Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1110 E. 2022/225 K. 07.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1110
KARAR NO : 2022/225

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :18/11/2020
NUMARASI :2015/398 Esas – 2020/685 Karar

DAVACI :AKGÜN TOPRAK SAN. İNŞ. VE TİC. A.Ş. –
VEKİLİ :Av. …
DAVALI :ULUER PETROKİMYA NAK. LOJ. İNŞ. SAN. VE DIŞ TİC. A.Ş. –
VEKİLİ :Av. … –
DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :02/12/2015

KARAR TARİHİ :07/02/2022
KR. YAZIM TARİHİ :24/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile borçlu şirket arasında hukuki ilişkinin sabit olduğunu, borçlu şirket tarafından davacı şirketin düzenlediği faturaların ödenmediğini, faturanın hukuki ilişkinin gereğinin yerine getirildiğini belgeleyen yazılı bir delil olduğunu, davalı şirketin başka bir şirketten olan alacağını davacı şirkete olan borcundan mahsup edemeyeceğini, davalı-borçlu şirketin itirazının hukuka aykırı olduğunu ve bu nedenlerle itirazın iptaline, davalı-borçlu taraf aleyhine icra inkar tazminatına hükmolunması ile davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin, davacı şirket ile ortaklık yapısı aynı olan ve grup şirketi olan Akgün Seramik Sanayi ve Tic. A.Ş.’den olan 171.370,69-TL tutarında alacağının ödenmemiş olması sebebiyle İstanbul Anadolu 16. İcra Dairesinin 2015/387 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının huzurdaki davacıya olan borcu kabul edilerek ve takas-mahsuba konu edilerek takip başlatılmakla; takas- mahsup iradesinin davacıya bildirildiğini, sonuç doğurduğunu, müvekkilinin davacı şirketin grup şirketlerinden alacaklı olduğunu, borçlu tarafından davalıya verilen çeklerde grup şirketlerinin tamamının cirosunun bulunduğunu, nitekim ödenmeyen ve İstanbul Anadolu 16. İcra Dairesinin 2015/643 Esas sayılı dosyasında takibe konu edilen çekte başka bir grup şirketi olan… İnş. Seramik San. Tic.Ltd. Şti. ile Akgün Seramik San. Tic. İnş. A.Ş.’nin cirosunun bulunduğunu, buradan anlaşılacağı üzere grup şirketlerinin hesapları birbiriyle bağlantılı olduğunu, müvekkilinin haklı ve iyi niyetli olduğunu, davalının savunmasının itiraz değil def’i olduğunu, tüm bu sebeplerle huzurda açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın reddine, davalı tarafın kötü niyet tazminatı isteminin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafın takas-mahsup iddiası haksız olduğunu, Akgün Seramik ile Akgün Toprak’ın aynı gruba ait şirketlerde olsa da farklı tüzel kişilikleri bulunan iki ayrı şirket olduğunu, bu nedenle davalı şirketin, Akgün Seramik’ten olan alacağıyla, Akgün Toprak’a olan borcunun takas edilemeyeceğini, ilk derece mahkemesince takas-mahsup iddiasına karşı yapılan itirazların hiçbir şekilde değerlendirmeye alınmadığını ve eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf ve cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince verilen kararın hukuki noktada denetlenebilir, gerekçeli ve hukuka uygun olduğundan davacının istinaf dilekçesinde konu ettiği hususların kararının kaldırılasına gerekçe olamayacağından davacının istinafının reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının yaptığı icra takibinin haksız olduğunun duruşmada sunulan sözlü ve diğer yazılı beyan ve delillerle açığa çıktığı halde davalı lehine haksız takip tazminatına mahkum edilmemesi hukuki noktada eksiklik doğurduğunu, bu nedenle dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere davacının haksız takip tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/11/2020 tarih, 2015/398 Esas – 2020/685 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; açık hesap ilişkisinden kaynaklı alacak için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, karara karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; davacı tarafından davalı aleyhine açık hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağa yönelik Gebze 1. İcra Müdürlüğünün 2015/449 esası üzerinden başlatılan icra takibine davalının dava dışı Akgün Seramik San. ve Tic. A.Ş’den olan alacağı sebebiyle mahsup gerçekleştirildiğini dolayısıyla borcun bulunmadığını ileri sürerek itiraz ettiği, açılan itirazın iptali davası neticesinde mahsup işlemine yönelik çekişmenin, mahkemece davalının borcunun grup şirketlerden Akgün Seramik San. ve Tic. A.Ş’den olan alacağı ile mahsubu sonrası davacının alacağı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği ve kararın taraflarca istinaf edildiği anlaşılmaktadır.
Taraf iddia ve savunmaları ile dosya kapsamı delillere göre; davacının davalı şirketten takibe konu edilen miktarda alacaklı olduğu çekişmesizdir. Öte yandan, davalının takas-mahsup işlemine konu alacağının, borçlusu şirket ile davacı şirketin grup şirketleri olduğu anlaşılmaktadır. Bu şekli ile uyuşmazlık, davacının grup şirket ilişkisi bulunan şirketlerin birinden olan alacağın diğerinden olan borca takas-mahsup edilip edilemeyeceği üzerinedir.
6098 sayılı TBK’nın 139. Maddesine göre; “İki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir.” hükmü yer almaktadır.
Takas, bir miktar para ya da konuları itibariyle aynı türden malı birbirine borçlu olan tarafların, borçların muaccel olması ve takas itirazının dermeyan edilmesi kaydıyla, az olan borcun çok olana nazaran sona erdirilmesi olarak tanımlanabilir.
Takas, hukukî niteliği itibariyle bozucu yenilik doğuran bir haktır ve sözleşme niteliğinde bulunmadığından, takas iradesinin muhatabına ulaşmasıyla birlikte sonuç doğurmaya başlayacağı kabul edilir. Bu nedenle, takas iradesinin açıklanmamış olması ya da açıklansa bile karşı tarafa varmaması hâlinde borçların takasından söz edilemez.
Eldeki davada; davalının takas-mahsup iradesi dava dışı Akgün Seramik San. ve Tic. A.Ş’den olan alacağına yönelik İstanbul Anadolu 16. İcra Müdürlüğü’nün 2015/387 esas sayılı takip dosyası üzerinden düzenlenen ödeme emrindeki kayıt ile dava dışı şirkete bildirilmiştir. Öte yandan, bu takibe konu edilen alacağa yönelik görülen itirazın iptali davasında takas-mahsuba konu edilen miktarın dava dışı tutulduğu anlaşılmaktadır. Ancak yukarıda yer alan yasal düzenleme gereği, takas-mahsup işleminin kabul edilebilmesi için gerçekleşen bu koşullar yanında karşılıklı alacaklı ve borçlu bulunan iki kişinin bulunması gerekmektedir. Bir başka deyişle, somut olayda davalının alacaklı olduğu şirket ile borçlu olduğu şirketlerin ayrı tüzel kişilikleri bulunmakta olup, grup şirketi olmaları aynı kişi olma halini sağlamamaktadır. Bu nedenle, davalının takas-mahsup iradesi davacı yönünden sonuç doğurmayacak olması nedeniyle mahkemece sabit olan davacı alacağına yönelik davalı itirazının iptaline ve davalının itirazında haksız ve alacağın likit olacak olması nedeniyle tazminata mahkum edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddi doğru görülmediğinden kararın kaldırılması gerekmiştir.
Öte yandan, davalının istinaf başvurusu ilk derece mahkemesi kararına göre, takipte haksız olduğu kabul edilen davacının kötüniyet tazminatı ödemesine kararı verilmesine yönelik olup, istinaf incelemesi neticesinde davacının takipte haksız olmadığının belirlenmesi nedeniyle davalının istinaf başvurusunun reddi gerektiği değerlendirilmiştir.
Açıklanan bu nedenlerle, davalı istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüne, yerel mahkemenin kararının davacı lehine kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından; dairemizce davanın esası hakkında HMK’nın 353-(1)-b)-2) madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere ;
1-Davalının ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle ESASTAN REDDİNE,
-Davacının ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle ESASTAN KABULÜNE,
-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/11/2020 tarih, 2015/398 Esas ve 2020/685 Karar sayılı kararının HMK’nın 353-(1)-b)-2) maddesi gereğince, KALDIRILMASINA,
YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMASINA,
a)Davanın KABULÜ ile,
Gebze 1. İcra Müdürlüğünün 2015/449 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan takibe yönelik davalı itirazının İPTALİ ile takibin 112.421,04-TL asıl alacak üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilerek DEVAMINA
Davalının itirazı haksız ve alacak likit olduğundan asıl alacağın (112.421,04-TL) % 20’si oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b)Alınması gerekli 7.679,48-TL karar ve ilam harcının, peşin yatırılan 1.919,89-TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.759,59-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
c)Davacının yaptığı 1.919,89-TL peşin harç, 12,80-TL başvurma harcı ve 1.225,54-TL masraf gideri olmak üzere toplam 3.158,23-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d)Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
e)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 14.630,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
f)Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
2-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
a)Davacının yatırmış olduğu istinaf karar harcının talebi halinde ilk derece mahkemesince kendisine iadesine,
b)Davalının yatırmış olduğu istinaf karar harcının hazineye irat kaydına,
c)Davacı tarafından yapılan istinaf başvuru harcı 162,10-TL ve tebligat masrafı 22,00-TL olmak üzere toplam 184,10-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d)Davalının yapmış olduğu istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
c)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
f)Taraflarca yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının mahkemesince taraflara iadesine,
3-Kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ilamın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliği karar verildi.07/02/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*