehinli alacak statüsünde olduğunun tespitine, banka alacağının ana para+faiz olarak konkordato projesine dahil edilmesine ve davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olup reddi gerektiğini, davacı yanın alacağının davalı şirket yönünden imtiyazlı bir alacak olmadığını, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/971 E. sayılı dosyası ile açmış oldukları davada son derece isabetli bir karar vererek konkordatonun tasdikine karar verildiğini, davalı şirketin, davalı bankaya olan borcunun kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir para borcu olduğunu, dava dışı üçüncü şahısların ise davalının kredi sözleşmesinden kaynaklanan para borcuna teminat olarak, İstanbul, Maltepe, Küçükyalı Mah. 15880 ada, 137 parselde kain taşınmazda A blok, 10 ve 12 nolu ile B blok 6 nolu olmak üzere toplam 3 adet bağımsız bölüm üzerinde tesis edilen 3.500.000,00 TL bedelli 1. derece müşterek ipotek, İstanbul, Kadıköy, Tuğlacıbaşı Mah. 589 ada, 381 parsel, 6.kat, 19 nolu bb üzerine tesis edilen 1. derece 1.600.000,00 TL bedelli 1. derece ipotek tesis edildiğini, bu hususun konkordato komiserliğince hazırlanan raporlarda da açıkça bildirildiği, mahkememizce de bu şekilde karar verildiği ve istinaf incelemesinden de dosyanın onanarak döndüğünü, davacı yanın faiz talebinin kabul edilebilir bir talep olmadığını, davacı bankanın alacağının kredi sözleşmesinden kaynaklanan adi bir para alacağı olduğunu, davalı şirketin diğer alacaklılarından davacının bir farkı bulunmadığını, nitekim; İİK. madde 294/3 de “Tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesi durur.” hükmü ile davacı yanın faiz talep edemeyeceğinin açıkça düzenlendiğini beyanla haksız ve mesnetsiz davanın ve sair tüm taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın kabulüne, davacı banka alacağının rehinli alacak olduğunun ve adi alacaklar yönünden tasdik edilen konkordato projesi kapsamında olmadığının tespitine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili; dava konusu taşınmazların davalı şirkete ait olmadığını, dava konusu taşınmazların davalı şirketin banka borçlarının teminatı olarak 3. kişiler tarafından ipoteklenmiş olduğunu, 3. kişilerin ise Yerel Mahkemeye sunmuş oldukları dilekçeler ile banka borçlarının kendilerince kapatılması halinde, şirket lehine ödemiş oldukları bedeli davalı şirketten talep etmeyeceklerini bildirmiş olduğunu, rehin ya da imtiyaz hakkının nispi bir hak olup, ipotek sözleşmesine konu olan tarafları bağladığını, Gebze Ticaret Mahkemesinin yerleşik uygulamasının yıllardır bu şekilde olduğunu ve davalı şirketin konkordato projesini yerleşik uygulama doğrultusunda hazırlamış olduğundan, dilekçelerine konu karar sürpriz karar yasağı ilkesine aykırı olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; tasdik edilen konkordato projesinde banka alacağı rehin ile teminat altına alınmasına rağmen, işlemiş faizlerin dikkate alınmadan alacak kaydı yapıldığını, davacı lehine banka alacağına karşı teminat olarak verilen ipotekli taşınmazların davalı şirketin %100 hissedar olan dava dışı … …, … … ve … …’ye ait taşınmazlar olduğunu, bununla birlikte ipotek borçluları imzalanan genel kredi sözleşmesinde müşterek ve müteselsil kefil olmayı kabul etmiş olduklarını, bu durumda konkordatoya konu borçtan davalı şirket ile birlikte sorumlu olduklarını, İİK’nın 295. maddesinde konkordato mühleti sırasında rehinli alacakların takibine devam edileceği veya rehinli takibe başlanabileceğinin belirtildiğini, ancak kanun maddesi ve gerekçesi incelendiğinde anlaşılacağını, rehinli alacağın 3. kişi tarafından verilip verilmediği değil usul ve kanuna uygun bir rehinli teminatın varlığının aramakta olduğunu, bu nedenle davalı banka lehine verilen rehin teminatının kanuna göre de konkordato alacaklarında imtiyazlı alacak olarak ve faiz talebinin de kanuna uygun olacağı kabul edilmesi gerektiğini, bu bilgiler doğrultusunda davalının, davacı banka alacağının imtiyazsız alacak olduğu ve faiz talep edilemeyeceği iddiasının yerinde olmadığını, Yerel Mahkemece verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğunu belirterek; istinaf başvurusunun reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/03/2021 tarih, 2020/776 Esas – 2021/244 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nın 308/b maddesi gereğince konkordatonun tasdikinden sonra açılan çekişmeli alacağa ilişkin alacak istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Eldeki dosyada davacı; davalı şirketin konkordato talebinine Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/971 E. sayılı dosyasında kabulüne ve konkordatonun İİK’nın 306’ncı maddesi uyarınca tasdikine karar verildiğini kararın, ilan edildiğini,kesin mühlet süresi içinde konkordato komiserleri tarafından yapılan alacak kaydı davetine istinaden 05.12.2018 tarihi itibariyle davacıdan 1.916.434,98 TL nakdi, 43.749,12 TL gayri nakdi olmak üzere toplam 1.960.094,10 TL alacakları olduğunu, işbu alacağın teminatı olarak banka lehine tesis edilen ipotekler bulunduğuna ve alacak kaydımızın yapılarak İİK gereğince işleyecek faizlerin de hesaba katılmasın ilişkin dilekçelerinin komiserlere teslim edildiğini ancak, tasdik edilen konkordato projesinde alacak miktarlarının 2.243.945,81 TL olarak dahil edildiğini, alacaklarının rehinle teminat altına alınmış olmasına rağmen işlemiş faizinin dikkate alınmadığını ileri sürerek, davacı banka alacağının rehinli alacak statüsünde olduğunun tespiti ile banka alacağının ana para+faiz olarak konkordato projesine dahil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş,davalı tarafa alacağın davalı yönünden imtiyazlı bir alacak olmadığından bahisle davanın reddini savunmuştur.
Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olup reddi gerektiğini, davacı yanın alacağının müvekkili şirket yönünden imtiyazlı bir alacak olmadığını, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/971 E. sayılı dosyası ile açmış oldukları davada son derece isabetli bir karar vererek konkordatonun tasdikine karar verildiğini, müvekkili şirketin, davalı bankaya olan borcunun kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir para borcu olduğunu, dava dışı üçüncü şahısların ise müvekkilinin kredi sözleşmesinden kaynaklanan para borcuna teminat olarak, İstanbul, Maltepe, Küçükyalı Mah. 15880 ada, 137 parselde kain taşınmazda A blok, 10 ve 12 nolu ile B blok 6 nolu olmak üzere toplam 3 adet bağımsız bölüm üzerinde tesis edilen 3.500.000,00 TL bedelli 1. derece müşterek ipotek, İstanbul, Kadıköy, Tuğlacıbaşı Mah., 589 ada, 381 parsel, 6.kat, 19 nolu bb üzerine tesis edilen 1. derece 1.600.000,00 TL bedelli 1. derece ipotek tesis edildiğini, Bu hususun konkordato komiserliğince hazırlanan raporlarda da açıkça bildirildiği, mahkememizce de bu şekilde karar verildiği ve istinaf incelemesinden de dosyanın onanarak döndüğünü, davacı yanın faiz talebinin kabul edilebilir bir talep olmadığını, davacı bankanın alacağının kredi sözleşmesinden kaynaklanan adi bir para alacağı olduğunu, müvekkili şirketin diğer alacaklılarından davacının bir farkı bulunmadığını, nitekim; İİK.madde 294/3 de “Tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesi durur. ” hükmü ile davacı yanın faiz talep edemeyeceğinin açıkça düzenlendiğini beyanla haksız ve mesnetsiz davanın ve sair tüm taleplerin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirketin açtığı ve mahkemenin 2018/971 Esas – 2020/375 Karar sayılı dosyasında görülen konkordato davasında;”…davacının ön projesinin uygulanabilir olduğu, adi (imtiyazsız) alacaklılarının projeyi onayladıkları, davacının imtiyazlı alacaklısının bulunmadığı, İİK’nın 305.maddesindeki konkordatonun tasdikine ilişkin şartların gerçekleşmiş olduğu anlaşıldığından, konkordatonun reddi istemleri ve bu yöndeki itirazlar kabul edilmeyerek, konkordato talebinin kabulü ile; İİK’nun 305, 306. maddeleri gereğince konkordato tasdik koşulları oluştuğundan, …’nin konkordato projesinin; alacaklıların talebi, komiserin görüşü nazara alınarak tasdiki ile; davacının tasdik edilen proje kapsamındaki tüm borçlarının, konkordato tasdik kararının verildiği tarih olan 03/09/2020 tarihinden itibaren 8 ay ödemesiz, ilk ödeme 03/05/2021 tarihinde yapılmak üzere 60 ayda ve 60 taksit halinde ödenmesine….” karar verilmiş, karara karşı yapılan istinaf başvuruları Dairemizin 2020/1854 E. 2021/265 K. sayılı ilamı ile, SGK ve Ica Ic İçtaş Astaldı Üçüncü Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu Yatırım ve İşletme A.Ş.yönünden usulden,Mega Metal Mamulleri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.yönünden esastan reddedilmiştir.
İlk derece mahkemesince; toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda;”,,İİK 308/b maddesi “Alacakları itiraza uğramış alacaklılar tasdik kararının ilanı tarihinden itibaren bir ay içinde dava açabilirler.” hükmü uyarınca, davalı şirket hakkında, Mahkememizin 2018/971 Esas 2020/375 Karar sayılı dosyasından verilen konkordato tasdik kararının 11/09/2020 tarihli Basın İlan Kurumuna yazılan yazı ile ilan edilmesine karar verildiği, ilanın 16/09/2020 tarihinde yapıldığı, arabuluculuk sürecinin 06/10/2020 tarihinde başladığı, 30/11/2020 tarihinde anlaşamama son tutanağının düzenlendiği, davanın 03/12/2020 tarihinde açıldığı görüldüğünden; dava hak düşürücüde açılmış olup, işin esasına geçilmiştir.
Taraflar arasındaki çözüme kavuşturulması gereken husus davacı alacağının rehinli alacak olup olmadığıdır.
Mahkememizce daha önceden uygulama olarak üçüncü kişi rehinleri adi (imtiyazsız) alacak olarak kabul edilmiştir. Sakarya BAM 7. Hukuk Dairesinin 05/02/2021 tarihli 2020/1862 Esas, 2021/267 Karar sayılı ilamı ile konkordato yargılamasında, üçüncü kişi rehni ile temin edilen alacak rehinli alacak olarak kabul edilmiş, alacak ve alacaklı çoğunluğu buna göre yapılmıştır. Mahkememizin istinaf mercii Sakarya BAM olduğundan, Sakarya BAM 7. Hukuk Dairesinin 05/02/2021 tarihli 2020/1862 Esas, 2021/267 Karar sayılı ilamından sonra, Mahkememizce aynı uygulama benimsenmiş ve buna uygun karar verilmeye başlanmıştır.
İİK’nın 295. maddesinde, rehinli mallarla ilgili borçluya ait olan ve üçüncü kişiye ait olan mal şeklinde ayrım yapılmaksızın, mühlet sırasında rehinli malların satışının yapılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Rehinli malların paraya çevrilmesi ancak konkordatonun tasdikinden sona mümkün olacaktır. Konkordato geçici mühletinin verildiği tarih itibari ile rehnin (ipoteğin) paraya çevrilmediği hallerde ipotekli taşınmaz malikinin davalı şirkete rücu hakkı doğmayacaktır. Bu durumda, üçüncü kişinin taşınmazı ile ipotekle teminat altına alınan alacak, konkordato talep eden borçlu yönünden geciktirici koşul (ipoteğin paraya çevrilmesi) gerçeklemediğinden henüz adi alacağa dönmeyecektir.
Çekişmeli ve geciktirici şarta bağlı alacaklara ilişkin İİK’nın 302-(6) maddesinde, çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkeme karar vereceği hüküm altına alınmakla ve üçüncü kişi tarafından verilen ipotekle teminat altına alınan alacaklar ipotek paraya çevrilmediği sürece rücu alacağına dönüşmeyeceğinden rehinli alacaklar içerisinde değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. (Sakarya BAM 7. Hukuk Dairesinin 05/02/2021 tarihli 2020/1862 Esas, 2021/267 Kararı)
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, konkordato dosyası, hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında genel ktredi sözlemesi imzalandığı, bu sözleşme gereğince kredi kullandırıldığı, davalı şirketin borcu için dava dışı gerçek kişiler tarafından davacı banka lehine toplam 5.100.000,00.-TL tutarlı iki ayrı ipotek tesis edildiği, üçüncü kişi ipoteği ile teminat altına alınan alacağın da rehinli alacak kabul edilmesi gerektiği, rehinli alacaklar yönünden herhangi bir tasdik kararı verilmediği anlaşılmakla; davanın kabulüne, davacı banka alacağının rehinli alacak olduğunun ve adi alacaklar yönünden tasdik edilen konkordato projesi kapsamında olmadığının tespitine karar vermek gerekmiş…” şeklindeki gerekçeyle;
“Davanın kabulüne davacı banka alacağının rehinli alacak olduğunun ve adi alacaklar yönünden tasdik edilen konkordato projesi kapsamında olmadığının tespitine,” karar verilmiş karara karşı davalı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Uyuşmazlık 3. kişi ipoteği ile teminat altına alınan davacı alacağının konkordato tasdik projesinde rehinli alacak olarak nisapta nazara alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.

İlk derece mahkemesince her ne kadar, Dairemizin yukarıda anılan kararına göre; üçüncü kişi tarafından verilen ipotekle teminat altına alınan alacakların ipotek paraya çevrilmediği sürece rücu alacağına dönüşmeyeceğinden rehinli alacaklar içerisinde değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmış olduğu belirtilmiş ise de,
Dairemizin bu yöndeki kararı Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 17.06.2021 tarihli ve 2021/4430 Esas, 2021/2814 Karar sayılı ilamı ile; “…. İİK 295. maddesi “Mühlet sırasında rehinde temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez” şeklindedir.
17.07.2003 tarih ve 4949 sayılı Kanunla değişik İİK 289. maddesi de aynı ifadeleri taşımaktadır. 28.02.2018 tarih ve 7101 sayılı Kanun yürürlüğünden önce doktrin maddede belirlenen rehinli malın borçluya ait olması konusunda fikir birliği içindedir. (Gündoğan, Postacıoğlu, Üstündağ Kuru) Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 20.10.1993 tarih 6282/6805 karar sayılı ilamında da 3. kişi rehninin konkordato nisabında adi alacak olarak gözönünde bulundurulmasına karar vermiştir.
Meseleyi konkordatonun amacı çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Konkordato dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi alacaklarını yetkili makamın onayı ve alacaklı çoğunluğunun kabulü ile tasfiyesinin sağlandığı bir icra biçimidir.
Bu amacın gerçekleştirilmesi yani konkordatonun başarıya ulaşması için borçlunun malvarlığının korunması gerekir. İİK.nın 295. maddesi de bu amaca hizmet eden bir hüküm içerir. Rehni 3. kişinin vermesi halinde bu rehnin paraya çevrilmesi konkordato talep eden borçlunun pasifine etki etmeyecektir. Bu haliyle 3. kişi tarafından verilen rehnin paraya çevrilmesini konkordato kapsamında engellenmesi kanun koyucunun amaçladığı bir sonuç olarak düşünülemez. İİK’da bu ve buna benzer maddelerde amaç borçlunun malvarlığını korumak ve bu sayede konkordato projesinin başarıya ulaşmasını sağlamaktır. Alacağı 3. kişi rehni ile teminat altına alınan alacaklı kanundaki sınırlamalara bağlı kalmadan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilecek ve asıl borçlunun konkordato takibinin kabul edilmesi halinde rehinden karşılayamadığı alacak için konkordatoya tabi olarak talep edebilecektir. Malı satılan 3. kişide rücû alacağını ancak konkordato nisabına dahil edilmesi halinde talep edilebilcektir.
İİK 303. maddesinde “konkordatoya hayır oyu veren alacaklı borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı bütün haklarının muhafaza eder” hükmünü taşır. Taşınmazını borçlu lehine ipotek veren 3. kişinin borçtan birlikte sorumlu olduğunda tereddüt yoktur. Alacaklının bütün haklarını muhafaza edebilmesi ancak konkordato nisabına dahil edilerek oy kullanmasına bağlanmıştır. Bu alacak rehinli alacak olarak kabul edilerek alacaklıya oy hakkı verilmediği takdirde İİK. 303. maddenin uygulanması mümkün olmayacaktır.
İİK. 298/1 maddesi “komiser görevlendirilmesini mütakip borçlunun mevcudunun bir defterini yapar ve mallarının kıymetini takdir eder” hükmünü taşır. Bu değerlendirme borçlunun malları ile sınırlıdır. 3. kişiye ait malın değeri bu aşamada belirlenmediği için alacaklının rehin dışında ne kadar alacağının kalacağı tesbit edilemeyeceğinden 3. kişi rehniyle temin edilen alacağın tamamının adi alacak olarak nisaba dahil edilmesi hem alacaklı hemde asıl borçluya rücû edecek alacaklı açısından gerekliliktir. Bu bağlamda taşınmazı satılan 3. kişi nisaba ve sonuç olarak konkordatoya tabi olmadan alacağını tam olarak alma hakkına sahip olacağından bu kabul diğer alacaklıların zararına olabilecektir.
Yukarıda belirtildiği gibi konkordatonun başarıya ulaşması için borçlunun malvarlığının korunması amaçlanmıştır. Gerek 295. maddenin ruhunda ve gerekse 45. madde bağlamında zikredilen rehinli malların borçlunun kendisine ait mallar olduğunun kabulünde zorunluluk vardır.
İİK 307. maddesi rehinli malların ve finansal kiralama konusu malların paraya çevirme ve muhafazasını erteleme hükümleri içermektedir. Hiç süphe yok ki bu madde kapsamında borçlunun konkordato projesi için gerekli olan mallar zikredilmektedir. Kanunun lafzı da bu konuda açıktır. 3. kişi ipoteklerini bu kapsamda kabul etmenin kanunun ruhuna ve konkordatonun amacına uygun olduğundan bahsedilemez.
Tüm bu gerekçeler nazara alındığında 3. kişi ipoteği ile teminat altına alınan alacakların konkordato da adi alacak olarak nisaba dahil edilmesi konkordato kurumunun işlerliği, alacaklının teminat dışı kalan alacağı, ipotek veren 3. kişinin rücû ilişkisi açısından gereklidir. 7101 sayılı Kanun öncesi Yargıtay uygulamalarının değiştirilmesini, gerektirir kanuni bir düzenlemede bulunmamaktadır. Sonuç olarak 3. kişi rehniyle teminat altına alınan alacak konkordatoda adi alacak olarak nitelendirilerek nisaba dahil edilmelidir.” şeklindeki gerekçeyle bozulmuş olup,Yargıtay uygulamasına göre, borçlunun üçüncü kişi ipoteği ile teminat altına alınan borcunun adi alacak niteliğinde olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu nedenlerle, yerel mahkemece, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin yukarıda anılan ilamı doğrultusunda, davacının üçüncü kişi ipoteği ile teminat altına alınan borcunun adi alacak niteliğinde olduğunun kabulü ile,mahkemenin 2018/780 Esas-2020/302 Karar dosyası dosyaya kazandırılarak, davacının proje kapsamında tasdik edilen alacağını aşan kısım olup olmadığı hususunda inceleme ve hesaplama yapılmak üzere bilirkişiden ek rapor aldırılarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmediğinden HMK’nın 353/1-a.4,6 maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, Dava dosyasının davanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; yukarıda açılanan hususlara ilişkin olmak üzere ESASTAN KABULÜNE,
2-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/03/2021 tarih, 2020/776 Esas ve 2021/244 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine,
5-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.05/04/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*